Sevgili okurlar; uzun bir tatil aralığından sonra tekrar normal hayata dönmüş olduk.
Tatil sırasında aldığımız haberlerin başında öncelikle yurdumuzda meydana gelen trafik kazalarındaki acı bilanço ve ikincisi de Hac'da yaşanan facia. Bu facia bana yaklaşık 8 yıl evvel Hac'da bizzat şahit olduğum bir başka faciayı hatırlattı. O zaman ben şehrimizden haccı takibe gitmiştim. Ben, bir televizyon muhabiri ile birlikte Mina Bölgesi'ndeki CEMERAT (Şeytan Taşlama) tepenin üzerinden hacıların şeytan taşlamasını kamera ile görüntülemeye çalışıyordum. O anda Mina'ya şeytan taşlamaya gelen binlerce hacı gidiş geliş tünelleri ayrı olduğu halde oraları bilmediklerinden, tünelin bir ucundan, şeytan taşlamaya gelen hacılar yine aynı tünelin diğer ucundan da şeytan taşlamayı bitirip otellerine dönmekte olan hacılar tam tünelin ortasında karşılaşmaları ve binlerce kişinin göğüs göğüse birbirlerini ittirmeleri neticesinde 500 hacı o anda ölmüştü.
Yıllar sonra yine şeytan taşlamada daha büyük bir facianın yaşanması ise üzerinde durulması gereken büyük bir olaydır.
Bunların tamamı bilgisizlikten kaynaklanıyor. Şeytan taşlamanın nasıl yapılacağını, nereden girilip nereden çıkılacağını, defalarca hacı adaylarına göstermeleri gerekir. Bir de giden ve gelen hacılar önlerini görmüyor ve o itiş kakışta yüzlerce kişi hayatını kaybediyor. Üzülecek nokta, oralarda hacıları götürüp getirmek çok cüzi bir para maalesef bazı şirketler o çok cüzi parayı verip, başına görevli dikip gidip gelin demiyor. Bereket Türk hacıları öyle değil. Her hacı adayını o ziyaret ve görev yerlerine götürüp gösteriyorlar. Onun için de Türk hacılarında zaiyat az.
Özellikle Afrika'dan, İran'dan gelenler söz dinlemeyen cinsinden kendi kafasına göre hareket eden bir toplum. Hac'da en disiplinli ve kibar toplum Endonezya ve Malezyalılar. Bir karıncayı dahi incitmekten korkarlar. Kafile Başkanı ne derse, görevli nasıl isterse onu harfiyen uygularlar. Onun için de zannederim hiç bu kanalla vefat eden hacıları da yok.
Demek ki insan her yerde insan, önemli olan amelinin iyi olması, yoksa Kabe'de ölmenin hiçbir üstünlüğü yok. Zira İslam ve Peygamber düşmanı Ebu Cehil'de o topraklarda yetişip, büyümüş ve orada ölmüş ama hayatı boyunca İslam düşmanlığını da bırakmamış.
Bu kafa ile oralarda nice facia olaylarının önüne geçmek mümkün değil.