Bir yandan mevsim koşulları üstünde seyreden sıcaklar ortalığı kavururken, öte yandan terör ve savaş yangınlarının ateşi yürekleri dağlıyor…
Özellikle yurdumuzu saran 'şiddet sarmalı' toplumsal dokumuzu ve birlikte yaşama benliğimizi öylesine hoyratça örseliyor ki…
Savaş ve terörün yarattığı yakıcı sıcakların toplumsal ateşimizi aşırı yükseltmesi yüzünden toplumsal bilincimiz iyice bulanıklaşınca, aslında sosyal yaşamımız için çok önemli olan birçok sorunu yeterince algılayamaz olduk…
Örneğin son yaşananların bir kez daha gösterdiği gibi, eğitim ve kültür alanında terör ve savaş ateşinin gizlediği birçok sorunu göremiyoruz.
Demek ki tıpkı kurtların dumanlı havayı sevmesi gibi, 'terör ve savaş vampirleri de sıcak havaları çok seviyorlar…'
Yakıcı sıcakların toplumsal benliğimize verdiği önemli bir zarar da 'hemen herkesin her konuda kısır tartışmalara balıklama atlamasıdır…' Örneğin, savaş ve terör gibi çok ciddi sorunlar öylesine düzeysiz ve sorumsuzca tartışılıyor ki…
Böylesi kısır ve bunaltıcı durumlarda ben hemen daha deneyimli/bilgili olduğum konuların limanına sığınırım. Şimdi de öyle yapacağım ve yaşamımın uzun yıllarını verdiğim eğitim/kültür alanından birkaç konuyu sizlerle paylaşacağım.
ÖSYS- LYS Sonuçları Ne Oldu?...
Temmuz ayı boyunca 2 milyonu aşkın gencimizin yüreği 'Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (ÖSYS)' ateşiyle yandı, tutuştu…
Temmuz ayının son günlerinde yapılan ve 1 milyon gencimizin girdiği 'Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS)' sonuçlarına göre; yaklaşık 780 bin gencimiz üniversitelerin çeşitli bölümlerine (lisans, önlisans ve Açık Öğretim) yerleşti.
Bu arada 1,5 milyon gencimiz hiçbir yükseköğretim kurumuna giremedi, yani 'açıkta kaldı…' Onlar şimdi tüm umutsuzlukların hedef kitlesi durumundalar…
Üniversite kayıtları 3-7 Ağustos tarihleri arasında yapılacak. Orada da 'kayıt parası' ve 'yurt' sorunları pusuda bekliyor…
Sözün özü, bu yıl da ÖSYS sonuçları yine sonuçsuz kaldı…
Ve biz zaten yıllardır kanıksadığımız bu sorunu, bu yıl da toplumca kendimizi 'senin terörün-benim terörüm' tartışmalarına kaptırarak, yine görmezden geldik…
Dershane Rezaleti Sürüyor…
Uzun yıllardan beri eğitim sistemimizin bir kamburu olarak sürüp gelmekte olan 'özel dershaneler sorunu', geçtiğimiz aylarda patlayan 'paralellerin iç savaşı(!)' yüzünden iyice karmaşıklaştı…
Anayasa Mahkemesi'nin 'dershaneleri kapatan yasayı iptal kararına' rağmen, 'AKP'nin MEB'i' bu kararı uygulamamak için dolambaçlı yollar arıyor. Tonton bakanımızın başkanlığında AKP yandaşlarıyla birlikte basına ve kamuoyuna kapalı toplantılar yapılıyor…
Görünen o ki, dershaneler yerine adı 'kurs' ya da 'etüt merkezi' olan yeni kurumlar açılacak.
Bu arada, 12 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimi 'kesmek için' bir kaçış yolu olarak üretilen 'Temel Lise' uygulaması da devam edecek…
13 yıllık AKP döneminde Cumhuriyet tarihimizde görülmemiş boyutta tehlikeli zemin kayması yaşayarak 'dinselleşen ve özelleşen' eğitim sistemimizde, özellikle son iki yıldır çok büyük bir eğitim rezaleti yaşanıyor.
Şimdi bu rezaletten etkilenen birçok kişi ve kuruluş devlete karşı 'tazminat davası' açmaya hazırlanıyor ve bu tazminatların milyonları bulacağı tahmin ediliyor.
İşin acısı da böyle bir rezaletin sorumluluğunu, adının başında 'bilim insanı' ve 'Eskişehir milletvekili' gibi sıfatlar taşıyan bir kişi taşıyor…
TDKBV İşgüzarlığı ve Kazım KURT'un Soruları
Bilindiği gibi Eskişehir iki yıl önce 'Türk Dünyası Kültür Başkenti(TDKB)' adı altında bir maceraya bulaştırıldı…
Bu işin süresi bitince 'yasası gereği kalan parayı Büyükşehir Belediyesi'ne aktarmamak için' bir örgütlenme taktiği uygulanarak, üyeleri AKP çizgisindeki kişilerden oluşan 'TDKB Vakfı' adıyla bir vakıf kuruldu ve devlet bütçesinden bu vakfa ciddi paralar aktarıldı.
Bilindiği gibi bir 'Osmanlı öykünmesi' olan 'vakıf örgütlenmesi', yöneticilerine çok büyük serbestlik ve denetimsizlik sağlar. TDKBV yöneticileri de bu avantajlardan yararlanarak Eskişehir'de kamu alanında çeşitli işler yapmaya başladılar…
Geçtiğimiz Ramazan ayında TDKBV'nin düzenlediği bir 'iftar yemeğinde', AKP'nin MEB'i Prof. Dr. Nabi AVCI yaptığı konuşmada 'TDKBV'nin gelecekte Eskişehir'de birçok iş yapacağını…' açıkladı.
Bu durum üzerine Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım KURT, basına ve kamuoyuna yaptığı açıklamayla adeta 'bir kamu yönetimi dersi' verdi.
Kazım KURT'un bu açıklamasında devlet gelenekleri, kamu yönetimi ve yerel yönetimlerle ilgili temel ilkeler anımsatılarak; Nabi AVCI'nın yanıtlaması için 9 tane soru soruluyor.
Aynı sorular daha sonra CHP Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Gaye USLUER tarafından TBMM gündemine de taşındı. Sayın USLUER'in tutumu CHP çevrelerinde ve kamuoyunda takdirle karşılandı.
Ama herhalde 'eğitim sorunlarından başını kaldıramadığı için…' Sayın AVCI'dan bir yanıt alınamadı.
Gerçi AKP'nin Odunpazarı İlçe Başkanı bir yanıt vermeye çalıştı. Ama devletin bakanı ve valisi dururken, bir parti yöneticisinin yetiştirmeye çalıştığı yanıtlar kimseye inandırıcı gelmedi…
Açıkçası bu tür işgüzarlıklar, özellikle son 15 yılda belediyelerimizin yaptığı çalışmalar sayesinde bugün 'dünya çapında bir kültür ve sanat kenti' olarak kabul edilen Eskişehir'e hiç yakışmamaktadır.
Terör ve savaş pisliklerinin eğitim ve kültür alanımızdan ve tüm yaşamımızdan uzak kalması dileğiyle…
Sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla…