Deprem bölgesinden haberler gelmeye devam ediyor...
İlk 15 gün,
Enkazlardan kurtarılan insanların haberleriyle içimiz biraz olsun ısınıyordu...
Ne yazık ki,
O beklentiler artık neredeyse tükendi...
Artık bölgede kalan ve evleri yıkılan ya da kullanılamayacak derecede hasarlı olan insanların yaşadıklarını okuyor, dinliyoruz...
Bir kadın AFAD çadırına gidip, bir koli su istiyor...
Zira çeşme sularına kanalizasyon karıştığı gerekçesiyle içilemiyor...
AFAD görevlisi su olmadığını söylüyor...
'Artık yardımlar bitti, kendi imkanlarınla bulacaksın' diyor...
Kadın;
'Ama benim çocuklarım var, su içmeleri lazım...
Param da yok ki satın alayım...'
Görevli arkadaş,
Kadının parmağındaki evlilik yüzüğünü işaret ediyor...
'Yüzüğünü bozdurup, su al...' diyor...
Bir başka haber;
Kadın Adana'dan Kahramanmaraş'a dönüyor...
AFAD çadırına gidip, çadır istediğini söylüyor...
Önce yok diyorlar...
Kadın biraz üsteleyince de,
'Senden önce de bir sürü insan geldi;
Olsa onlara verirdik...'
***********************
Deprem bölgesinde artık çadır da yok, su da...
Çünkü ilk 15 gün giden tırlar giderek seyrekleşti ve durma noktasına geliyor...
Bir çok şehir,
Artık deprem bölgesine değil,
Deprem bölgesinden şehrine gelen depremzedelerle ilgilenmek zorunda...
Giyecek, gıda, ev eşyası, hepsi gelenlere de lazım...
Velhasıl kelam, depremin üzerinden 24-25 gün geçti...
Devletin her türlü organizasyonu yapması ve insanların hiç olmazsa temel gereksinmelerini karşılayacak düzeneği kurmuş olması gerekiyor...
Ancak,
Hala çadır bulamayan, çocuklarına içirecek sağlıklı su bulamayan insanlar var...
Hijyen çok önemli bir sorun...
Özellikle küçük çocuklar ve kadınlar için...
Kaldı ki,
Özellikle Ankara, İstanbul, Eskişehir yerel yönetimleri bölgeye seyyar tuvalet ve insanların banyo yapmalarına olanak veren ortamları yarattılar...
Ancak onların da her yere ve her ihtiyaca yetişebilmesi mümkün değil...
***********************
2020'li yıllar zaten hiç iyi başlamamıştı,
Hiç de iyi devam etmiyor...
Seller, orman yangınları,
Derken pandemi,
Ardından büyük deprem felaketi...
Bundan daha büyük ve daha yıkıcı ne olabilir diye düşünüyorum...
Her halde göktaşının düşmesi ya da nükleer savaş...
Resmen ülke olarak pert olduk...