CHP Genel Başkanı Özgür Özel dün partisince düzenlenen "Bilim ve demokrasi ışığında yüksek öğretimi yeniden düşünmek" konulu "Yükseköğretim Buluşması" için Eskişehir’deydi.

Özel’in Türkiye'deki KYK yurtlarının sınırlı kapasitesine ve öğrenci barınma sorunlarına yönelik açıklamaları, ülkemizdeki eğitim politikalarının bir kez daha masaya yatırılmasını gerektiriyor. Özel’in dikkat çektiği yurt sorunları, aslında gençlerin karşılaştığı daha geniş çaplı yapısal problemlerin bir yansıması niteliğinde.

Özel, Türkiye’de devlet yurtlarının yetersizliğine vurgu yaparken, özellikle İstanbul’daki krizin boyutlarına dikkat çekiyor. Yüzde 2,6’lık bir kapasiteyle hizmet veren yurtlar, aslında devletin eğitimdeki öncelik eksikliğini açıkça gösteriyor. Bu durum, Türkiye çapında daha bütüne bakıldığında da değişmiyor. Öğrencilerin barınma ihtiyacını karşılayamayan bir sistem, gençleri eğitimin dışında birçok hayat mücadelesiyle de başa çıkmak zorunda bırakıyor.

Özel, devletin barınmaya yeterli finansal kaynağı ayırmamasına karşın büyük altyapı projeleri için kaynak bulmasını eleştiriyor. Bu noktada, gençlerin barınma ihtiyacını karşılamak için devlet tarafından daha etkili çözümler geliştirilmesi gerektiği açık. Özel’in önerisindeki gibi TOKİ gibi kurumların öğrenci yurduna yönelik projelere yatırım yapması, gençlerin daha güvende ve odaklanmış bir eğitim hayatı yaşamaları için güçlü bir adım olabilir.

Ancak bu sorun yalnızca bir barınma problemi değil, sosyal ve siyasi etkileri de olan bir konu. Özel, boşlukların cemaatler ve benzeri yapılar tarafından doldurulduğuna dikkat çekiyor. Bu durumun öğrencileri nasıl etkilediğini anımsatarak, devletin öğrenci yurtlarına yatırım yapmasının sadece konaklama değil, aynı zamanda özgür ve bağımsız düşünceyi destekleme anlamında da önemli olduğunu belirtiyor.

Özel’in YÖK’ü kaldırma ve üniversitelere bilimsel ve yönetsel özerklik sağlama önerisi ise eğitim sisteminin daha köklü bir dönüşüme ihtiyacı olduğuna işaret ediyor. Ancak YÖK yerine nasıl bir model getirileceği konusunda muğlaklığını koruyor. Üniversitelerin özgürleşmesi, gençlerin daha bağımsız bir düşünce ortamında öğrenim görmesi ve akademik gelişmelerin devlet müdahalesi olmadan ilerlemesi açısından önem taşıyor. Anayasal güvence altına almak, bu reformların kalıcı ve sürdürülebilir olmasını sağlayabilir.

Sonuç olarak, Özgür Özel’in açıklamaları, eğitim ve barınma politikalarının gözden geçirilmesi gerektiğini belirten bir çığlık niteliği taşıyor. Üniversitelerde özerkliğin sağlanması, yurt kapasitelerinin genişletilmesi ve gençlerin tüm bu süreçlerde desteklenmesi, Türkiye’nin geleceği adına atılması gereken adımlar arasında. Bu tartışmaların daha fazla gündemde kalması ve somut çözümler üretilmesi, toplumsal ilerleme için kaçınılmaz görünüyor.

***

AYŞE ÜNLÜCE'DEN ÇARPICI TESPİTLER

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, partisince düzenlenen "Bilim ve demokrasi ışığında yüksek öğretimi yeniden düşünmek" konulu "Yükseköğretim Buluşması"nda yaptığı konuşmada çarpıcı açıklamalar yaptı. Ünlüce, son dönemlerde eğitim alanında yaşanan ciddi sorunlara dikkat çekerek, Türkiye'de üniversitelerin iktidar eliyle işlevsiz hale getirildiğini vurguladı. Bu açıklamalar, sadece eğitim yapısının değil, aynı zamanda geleceğin teminatı olan gençlerimizin de durumunun ne denli endişe verici olduğunu gözler önüne seriyor.

Ünlüce, eğitim sisteminin ilköğretimden yükseköğretime kadar birçok problemi barındırdığını belirtiyor. Türkiye’de 200’den fazla üniversite ve 7 milyondan fazla öğrenci olmasına rağmen, eğitim kalitesinin tartışılır hale geldiğini ifade etmesi, ironik bir gerçeği gün yüzüne çıkarıyor: Üniversiteler, artık gençlerin geleceğe yönelik umut beslemelerini sağlayan kurumlar olmaktan uzaklaşmış durumda. Ülkenin sahip olduğu eğitim yapısının, gençlere yeterli bir gelecek sunmadığı herkesin malumu.

Gençlerin toplumda aktif rol almasını destekleyen projelere öncülük etmesi, Ünlüce’nin vizyonunu ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal sorumluluk anlayışını ortaya koyuyor. Gençlerin kendi talepleri doğrultusunda bir süreç başlatılması ve bu süreçte onlara destek olunması, belki de en fazla ihtiyaç duyulan şeylerden biri. Eğitim, sadece bir diploma kazanmakla değil, aynı zamanda bireylerin düşünsel ve sosyal açıdan gelişimlerini tamamlamasıyla anlam kazanır. Fakat günümüzde, genç işsizlik oranlarının yüksekliği ve diplomalı işsizlik, eğitim sisteminin ne denli plansız yürütüldüğünü gözler önüne seriyor.

Ünlüce’nin açıkladığı desteklerin önemli olduğu bir gerçek. Sosyal ihtiyacı olan öğrencilere burs verilmesi, gençler için ulaşım kolaylığı sağlanması ve sosyal etkinlik alanlarının oluşturulması, Eskişehir'deki gençlerin yaşam kalitesini artırabilir. Ancak, bu çözümlerin yanı sıra, eğitimde köklü reformların yapılması da şart. Fikirlerin özgürce ifade edilebildiği, tartışmaların açık bir şekilde yürütülebildiği üniversitelerin varlığı, gençlerin potansiyelini maksimuma çıkaracaktır.

Sonuç olarak, Ayşe Ünlüce’nin konuşmasında dile getirdiği sorunlar, yalnızca eğitim sistemine dair acil bir durum tespiti değil, aynı zamanda toplumun dört bir yanındaki gençlerimizin sesi olmayı hedefleyen bir çağrıdır. Eğitimdeki yapısal sorunları aşmak, gençlerimize umut aşılamak ve onları geleceğe hazırlamak, yalnızca politikacıların değil, her bireyin sorumluluğudur. Geleceğin teminatı olan gençlerimizi desteklemek için atılacak adımlar, yalnızca bir şehirde değil, bütün ülkede büyük bir etki yaratabilir.