Kurban Bayramı'nı ve tatili bitirdik. Kimi bayram yaptı, kimi tatil.
Ben ise torunlarımla ve çocuklarımla yoğunlaştığım yaz tatilinin ardından gelen bu süreçte eşle dostla bayramlaşmayı, okumayı, yazmayı tercih ettim.
Bayram şekerinin ağızda kalan tadıyla…
Ayhan Aydıner ile Adem Eryürük'ün oklarının hazır beklediğini biliyorum çünkü.
***
Turizm sektörü çalışanları, bayram tatili on gün olsun diye ellerinden geleni yaptılar.
Başardılar da…
On gün boyunca Akdeniz ve Ege kıyılarındaki turistik tesisler doldu taştı.
Turizmciler kazandı.
Seyahat acenteleri kazandı.
Bu sektöre dahil tali işletmeler kazandı.
Oh ne ala!
***
Kurban Bayramı'nın da kendine özgü bir sektörü var.
Kurban satıcıları isyan ettiler.
Kurbanlık satışı yok dediler. Kurbanlar elimizde kaldı, battık dediler. Yem pahalı dediler. Ulaşım, satış yeri kirası pahalı dediler. İnsanın ağlayası geliyor diye feryat ettiler. Devlet büyüklerinden yardım istediler.
Ve eklediler:
'Kurban Bayramı'nda on günlük tatil yaparsanız olacağı buydu!'
***
Hükümetin işi zor.
İç ekonomiyi canlı tutmak için sektörlerin taleplerine cevap vermeye çalışıyor.
Tatili uzatmasa turizm sektörünün işi bozulacak.
Kurban Bayramı'nın da kendi sektörü var. Kurbanlık hayvan yetiştiricileri, satıcıları, kesicileri, şekerciler, marketler, kuruyemişçiler, sebzeciler…
O kadar çok ki…
Tatil uzayınca bu sektörün işi bozuluyor.
Ekonomi terazisini dengede tutmak zor.
Hükümet ne yapsın?
Ne İsa'ya yaranabiliyor, ne Musa'ya!
***
Bir de halk filozoflarının 'bilmiş bilmiş' yorumları var ki;
'Hem değerlerimizden söz edeceksin; bayramlarda yaşlıları, akrabaları, eşi, dostu mutlaka ziyaret edin diyeceksin;
Değerlerimizi oya tahvil etmeye çalışacaksın;
Sonra turizmcilerin gönlünü yapmak için tatili on güne uzatacaksın, yaşlıları ve akrabaları yalnızlığa mahkûm edeceksin.'
Yok öyle bir ağza iki kaşık!
***
İyi de, hükümet ne yapsın?
Aşağı tükürsen sakal,
Yukarı tükürsen bıyık.
***
Ben mi ne düşünüyorum?
Turizm sektörüne bakıyorum ve diyorum ki;
'Haklısın!'
Kurban Bayramı sektörüne bakıyorum ve diyorum ki;
'Haklısın!'
Çocuklarının, torunlarının yolunu gözleyenlere bakıyor ve diyorum ki;
'Haklısın!'
Oy musluğu kapanır korkusuyla, iki arada bir derede kalan hükümete bakıyor ve diyorum ki;
'Sen de haklısın!'