Görünüm'de dün 'Baskıyla Dilekçesini Geri Alan Okul Müdürleri' başlıklı yazımda daha önce okullarında kalmak için dilekçe veren Milli Zafer İlkokulu Müdürü Mehmet Talip Bilgil, Nafiye-Hüseyin Küçükoğlu Halk Eğitim Merkezi Müdürü Ceylan Yavuz ile Prof. Dr. Orhan Oğuz Anadolu Lisesi Müdürü Mehmet Memiş'in yapılan baskı sonucunda dilekçelerini geri aldıkları iddia edildiğini yazmıştım.

'DİLEKÇEMİ GERİ
ALMADIM'
Milli Eğitim Müdürlüğü, yapılan değerlendirme sonucunda 75 puan ve üstü alan ve görev süresini kendi okulları dışında uzatmak isteyen müdürlerin tercih yapabilmesi için boş eğitim kurumlarının listesini yayınladı. Listede Milli Zafer İlkokulu, Nafiye-Hüseyin Küçükoğlu Halk Eğitim Merkezi, Prof. Dr. Orhan Oğuz Anadolu Lisesi müdürlüğü boş okullar arasında yer aldı. Milli Zafer İlkokulu Müdürü Mehmet Talip Bilgil dün beni telefonla aradı. Bilgil, kendi okulunda kalmak için verdiği dilekçeyi geri almadığını söyledi. Bende, 'dilekçeyi geri almadıysanız, sizin okulunuz neden müdürlüğü boş eğitim kurumları arasında ilan edildi?' diye sordu. Bilgil, 'Bende bilmiyorum. Ben dilekçemi geri almadığıma göre, boş okullar arasında yer almamalıydı. Neden koydular, bilmiyorum' dedi.

SKANDALA İMZA ATTI
Bilgil, 75 puanın üzerinde puan alıyor. Haklı olarak kendi okulunda kalmak için dilekçe veriyor. Verdiği bu dilekçeyi geri de almıyor. Buna rağmen, İl Milli Eğitim Müdürlüğü Bilgil'in görev yaptığı Milli Zafer İlkokulu'nu müdürlüğü boş okullar arasında gösteriyor. Bu olacak bir şey değil. Yoksa puanlama yapılmadan önce Milli Zafer İlkokulu Müdürlüğü için birilerine söz mü verildi? Milli Eğitim Müdürlüğü Milli Zafer İlkokulu'nu boş okullar arasında göstererek büyük bir skandala imza attı.

*

NOSTALJİ

40 YIL ÖNCE USTA TEKNİK DİREKTÖR METİN
TÜREL ESKİŞEHİRLİ GAZETECİLERLE BİRLİKTE

40 yıl önce. Yıl 1974. Yer Eskişehir Son Olay Gazetesi bürosu. Tarihi Fotoğrafta, Masada oturan kişi Son Olay Gazetesi Yöneticisi Seyfi Uyanık. Yanında ayakta duran ince uzun boylu genç muhabir ise Eskişehir'in duayen gazetecilerinden Kemal Yılmazer. Türkiye'nin önde gelen teknik direktörlerinden birisi olan Metin Türel gazeteye ziyaret etmiş. A Milli Takım ve Beşiktaş ve Trabzonsonspor'uda çalıştıran Türel ile Seyfi Uyanık, Türk futbolu ile ilgili sohbet etmişler. 1974 yılında Beşiktaş'tan ayrılan Türel, o gün Eskişehir'e Eskişehirspor ile transfer görüşmesi yapmak için mi geldi? Öyle olmuşsa bile anlaşamamışlar. Çünkü Metin Türel , Anadolu'da çok takım çalıştırmasına rağmen, Eskişehirspor'a hiç görev yapmadı. Bu tarihi fotoğrafın çekilmesinden üç yıl sonra A Milli Futbol Takımı teknik direktörü oldu. Bir yıl bu görevde kaldı.

****************

Cumartesi
Hikayeleri

SULTAN MURAT VE HABİB BABA

Yaşlı Habib Baba, uzun bir kervan yolculuğunun sonunda İstanbul'a gelmiştir. Yolculuğunun tozunu, yorgunluğunu atmak için bir hamama gider. Niyeti, şöyle iyice bir keselenip, paklanmak... Bedenini de ruhuna denk kılmaktır.

VEZİRLER HAMAMI KAPATTI
Fakat hamamcı Habib babayı içeri sokmak istemez. 'Bugün' der, 'Sultan Murad'ın vezirleri hamamı kapattılar, dışarıdan müşteri alamıyoruz.' Habib baba üzülür... Rica, minnet eder, yalvarır… 'Ne olursun' der, 'kimseye varlığımı belli etmem, aceleyle yıkanır çıkarım. Bu tozlu bedenle Rabbime ibadet ederken utanıyorum. Binbir dil döker. Hamamcı ehl-i insaftır... Dayanamaz... Kabul eder... Hamamın en sonundaki odayı göstererek ... 'Baba şu odada hızla yıkanıp çık, parada istemem. Yeter ki vezirler, senin farkına varmasınlar.' Habib baba sevinerek kendine gösterilen yere girer. Yıkanmaya başlar... Ve bu arada hamamcının karşısında yeni bir müşteri belirir. Boylu, poslu, genç, yakışıklı biridir bu gelen. Onunda görünümü fakirdir... Ama sadece görünümü... İkinci müşteri kılık değiştirmiş, 4.Murad'dır. O gün vezirlerinin topluca hamam alemi yapacaklarından haberdar olan padişah merak etmiştir. 'Hele bir bakalım' demiştir, 'bizim vezirler, hamamda benden uzakta, kendi başlarına ne yaparlar, nasıl eğlenirler?'
Ve bu merak padişahı, tebdil-i kıyafet ettirerek, hamama getirmiştir. Az önce yaşananlar bir kez daha tekrarlanır... Hamamcı 'vezirler' der almak istemez... Padişah ise, 'ne olursun' der, bastırır ve padişah galip gelir... Habib babanın yıkanmakta olduğu odayı göstererek, genç padişahın kulağına fısıldar: 'Şu odada bir ihtiyar yıkanıyor. Sende sar peştemali beline gir yanına... Beraber sessizce yıkanın, bir an evvel çıkın...' Ve ekler: 'Aman ha! Vezirler varlığınızı bilmesinler.'

ÖDEŞMİŞ OLALIM
Sonra 4.Murad'da Habib babanın yanına süzülür. Beraber sessizce yıkanmaya başlarlar. Bu arada, hamamın büyük salonundan gelen tef, dümbelek, şarkı, türkü sesleri ortalığı çınlatmaktadır... Habib babanın gözü, genç hamam arkadaşının sırtına takılır. Biraz kirlenmiş gibi gelir ona... Habib baba yumuşak bir sesle konuşur: 'Evladım' der, 'Sırtın fazlaca kirlenmiş, müsade edersen bir keseleyivereyim.' Padişah aldığı bu teklif karşısında şaşkınlaşır ve bü yük bir haz duyar... Haz duyar, çünkü ömründe ilk defa biri ona, padişah olduğunu bilmeden, sırf bir insan olarak, karşılık beklemeksizin bir iyilik yapmayı teklif etmektedir. Memnuniyetle Habib babanın önünde diz çökerken: 'Buyur baba' der, 'ellerin dert görmesin' Bu arada içerideki alemin sesleri hamamı çınlatmaya devam etmektedir. Habib baba, 4.Murad'ın sırtını bir güzel keseler... Fakat padişah kuru bir teşekkürle yetinmek istemez.. Ne de olsa insandır ve o da her insan gibi kendine yapılan
iyiliklerin kölesidir. 'Baba' der, 'gel bende senin sırtını keseliyeyim de ödeşmiş olalım.' Habib baba, teklifin kimden geldiğinden habersiz, tebessümle; 'Olur evlat' deyip, sultanın önünde diz çöker.

KENDİ HÜKMÜNÜ SÖYLER
Bu arada, Sultan Murad kese yaparken bir yandan da Habib babayı yoklar, ağzını arar...
'Baba' der, 'görüyor musun şu dünyayı?... Sultan Murad'a vezir olmak varmış... Bak adamlar içerde tef, dümbelek hamamı inletiyorlar, sen ve ben ise burada iki hırsız gibi...' Habib baba Sultan Murad'ın cümlesini tamamlamasına fırsat bile bırakmaz, kendi hükmünü söyler... Sultan Murad'ın Habib babadan duydukları, ağzı açık bırakıp, keseyi elden düşürten cinstendir. 'Be evladım' der, Habib baba, 'Sultan Murad dediğin kimdir? Sen asıl Alemlerin Sultanına kendini sevdirmeye bak ki, O seni sevince sırtını bile Sultan Murad'a keselettirir.'

*

FOTO ŞAKA

Okul Müdürü İsa Özden: İsmail Başkan sizin Eskişehir'deki halefiniz '2014'den önce AKP'ye oy vermedim' dedi. Daha sonra 'ben Milli Eğitim Bakanımıza oy vermedim' demedim diyor. Yoksa 2014'de Harun Beye verdiği oyu Nabi Beye mi verdiğini sanıyor?
Bilecik Milli Eğitim Müdürü ve Eğitim Bir-Sen eski Şube Başkanı İsmail Altınkaynak: İsacığım ne diyeyim? Adam, her yerde kendisine televizyonda o soruyu soran gazeteciyi 'bana kumpas yaptı' diye suçluyor. Daha sonra suçladığı gazetecinin programına yine çıkarak, gerçekleri yazanlara çamur atıyor. Öğretmenevi'nin eski müdür yardımcısı olan bu arkadaş, attığı çamurun ilk önce kendi ellerini kirlettiğini bile idrak edemiyor.
AKP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Harun Karacan: İsmailciğim senin halefin AKP adayı olarak ilk bana oy vermiş. Demek ki senin 12 yılda yapamadığını ben bir ayda başarmışım.