Esnaf Odaları Birliği Başkanı Ekrem Birsen, esnaftan zam talepleri almaya başladıklarını belirterek “Böyle giderse kapanan işyeri sayısına yenileri daha eklenecek” diye bir açıklama yaptı.
Kısacası artan hayat pahalılığı yüzünden iş yapamayan esnaf, çareyi yeni zam istemekte buldu. Yani yanlış ekonomi politikalarının bedelini yine tüketici ve vatandaş topyekûn ödemeye devam edecek.
Ekonomik dalgalanmaların yarattığı sert etkiler, Eskişehir başta olmak üzere tüm Türkiye'de esnafı ve tüketiciyi ciddi biçimde etkilemiş durumda. Esnaf, artan maliyetlerin yükü altında adeta nefes almakta zorlanıyor ve çözüm olarak zam talep etmekten başka bir çıkış yolu bulamıyor. Bu durum sadece küçük iş yerlerini değil, aynı zamanda tüketicilerin de ceplerini zorluyor.
Ekrem Birsen'in de ifade ettiği gibi, çalışan işçi maliyetleri, elektrik ve doğalgaz faturaları, yükselen kiralar gibi faktörler, esnafın kâr marjını giderek daralttı. Büyük marketlerle rekabet etmenin zorluğu da cabası. Böyle bir ekonomik ekosistemde küçük esnafın ayakta kalma mücadelesi, köklü bir değişim ve çözüm önerisi gerektiriyor.
Bu durumda, tüketiciler de aynı gerilimi kendi bütçelerinde hissediyor. Ailelerin temel ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla harcama yapmak zorunda kalması, tasarruf edebilme kabiliyetlerini de zayıflatıyor. Artan fiyatlar sadece bir ürünün maliyetini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda alım gücünü de direkt olarak etkiliyor.
Esnafa gelen zam talepleri, zincirleme bir maliyet artışı olarak toplumun genelini etkileyebilecek bir potansiyele sahip. Bu sebeple, ekonomide dengeli bir iyileşme için geniş kapsamlı adımlar atılması şart. Orta ve uzun vadeli planlar ile esnafı destekleyici politikaların hayata geçirilmesi, ekonominin daha sürdürülebilir bir yapıya kavuşması için kaçınılmaz görünüyor.
Sonuç olarak, esnaf ve tüketici arasındaki bu çalkantılı dönemde, ekonomiye dair daha yapıcı ve kapsayıcı çözümler üretilmesi gerektiği aşikâr. Hem küçük esnafın hayatta kalabilmesi hem de tüketicilerin alım gücünü koruyabilmesi için hükümetin elini taşın altına koyması gerekiyor.
***
METİN GÜLER SORUNLARI BİLİYOR, ÇÖZÜM BEKLİYOR
ETO Başkanı Metin Güler, Ankara’da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın katılımıyla gerçekleşen TOBB Genel İdare Kurulu Toplantısında, Eskişehir’in tüccar ve sanayicilerinin taleplerini iletti. Toplantıya katılan ETO Başkanı Metin Güler, Eskişehir Ticaret Odası üyelerinin talep ve sorunlarını dile getirdi. Güler’in ifade ettiği sorunlar aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
1. Taslak halinde olan ve e-ticaret yapan firmalardan alınması planlanan gelir ve kurumlar vergisinin zaten az karla iş yapmaya çalışan firmalara ek yük getirecek ve ticareti zorlaştıracak
2. Bankaların kartlara uyguladığı taksit sınırlaması ve yüksek komisyon oranlarının da tüccar ve sanayiciyi zor durumda bırakıyor
3. Türkiye’den ihraç edilen ürünlere karşı AB ülkeleri başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde kota uygulanmaya başlandı.
4. İhracatta Türk ürünlerine uygulanan kota sorununun çözümü için ilgili bakanlıkların devreye girmesi gerekiyor.
5. 2025 yılı itibariyle değişecek olan doğalgaz ve elektrik tarifesi işletmeleri yakından ilgilendiriyor, yeni tarifelerden dolayı tüccar ve sanayicinin işletme giderleri artacak. Bu uygulamanın yeniden değerlendirilmesi bekleniyor.
Ankara’da gerçekleşen TOBB Genel İdare Kurulu Toplantısı, Eskişehir’in ticari ve sanayi temsilcileri için kritik bir fırsat sundu diyebiliriz. ETO Başkanı Metin Güler'in Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a ilettiği talepler, yerel ekonominin karşı karşıya kaldığı zorlukları tüm açıklığıyla gözler önüne seriyor. Sonuç olarak, Eskişehir’in ticaret ve sanayi dünyası, mevcut ekonomik zorluklarla başa çıkabilmek için hassas bir dönemden geçiyor. Bu süreçte, hükümetin atacağı yapıcı adımlar hem yerel ekonominin sağlamlaşmasına hem de ulusal büyüme hedeflerinin gerçekleştirilmesine olanak tanıyacaktır. Tüm tarafların ortak bir faydada buluşması dileğiyle...
***
ASGARİ ÜCRET AÇLIK VE SEFALET ARASINDA
Demokrat Parti Eskişehir İl Başkanı Hüseyin Özcan’ın haftalık pazar toplantısında yaptığı açıklamalar, günümüz ekonomik koşullarını çarpıcı bir biçimde özetliyor. Asgari ücretteki olası artış hesaplamaları, reel satın alma gücünü görmezden geldiği sürece bir anlam taşımıyor.
Geçtiğimiz yıl 17 bin TL olan asgari ücret, bugün 10 bin TL seviyelerine düşmüş durumda. Bu durum, temelde bir ekonomik çöküşün ve toplumun büyük bir kesiminin açlık ve sefaletle yüz yüze kalacağının sinyalini veriyor. Özcan’ın belirttiği gibi, yapılan zamların bu gerçeği değiştirme olasılığı son derece düşük. Yüzde 25 bile bir artış, insanların yaşam standartlarını kurtaramayacak kadar yetersiz.
Eğer hükümet, yalnızca rakamlarla oynamaya devam ederse, vatandaşlar yine açlığa ve çaresizliğe mahkûm olacak. Buradan çıkarılması gereken ders, asgari ücretin sadece bir rakam değil, aynı zamanda insanların yaşam koşullarını belirleyen bir gerçek olduğudur. Kalıcı çözümler bulmadan yapılan her zam sadece sözde kalacak. Ekonomik adalet ve insan onuru için kalıcı bir çözüm şart!