Eskişehir 1999 da yaşanan 17 Ağustos ve 12 Kasım da yaşanan Marmara ve Düzce depremlerinden sonra risk bakımından 2. Bölge de yar alan iller arasına alındı.
Eskişehir 1999 da yaşanan 17 Ağustos ve 12 Kasım da yaşanan Marmara ve Düzce depremlerinden sonra risk bakımından 2. Bölge de yar alan iller arasına alındı.En son 1956 yılında yaşanan Eskişehir Çukurhisar merkezli depremin üzerinden 67 yıl geçti. Depremin tekrarlama olasılığının yaklaştığı uyarıları yapılıyor.
Depremin ne zaman olacağını tahmin etmek güç. Ancak Eskişehir Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Prof. Dr. Can Ayday, İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Orkun Kılıç ile yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Uzmanlık alanı paleosimoloji olan Dr. Ramazan Demirtaş'ta Eskişehir'de 6,5 ile 7 büyüklüğünde deprem yaşanabileceğine dikkat çektiler.
Görür, 'Eskişehir'in de içerisinde olduğu 24 kentimiz doğrudan doğruya fay hatlarının üzerinde oturuyor. Yani bu kentlerin içinden geçiyor bu faylar. Bu şehirler gerçekten riskli' derken Demirtaş ise, 'Uzmanlık alanım olduğu için bu konuyu yakından takip ediyorum. Osmangazi Üniversitesi'nin içerisinden fay geçiyor mu geçmiyor mu meselesi, bu fay Eskişehir'in güneyinden geçiyor. Eskişehir fayı yok demek doğru değil, Eskişehir fayı var. Eskişehir fayı 1956'da 6.4'lük bir deprem üretti. Normal bir fay ve eğimi var. Bu faya sakınım bandı oluşturulur mu? Kampüsten fay geçiyor gözüküyor. Geniş bir zon' dedi.
PERFORMANS ANALİZİ YAPILMALI
Gündemden düşmeyen ESOGÜ Hastanesinin durumunu değerlendiren İMO Başkanı Kılıç, 'Eskişehir'deki tüm kamuya açık alanlar, Tıp Fakültesi Hastanesi, özel hastaneler de dahil, kurslar, sağlık ocakları, anaokulları, kreşleri, yüksek katlı binaların altında bulunan marketler, buraların mutlaka performans analizlerinin yaptırılıp bunları vatandaşa yayınlamak zorundalar' uyarısı da yaptı.
Orkun Kılıç'ın uyarıları şöyle:
'ESOGÜ Hastanesi sağlam mıdır diye sorarsanız burada performans analizi dediğimiz çok kapsamlı bir çalışma yapılmalı. Bir binaya sağlam veya riskli diyebilmek için bunu yapmadan diyemezsiniz. Performans analizinin yapılması bu gibi binalarda aylar sürer. Bina projesine uygun yapılmış mı, kolonları boyutları, içindeki betonun kalitesi ve demirin adeti ve yerleşimi bunların hepsi tespit edildikten sonra bilgisayar ortamında bu yapı modelleniyor. Bunun sonucunda depremde binanın nasıl bir performans göstereceği ortaya konuluyor. Bu çalışma sonucunda 'binada hiçbir şey yapmaya gerek yok' veya 'güçlendirmek lazım' veya 'güçlendirme maliyeti çok yüksek yıkılabilir' denilebilir. 5-6 ay süren bir çalışma ile bu ortaya konabilir. ESOGÜ Hastanesi 1976'da yapılmış bir bina. Bu bina normal bir konut olsa 'çok büyük ihtimalle risklidir' diye söylerdim. 76'da yapılmış olmasına rağmen riskli olmama ihtimali olan bir bina diyebilirim ancak. Yapı çok eski, zemin çok kötü değil, az katlı, büyük büyük kesitler de var ama bir yandan da çok eski. Dolayısıyla burası için detaylı bir çalışma yapmadan bir şey söyleyebilmek çok zor olur.
'En az 25 yıl geç kalınmış lığımız var'
Eskişehir Anadolu Lisesi boşaltılıyor neden deprem için. Veliler geç kalındı diyor. Biz bu işler için geç kaldık, kentsel dönüşüm için geç kaldık, okulların hastanelerin sağlamlığını ortaya koymak için geç kaldık. 1999'dan önce biz deprem olacağını bilmiyor muyduk, o tarihi mi dikkate alalım? 1960'tan mı dikkate alalım? En az 25 yıl geç kalınmış lığımız var. ESOGÜ Hastanesinin de sağlamlığını ortaya koymak da geç kalmış mıdır, resmi bir açıklama okumadım. Eğer böyle bir çalışma yapılmadıysa geç kaldılar tabi ki. Bu özel hastanelerimiz için de geçerli. Eskişehir'de özel hastaneler var bunların bazıları alüvyon zemin üzerinde. Bu binaların performans analizi var mı bilmiyoruz. Özel hastaneler, okullar, oteller, kurs binaları bunlar kesinlikle ortaya konması gereken şeyler. Eskişehir Anadolu Lisesi şimdi taşınıyor, yani buna şükür bu çalışmayı çok doğru buluyorum'.
KAT ARTIRIMI VERİLECEKSE VERELİM
Eskişehir'de eski bina çok. Hatta bunların belki de yarısının zemini kötü. Yarın Eskişehir merkezli 6,5-7 büyüklüğünde bir deprem olsa yıkılma ihtimalli yüksek. Bu binaların mutlak ama mutlak yenilenmesi gerekiyor.
1999 depremi öncesinde inşa edildiğinden o yıllarda deprem yönetmenliği olmadığından depreme dayanıklı mı değil mi diye bakılmamış.
Bugün şehrin birçok merkezinde alüvyonlu zemin üzerine yapılan yüksek katlı binalar var. O binalar ne kadar sağlam yapılmış olsa da zemin kötü.
1999'da yaşanan depremde şehrin en merkezi yerlerinde yıkılan binalar incelediğinde zeminin kötü, kullanılan kumun içerisinde çakıl taşları, demirinin ve betonun yetersiz olduğu belirlendi.
İMO Başkanı Orkun Kılıç, bu konuya da dikkat çekerek, '1999 öncesi binaları yenilememiz gerekiyor bunun kaçarı yok. Deprem bir gün olacak. Bir deprem kesinlikle olacak, o fay nereden geçerse geçsin. Eskişehir'de olmazsa yan illerde olacak biz etkileneceğiz ve binalarımız yıkılacak insanlarımız ölecek bunu görüyoruz. Bu bilginin getirdiği çaresizliği de biz hissediyoruz. Bizim 99 öncesi binalardan başlayarak bu binaları yenilememiz lazım. Yıkıp tekrar yapmak, kentsel dönüşüm yapılmalı. 25 sene önce bunlar ortaya konması lazımdı. Dedik belki ama dönüştüremedik. Konutlara gerekirse vatandaşın lehine kat artırımı verilecekse kat artırımı verelim, yoğunluk artacaksa artsın, çünkü terazinin bir kefesinde ölüm var. Biz burada ranta tabi ki karşıyız ama vatandaşın lehine olan bir ranta neden karşı çıkalım. Merkezi iktidar kredi, yerel iktidar kat versin bir şey yapılsın ama buralar dönüşsün. 99 öncesi riskli hiçbir bina kalmasın' diyor.
* * *
Keşke 1999'da meydana gelen Marmara ve Düzce depremlerinden sonra bu uyarılarak yapılarak kentsel dönüşüm için adım atılmış olsaydı.
O yıllarda zemini en kötü mahallelerden başlansaydı bugün Eskişehir olası bir depremi en az hasarla atlatacak il olabilirdi.
Geçmişte deprem yönetmenliği olmadığından ve yapılan binaların da ilgili kurumlar tarafından detaylı kontrolleri yapılmadığından depreme dayanıksız çok sayıda yapı var.
Bu yapıların belirlenmesi için Büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyeleri İMO ile protokol yaptılar.
En azından İMO'nun 'depreme dayanıksız' olarak belirlediği binaların biran evvel yenilenme çalışmalarına başlanılmalı.
Tabi bugünkü ekonomik şartlarda bu yapıların yenilenmesi çok zor. Hatta imkansız. Ancak İMO Başkanı Kılıç'ında söylediği gibi merkezi hükümet düşük faizli kredi, belediyelerde kat artımı verirlerse ekonomik gücü olan müteahhitlerde kentsel dönüşüm için gereken adımı atarlar.
Yarın çok geç olmadan olabilecek en kısa süre de bu adım atılmalı.
* * *
MAHMUDİYE'NİN KURTULUŞU VE SEBAHATTİN TETİK
Geçtiğimiz pazartesi günü Mahmudiye ilçesinin düşman işgalinden kurtuluşunun 102. Günü kutlandı.
Son yıllarda adet oldu.
İlçe Belediye Başkanları kurtuluş günü akşamı ünlü sanatçıları getirerek konser düzenleyerek ilçe halkıyla buluşturuyorlar.
TV ekranlarından izledikleri sanatçıları yakından görmelerini belki de ulaşılması zor gibi gördükleri o ünlü isimlerle kucaklaşmalarını, yıllarca anı olarak saklayacakları fotoğraf çektirmelerini sağlıyorlar.
Kimileri ise ilçe belediye başkanlarını 'o sanatçıları getirerek yüklüce para vereceğinize hizmette kullanın' diye eleştiriyorlar.
O sanatçılar zaman zaman Eskişehir'e gelerek konserler veriyor ama ilçelerde yaşayanların o konserlere gelme imkanları çok zor.
Yılda bir kez de olsa bu konserler sayesinde ilçe halkı bir araya gelerek birlikte eğleniyorlar.
Ben bu eleştirilere katılmıyorum.
* * *
Gelelim yazımın başlığına.
Pazartesi günü Mahmudiye'nin 'düşman işgalinden kurtuluşu' nedeniyle Mahmudiye Belediyesi konser düzenledi.
Başkan İsak Gündoğan, konsere maliyeti düşük ancak ünlü sanatçılar ararken kadim dostu, kardeşi Avrupa Platformu Başkanı Sebahattin Tetik'i ziyaret ederek fikir alışverişi yapıyor.
Tetik, özellikle Belçika'da yaşadığı yıllarda tanıştığı ve orada yaşayan Türkler için düzenlediği konserlere davet ederek dostluk kurduğu Noyan Barlas, Faik Öztürk-Safiye Soyman'a telefon ederek, 'Mahmudiye Belediyesi kurtuluş günü nedeniyle konser düzenleyecek. Ancak küçük belediye olduğu için bütçeleri de kısıtlı. Ben sizleri önerdim. Sizler paraya önem vermeyen sanatçılarsınız. Çok uzun yıllara dayanan dostluğumuz var. Eğer müsaitseniz beni kırmayacağınızı düşünüyorum' demiş.
Mahmudiye Belediye Başkanı Gündoğan, 'Şu kadar bütçe ayırdık. Bizi kırmayarak gelirlerse ilçe halkımı da onore etmiş olurlar' demiş.
Tetik'in ricası üzerine kabul etmişler.
BARLAS VE FAİK-SAFİYE SOYMAN
TETİK'E ÖVGÜLER YAĞDIRDI
Noyan Barlas, Faik Öztürk ve Safiye Soyman, Avrupa Platformu Başkanı Sebahattin Tetik'in yaklaşık 25 yıllık dostları.
Mahmudiye'ye de Sebahattin Tetik'in ricası ile geldiler.
Bu tür sanatçılar kolay kolay özellikle nüfusu düşük olan ilçelere gitmezler.
Çünkü sanatçı sahnede şarkı okurken karşısında kalabalık ve coşkulu izleyici bekler.
Konsere bende katıldım.
Sanatçıları izlemeye gelen yaklaşık iki bin Mahmudiye'li akşam üstü havanın soğumasına rağmen konseri sonuna kadar izledi.
Sanatçılara büyük ilgi gösterdiler, cep telefonlarıyla fotoğraf çektirmek için adeta bir birleriyle yarıştılar.
Faik Öztürk ve Safiye Soyman'da gelen teklifleri geri çevirmeyerek onlarla kucaklaşarak fotoğraf çektirdiler.
Konserde hiç beklemediğim bir olay yaşadım.
Gerek Noyan Barlas gerekse Faik Öztürk, şarkılarını söylerken kadim dostları Sebahattin Tetik'i sahneye davet ederek, 'Bu güzel insanlarla bizi buluşturduğun için sana teşekkür ederiz. Küçük ilçelerde bugüne kadar yaşamadığımız sıcak ilgiyle karşılandık. İlçe halkı bizi sanki bu ilçe halkından birisiymişçesine bağrına bastı' diyerek teşekkür ettiler.
Bir anda sanki ilçenin Belediye Başkanı Sebahattin Tetik sandım!
Latife tabii ki.
Birileri 'bu sanatçılara ödediğiniz paraları ilçe için kullanın' diye belediye başkanlarını eleştireceklerine keşke o konserleri izleyip ilçe halkının memnuniyetini, bu tür konserler susamış olduklarına gözleriyle şahit olsalardı.
* * *
FIKRA:
Şöhretli Çocuk
Adamın biri şöyle dedi;
- 'Bizim büyük oğlanın maşallahı var, yazdıklarını binlerce kişi okuyor.'
Arkadaşı merak etti:
- Ne işle meşgul sizin çocuk, yazar filan mı?
- 'Tabelacı...'
* * *