10. Taşnak Cemiyeti, Hoybun Teşkilatı için gerekli unsurları temin edecektir. Bu çerçeve de Türkiye'ye karşı hareketin icrası General Dm, General Subuhı, General Simpat, general Nazarbekofve, General Gargatof gibi kıymetli kumandanlarını istihdam etmeye amadedir. Hoybun Cemiyeti de seyit Mehmet Taha, Seyit Abdullah, Muşlu Kasım Bey, Hakkarili Şeref Bey, onun oğlu Hasan Bey, Batnusi Hüseyin Paşa, Barkinli Mehmet Sıddık, Mustafa Nadir ve Musa Bey ve Osmanlı ordusunda hizmet edip cemiyete ilhak eden bilcümle zabitini istihdam etmeye amadedir.
11. Dersim ruhu meselesidir. Kürt harekatına istinat noktası teşkil eder. Haydaranlı, Bahtiyarlı, Lolanlı, Balabanlı, Karakiyhili, Arelli ve Çarıklı aşiretlerinin tamamen elde edilmesi lazım geldiğinden bu hususu Hoybun cemiyeti deruhte eder. Bu durum müştereken tespit edilerek karar altına alınmıştır.
12 .Türkiye'ye karşı dışarıdan yapılacak genel bir harekat için muayyen ve detaylı bir plan hazırlanacaktır.
13.Taraflarca seçilerek temsilciler daima temas halinde bulunulacak ve önemli meseleleri merkez-i umumiyeye bildireceklerdir. Tarafların temsilcileri Halep'te bulunacaklardır.
14 .Bu ittifakın tatbik ve icrasını Ermeni Taşnaksutyun ve Kürt Hoybun Cemiyeti deruhte ederler.
İttifakın maddelerinden de açıkça anlaşılacağı gibi, Hoybun ve Taşnak Cemiyetleri Türkiye'yi zayıf düşürmek ve bölmek amacıyla geniş çaplı bir organizasyona girişmişlerdir. Ayrıca uzun yıllar İran Kürdistan Demokratik Partisi başkanlığı yapan Abdurrahman Ghasseumlou da gerek Ermenilerin gerekse İngiliz ve Fransızların Hoybun Cemiyeti'ne verdiği desteğin ne anlama geldiğini şu sözlerle ortaya koymaktadır ;'Kürdistan dışında yaşayan göçmenlerin temsilcileri tarafından 1927 tarihinde tüm Kürt milliyetçi kuruluşların birleşimi olarak Hoybun Partisi kuruldu. Bu temsilciler, feodaller, toprak ağaları ile entelektüellerden oluşuyordu. Yine 1927 tarihinde Lübnan'ın Bihamdun kentinde parti ilk kongresini topladı. Keza kongreye Ermeni Taşnaklarının liderlerinden biri olan Vahan Papazyan da katıldı. Yönetimlerin ortak çıkarları gereği parti resmen kurulamadı ve aktif çalışmaları çok güçsüzdü. Fakat, Türkiye'ye siyasi baskı yapmak için Kürt sorununu kullanan emperyalist güçlerin desteğini aldı. Bu nedenle İngiltere kendisini belli etmeden, Türk hükümetlerinin politikasına karşı olayları Hoybun'un faaliyeti imiş gibi göstererek bir yöntem izledi. Türkiye ile anlaşmazlıkları konusunda Fransa da aynı yolu izledi. Taşnaklar Hoybun'u doğrudan etkileri altına aldılar'.
Süreyya Bedirhan ise, Hoybun Cemiyeti'nin Avrupa Temsilcisi sıfatı ile Paris'te bir büro açarak Avrupa'daki faaliyetleri yürütmektedir. Hoybun Cemiyeti'nin 1927 tarihinde 'Kürdistan'ın bağımsızlığını Sevr'de belirtildiği şekilde ilan ettiğini belirten Bedirhan, İran, Ermenistan, Irak ve Suriye'ye dostluk duygularını dile getirirken Türklere karşı savaşa devam edeceklerini vurgulayacaktır.
Özellikle ittifakta dikkati çeken diğer konular, Türkiye'ye karşı içeriden ve dışarıdan genel bir isyan hareketinin planlanması, daha 1928 yılında Dersim bölgesinde bir isyan çıkarmak konusunda mutabakata varılarak hazırlıklara başlandığının vurgulanmasıdır. Nitekim İran'ın bu desteği Ağrı isyanlarında açıkça görülecektir.
Diğer taraftan Hoybun Cemiyeti Yezidiler ve Nasturilerle de işbirliğine girişirken, Türkiye'den kaçan Çerkes Ethem ve Reşit Bey ile de Revandiz'de Seyit Taha'nın evinde bir görüşme yaparak anlaşma sağlamışlardır. Mevcut belgelere göre, bu sırada Suriye'de oluşturulan bir kısım Ermeni ve Çerkes gönüllü çetelerinin Fransa'nın kontrolünde gözükmelerine rağmen, bunların gerçekte Hoybun ve Taşnak Cemiyetleri ile bağlantılı oldukları, Doğu Anadolu'da isyan başladığından bunların Antep, Urfa, Mardin ve Midyat üzerine yürüyerek, Türk kuvvetlerini üzerine çekerek Ağrı'daki isyana yardımcı olmayı planladıkları anlaşılmaktadır. Bu sırada mandater (koruyucu) devlet statüsü ile Suriye'yi yöneten Fransa, Hatay meselesinden dolayı bölgedeki Türkiye aleyhindeki faaliyetleri desteklemektedir.
Hoybun Cemiyeti'nin Hatay meselesinin gündeme gelişine paralel olarak Fransa'nın mandaterliğindeki Suriye'de yeniden bir canlanma içine girdiği görülmektedir. 1936 yılı başlarından itibaren Hoybun lideri Celadet Ali Bedirhan İskenderun, Halep ve Beyrut'taki Taşnak önderleri ile görüşmeler yaparak Cezire üzerinden Türkiye'ye karşı bir hareket yapmayı planlamışlardır. Ayrıca Taşnak- Hoybun işbirliğine Türkiye'ye karşı düşmanca duygular besleyen Şam'daki Çerkes Cemiyeti de dahil edilmiştir. Bu konuda Celadet Ali ile Çerkes Cemiyeti Başkanı Abdullah Bey arasında bir ittifak yapılarak Türkiye'ye karşı üç cemiyetin birlikte hareket etmesi kararlaştırılmıştır. Bu ittifakın yapılmasından sonra Türkiye'ye karşı 1937 yılı başlarında veya ilkbaharda harekete geçilmesi uygun bulunarak Türkiye içindeki taraftarları olarak kabul ettikleri bazı aşiretlere hazırlık yapmaları için talimat dahi verilmiştir. Nitekim, 1936 yılı sonlarında Türkiye'nin Güney sınırında bir takım çete saldırıları görülmeye başlamış, 1937 yılı başından itibaren bu saldırıların arttığı görülmektedir. Bu saldırılarla Hoybun Cemiyetinin doğrudan ilişkisi konusunda sağlıklı bilgi mevcut değilse de yukarıda belirtilen hazırlıklar dikkate alınırsa etkisinin veya dahlinin olabileceği düşünülebilir. Zira bu sırada Fransa, İngilizlerin Musul meselesini çözmek için kullandıkları modeli kullanarak Türkiye'ye yönelik bölücü hareketleri kışkırtma yoluna gitmiştir. Özellikle Türkiye açısından Hatay'ın ön plana çıktığı 1937 yılında, Fransa Dersim'de meydana gelen ayaklanmayı teşvik etmiştir. Bunun üzerine Türkiye, 8 Temmuz 1937 tarihinde Afganistan, Irak ve İran ile Sadabat Paktı'nı kurarak bölgeden yönelebilecek bölücü hareketleri önleme yoluna gidecektir. Ancak Türkiye'nin, çabalarına rağmen 1937 yılında Dersim ayaklanmalarının çıkması önlenememiş, 1938 yılına kadar da sürmüştür.
Hoybun örgütünün Ermeniler tarafından nasıl görüldüğünü, Garo Sasuni şöyle anlatır ;
'Kürt ve Ermeni siyasi liderleri 1926- 1927 yıllarında devamlı bir çaba göstererek, düşüncelerini yaydılar, aralarında çelişki halinde bulunan güçleri barıştırdılar ve bunun sonucunda 1927 yazında birçok bölgesel toplantılar ve tartışma oturumları yapabildiler. Daha sonra aynı senenin sonbaharında Kürt Milli Genel Kurultayı yapıldı. Buna mülteci Kürtleri, dışarıdaki Kürt gruplarının, aydınların ve isyan halinde olan bölgelerin temsilcileri de katıldılar. Bu kurultay, şekil bakımından Kürt ulusunun o zamana kadar hiçbir zaman sahip olmadığı ilk ciddi siyasi ve devrimci bir kurultaydı. Bu kurultay 'Hoybun' ulusal siyasi partisinin temelini attı. Ona, eski örgütler ve siyasi akımlar da katılarak Taşnak Partisi'nde olduğu gibi tek bir ulusal parti meydana getirdiler. Kurultay partinin amacını, siyasi yolunu, iç örgüt tüzüğünü gözden geçirdi. Partinin amacı, Türkiye Kürdistan'ının bağımsızlığı olduğuna göre, bu amaca ulaşmak için bütün gücünü örgütlendirerek, gaddarlığıyla tüm Kürt ulusunu yok etmeyi amaçlayan Türkiye'ye karşı yönelmekti. Hoybun partisinin siyasi çizgisi ise şöyleydi; Öncelikle İran devletine, Irak ve Suriye'deki Arap halkına ve onların himayecilerine (İngiliz ve Fransız) karşı dostane bir tutum takınarak, o yerlerdeki büyük Kürt bölgelerinin barış ve refahını garanti altına almak. Sonra da aynı kadere sahip olan Ermeni ulusuyla dostluk kurarak, ortak düşmana karşı işbirliği yapmak, Ermenistan ve Kürdistan'ın bağımsızlıklarının toprak bütünlüklerinin karşılıklı olarak kabul edilmesini tartışma götürmez temel bir prensip olarak kabul etmek. Kurultay 'Hoybun'un merkez komitesini seçti, bu komite Birleşik Kürt Ulusal Partisi'nin politbürosu olarak faaliyete geçmekle beraber, kurultay tarafından 'Kürdistan Milli Hükümeti' olarak ilan edildi. Kurultay dağılmadan önce iki bildiri hazırladı ve bunları yürütme organına teslim etti. Bildirilerden biri herkese diğeri ise Sosyalist Enternasyonel'e hitap etmekteydi. Birinci bildirinin dört maddesi, 'Hoybun'un amacının ve siyasi yolunun bir özetini verdiği için buraya kısaltarak aktarıyorum ;
- Birinci Kürt kurultayı, barbar Türk rejiminin despotluğu altında ezilen Kürtlerin bulundukları tahammül edilmez durumlarını, geniş çapta uygulanan katliamları ve de Kürt ulusunun özgür ve bağımsız yaşama özlemini göz önüne alarak Türkiye Kürdistan'ını bağımsız bir devlet haline getirmek amacıyla kurtarmaya karar vermiştir.
- Kurultay Irak içinde yöresel bir Kürt özerkliği yaratmak konusunda, Milletler Camiası tarafından yapılmış olan isteği İngiliz ve Irak Hükümetlerinin destekleyeceklerini umar.
- Kurultay, İngiltere, Fransa, Suriye, İran ve Irak hükümetlerine Türkiye'de baskıya uğrayarak göçe mecbur bırakılan Kürt mültecilerini sevgiyle kabul etmiş olduklarından dolayı onlara minnettarlıklarını sunar.
- Kurultay herkese duyurur ki, Ermenistan ve Kürdistan'da asırlardan beridir Ermeniler ve Kürtler yaşamaktadırlar. Onlar kendi bağımsızlıkları uğruna çalışırken, ülkelerin herhangi bir yabancı hakimiyetine bağlı olmasını reddederler. Çünkü, bu iki ülke yalnız ve yalnız Ermeni ve Kürt uluslarına aittir.