Bir '21 Mart' günü yazının başına oturunca, insanın canı doğal olarak 'baharın yeşerttiği umutları' yazmak istiyor…
Ancak ülkemin sosyal havasının üzerine çöreklenen 'kara kış', baharımızı öyle karartı ki…
'Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en bunalımlı dönemini yaşıyor…' sözü artık sıradanlaştı.
Çünkü terör aldı başını gidiyor… Ülkemizde artık demokrasi can çekiştiriyor… Hukuk katlediliyor…
Üstelik ülkeyi bu duruma getirenler 'benden sonrası tufan' saplantısı içindeler…
Böyle bir durumda 'bahar' deyince benim aklıma Şekip Ayhan ÖZIŞIK'ın nihavent şarkısı takılıyor:
'Bahar gelmiş neyleyim/ Neyleyim baharı, yazı…'
Bu şarkının eşliğinde yaptığım değerlendirmeleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Amacım 'iç karatmak değil, umutlarımızı bilinçle perçinlemek…'
GÜVENLİ BİR SOSYAL YAŞAM OLMAYINCA…
'Yaşam hakkı ve insanca yaşama, doğal ve kutsal bir haktır…'
Ancak son zamanlarda ülkemde ölüm kol geziyor. Ölüm korkusu yüzünden 'ülkemin Batı'sındaki insanlarımız evlerinden çıkamazken, Doğu'sundaki insanlarımız ise evlerine giremiyorlar…'
Çağdaş demokrasi 'Şiddet ve terör yöntemleri hiçbir amacı/hedefi haklı gösteremez' ilkesini benimsediği halde, benim ülkemde PKK ve IŞİD gibi maskeler takmış sapkınlar, sözde insan hakları adına masum insanları ve demokrasiyi katlediyorlar…
'Elbette ki her örgütlü toplumun şiddet eylemleriyle mücadele etmesi kaçınılmaz görevidir.'
'Ancak, sosyal devlet olmanın temel niteliği, terörle mücadelede hukuk ilkelerine bağlı kalmaktır.'
' Terörün varlığı, hiçbir zaman devletin de aynı yöntemlere başvurmasının gerekçesi olamaz…'
İnsanların can güvenliği olmayınca, elbette ki 'baharın da yazın da tadı kalmaz…'
BARIŞ OLMAYINCA…
Türkiye'de aylardan beri iç ve dış barış cayır cayır yanıyor…
Bir yanda PKK, IŞİD vb terör örgütlerinin insanlık dışı katliamları, diğer yanda AKP/RTE zihniyetinin yangına körükle giden akıl ve demokrasi dışı politikaları yüzünden yangın giderek büyüyor…
Oysa çağdaş insanlığın en büyük buluşlarından birisidir 'barış.' Çağdaş insanlığın çoğunluğunca 'barış' o denli 'doğru, meşru ve haklı' olarak kabul edilmektedir ki, artık kendini bilen kimse kolayca doğrudan barışa karşı çıkamamaktadır.
Bu nedenle bazı insan/cıklar 'sözde barışı savunurken, yaptıklarıyla barışı katletmektedirler'.
Bu bağlamda 'kalıcı barış için söylem ve eylem birliği sağlamak çok önemlidir.'
Barış için doğru gördüğüm bazı yapılması gerekenleri de sizlerle paylaşmak istiyorum:
· 'Barış için susulmaz; konuşulur, haykırılır.
· Barış için çatışılmaz, uzlaşılır.
· Barış için ötekileştirilmez, kaynaştırılır.
· Barış için ayrışılmaz, birleşilir.
· Barış için intikam alınmaz, önlem alınır.
· Barış için savaşılmaz, BARIŞILIR…
· Barış için ölünmez, YAŞANIR…'
Bahar ve barış birbirlerine öyle güzel yakışıyorlar ki…
ÖZGÜRLÜK VE EŞİTLİK OLMAYINCA…
'Bir toplumun yaşamında 'eşitlik ve özgürlük' ögelerinin bulunması, toplumun gelişmesi için zorunludur.'
'Milli irade, ancak toplumun tüm kesimlerinin özgürce örgütlenebildiği düzenlerde anlam ifade eder…'
'Çoğunluk iradesinin özgürce belirlenmesini engelleyen koşullar demokrasiye aykırıdır…'
'Çoğunluk iradesini bahane ederek temel hakları yok etmek de demokrasi ile bağdaşmaz…'
'İnsanların son sığınağı olan adalet, insanca yaşamın da başlıca dayanağıdır…'
' Düşünce ve anlatım özgürlüğüyle özgür basın, demokratik düzeni bütünleyen ögelerdendir…'
Bizim ülkemizde zaten uzun yıllardan beri önündeki büyük engellerle yaşamaya çalışan 'eşitlik ve özgürlük' ilkelerinin, AKP'nin son 14 yılda yaptığı demokrasi dışı uygulamalarla şahdamarı tıkanmaya başladı…
Böyle bir durumda 'bahar ve yaz bize neylesin ki…'
ÇAĞDAŞ BİR YAŞAM OLMAYINCA…
'Demokrasi, kurumları ve ilkeleriyle yaşar…'
'Başta siyasal partiler olmak üzere, sendikalar, meslek kuruluşları ve diğer STK'lar demokratik yaşamın vazgeçilmez dayanaklarıdır…'
Ayrıca 'bilimin öncülüğünde, sanatın estetiğiyle ve laikliğin güvencesi altında oluşmuş çağdaş bir toplumsal yaşam' demokrasinin olmazsa olmazıdır.
'Bireylerin yaşam tarzı' ise korunması gereken en önemli değerlerdendir.
Eğer son yıllarda Türkiye'de olduğu gibi, dinsel ve etnik önyargılarla tüm çağdaş yaşam değerleri yok ediliyorsa, 'sadece baharı değil, tüm mevsimleri neylersiniz ki...?'
Ama her şeye rağmen:
· Kendi yaşam alanımızı terör ve savaş vampirlerine bırakmayacağız…
· Çağdaş Yaşam hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz…
· Alışmayacağız… Kanıksamayacağız…
*****
DAĞLARINA BAHAR GELMİŞ 'MARMARA'MIN…
EĞİT-DER Eskişehir Şubesi, 18 Mart 2016 günü, Güzelim Marmara Bölgemizin İnegöl, Bursa, Gemlik, Armutlu, Çınarcık, Yalova, Karamürsel (Âşıklar Tepesi), İznik, Bilecik (Tünel Restoran) hattını kapsayan bir bahar gezisi düzenledi.
Bu gezide 'doğa sevgimizi, umutlarımızı ve bilinçlerimizi tazeleyerek; acılarımızla ve endişelerimizle harmanladık…' Ve gördük ki
Ülkemin Doğu'sunda 'karakış' her yanı sarmışken, Batı'sında doğayı 'tomurcuklar' kaplamış…
Doğu'da 'barış ve özgürlükler' katledilirken, Batı'da 'doğa ve eşitlik' katlediliyor…
Ama yurdumun dört bucağında 'kardelen çiçekleri' yaşama umut salıyor…
İzninizle bu yazıyı Ahmet ARİF'in dizelerinden ve Rahmi SALTUK'un yorumundan oluşan şarkıyla bitirmek istiyorum:
'Dağlarına bahar gelmiş memleketimin…/ Haberin var mı taş duvar, demir kapı, kör pencere…?'
Sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla…