Ekmek ve simit zammı kapıda! Eskişehir’de fırıncı esnafı, artan maliyetlerle başa çıkmakta zorlandıklarını dile getirerek zam taleplerini Eskişehir Ticaret Odası’na (ETO) iletti.
Her gün sofralarımızda yer alan bu temel gıdalar için fiyat artışı, ekonomik gerçekliğin ne denli katı olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Sürekli artan maliyetler, işyeri kiraları, çalışan maaşları, elektrik ve doğalgaz gibi ödemeler, fırıncı esnafını adeta sıkıştırmış durumda. Kasada zarar etme riskiyle yüzleşen işletmeciler, ekmek ve simit fiyatı için 15 lira gibi rakamlar talep ederek, bir çıkış arayışına girmişler.
Burada dikkat çekici olan, ekmek ve simit gibi temel gıdalara gelecek zamların, sadece fırıncıları değil, aynı zamanda vatandaşları da doğrudan etkileyecek olması. Artan fiyatlar, ailelerin mutfak bütçelerini daha da sarsacak ve dar gelirli kesimlerin alım gücünü iyice zayıflatacak.
Yeni yıl ile birlikte yapılacak zamların getireceği yük, toplumun farklı kesimlerinde farklı sonuçlar doğurabilir. Özellikle maliyetlerin her geçen gün arttığı bir ortamda, fırıncıların gösterdiği çaba anlaşılır yanlar taşısa da bu artışların halk üzerindeki etkisi de göz ardı edilemez.
Sonuç itibarıyla, fırıncı esnafının zam talepleri, ekonomideki dengesizliğin ve hayat pahalılığının bir yansımasıdır. Ülkemizdeki tüm bu olumsuz gidişata dur denilmediği sürece, ekmek ve simit gibi temel gıda ürünlerine yapılan zamların ardı arkası kesilmeyecektir. Toplum olarak bu konuyu dikkatle izlemek ve çözüm yollarını görmek zorundayız. Aksi takdirde, sıradan bir ekmek almanın bile lüks hale gelmesi kaçınılmaz.
***
VİCDAN VE ARAÇLAR ARASINDA EZİLEN BİR CAN
Eskişehir’in Şirintepe Mahallesi’nde yolda yatan bir sokak köpeği, göz göre göre bir otomobil sürücüsü tarafından ezildi Eskişehir’in Melodi Sokak’ında yaşanan vahşet, sadece bir köpeğin ezilmesiyle sınırlı değil; bu, aynı zamanda insanlığın unuttuğu değerlerin acı bir yansımasıdır. Güvenlik kameralarına yansıyan bu üzücü olay, dikkatsizliği ve duyarsızlığı gözler önüne seriyor.
İstanbul plakalı bir araç, yol kenarında yatan savunmasız bir köpeği bile isteye ezdi ve hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etti. Bu olay, bir canlının acımasızca kaderine terk edilmesinin yanı sıra, toplumda giderek körelen empati duygusu üzerine de düşündürmelidir. Mahalle sakinlerinin uzun süredir beslediği bu köpek, onlar için sadece bir hayvan değil, aynı zamanda bir dost, bir aile üyesiydi. Böylesine bir kayıtsızlık, toplumumuzun değer yargılarını ciddi bir şekilde sorgulamamıza neden olmalıdır.
Belediye ekiplerinin süratle harekete geçip yaralı köpeğe destek olması, insani vicdanın hala var olduğunu gösteren nadir ışıklardan biri. Ancak, bu yeterli değil. Hayvanlara karşı işlenen suçların caydırıcı cezalarla karşılanmadığı sürece, bu tür olayların tekrarlanması kaçınılmaz olacaktır.
İnsan olmak sadece iki ayak üzerinde yürümek değil, aynı zamanda tüm canlılara saygı duymak demektir. Bu olayın bir daha asla tekrarlanmaması için hem yasal düzenlemelerle hem de toplumsal bilinçle hareket etmek zorundayız. Sessiz kalan her canın sesi olmak, hepimizin görevi ve sorumluluğudur.
***
İMAMIN ANLAŞILMAZ TERCİHİ
Eskişehir’de 10 Kasım sabahı, Türkiye’nin dört bir yanında sirenler çalıyor, milletimiz büyük liderine saygı duruşunda bulunuyor. Ancak bir imam, bu anlamlı anı selayla örtbas ediyor. Memleketimizin kurucusuna duyulan milli sevgi ve saygının zirveye ulaştığı bu dakikada, yapılan saygısızlık herkesin zihninde aynı soruyu uyandırdı: Neden?
Bu davranış, sanki tarih bilinci hiçe sayılarak geçmişimizi unutturmayı amaçlar nitelikte. Kendine göre bir "doğru"yu tavır olarak belirlemek, ulusal birlik ve beraberliğe yapılmış bir hakarettir. Atatürk’ün emanet ettiği laik cumhuriyetin ayakta kalması için geçmişimize ve kurucu değerlere saygı göstermek zorundayız.
Peki, böyle bir günde, zamansız ve anlamsız bir sela neden tercih edilir? Bunu anlamak güç. Amacı nedir? Halkın ortak değerlerine zarar vermek niyetine mi hizmet eder, yoksa cehaletin derin bir yansıması mıdır?
Toplumun liderlerinden beklenen, birleştirici olmaktır. Unutmamalıyız ki, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası unutturulmaya çalışıldıkça, bizler daha da büyük bir azimle sahipleneceğiz. 10 Kasım Aslında bir yas günü değil, aksine varoluşumuzun yeniden farkına varmamız için bir sebeptir.
Atatürk’ü anmak, yalnızca bir ritüel değil, aynı zamanda aydınlanmanın, ilerlemenin ve çağdaş dünyanın kapılarını aralamanın unutulmaz bir ifadesidir. Bunun karşısında duran tüm girişimler, geçmişinden habersiz bir geleceğin karanlık olduğu gerçeğini değiştiremez.
Yine de unutmamak ve unutturmamak umuduyla...