Cumartesi günü Eskişehirspor, Karşıyaka'ya da 1-0 yenilerek galibiyet hasretini 7 maça çıkardı.
Sezon başında takımın başına getirilen Cüneyt Biçer ile yollar Edirnespor maçı öncesi ayrıldı. İki sezondur takımın başına 'Yerli hoca, Eskişehirli Teknik Direktör getirin' diye diye dilimde tüy bitti.
Siyah-Kırmızılı Kulübün yönetimi nihayet sesimi duydu!
Biçer'den boşalan Teknik Direktörlüğe Eskişehir'in öz evladı Emre Özbayer'i getirdi. 4 günlük bir çalışma ile Siyah-Kırmızılı takım Edirnespor maçına çıkardı. Bu maçta takıma farklı bir el değdiğini fark ettik.
Eğer maçın hakemi biraz adil olsaydı Eskişehirspor bu karşılaşmadan en az bir puan alabilirdi.
Haksız penaltı ve ofsayttan yenilen gol birazda futbolcuların beceriksizliği sonucu galibiyet umuduyla çıkılan maç hüsranla sonuçlandı.
Mağlubiyete rağmen futbolcularda biraz kıpırdanma vardı. Bu tüm Eskişehirspor taraftarlarını Karşıyaka maçı öncesi umutlandırdı.
Bu umutla çıkılan Karşıyaka maçında beklenen galibiyet yine gelmedi.
* * *
Cumartesi günü Eskişehirspor'un yeni Teknik Direktörü Emre Özbayer'in doğum günü idi. Bunu futbolcularda biliyordu.
Hocalarına 'doğum günü hediyesi' olarak 'galibiyeti armağan edeceklerdir' diye maç öncesi umutluyduk.
Maalesef Emre Hoca'nın öğrencileri sahadan mağlup olarak ayrılarak bu mutlu gününde üzdüler.
* * *
Maça gelirsek aslında Siyah-Kırmızılı futbolcular mağlubiyeti hak eden futbol oynamadılar. Gol fırsatları da yakaladılar. Ancak beceriksizlikleri nedeniyle bu fırsatları değerlendiremediler.
Hoca değişikliğinden sonra iki haftadır koyan, kazanmaya hazır bir takım haline geldi. Özellikle ilk yarıda ne yaptığını bilen bir Eskişehirspor vardı sahada.
İkinci yarıda sakatlıklar nedeniyle zorunlu yapılan oyuncu değişiklikleri oyunun ritmini düşürdü.
Aslında rakip Karşıyaka'da Eskişehirspor'dan daha üstün futbol oynamadı. Ancak tecrübe farkı vardı. Fizik olarak Siyah-Kırmızılı futbolculardan daha üstündüler. Buna rağmen maçın hakkı beraberlikti. En az bir puan alacağımız maçı kaybettik.
Birde 6 haftadır kazanamamanın stresi var. Bu da futbolcuları olumsuz etkiliyor.
Kazanma arzusu içerisinde olan Siyah-Kırmızılı futbolcular, soğukkanlılıklarını kaybedip hatalar yapıyor.
* * *
Eskişehirspor ligin 8. Haftasında deplasmanda Pazar günü Kelkit Belediyespor'a konuk olacak. Rakip 8 puanla 12'inci sırada. 1 galibiyet, 5 beraberlik birde mağlubiyeti var. Siyah-Kırmızılı futbolcular eğer Karşıyaka karşısında oynadığı futbolun bir basamak daha yukarısına çıkabilirse bu maçı kazanarak ligde ilk galibiyetle tanışabilir.
* * *
DÜŞMAN ÇATLATMIŞLAR!
Zaman zaman şehirde birileri 'Yılmaz Büyükerşen ile Ahmet Ataç'ın arası açık' diye dedikodular yapıyorlar. Sanki Yılmaz Hoca ile Ahmet Başkan'ın en yakınındaki birileriymiş gibi. Veya Büyükerşen ile Ataç onların yanında atışmışlar da şahit olmuşlar. Ahmet Ataç ile Yılmaz Büyükerşen, 1999 yılında yapılan yerel seçimlerden beri birlikte yürüyorlar.
Yılmaz Büyükerşen, Ahmet Ataç'ın ağabeyi. Öz ağabeyi olmasa da, hem yaşça hem de makam olarak büyük.
Zaman zaman nasıl abi-kardeş arasında tartışma yaşanıyorsa, Yılmaz Hoca ile Ahmet Başkan arasında fikir ayrılığı oluyor. Bu ayrım kişisel değil yapılacak hizmetten kaynaklanıyor.
Bugüne kadar ne Yılmaz Büyükerşen'in ne de Ahmet Ataç'ın ağzından bir birlerini kıracak bir söz duymadım.
* * *
Geçtiğimiz hafta içerisinde Yılmaz Hoca ile Ahmet Başkan adalarda 'kol kola' gezmişler.
Adeta 'düşman' çatlatırcasına!
Her iki başkanı kol kola gezerken görenlerin bazıları mutlu olmuşlar, bazıları ise rahatsız.
Cumartesi günü Adalarda bir arkadaşımın kafesine uğradım.
Kahvelerimizi içerken çok eski tanıdık beni görmüş.
Yanımıza gelerek, 'Sadi, Yılmaz Hoca ile Ahmet Başkan barışmışlar. Onları Adalarda kol kola gezerken gördüm' dedi.
'Yılmaz Hoca ile Ahmet Başkan küs değillerdi ki. Nereden duydun küs olduklarını?' diye sordum.
'Küs olup olmadıklarını bilmiyorum. İki başkan kol kola gezerken bizde üç arkadaşımla senin oturduğun kafenin ilerisindeki kafede çay içiyorduk. Yanımdaki arkadaşım söyledi' dedi.
'Peki, arkadaşın nereden veya kimden duymuş' dedim.
'Arkadaşım CHP'li. Partide birileri konuşurken kulak misafiri olmuş' diye yanıtladı.
Pes doğrusu.
Bunu partili olmayan birisi söylese, hadi partiye uzak inanmıştır diyeceğim.
CHP'nin içerisinde olan birisi bu dedikoduya nasıl inanmış? Şaşırdım doğrusu.
Birde en önemlisi CHP içerisinde iki başkanın küs olduklarının dedikodusu mu yapılıyor?
O dedikoduyu yapanların partide herhangi bir görevleri olup olmadıklarını bilmiyorum. Partide oturup dedikodu yapacaklarına, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri yaklaşıyor. Mahallelerinde CHP'nin propagandasını yapsınlar ve CHP karşıtlarını ikna ederek partisine oy toplasınlar.
* * *
fark 6,7'ye ulaştı
Seçimlere bir seneden daha az bir vakit kalırken araştırma şirketleri anket sonuçlarını paylaşmaya devam ediyor. ORC Araştırma'nın son anketinde AK Parti yüzde 30.2, CHP yüzde 24.5, İYİ Parti yüzde 18.7, HDP yüzde 7.3, MHP ise yüzde 6.3 oy oranına ulaştı. Böylece AK Parti ve MHP'den oluşan Cumhur İttifakı'nın oy oranı yüzde 36.5 olarak belirlenirken, CHP ve İYİ Parti'den oluşan Millet İttifakı ise yüzde 43.2 oy oranına ulaştı.
2023'te gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bir yıldan az süre kalırken anket şirketleri de art arda anket sonuçlarını açıklamaya devam ediyor. Son olarak 2018 seçimlerini en doğru tahmin eden ORC Araştırma şirketi, 7-10 Ekim 2022 tarihleri arasında 42 ilde gerçekleştirilen anket sonuçlarını paylaştı.
AK PARTİ YÜZDE 30.2, CHP YÜZDE 24.5
Katılımcılara 'Bu pazar seçim olsa, hangi partiye oy verirsiniz?' diye sorulduğu ankette AK Parti yüzde 30.2, CHP yüzde 24.5, İYİ Parti yüzde 18.7, HDP yüzde 7.3, MHP yüzde 6.3, Gelecek Partisi yüzde 3.5, DEVA Partisi yüzde 2.4, Bağımsız Türkiye Partisi yüzde 1.8, Büyük Birlik Partisi yüzde 1.7, Türkiye Değişim Partisi yüzde 1.5, diğer partiler ise toplamda 2.1 oy oranına ulaştı.
İKİ İTTİFAK ARASINDAKİ FARK 6,7
Bu sonuçlarla birlikte AK Parti ve MHP'den oluşan Cumhur İttifakı'nın oy oranı yüzde 36.5 olarak belirlenirken, CHP ve İYİ Parti'den oluşan Millet İttifakı ise yüzde 43.2 oy oranına ulaştı.
TÜRKİYE'NİN SORUNLARINI KİM ÇÖZER?
Yöneylem Araştırma firması 27 ilde yapılan son seçim anketinin sonuçlarını açıkladı. Seçmene cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan'a oy verip vereceği soruldu. 'Erdoğan'a asla oy vermem' diyenlerin oranı zirveye ulaşarak yüzde 55.8 olarak ölçüldü.
Yöneylem Araştırma'nın 26 – 30 Eylül tarihleri arasında 2 bin 400 kişi ile 27 ilde gerçekleştirdiği anketinin sonuçları açıklandı. Ankette katılımcılara seçmenin tercihlerinden ülkenin sorunlarına kadar birçok soru soruldu.
Katılımcılara 'Türkiye'nin sorunlarını kim çözer?' sorusu yöneltildi. Ankete katılanlardan yüzde 28.6'sı sorunları AKParti'nin çözeceğini söylerken yüzde 17.8'i CHP'nin çözeceğini ifade etti. Aynı soruya katılımcıların yüzde 6.9'u İYİ Parti, yüzde 1.8'i MHP yanıtını verdi. Hiçbiri cevabını verenlerin oranı ise yüzde 35.9'u buldu.
EN BÜYÜK FARKI MANSUR YAVAŞ ATIYOR
Erdoğan'ın karşısında Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın aday olarak çıkarıldığı senaryolar seçmene soruldu. Seçmenin en büyük desteği Mansur Yavaş'a verdiği görülürken, Kılıçdaroğlu'nun aday olması durumunda Erdoğan'a 6 puan fark attığı görüldü.
Seçmen, cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili de muhalefetin kazanacağı umudunu taşıdığını gösterdi. 'Seçimi kim kazanır?' sorusunda 'Doğru aday gösterirse muhalefet' diyenlerin oranı yüzde 47.2 olurken Erdoğan diyenlerin oranı yüzde 35.8 oldu.
* * *
KISSADAN HİSSE:
Bu hayatta önemli olan şey
Birkaç yıl önce, Seattle Özel Olimpiyatlarında, hepsi fiziksel ve zihinsel engelli olan dokuz yarışmacı, 100 metre yarışı için başlama çizgisinde toplanmışlardı. Silah sesi ile birlikte, hepsi yarışa başladı, ani ve hızlı bir hamle ile değil, ama yarışı koşup bitirmek ve kazanmak isteği ile. Asfalt üzerinde tökezleyip düşerek birkaç takla atan küçük bir oğlan dışında; oğlan düştüğü için ağlamaya başladı.
Diğer sekiz kişi, oğlanın ağladığını duydular. Yavaşladılar ve arkalarına baktılar. Sonra hepsi birden geriye dönüp yürümeye başladılar.
Down Sendromlu bir kız aşağı eğilip oğlanı öptü ve 'Bu senin daha iyi olmanı sağlayacak' dedi. Sonra hepsi kol kola girdiler ve bitiş çizgisine doğru hep birlikte yürüdüler.
Stadyumdaki herkes ayağa kalktı ve alkışlar dakikalar boyunca devam etti.
Orada bulunmuş olan insanlar bu hikayeyi hala anlatıyorlar.
Neden? Çünkü çok derinden şu tek şeyi biliyoruz :
Bu hayatta önemli olan şey kendimiz için kazanmaktan çok daha fazla bir şeydir. Bu hayatta önemli olan şey, diğerlerinin kazanmasına yardımcı olmaktır, bu bizim yavaşlamamız ve yönümüzü değiştirmemiz anlamına gelse bile.
* * *
Ne ateşler var ki;
Közünde çay demler elini ısıtırsın.
Ne ateşler var ki;
Yürekler yanar hayatları söndürür kasıp kavurur söndüremezsin...
Başımız sağolsun, ölenlere rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Allah böyle bir acıyı bir daha yaşatmasın.
Geçmiş olsun Bartın.
Ölenlere rahmet, ailelerine sabırlar diliyorum.
* * *