Eskişehirli sanayicilerin son dönemlerde sürekli Eskişehir’in sorunlarını dile getiren bir anlayışla topluma dönük sanayici beklentisini karşılıksız bırakmadığını, “Önce Eskişehir” ilkesini hayata geçirmeye devam ettiğini gözlemliyoruz.

Tarih boyunca da baktığımızda gelişen ve ileriye doğru dönüşen toplumlarda burjuva sınıfının yani üretim araçlarını elinde tutan bugün geniş anlamda sanayici diye nitelendirebileceğimiz kesimin öncü olduğunu görüyoruz.

Özellikle sanat, hukuk ve demokrasi kavramlarının gelişmesinde tarih boyunca bu kesimin önemli bir katalizatör görevine sahip olduğunu sosyoloji ve ekonomi kitapları daima tescillemiştir.

Eskişehir’de bu alanda sanayicilerin öncü işler yaptığına şahit oluruz. Eskişehir Sanayi Odası yönetimi, Eskişehir Organize Sanayi Bölge Başkanlığı yöneticileri, “Önce Eskişehir” ilkesiyle, topluma dönük sanayici anlayışıyla sayısız rapor, anket, toplantı, seminer düzenleyerek Eskişehir’in ve sanayicilerin sorunlarını, taleplerini ve hatta bakın hatta diyorum, çözümlerini de dile getirmeye büyük bir sabır ve olgunlukla devam ediyorlar.

Açıkçası daha ne yapsınlar? diye sormadan da edemiyorum. Her dönem büyük bir özveriyle yüzbinlerce kişiye istihdam olanağı sağlayan, ürettiklerini Eskişehir’den 150 ülkeye ihraç eden, ülkemize ve şehrimize döviz girdisi sağlayan, katma değer yaratan, sadece ekonomik değil kültürel ve sosyal hayata da büyük dokunuşlar yapan bu insanlar, bu sanayiciler daha ne yapsın? Durmadan Eskişehir’in sorunlarını dile getirmekten yorulmak bilmeden çalışıyorlar.

Ama dikkatimi çeken bir konu var ki o da şu; Kent sorunlarını sürekli kendisine dert edinerek siyasilere ileten, çözüm yollarını ifade eden sanayicileri Eskişehirliler ve Eskişehir sivil toplum örgütleri en azından bu konuda sizce de yalnız bırakmıyor mu?

Aşağıda yer alan ve uzun yıllardır dile getirdikleri bazı sorunlar sadece sanayicilerin sorunları mı sanıyorsunuz? Mesela trafik sorunu çözülse, çevre yolu yapılsa, havaalanı çalışır hale gelse, enerji maliyetleri düşse, KDV oranları azalsa, ihracatı arttıracak çözümler hayata geçse kazanan sadece sanayiciler mi olacak? Bu durumda işsizinden öğrencisine, emeklisinden çiftçisine, emekçisinden ev kadınına 7’den 70’e tüm Eskişehir yarar görmeyecek mi? Mesela enerji maliyetleri, KDV oranları, vergiler düşse daha ucuza ürün satın almayacak mıyız? Mesela havaalanı kullanılır hale gelse şehrimiz daha da canlı ve sürdürülebilir ekonomiye sahip olmayacak mı?

 Sendikalar, meslek odaları, TOBB’a bağlı diğer Oda temsilcileri, esnaflar, öğrenciler, sivil toplum örgütleri herkes kendi derdine düşmüş diyerek sanayicilerin uzun yıllardır “Önce Eskişehir” diyerek verdiği bu çabaya uzaktan bakmaya devam mı edeceksiniz?

Bu sorunların çözümü noktasındaki uğraşına azıcık destek verin be! Hepimiz bir olalım, hepimiz Eskişehir olalım…

Kazanan hepimiz olalım….

***

ETİKETLERDE ALIŞ FİYATI DA OLMALI

Tarımsal ürün fiyatlarının son zamanlarda fahiş denecek düzeyde market ve manavlarda satışı dikkat çekiyor. Özellikle sosyal medyada bu konuyla ilgili çok çarpıcı görseller ve tespitler karşımıza çıkıyor.

Dolayısıyla tarımsal ürün fiyatlarında gözlenen yüksek orandaki fiyatlar konusu başlı başına ele alınması gereken konu olarak öne çıkıyor. Daha önce de bu konuyla ilgili önerimi yazmıştım ama tekrar etmek istiyorum. Bir domatesin, patatesin, patlıcanın, soğanın, biberin vb ülke içinde üretilip tüketiciye ulaştırılan tarımsal ürünlerin fiyatlarındaki nedeni kesinlikle araştırılmak zorundadır. Küçük ve yerli üreticinin İlgili ürünü pazar ve halde çok daha aşağıda bir fiyata tüketiciye ulaştırabilirken bu fiyatlar neden market ve manavlarda çok daha yukarılarda oluyor?

Bu sorunun çözümü için aslında yapılacak en önemli adım marketlerde fiyat etiketinde nasıl ürünün menşeisi belirtilmişse alış ve satış fiyatlarının belirtilmesidir. Tüketicinin aldığı ürünü markete kaç liraya girdiğini ve markette de kendisine kaç liradan satıldığını görmesi tarımsal ürün fiyat mekanizmasının ve dengesinin oturtulmasında büyük etki yaratacağına inanıyorum. Bu uygulama sonucunda aradaki fiyat farkının art niyetlere maruz kalıp kalmadığını tespit etmek tarımsal ürün üretiminin de sağlıklı planlanmasına neden olacaktır.

Böylece artışın altında yatan nedenler de net şekilde ortaya çıkacaktır. Marketçiler, halciler mi sorumlu yoksa uygulanan politikalar mı?

Bir diğer çözüm mekanizması ise küçük üreticilerin kooperatifleşmesi ve kendi dağıtım-pazarlama ağını kurmalarıdır. Kooperatif kanalı ile gerçekleşen satışların hem üreticiyi hem de tüketiciyi koruyacağı kesindir.

Kooperatif ile üretim planlaması bile yapılabilen üreticinin ürettiği ürünleri doğrudan kooperatiften alabilen market ve manavlar ise aracı dediğimiz komisyoncuları da eleyeceği için fiyat farkı yükselmeyecektir.

Üreticiden aracıya, aracıdan komisyoncuya, komisyoncudan hale, halden markete-manava giden ürün zaten her taşımada 5-10 TL yükseltmektedir. Hem nakliye bedeli düşecek hem de doğrudan ürün satılabilecektir.

Kısacası tarımda;

Kooperatifleşme şarttır.

Fiyat etiketinde alış fiyatını görmek haktır.