Sevgili okurlar;

Padişahlık devrinden sonra Türkiye'nin en büyük problemi bir devri kapatan bir liderin kendinden sonra yetişmiş bir kişi bırakmış olmaması. Mesela Atatürk döneminden sonra şahıs olarak miras bıraktığı bir kimseyi göstermek mümkün değil. Atatürk'ün İsmet İnönü ile pek iyi olduğu söylenemez. Nasıl derseniz dedem İsmet İnönü'nün yanında Atatürk döneminde yıllarca askerlik yapmış ondan çok dinledim. Atatürk ve İnönü birbirine pek sıcak baktığı söylenemez. Yine İnönü kendi döneminde bir halef yetiştirmemiş. Bülent Ecevit onu kongrede mağlup ederek genel başkan olmuş. Ecevit bırakmış gerisinde yetiştirdiği kimse kalmamış. Sol kesim böyle iken sağ kesimde Menderes'ten sonra oda miras bırakmamış. Özal, Mesut Yılmaz'a genel başkanlığı vermek istememişti. Onun aklında Yıldırım Akbulut vardı. Ama zoraki de olsa Mesut Yılmaz geldi. Daha sonra sahneye Erbakan çıktı. Şuandaki yönetimin başında olan R. Tayyip Erdoğan ve Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü ben yetiştirdim dedi. Ama onlarda vefalı çıkıp bizi o yetiştirdi diyemediler. Hatta yıllardır omuz omuza beraber çalıştıkları Abdullah Gül'ü şuanda devre dışı bıraktılar gibi görünüyor. Bütün bunları niçin yazdım? Esas konuya gireceğim. Birde biz asrı saadete (peygamber dönemi) İşte bu dönemi inceleyelim;

Cenabı Peygamberimizin vefatına yakın verdiği mesajlarını hep beraber okuyalım. Hz. Muhammed AS. Süleyman Çelebi'nin mevlidinde yazdığı gibi kendisinin vefatı halinde damadı Hz. Ali'nin kendisini yıkamasını, fazlının suyunu koymasını, Bilal'in sala vermesini ve esas olan namazını da Hz. Ebubekir'in kıldırmasını istemiş. İşte burada İslam felsefesine göre namazları devlet başkanlarının (eğer müsait olursa) kıldırması gelenektir. Bu nedenle peygamberimiz onun namaz kıldırmasını işaret etmekle kendinden sonra devlet başkanlığına işaret olarak algılamak gerekir diye düşünüyorlar. O zaman demokrasi çalışıp seçim yapsalar da peygamberimizin ta İslamiyet'in ilk günlerinden beri en yakın arkadaşı olan Ebubekir'in devlet başkanlığına getirilmesini belki de bu sözlerle işaret ederek yıllarca emek verip yetiştirdiği bu sahabeyi devlet başkanı yapmalarını istemiştir. Demek ki her lider kendinin fani olduğunu düşünerek mutlaka vatanını seviyorsa birini halet olarak yetiştirmesi gerekir. Ama günümüzde tek adam olma özentisi daha kim yetişmeye çalışıyorsa hemen tırpanlama yöntemiyle anında pasifize edilerek bir daha dönmemek kaydıyla tarih sayfalarından silinip gidiyor. İşte Asrı saadetle medenileştik denilen günümüzün farkı bu vatanını seven her lider kendinden sonrayı düşünerek her şeyiyle ülkeye layık bir lider yetiştirmeye çalışmalıdır. Vatanını sevmek böyle olur.