Yüzlerce yurttaşın yaşamını yitirdiği için adı 'Ölüm Yolu'na çıkan Seyitgazi-Kırka-Afyon Karayolu, 'Cumhurbaşkanlığı 2020 Yatırım Programı'nda yer almadı. Aynı şekilde '87 kilometrelik Eskişehir-Alpu-Bozan-Osmaniye-Beylikova-Mihalıççık yolunun' yapımı da başka bahara kaldı. Seyitgazi Yolu'nun yapılmaması Eskişehir adına bir utançtır. Afyon'dan il sınırımıza kadar çok güzel olan yol Eskişehir tabelasından sonra tek şeride düşüyor. Yaşanan bu durum Eskişehir'e 'nasıl üvey evlat muamelesinin yapıldığının' bir örneğini teşkil ediyor. Bu yolda 'son 5 yılda 455, sadece 2019'da 53 kaza' yaşandı. Yatırım programında bu yol yok. Eskişehir'in 'en verimli tarım alanını yok edecek, havasını kirletecek termik santral' var. Demek ki Eskişehir için 'yaşamı değil de ölümü' planlıyorlar. Gün geçmiyor ki Alpu, Bozan, Osmaniye, Mihalıçcık, Beylikova ve Yunusemre'yi Eskişehir'e bağlayan ve oldukça yoğun araç trafiğinin yaşandığı Alpu Yolunda bir kaza olmasın. Neredeyse 'her ay bu yolda ölümlü ve ağır hasarlı kazalar' yaşıyoruz. İnsanların yanı sıra hayvanlar da ölüyor. Özellikle 'Sevinç, Çavlum, Ağapınar köyleri arasında daha çok köylere dönüş olan kavşak noktalarında' sürekli kazalar yaşanıyor. Yahu Eskişehir Alpu arası topu topu 35 km ve kazalar ağırlıklı olarak bahsettiğim köyler/mahalleler civarında oluyor. Dağı taşı delen devletimiz bu kadarcık yolu yapamaz mı? Yapar tabi ki ama yıllardan beri bu yol nedense yapılamadı. AK Parti Eskişehir Milletvekilleri Harun Karacan, Nabi Avcı, Emine Nur Günay ve TBMM'de koalisyon ortağı olan MHP'nin Milletvekili Metin Nurulllah Sazak neden bu iki yolun yatırım planlaması içerisine alınmasını sağlayamıyor?
****************************
SİYASETTE ZERAFET VARDI


Aydın ilinde Adalet Partisi ve DYP dönemlerinde deve dişi gibi iki isim hep öne çıkıyordu. Bu isimler İsmet Sezgin ve Nahit Menteşe idi.

'SİZ NE ZAMAN
ÖLCENİZ?'
Ön seçimlerde veya Genel Merkez atamasında Aydın'da hiçbir partili bu ikiliyi geçemiyordu. Her ikisi de kurulan her hükümette Bakan oluyorlardı. Bir ön seçimde Sezgin birinci oluyor, Menteşe ikinci geliyordu. Başka bir seçimde ise Menteşe bir oluyor, Sezgin ikinci geliyordu. Aydın'da milletvekili olmak isteyen gençlerin önü bu iki isim yüzünden hep kapalıydı! Eski Bakanlardan Rifat Serdaroğlu Aydın'da yaşadığı bir anektodu bir kaç yıl önce kendi sosyal paylaşım sitesinden paylaştı. Serdaroğlu'nun anlatımıyla anektod şöyle gerçekleşmiş; 'Doğruyol Partisi Aydın İl Kongresini yapıyoruz!. Kürsüye, Umurlu Belediye Başkanı Evrenos Vardar çıktı ve Aydın şivesiyle; 'Abiler, kısa konuşçem. Sizlere bi soru sorcem! Ben doğdum, gözümü açtım İsmet Abi ve Nahit Abiyi gördüm! Ben Belediye Başkanı oldum, yine İsmet Abi ve Nahit Abi var. Anlaşıldı sizler ölmeden biz milletvekili olamecez! Sorum şu; Abiler, kusura bakmayın ama, siz ne zaman ölceniz?' Başta İsmet Bey ve Nahit Bey olmak üzere tüm salon kahkaha ile güldü…

SİYASETİN İSMET ABİSİYDİ
'Yüzlerine karşı yapılan eleştirileri anlayışla kabul eden, hizmeti ilke edinmiş beyefendilerdi onlar.' İsmet Sezgin ile yıllar önce röportaj yapmıştım. Gerçekten bilgili, dürüst, vatansever ve aydın bir insandı. Merhum Süleyman Demirel gibi siyaseten kendilerine yapılan eleştirilere kızmazdı. Zaten onların politika yaptığı yıllarda siyasette zerafet vardı. Yapılan açıklamalarda, mitinglerde siyasi rakiplerine hakaret etmezlerdi. Türk siyasetinde 'İsmet Abi' olarak büyük saygı duyulan Sezgin 7 Aralık 2016'da vefat etti. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanı Cennet olsun. Türk Siyaset dünyası; bir döneme damga vurmuş, dürüstlüğüyle herkese örnek olmuş İsmet Abi'lerini unutmayacak. Bugün 87 yaşında olan Nahit Menteşe'ye sağlıklı ömürler diliyorum...
****************************
ÖNCE İĞNEYİ KENDİNİZE BATIRIN


Milli Eğitim Bakanlığı yıllardır ilköğretim öğrencilerini köy vb. yerleşim yerlerinden okulun bulunduğu daha büyük merkezlere araçlarla götürüp getirerek eğitim yaptırıyor. Buna da 'Taşımalı Eğitim' adı veriliyor.

İŞLERİ TIKIRINDA
Odunpazarı ve Tepebaşı'na bağlı daha önce köy olup, şimdi mahalle statüsüne kavuşan yerlerdeki öğrenciler de taşımalı eğitim yapıyor. Ancak bu mahalleler için yapılan taşıma ihalesine servisçiler katılmadığı için geleceğimiz olan çocuklar bu hizmetten mahrum bırakılıyor. Kent merkezinde tüm genel liselerin Anadolu Lisesi yapılması, okulöncesi okul ve kreş sayısının giderek artması servisçilere yaradı. 'S' plakası olan servisçiler, işleri tıkırında olduğu için 'Ne işim var, dağda bayırda' diyerek eski köy yeni mahalle olan bu yerleşim yerlerindeki öğrencileri taşıma ihalesine katılmıyor.

YENİ 'S' PLAKALAR
DAĞITILMALI
Bozdağ çevresindeki yerleşim yerlerinde yaşayan öğrenciler okullarına nasıl gidecek? Çocuklarımız tarım araçlarıyla okullarına gitmek zorunda bırakılıyor. Madem mevcut 'S' plakalı servisler 'kent merkezinde daha fazla kazanıyoruz' diyerek bu ihalelere katılmıyorlar. O zaman geriye yapılacak tek şey kalıyor. Taşımalı eğitimde çocukların mağdur edilmemesi için Eskişehir'de ihaleyle yeni servis plakaları dağıtılmalı. 'S' plakalı servis sayısı artınca, kent merkezindeki pasta bölüneceği için taşımalı eğitim ihalesine katılacak servis araçları mutlaka olacaktır. Böylece 'daha fazla kar edeceğim' diye uzak yerleşim yerlerinde oturan çocuklarımızın mağdur edilmesi engellenmiş olur.

REKABET ARTACAK
Yukarıdaki bu yazıyı 5 yıl önce 10 Ekim 2014'te 'Taşımalı Eğitime Servisçi Darbesi' başlığıyla kaleme almıştım. Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) 16 Ekim 2019'da Eskişehir il merkezinde '1329 adet tahditli S plaka servis araç sayısının arttırılması talebi ile 332 adet 2019 yılında, 83 adet 2020 yılında, 82 adet 2021 yılında' ihale yolu ile satış kararı aldı. Servisçiler Odası alınan bu karara tepki gösteriyor. UKOME'nin aldığı kararın iptal edilmesini istiyor. Servisçiler Odası Yönetimi 'iğneyi kendisine çuvaldızı başkasına batırsın.' Yıllardır taşımalı eğitimde çocukları nasıl mağdur ettiklerini iyice bir düşünsün. 'Aynı gün içinde iki-üç okulun öğrencisini taşıyabilmek için servis saatlerinin belirlenmesinde ve güzergahların tespitinde' okul müdürlerinin değil, servisçilerin dediği olmuyor mu? Bundan dolayı 'bazı okullarda öğrenciler sabahın çok erken saatinde eğitim kurumuna gitmek zorunda' kalmıyor mu? UKOME'nin bu kararı sonrasında okul servisi işletmeciliğinde rekabet artacaktır. Bunun en büyük faydasını da başta taşımalı eğitimde olmak üzere çocuklarımız görecektir.
***************************
NOSTALJİ:

22 YIL ÖNCENİN
BAŞKAN VE VEKİLLERİ

22 yıl önce. Yıl: 1997. Yer: Seyitgazi. İlçede yapılan bir açılış sonrası,

GÖZLEME ZİYAFETİ
Seyitgazi Belediye binasında protokol üyeleri sıcak gözlemeleri ayran eşliğinde yiyor. Fotoğrafta dönemin DSP Eskişehir Milletvekilleri Necati Albay, Mahmut Erdir, Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Soydaş, Seyitgazi Belediye Başkanı Süleyman Arif Ünal, DYP İl Başkanı Halis Barlas yer alıyor. Merhum Necati Albay ve Mahmut Erdir 1995-1999, 1999-2002 yıllarında iki dönem Eskişehir Milletvekilliği yaptı. Erdir 4 ay gibi kısa süre Tarım Bakanlığı yaptı. DSP onların zamanında iktidar da oldu. Ancak Ankara siyaseti yaptılar. 'Eskişehir'e yatırım getirelim' diye bir düşünceleri hiç olmadı. DSP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'e bile fazla yardımcı olmadılar. İki dönem milletvekili seçilmelerine rağmen, Eskişehir'de iz bırakmadan siyaset sahnesinden çekildiler.

25 YIL BAŞKANLIK YAPTI
Orhan Soydaş 1994-1997 yıllarında Tepebaşı Belediye Başkanlığı yaptı. Tepebaşı bölgesinde sevilen bir isimdi. 1997'de Aydın Arat'ın ani vefatından sonra Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. 18 ay başkanlık yaptı. Bu sürede kendini fazla gösteremedi. 1999 yerel seçimlerinde DSP adayı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in karşısında ağır bir yenilgi alarak başkanlık koltuğunu bıraktı. Süleyman Arif Ünal 1984'den 2009 yılına kadar tam 25 yıl Seyitgazi Belediye Başkanlığı yaptı. 2009'da kendi isteğiyle aday olmadı. Girdiği 5 seçimi de kazanan Ünal'ın Seyitgazi'ye çok büyük hizmetleri oldu. Ünal, 25 yıl ile Eskişehir'de ve Türkiye'de en uzun süreli belediye başkanlığı yapan tek isim.
*************************
FIKRA:
DOKTOR FIKRASI

Şişman bir adam, çok şöhretli bir doktorun muayenehanesine gidiyor, konu zayıflamak istemesi. Doktor, bir hafta kullanmak üzere isimsiz bir hap veriyor kendisine. İlk kullandığı gece, uyur uyumaz rüya görmeye başlıyor adam. Bir saray içinde, etrafında onlarca cariye, sabaha kadar bir onla, bir bunla sabah uyandığında kan ter içinde... Her gece aynı şey, bir haftanın sonunda bütün fazla kilolar atılmış durumda. Günler sonra yolda şişman bir arkadaşına rastlıyor ve nasıl kilo verdiğini soruluyor. Durumunu anlatıyor, o arkadaşı da doğru doktorun çalıştığı hastaneye gidiyor ve doktor ona da aynı tedaviyi uyguluyor.
İlk gece, adam rüyasında bir sarayda! Ama etrafında cariyeler yerine onlarca iri yarı zenci...Tutarlarsa adamı fena yapacaklar. Bizim şişman önde onlarca iri yari zenci peşinde....Başlıyorlar sarayın içinde koşuşturmaya... Üçüncü gün sonunda adam zayıflıyor ama dayanamıyor ve telefon ediyor doktora. 'Ya Doktor bey, Neden arkadaşımla benim rüyalarım farklı? 'O cariyelerle işi pişirirken, ben neden ırzıma geçecek zencilerden kaçıp duruyorum. Doktor biraz düşündükten sonra sorar: 'Siz hastaneye mi gelmiştiniz, yoksa özel muayenehaneye mi?'