Mustafa Kemal’i arkadaşları tarih için hazırlıyor. Ömer Naci, Ahmet Tevfik, Nuri Conker, Ali Fuat Cebesoy, Kazım Karabekir, Lütfi Müfit, Ali Fethi Okyar gibi daha birçok arkadaşı vardı.

Bu yıllarda kurulan bu arkadaşlıklar o kadar önemliydi ki, ileriki yıllarda devrimi bu arkadaşları yapmış olacaktı.

Ömer Naci, Mustafa Kemal’in lise yıllarından beri en yakın arkadaşıdır. Ömer Naci yetim bir çocuk olduğu için Bağdat defterdarı ve eşi tarafından evlat edinilmiş ve çok iyi bir eğitim alması sağlanmıştır. Arapça, Farsça ve Fransızca bilen Ömer Naci Bursa Işıklar Askeri Lisesi’nden kovulunca, Manastır Askeri Lisesi’ne naklediliyor ve burada Mustafa Kemal ile çok yakın arkadaş oluyor.

Ömer Naci, Namık Kemal, Jön Türklerin gizli yayınlarını okuduğu için sık sık ceza evine giriyordu. Okuldan da bu yüzden kovulmuştu.

Ömer Naci, Mustafa Kemal’e edebiyatı, şiiri, Namık Kemal, Tevfik Fikret’i sevdirmiş ve hitabet konusunda onu teşvik etmiştir.

Bunlarla da yetinmeyip, birlikte okulda gizlice gazete çıkartıp, fikirlerini öğrencilere yaymaya çalışmışlardır.

Mustafa Kemal 1922 yılında Ahmet Emin Yalman’a Ömer Naci ile ilgili olarak şunları anlatıyor:

“… O zamana kadar edebiyatla çok temasım yoktu. Merhum Ömer Naci Bursa İdadisi’nden (askeri lise) kovulmuş, bizim sınıfa gelmişti. Daha o zaman şairdi. Benden okunacak kitap istedi. Bütün kitaplarımı gösterdim. Hiçbirini beğenmedi. Bir arkadaşın kitaplarımdan hiçbirini beğenmemesi gücüme gitti. Şiir ve edebiyat diye bir şey olduğuna o zaman muttali oldum. Ona çalışmaya başladım. Şiir bana cazip göründü. Fakat kitabet hocası diye yeni gelen bir zat beni şiirle iştigalden menetti. ‘Bu tarzı iştigal seni askerlikten uzaklaştırır’ dedi. Buna rağmen güzel yazmak hevesi bende baki kaldı. Sınıfta birinci-ikinci olmak için hepimizde şiddetli bir gayret vardı.

“Nihayet İdadi’yi bitirdim Harbiye’ye geçtim. Burada da riyaziye(matematik) merakı devam ediyordu. Senenin nasıl geçtiğinin hiç farkında olmadım. Ancak dersler kesilince kitaplara sarıldım. İkinci sınıfa geçtikten sonra askerlik derslerine merak sardım. Şiir yazmak hakkında İdadi hocasının vazettiği memnuiyeti (koyduğu yasağı) unutmuyordum. Fakat güzel söylemek ve yazmak hevesi baki idi. Teneffüs zamanlarında -Ömer Naci ile- hitabet talimleri yapıyorduk. Saati ellerimize alıyor, bu kadar dakika sen, bu kadar dakika ben söyleyeceğim diye müsabaka ve münakaşalar tertip ediyorduk.”

 Mustafa Kemal daha sonra arkadaşı Ali Fuat Paşa'ya şöyle anlatır:

"Eğer Kitabet Öğretmenimiz imdadıma yetişmeseydi, ben de şair olup çıkacaktım. Çünkü hevesim vardı. Asım Efendi beni bir gün çağırdı ve 'Bak oğlum Mustafa, dedi, şiiri falan bırak. Bu iş senin iyi bir asker olmana mani olur. Diğer hocalarınla da konuştum. Onlar da benim gibi düşünüyorlar. Sen Naci'ye bakma, o hayalperest bir çocuk. İleride belki iyi bir şair ve hatip olabilir, fakat askerlik mesleğinde katiyen yükselemez.' Hocamın ne kadar haklı olduğunu hadiseler ispat etti. Çok arzu ettiği halde Naci kurmay subay olamadı."

Ömer Naci, Mustafa Kemal ile Osmanlı Hürriyet Cemiyeti içinde yer almış, İstibdat rejiminin yıkılması için siyasi faaliyetlerde bulunurken yakalanacağını anlayıp yurt dışına kaçmıştır. 1908 Jön Türk Devriminden sonra İstanbul’a gelerek İttihat Terakkiye katıldı. Burada yönetim kurulu üyeliğine kadar yükseldi. Teşkilatı Mahsusa’da görev almıştır.

Çok genç sayılabilecek bir yaşta tifüse yakalanarak 1916 Kerkük’te yaşama veda etmesi, Mustafa Kemal ile 21 yıllık arkadaşlığın öyküsünü noktalıyordu.

Ancak Mustafa Kemal çok yakın bu arkadaşını unutmuyor, onun ailesini himayesine alıp yardım ediyor. Ona karşı vefasını göstermek için de, onun bir şiirini hattata yazdırıp Çankaya Köşkünde bir salona astırıyor.

Sevelim… Her sevginin mutlaka

Ölmeyen bir hayatı vardır.

Dünyanın çöl rüzgârlarına benzeyen

Güzel şarkıları bize ninni gibi gelir.

(Şiir bu günkü Türkçeyle-Kaynak: Fethi Tevetoğlu, Ömer Naci, Kültür ve Turizm Bakanlığı, 1987, Ankara)