31 Mart 2024 yerel seçimlerinde CHP Adayı Ayşe Ünlüce ile AK Parti Adayı Nebi Hatipoğlu arasında Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için kıyasıya bir yarış sürüyor.
Hatipoğlu’nun agresif ve karşı tarafı suçlayıcı tavırları o farkında değil ama tepki topluyor. Sayın Hatipoğlu bol kepçeden verdiği vaatlerle seçimi kazanmak istiyor. Kendisine göre belki de doğru strateji yapıyor. Ayşe Hanım daha sakin ve kendinden emin bir seçim çalışması yapıyor. Yapamayacağı hiçbir şey için söz vermiyor. Vaat etmiyor. Yanında yetiştiği Yılmaz Büyükerşen gibi oy kaygısıyla popülist çalışmalar yapmayacağını açık açık söylüyor. Eskişehir halkının huzuru, mutluluğu ve refahı için projeler üreteceğini ifade ediyor. Gerçekten Yılmaz Hoca’nın hayata geçirdiği projeleri Eskişehir halkı o kadar benimsedi ki bu aidiyet duygusu Türkiye’de diğer kentlerde yaşayan insanların da dikkatini çekti. 1990’lı yıllarda standart bir Anadolu kenti olan Eskişehir, bugün her yıl milyonlarca turisti ağırlayan bir şehir haline geldi. Yılmaz Büyükerşen; tozu, çamuru, suyu pis akan Porsuk Çayı ile anılan Eskişehir’i, tüm Türkiye’nin örnek aldığı bir kent haline getirdi. İçinde yaşayan insanların gittikleri başka kentlerde ‘ben Eskişehirliyim’ diye büyük gurur duydukları modern şehir oluşturdu. Eskişehir’in modern ve çağdaş yüzünü ortaya çıkardı. Ayşe Ünlüce’de Yılmaz Hoca gibi popülist bir yaklaşım göstermeyecek. Hayata geçireceği projelerle Eskişehir’i geliştirirken, modern ve çağdaş yüzüne zarar verecek yapılaşmalara izin vermeyecek. Projelerini yaparken; birilerinin rant elde etmesini değil, Eskişehir insanının mutluluğunu esas alacak. Ünlüce yönetiminde Eskişehir birilerinin istediği gibi Bursa olmayacak. Çünkü o güzelim Yeşil Bursa bugün Beton Bursa oldu. Gerçek Bursalılar bu çirkin kentleşmeden hiç ama hiç memnun değil. Gerçek Eskişehirlilerde Eskişehir’in Bursa gibi betonlaşmasına asla izin vermez. Ayşe Ünlüce yönetiminde Yeşil Eskişehir Beton Eskişehir Olmayacak…
***
NOSTALJİ
ESKİŞEHİR SOL SİYASETİNİN BÜYÜK ÇINARLARI
Yıl: 1989 Şubat ayı. 35 yıl önce. Yer: Ekrem Restoran. SHP Eskişehir Belediye Başkan Adayı Merhum Selami Vardar düzenlenen bir yemekte konuşma yapıyor. Bu etkinliğe dönemin SHP Eskişehir Milletvekili Cevdet Selvi’de katılıyor. İl Başkanı merhum Demircan Arıkan, Aytaç Çınar, Abdülkadir Adar’da tarihi fotoğrafta yer alıyor. Daha önce 1973-1977 yılları arasında Eskişehir Belediye Başkanlığı yapan Vardar, 25 Mart 1989 tarihinde 79 bin 767 oy ile tekrar bu göreve seçildi. 1994 yılında aday olmayan Vardar 4 Ağustos 2001 tarihinde vefat etti. Selvi 1987-1991 ve 20002-2007 yılları arasında Eskişehir milletvekilliği yaptı. Yıllarca SHP ve CHP’de Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu.22 Nisan-23 Mayıs 1999 ve 11 Mayıs-22 Mayıs 2011 tarihleri arasında iki defa CHP Genel Başkanlığına da vekalet etti. (Her ikisinde de Deniz Baykal’dan koltuğu devraldı.) 35 yıl öncesinin SHP İl Başkanı Demircan Arıkan ‘Halk beni seviyor’ sözü ile Eskişehir ‘sol siyasetinin unutulmaz ismi’ oldu. Sohbeti hoş, neşeli bir insandı. Bilgi ve birikimiyle milletvekili olması gereken bir insandı. Eskişehir’de SODEP’in kurucuları arasında yer alan Aytaç Çınar, SHP ve CHP’de politika yaptı. Selami Vardar’ın Eskişehir Belediye Başkanlığı döneminde onun başkan yardımcılığını yaptı. Eskişehir siyasetini çok iyi bilen Çınar bugün de bilge kişiliği ve keyifli sohbetleriyle gençlere ışık tutmaya devam ediyor. Abdülkadir Adar 25 Mart 1989’da Eskişehir Belediye Başkanı seçilen Vardar’ın Çınar’la birlikte başkan yardımcılığını yaptı. Çoğunluğu seçim dönemlerinde olmak üzere defalarca CHP İl Başkanlığı yaptı.
***
CUMARTESİ HİKAYESİ
BİR KÜFÜR EN İLTİFAT DOLU SÖZ OLABİLİR
Yıl, 1879... Gazetecinin biri, Victor Hugo’ya soruyor: “Eserleriniz ve siz bugüne dek çok olumlu eleştiriler aldınız, çok övüldünüz. Bunlar arasında sizi en çok hangisi hoşnut etti?” Hugo başlıyor anlatmaya: “Karlı bir kış gecesiydi. Eş dostla yiyip içmiştik. Mesafe kısa diye, evime yaya olarak dönüyordum. Fena halde sıkışmıştım. Hızlı adımlarla, malikânemin bahçe kapısına vardım. Kapı kilitliydi. Var gücümle uşağıma seslendim: ‘İgooooooor!’ Defalarca haykırmama karşın İgor’un beni duyduğu yoktu. Sidik torbam Atlas Okyanusu büyüklüğüne ulaşmıştı. Altıma kaçırmak üzereydim. Yaşlılık işte. Çaresiz, bahçe duvarına yanaştım, etrafa bakındım, görünürde kimse yoktu, fermuarımı indirdim ve su dökmeye başladım. Tam o sırada arkamda bir at arabası durdu. Hiç kıpırdamadan, sessizce işiyordum. Arabacı nefret dolu bir sesle ‘Seni haddini bilmez, buruşuk o... çocuğu! O işediğin, Sefiller’in yazarı Victor Hugo’nun duvarıdır!’ dedi. “İşte, hayatımda duyduğum en iltifat dolu söz buydu.”
***
***
UNUTULMAZ REPLİKLER
“Uzun bir yaşamın sırrı, kısaltmak için uğraşmamaktır.” (My Name Is Nobody / Benim Adım Hiçkimse)