2025 yılı, emperyalizme diz çöktürülen ve inancın, fedakarlığın, vatan sevgisinin sembolü olarak bilinen 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi'nin 110. yılı olacak.

Çanakkale Muharebeleri, Birinci Dünya Paylaşım Savaşı’nda, İngiliz ve Fransızların “çelik kalelerden” oluşan donanmasının Çanakkale Boğazı’na saldırısıyla başlayıp yaklaşık bir yıl süren kara ve deniz savaşlarıdır.

   Aylarca uğraşmalarına rağmen başarılı olamayan dünyanın en güçlü donanması, 18 Mart 1915 sabahı yaptığı saldırıda, tarihlerindeki en büyük yenilgilerinden birini aldı ve ağır kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldı.

   Çanakkale Boğazı’nı denizden geçemeyeceklerini anlayan emperyalistler, bu kez 25 Nisan’da, sömürgelerinden getirdikleri binlerce askerle Gelibolu Yarımadası’na karadan yüklendiler. Seddülbahir, Conkbayırı, Arıburnu ve Anafartalar’da çok şiddetli çatışmalar oldu. Bu kez karşılarında “Mustafa Kemal ve Askerleri” vardı…

   Ne deniz ne de kara savaşlarıyla Çanakkale Boğazı’nı geçemeyen saldırganlar 9 Ocak 1916’da gemilerine binip kaçıp gittiler.

ÜMMETTTEN MİLLETE GEÇİŞ!..

   Çanakkale Muharebelerinin sonunda, beklediği yardımı alamayan Rusya’da Çarlık yıkıldı, Bolşevikler iktidara geldi. Rusya savaştan çekildi. Eğer İtilaf Devletleri, Çanakkale Boğazı’nı geçebilseydi, İstanbul’u işgal etmekle yetinmeyecek, Karadeniz’e çıkarak Rus Çarı’na yardım edecekler, 1917 Devrimi’ni engellemiş olacaklardı. Bu durumda Anadolu’nun Kurtuluş Savaşı sürecindeki antiemperyalist direnişine hiçbir dış yardım gelemeyecekti.

   Çanakkale’deki inanılmaz vatan savunması dört yıl sonra başlayacak olan Kurtuluş Savaşı’nın kazanılabileceği duygusunu geliştirdi.

   Anadolu insanı, Kurtuluş Savaşı’nın lideri olarak Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Paşa’yı tanıdı.
   Çanakkale, doğulusu, batılısı, kuzeylisi, güneylisi ile birlikte savaşan insanlarda ortak vatan savunması bilincini güçlendirdi ve ümmetten millete” geçişin başlangıç noktasını oluşturdu.

MUSTAFA KEMALSİZ ÇANAKKALE OLMAZ..!

   Çanakkale Muharebeleri, Emperyalizm açısından tam bir kabusa dönüşmüştür. Çünkü, İngiltere ve Fransa’nın yenilgisi, sömürülen mazlum milletlerin bağımsızlık yolunda cesaretlenmelerine neden olmuştur. Bu yüzden, emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e düşmanlıkları Çanakkale’de başlamıştır.

   Çanakkale deniz ve kara savaşlarını birbirinden ayırarak incelemek doğru olmaz. Her iki savaş iç içedir ve biri diğerinin tamamlayıcısıdır.

   Son yıllarda bazı çevreler, 18 Mart Çanakkale Zaferi törenlerinde Mustafa Kemal’in adını anmaktan ısrarla kaçınıyorlar. Törenlerde yapılan bazı konuşmalarda, tüm muharebenin 18 Mart günü yapılan çatışmadan ibaret olduğu vurgulanıyor. Aynı kişiler, aziz şehitlerimizden söz ederken bile Gelibolu Yarımadası’ndaki kara savaşlarına hiç değinmiyorlar. Çünkü karadaki savaşlara geçince Mustafa Kemal’den söz etmek zorunda kalacaklarını çok iyi biliyorlar.

Eğer; Gelibolu Yarımadasındaki kara savaşlarında, Mustafa Kemal’in liderlik vasfı ve askeri dehası ile Mehmetçiklerin kahramanlığı olmasaydı; “Çanakkale geçilirdi!”. İşte tam da bu nedenle, Çanakkale Zaferi Mustafa Kemal’siz anlatılamaz

   Vatanımıza göz diken sömürgeci güçlere karşı ulusumuzun topyekûn verdiği eşsiz bir mücadele sonrasında kazandığımız zaferin 110.Yılında; Vatanları için toprağa düşen aziz şehitlerimizi, kanıyla, canıyla zafere katkıda bulunanları, Kurucu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü yalnız bugün değil her gün, saygıyla ve şükranla anıyorum.