Eskişehir, son yıllarda adından sıkça söz ettiriyor. Ancak bu cazibenin bir bedeli var: hızla yükselen konut fiyatları.

Ekim 2024 itibarıyla Eskişehir’deki satılık ve kiralık m² fiyatlarının artış oranları, hane halklarının bütçeleri üzerinde nasıl etkiler yarattığına dair önemli ipuçları sunuyor.

Öncelikle satılık m² fiyatlarına baktığımızda, sahibinden.com verilerine göre Eskişehir genelinde %26,88’lik bir artış görülüyor. Özellikle Odunpazarı ve Tepebaşı gibi popüler bölgelerde bu oranlar biraz daha yüksek, %28,04 ve %26,44 seviyelerinde karşımıza çıkıyor. Satılık konutlardaki bu artış, ev sahibi olmayı düşünenler için bir hayli zorlayıcı olabilir. Özellikle kredi faiz oranlarının da dalgalandığı bir dönemde, ev almak birçok hane halkı için erişilmesi güç bir hedef haline gelebiliyor.

Kiralık konut piyasasına geçtiğimizde, daha da çarpıcı oranlarla karşılaşıyoruz. Eskişehir geneli için kiralık m² fiyatları %53,48 artarken, Odunpazarı’nda %49,04, Tepebaşı’nda ise %57,15’lik artışlar dikkat çekiyor. Bu artışlar, özellikle bütçesi kısıtlı olan ve konut satın almayı düşünmeyenler için büyük bir yük teşkil ediyor. Kira maliyetlerinin artması, temel ihtiyaçlar için ayrılan bütçeyi de olumsuz etkileyerek birçok hane halkını zor durumda bırakıyor.

Bu fiyat artışlarının arkasında yatan sebepler arasında şehirdeki yüksek enflasyon, TL’nin değer kaybı, nüfus artışı, artan konut talebi ve inşaat maliyetlerindeki artış sayılabilir. Eskişehir, öğrenci nüfusu ile de bilinen bir şehir olduğu için konut talebi her daim canlı. Ancak, bu talep karşısında fiyatların bu denli artması, özellikle öğrenciler ve sabit gelirli çalışanlar gibi gruplar üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor.

Hane halkları açısından değerlendirildiğinde, artan konut fiyatları ekonomik bir planlama gerekliliğini doğuruyor. Ev almayı düşünenlerin birikimlerini artırma ihtiyacı, kirada oturanların ise kira sözleşmeleri konusunda daha temkinli ve stratejik davranmaları gerektiği görülüyor. Bu artış trendi, gelecekte konut sahipliğini daha da zorlaştırabilir, dolayısıyla şimdiden uzun vadeli mali planlamalar yapmak kaçınılmaz hale geliyor.

Eskişehir’deki bu konut fiyat artışları, hane halklarının harcama kalıplarını ve ekonomik planlamalarını yeniden gözden geçirmelerini gerektiriyor. Şimdilik, Eskişehir’in konut piyasasında yaşanan bu yükselişin fırtınasına kapılmış görünüyoruz ve umarız bu fırtına kısa vadede daha dengeli bir piyasa ortamına evrilir.

***

SOSYAL KONUT PROJESİ: NİYET İYİ, EKONOMİK ENGELLER AĞIR

Son dönemlerde 250 Bin Sosyal Konut Projesi, AK Parti İl Başkanı Gürhan Albayrak’ın açıklamalarıyla birlikte heyecan yarattı. Eskişehir’de 2394 konutun inşa edilmesi, dar gelirli aileler için umut verici bir adım olarak nitelendirilmektedir. Ancak, bu konutlar her ne kadar ihtiyaç sahiplerine uygun fiyatlarla sunulmaya çalışılsa da yüksek enflasyon ve inşaat maliyetlerinin dövize endeksli oluşu gibi ekonomik faktörler, proje hedeflerini gerçekleştirmeyi zorlaştırıyor.

Merkez, Günyüzü, Han gibi çeşitli bölgelerde gerçekleştirilecek projelerin ihale tarihlerinin de belirlendiği bu süreçte, vatandaşların zihninde oluşan “dar gelirli ailelere konut” hayali, ekonomik koşullar karşısında işlevsizleşebilir.

Son yıllarda yüksek enflasyon, inşaat sektörünün en büyük problemlerinden biri haline geldi. Malzeme fiyatları hızla yükselirken, işçilik maliyetleri de aynı oranda artıyor. Bu durumda, sosyal konut projeleri gibi iyi niyetle başlayan projelerin, nihai maliyetleri, başlangıçta öngörülen bütçelerin çok üzerine çıkabiliyor. Yani, niyet oldukça güzel, ancak ekonomik gerçekler, mevcut durumun önüne geçiyor.

Dövize endeksli malzeme giderleri, inşaat sektöründeki belirsizlikleri artırırken, uluslararası piyasalardaki dalgalanmalar da konut fiyatlarının alevlenmesine neden oluyor. Bu durum, sosyal konut projelerinin işletme sürecini tehdit ediyor. Bu konutlar tamamlanınca çevre konutların da fiyatlarını yukarıya doğru çıkartma ihtimali oluyor. Yani, bu konutlar, piyasada aşağı yönlü bir baskı oluşturmak yerine, tam tersi bir etkiyle fiyatları yukarıya doğru itebilir.

Dar gelirli aileler için sunulacak sosyal konutlar, eğer yüksek maliyetlerle inşa edilirse, piyasa dengelerini alt üst edebilir. Beklenen fiyatlar, hedeflenen gelir grubu için hala ulaşılabilir olmayabilir. Bu şartlar altında, Eskişehir'deki sosyal konut projelerinin, hedefledikleri amaca ulaşmalarının zor olduğu aşikâr hale geliyor.

Sonuç olarak, Eskişehir’in konut projesi, toplumun ihtiyaçlarına cevap verme açısından önemli bir adım. Ancak, bu adımın sürdürülebilir olabilmesi için ekonomik koşulların göz önünde bulundurulması ve gerekli önlemlerin alınması gerekiyor. Niyetler iyi, ama uygulama aşamasında karşılaşılan ekonomik gerçekler, planları gerçekleştirmek için gereken sağlam temelleri sarsabilir.

Dar gelirli ailelere uygun konut sağlama hedefinin, yüksek enflasyon ve inşaat maliyetleri gibi zorluklarla buluştuğunda, sonuçların hayal kırıklığına dönüşmemesi için daha kapsamlı ve dikkatli bir yaklaşımın gerekliliği ortada. Umarız ki, bu projeler, sadece niyet değil, aynı zamanda gerçek bir çözüm sunacak şekilde şekillenir.