Milli Eğitim Bakanlığı’nın Atama Yönetmeliği yüzünden ‘çok sayıda öğretmen 10-15-20 veya daha fazla yıldır kırsal ilçe ve köylerde’ görev yapıyor.
Çok istemelerine rağmen bir türlü kent merkezine gelemiyor. Özellikle kadın eğitimciler merkezde boş kadro olmadığı için ‘eş durumundan bile’ gelemiyorlar. Bundan dolayı aileler parçalanıyor. Erkek bir yerde, kadın başka bir yerde yaşamak zorunda kalıyorlar. Sistemin çarpıklığı yüzünden ‘2-3 yıllık öğretmenler dışarıdan kent merkezindeki okullara gelirken’, kırsaldaki eğitimciler ‘en ücra kırsal köylerde’ görev yapmak zorunda kalıyor. Bu konuda Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğünün kusuru yok. Mevzuat onların bu konuda ellerini bağlıyor.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, AK Parti’nin tek tip insan yaratma ideolojisi temel alınarak kapılı kapılar ardında müfredat değişikliği yapacağına, cemaat ve tarikatların isteği doğrultusunda okullara imamları sokacağına kırsalda çile çeken eğitimcilerin sorununu çözsün. Bol sayıda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni varken, pedagojik formasyon eğitimi almamış imamların okulda ne işi var? Milli Eğitim Bakanı olarak bilime bu kadar mı karşısınız? Türkiye Cumhuriyetinin geleceği olan Çocuklarımızı ne idüğü belirsiz tarikatlara yem edemezsin.
***
NOSTALJİ
27 YIL ÖNCE DUALARLA TEMEL ATTILAR
Yıl: 1997. Merkez Postanenin karşısındaki alanda Türk Telekom binasının temel atma töreni yapılıyor. İktidar ortağı olan Demokrat Türkiye Partisi’nin (DTP) Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk ve dönemin Ulaştırma Bakanı merhum Necdet Menzir törene katılıyor. Tarihi fotoğrafta dönemin Eskişehir Valisi Ali Fuat Güven, Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Soydaş ve DTP İl Başkanı Orhan Kesikoğlu’da yer alıyor. Cindoruk 1995 seçimlerinde milletvekili adayı olmadı. DYP’den ayrılan bir grup milletvekiliyle birlikte 7 Ocak 1997 DTP’yi kurdu. Bu parti Anavatan ve DSP ile birlikte koalisyon hükümeti kurdu. Mesut Yılmaz Başbakanlığındaki bu koalisyon hükümeti 30 Haziran 1997-11 Ocak 1999 tarihleri arasında işbaşında kaldı. DTP’den İsmet Sezgin Başbakan Yardımcılığı ve Milli Savunma Bakanlığı yaptı. Necdet Menzir’de Ulaştırma Bakanlığı yaptı. Ancak Cindoruk’un partisi başarılı olamadı. Kısa süre içerisinde siyaset sahnesinden silindi.
***
CUMARTESİ HİKAYESİ
“KUPALARIMI ALIN BANA STEPHAN'A SARILABİLECEĞİM İKİ DAKİKA VERİN"
Franz Beckenbauer diye bir adam. Alman futbolunun yetmişli yıllardaki yakışıklı, başarılara doymayan, kazanmadık kupa bırakmamış futbolun imparatoru bir adam... Erken evlenmiş, üç çocuğu olmuştur. Oğlu Stephan'da başarılı bir futbolcudur, goller atmaktadır ancak babası kupalar kaldırmaktan stada gelip oğlunun maçını izleyememekte, onu alkışlayamamaktadır. Herkesin babası stat da olur ama Stephan’ın babası yoktur. Futbolu bırakınca Beckenbauer Alman futbolunun başına geçer ve yüksek başarılarına devam eder. Dünya şampiyonlukları vs. hepsini kazanırlar. Kırklı yaşlarını geçince Beckenbauer, o başarılı adam artık futboldan ayrılıp evine dönmeye karar verir. Stephan, onun kokusunu ilk defa babası kırk iki yaşına geldiğinde hissedebilir. Artık çok mutludur Stephan. Ailesiyle mutlu yaşamayı hayal eden Beckenbauer kısa bir zaman sonra oğlu Stephan'ın kanser olduğu haberiyle sarsılır. Amerika'dan Avrupa'ya bütün dostlarının sahiplenmesiyle oğlunu muayene ettirmediği doktor kalmaz. En son Fransa'da bir hastane merdivenlerini çıkarken Stephan merdivenlerde biraz bitkin, merdivenlere yığılır. Kendisini tutup kaldırmak isteyen babası Stephan'ın ağzından dökülen şu sözlerle sarsılır. Stephan, babasına; "Baba, biliyor musun? Senin kaldırdığın o kupaları biz hiç sevmedik. Sen maçları kazanıp kupa kaldıracağın zaman annem televizyonun açık olduğunu fark ederse televizyonu kapatırdı. Biz senin kupalarını hiç sevmedik baba" der. Dünya futbolunun yıldızı, ‘bir sözü iki edilmeyen koskoca Beckenbauer Fransa'da bir hastane merdiveninde oğlunun sözlerine hüngür, hüngür’ ağlamaktadır. Aradan geçen üç ay zarfında oğlu Stephan'ı kaybeder. (31 Temmuz 2005) O günlerde kimselerle görüşmek istemez bu futbolun devi. Kendisiyle konuşma fırsatı bulanlara şunu söyler; "Kazandığım bütün kupalarımı alın, bana, Stefan'a sarılabileceğim iki dakika verin" Stephan mücadeleyi kaybetse de, son günlerinde ona, “Baba, seni affettim” mesajını vermişti.
***
DÜNYA TARİHİ
BAHÇEYE BIRAKILAN YANMIŞ HAÇ
Yıl 1960. Fotoğrafta evinin bahçesine bırakılan yanmış haç işaretini söken Martin Luther King ve oğlu yer alıyor. King 1964 yılında, ABD'de ırksal önyargıyı yıkmak için şiddet içermeyen bir direniş sergilediği için, en genç yaşta Nobel Barış Ödülü aldı. 4 Nisan 1968’de silahlı saldırı sonucu öldürüldü.
***
REPLİK
“Körler ülkesinde tek gözü olan adam kral olur.” Minority Report – (Azınlık Raporu)