'Bugün, Cumhuriyetimizin kurucu belgesi olan Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanmasının 93. yıldönümüdür. Aziz milletimizin inanç, cesaret ve fedakarlıkla elde ettiği zafer, Lozan Antlaşması ile diplomasi ve uluslararası hukuk alanına taşınarak tescil edilmiştir. Bu anlaşma, yeni kurulan devletimizin tapusu niteliğindedir. Lozan Antlaşması'nın içeriği, bu anlamda başta milli irade ve demokrasi olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti'nin sahip olduğu temel ilkelerin değeri, bugünlerde çok daha iyi anlaşılmaktadır. Aziz milletimiz, kendi seçtiği temsilcileri eliyle kullandığı iradesine yöneltilen her türlü darbe teşebbüsüne karşı, kurtuluş mücadelesi ruhuyla, birlik, beraberlik ve dayanışma içinde cevap vereceğini, yaşanan son hadiselerle bir kez daha göstermiştir. Milletimizin, farklı mihraklardan gelen ihanet girişimleri karşısındaki asil ve kararlı duruşu, önümüzdeki süreçte ülkemizin demokrasi, özgürlük ve kalkınma yolunda ilerleyeceğinin en açık delilidir. Aradan geçen 93 yılda Avrupa'nın en büyük 6., dünyanın en büyük 17. ekonomisi haline gelen Türkiye Cumhuriyetini, 2023 hedeflerini gerçekleştirmekten, 2053 ve 2071 vizyonu doğrultusunda ilerlemekten hiçbir güç ve odak alıkoyamayacaktır. Bu düşüncelerle, Lozan Barış Antlaşması'nın 93. yıldönümünde, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, anlaşmanın mimarı olan tüm devlet adamlarımızı rahmetle anıyorum.' Yukarıdaki bu satırlar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ait. Erdoğan 68 gün önce 24 Temmuz 2016'de Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanmasının 93. yıl dönümü münasebetiyle yayınladığı mesajda bu ifadeleri kullanmıştı. Aynı Erdoğan önceki gün Muhtarlar Toplantısı'nda yaptığı konuşmada; '1920'de bize Sevr'i gösterdiler, 1923'te Lozan'a razı ettiler. Birileri bize Lozan'ı zafer diye yutturmaya çalıştılar. Şöyle bağırsan sesinin duyulacağı adaları biz Lozan'la verdik.Oralar bizimdi. Oralarda bizim hala camilerimiz var. Ama şu anda hala Ege'de kıta sahanlığı ne olacak diye konuşuyoruz. Hala bunun mücadelesini veriyoruz. İşte o anlaşmada masaya oturanlar sebebiyle. O masaya oturanlar o anlaşmanın hakkını veremediler. Veremedikleri için bunun sıkıntısını yaşıyoruz' dedi. Erdoğan son açıklamasıyla 68 gün önce kendi söylediğini kendisi inkar etti. Daha önce de 'Kardeşim Esad', 'Zalim Esed' olmuştu. Ne diyeyim? Bir tarafta Lozan Anlaşmasından yıllar sonra Hatay'ı alanlar. Diğer tarafta vatan toprağı olan Süleyman Şah Türbesi'ni IŞİD denen terör örgütünden koruyamayanlar. Bir tarafta Sevr Anlaşmasını imzalayan Osmanlı'nın hayallerini kuranlar. Diğer tarafta Sevr anlaşmasını yırtarak çöpe atan gerçek kahramanlar. Bir tarafta 'Ne istediler de vermedik' dedikleri tarafından kandırılanlar diğer tarafta ise İngiliz uşağı vatan haini hocaları asanlar. Allah'tan 24 Temmuz 1923'de Gazi Mustafa Kemal Paşa ve İsmet Paşa varmış. İktidara geldikleri günden beri her yanlış yaptıklarında 'Bizi kandırdılar' diye ağlayanlar Lozan'da masaya oturmuş olsaydı, haliniz nice olurdu?
----------------------------------------------------------------------
SUNGAR'A GENEL BAŞKANLIK YAKIŞIR
Eğitim Bilim İşgörenleri Sendikası'nın (Eğitim-İş) Olağanüstü Genel Kurulu yarın saat 10.00'da Ankara Sıhhiye'deki Gürkan Otel'de yapılacak. Seçimde üç liste yarışacak. Eğitim-İş Eskişehir Şubesi'nin başarılı Başkanı Ebru Sungar'da Genel Merkez Yönetimine aday. Sungar'ın da içinde bulunduğu yönetim kurulu aday listesinde şu isimler yer alıyor; ' İsa Kayadan (Ankara), Ahmet Güngör (İstanbul), Şükrü Balun (Konya), Mehmet Balık (Antalya), Ahmet Kürtül (Kahramanmaraş), Orhan Yıldırım (Ankara)' Bu liste seçimi kazanması halinde kendi aralarında Genel Başkanı seçecek. Ebru Sungar 2011 yılından bugüne 5 yıldır Eğitim-İş Eskişehir Şube Başkanlığı görevini yürütüyor. 5 yıl önce Eğitim-İş'in Eskişehir'deki toplam üye sayısı 240 idi. Sungar'ın başarılı yönetimi ve örgütçü kişiliği sayesinde bu sayı bugün 800'e ulaştı. Bir sendikanın şube olabilmesi için 400 üyeye ulaşması gerekiyor. 2011'de Eğitim-İş Başkanı olan Sungar bir yıl içerisinde üye sayısını 240'dan 418'e çıkartarak, 2012 yılında Eskişehir'in şube olmasını sağladı. Son yıllarda Eskişehir'in yetiştirdiği önemli sendikacılarından birisi olan Sungar'a Genel Başkanlık yakışır. Çağdaş ve Atatürkçü bir sendika olan Eğitim-İş'e kadın genel başkan çok yakışır. Bir Eskişehirli olarak kongrede Sungar ve listesine başarılar diliyorum. Sungar'ın Eskişehir ve tüm Türkiye'deki eğitimcilerinin sorunlarının çözümünde başarılı olacağına inanıyorum…
----------------------------------------------------------------
CUMARTESİ HİKAYESİ
HAYATI ISKA GEÇMEYİN
Bir gün arkadaşlarla, eskiden tanıdığımız ve epeydir de görmediğimiz bir arkadaşımıza sürpriz yapmak istedik ve akşam olunca toplanıp haber vermeden evine gittik.Evin kapısını arkadaşımızın hanımı ve küçük oğlu açtı.
KEMAL EVDE YOKTU
Buyurun Kemal evde yok, ama biraz beklerseniz gelir dedi.Bizde içeri girdik ve karısı ve oğlu ile beklemeye başladık hatta oğluyla oyunlarda oynadık. Saat gecenin 10'u olmuş hala Kemal gelmemişti. Ben de sıkılmaya başlamıştım.Neyse 11'e doğru Kemal kapıdan içeri girdi. Oğlu, 'Hoş geldin baba' dedi. Kemal çocuğa, 'oğlum sen niye yatmadın? Hanım bu çocuğu niye yatırmıyorsun, al şu çocuğu yatır' dedi. Bundan ben ve arkadaşlarımda rahatsız olmuş kalkmaya hazırlanıyorduk ki oğlan yatmaya gitmeden önce Kemal'e: 'Baba sen günde ne kadar para kazanıyorsun?' diye sordu. 200 Lira diye cevap verdi Kemal. Oğlan, 'baba bana 100 Lira versene' diye para istedi.
NE YAPACAKSIN 100 LİRAYI
Kemal de kızdı. 'Oğlum sana her hafta 30 Lira veriyorum ya ne yapacaksın 100 Lirayı' diye bağırarak çocuğu azarladı. Hanımına dönerek, 'al şunu yatır' dedi.
Aradan birkaç dakika geçti. Artık ben dayanamadım, 'Kemal sen ne yapıyorsun,
Çocuk senin gelmeni dört gözle beklemişti, sen ne yaptın oğlum, çocuğu üzdün ağlattın... Lütfen uyumadan gönlünü al şu çocuğun.'
1 GÜNÜNÜ BANA AYIR
Kemal ben böyle konuşunca dayanamadı, çocuğun odasına gitti. Çocuk daha uyumamıştı.Aradan 5 dakika geçti, Kemal gözleri yaşlı bir vaziyette geldi.
'Ne oldu Kemal, oğlanın gönlünü aldın mı? Parayı senden niye istemiş' diye sordum.Kemal, çocuğun gönlünü aldım, parayı verdim. Niye istediğini sordum. Hemen kumbarasını çıkardı, 'Al baba burada haçlıklarımdan biriktirdiğim 100 Lira var, bu da senin verdiğin 100 Lira. Ne olur, yarın 1 gününü bana ayır da, beraber zaman geçirelim' dedi.Ben de Kemal'e 'Sen hak ettin oğlum, bu kadar hırs, bu kadar iş niye...
Çok şükür gördüğüm kadarıyla halin vaktinde yerinde, niye ailene ve en önemlisi kendine zaman ayırmıyorsun? Tamam çok para kazanabilirsin ama o kazandığın paraları da ileride doktorlara vermek zorunda kalırsın ve ailenin çocuklarının sevgisinde kaybedersin.Benden sana tavsiye işlerini biraz azalt ve HAYATI ISKA GEÇME…' (Cem Özer)
--------------------------------------------------
FOTO ŞAKA
AK Parti Eskişehir Milletvekili Harun Karacan: 2019'da ben aday olursam, kesinlikle Büyükşehir'i kazanırız.
AK Parti İl Başkanı Dündar Ünlü: Ben de Tepebaşı Belediye Başkan adayı olayım.
Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı: Dündar, sen aday olursan İl Başkanlığı ne olacak? Ne yapacaksın Belediye Başkanlığını? İl Başkanlığı daha önemli.
AK Parti Eskişehir Milletvekili Emine Nur Günay: Dündar Bey, Bakanımız size kısaca; 'İşçisin sen işçi kal, hamallığa devam et' diyor.