Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsü olarak geçtiğimiz hafta içindeki büyük kaybımız, emekli hocamız Prof. Dr. Galip Berkan Ecevitoğlu'nun vefatı, yalnızca kurumumuz ve ülkemiz için değil, aynı zamanda yer bilimleri dünyası için de derin bir üzüntüye yol açtı.
Onun ardından bıraktığı izler, yalnızca bir akademisyenin değil, aynı zamanda bilime olan adanmışlığıyla örnek bir yol göstericinin mirasıdır. Türkiye, bu büyük bilim insanıyla sadece değerli bir evladını değil, aynı zamanda gelecek nesillere ilham kaynağı olacak bir rehberi kaybetti. Başımız sağ olsun.
Galip Berkan Ecevitoğlu'nun hayatı, akademik başarıları ve insani değerleri ile her zaman örnek alınacak bir portre çizmiştir. 20 Temmuz 1953'te Kastamonu'da dünyaya gelen hocamız, eğitim yolculuğuna Galatasaray Lisesi'nde başladı. Henüz genç yaşlarda akademik merak ve çalışma azmi ile ön plana çıkan Ecevitoğlu, 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Kariyerinin ilk adımlarını Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın eğitim bursunu kazanarak ABD'ye giderek atan hocamız, Virginia Tech Üniversitesi'nde önce yüksek lisansını 1984 yılında ve ardından doktorasını 1987 yılında tamamladı. Akademik eğitim sürecinde araştırma asistanlığı yaparak, bilim dünyasına katkı sağlayacak çalışmalarına burada adım atmaya başladı.
1987 yılında Türkiye'ye döndüğünde, kısa bir süre Türkiye Petrolleri'nde Araştırma Jeofizikçisi olarak görev yaptıktan sonra, akademik kariyerine İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü’nde öğretim üyesi olarak başladı. Bu yıllarda kendine has çalışma tarzıyla tanınan ve saygı duyulan bir akademisyen haline gelen Ecevitoğlu, aynı zamanda öğrencilerine olan bağlılığı ve onların gelişimi için gösterdiği çabayla dikkat çekti. İ.T.Ü.’deki görevinden sonra Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü'nde 2003-2011 yılları arasında ve Anadolu Üniversitesi / Eskişehir Teknik Üniversitesi Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsü'nde 2011-2017 yılları arasında öğretim üyeliği yaparak akademik serüvenini sürdürdü.
Prof. Dr. Galip Berkan Ecevitoğlu, akademik yaşamı boyunca sismik jeofizik alanında çığır açan çalışmalara imza attı. Yer bilimleri ve jeofizik alanında yurtiçi ve yurtdışında birçok projeye liderlik etti. Yalnızca Türkiye sınırlarında değil, uluslararası akademik arenada da bilimsel çalışmalarıyla tanındı. Bilimsel makaleleri prestijli dergilerde yayınlandı ve bu çalışmalar, bilime yenilikçi katkılar sunarak birçok ödül kazandı. Onun önderliğinde yapılan projeler, yer bilimi araştırmalarında önemli atılımlar yapılmasına vesile oldu ve bu projeler aracılığıyla hem Türkiye'nin jeofizik alanındaki bilgi birikimi genişledi hem de dünya çapında bilinirliği arttı.
Bilime olan tutkusunun yanı sıra, Prof. Dr. Ecevitoğlu her şeyden önce örnek bir öğretmendi. Yüzlerce öğrenci yetiştirerek bilimsel bilgiyi, araştırma etiğini ve insanî değerleri genç nesillere aktardı. Öğrencileri için yalnızca bir akademisyen değil, aynı zamanda bir yol gösterici, bir mentor ve bir destek kaynağıydı. Onun derslerinde yetişen öğrenciler, bilgiye ulaşma azmi ve insanî değerlere bağlılıkla donatıldı. Her biri üzerinde unutulmaz izler bırakarak, onun öğretilerini bilim dünyasında ve toplumsal yaşamda yaymaya devam ediyorlar.
Ecevitoğlu'nun topluma olan bağlılığı ve sorumluluk bilinci, onu sadece bir akademisyen değil, aynı zamanda topluma hizmet etmeyi görev edinmiş bir bilim insanı haline getirdi. Yaşamı boyunca bilimsel bilgiye ulaşmanın ötesinde, bu bilgiyi toplum yararına kullanmayı, insanlığın faydası için çaba sarf etmeyi görev bildi. Etik değerlere olan bağlılığı, bilimsel araştırmalarda güvenilirliği ve şeffaflığı ön planda tutması, onu saygı duyulan bir araştırmacı ve akademisyen haline getirdi.
Bugün Prof. Dr. Galip Berkan Ecevitoğlu'nun bilimsel başarılarını ve hayatımıza kattığı değerleri saygıyla anarken, bizlere bıraktığı mirası yaşatmanın sorumluluğunu taşıyoruz. Kendisini tanıyan herkes için bir ışık ve ilham kaynağı olan hocamızın anısı, öğrencilerinin bilim yolundaki adımlarında, meslektaşlarının çalışmalarında ve topluma olan katkılarında yaşamaya devam edecek. O, bilime ve insanlığa adanmış bir hayatın, bir ömrün, bilgelikle ve sevgiyle yaşanmış örneği olarak kalplerimizde her daim yaşayacak. Onun öğretileri ve bizlere sunduğu rehberlik, yalnızca anılarda değil, gelecek nesillere ilham verecek bir miras olarak yerini koruyacak.
Bu sebeple aslında hocamız ölmedi; hocamızın ruhu sadece Eskişehir Teknik Üniversitesinde değil, yurdun dört bir yanında bıraktığı eserler, kattığı değerler ve yetiştirdiği öğrencilerle sonsuza kadar yaşayacak.
Ruhu şad, mekanı cennet olsun.