Eskişehir kamuoyu, konunun vahametini, Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in, 'İl Özel İdaresi varlıklarının dağıtımında yapılan haksızlıklar' şeklinde özetleyebileceğimiz konuda yaptığı basın toplantısında sezinledi ilk önce…

Büyükerşen, İl Özel İdaresi'nin borçlarının neredeyse tamamının Büyükşehir Belediyesi ile ESKİ'ye devredildiğini, buna karşın mal varlığının ve gelirin dağılımı konusunda tam tersinin yapıldığını açıklamıştı…

Konu bu yönüyle şu an yargı aşamasında…

***

Geçtiğimiz Çarşamba günü yapılan Büyükşehir Meclisi toplantısında, işin bir başka yönü daha ortaya çıktı…

Büyükşehir Belediye Başkanlığı, bütüm (asfalt hammaddesi) almak için İller Bankası'ndan 10 milyon TL. kredi talep etti…

Büyükşehir Belediyesi Meclisi'nden gerekli yetkiyi alarak elbette…

Ancak İller Bankası'ndan ret yanıtı geldi…

Gerekçesi de, Büyükşehir Belediyesi'nin borç rasyosu (borçlanma limitinin) dolduğuydu…

Bu limiti dolduran, Büyükşehir Belediyesi'nin ya da ESKİ'nin proje ve yatırımlarında kullandığı kredilerin borçları değil…

Bu limiti dolduran;

Büyükşehir Belediyesi ve ESKİ'ye İl Özel İdaresi'nden devredilen borç yükü…

Bu daha açık bir ifadeyle şu demek;

İl Özel İdaresi'nin borçları Büyükşehir Belediyesi'ne devredilmemiş olsaydı, İller Bankası'ndan kredi rahatlıkla alınabilecekti…

Ancak şimdi, ne Büyükşehir Belediyesi ne de ESKİ İller Bankası'ndan kredi alabiliyor…

***

Sonuç?

Sonuç, çok net bir şekilde ortada…

Kredi yok…

Kredi yoksa bütüm yok, bütüm yoksa yol çalışması yok…

Peki çare ne?

Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen çareyi Büyükşehir Meclisi'nde söyledi…

'AKP'li meclis üyesi arkadaşlarımız hükümet nazarında (milletvekilleri, il yöneticileri vasıtasıyla) bu sıkıntıyı anlatıp çözüm getirilmesini istesinler…'

AKP sıralarından verilen karşılık şöyle;

'Borçları reddetseydiniz…' (Ahmet Yapıcı)

'Makamınız mazeret bulma değil, çözüm bulma makamı…' (Tuncer Köküer)

Büyükerşen, İller Bankası'nın ret kararını o gün (13 Ağustos Çarşamba) sabah saatlerinde öğrendiğini ve sabahtan itibaren soruna çare yollarını bulmaya çalıştıklarını belirtiyor…

Bu konuda AKP'li meclis üyelerinin de destek vermesini istiyor…

Bu isteği karşılığında aldığı yanıt da, yukarıda belirttiğimiz şekilde oluyor…

Bir anlamda;

'Ne derdiniz varsa kendiniz çözün…' şeklinde de anlaşılabilecek, yapıcılıkla, hizmet anlayışıyla, iyi niyetle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir yaklaşım…

Bu sıkıntının giderilmesi için neler yapılabilir, nasıl bir yol izlenir, nasıl çare bulunur, bekleyip göreceğiz…

Büyükşehir, sorunun üstesinden gelebilmek için bir yol bulacaktır belki ama bizim o günkü Meclis oturumunda bir kere daha gördüğümüz şey, AKP'li meclis üyelerinin (en azından bir kısmının) bu konuda destek olmak için kıllarını bile kıpırdatmayacaklarıdır…

***

6360 Sayılı Yasanın (Yeni Büyükşehir Yasası) ortaya çıkardığı sonuçlardan (sıkıntılardan) yalnızca biri bu…

Önümüzdeki günlerde, benzer ya da benzemez daha birçok sorunun ortaya çıkacağını varsaymak gerekiyor…

***

NİYET BAŞKA TAVIR BAŞKA

Benim Çarşamba günkü Meclis oturumundan çıkardığım sonuçlardan biri de şu;

Biliyorsunuz Büyükşehir Meclisi'nde AKP grubunun 29 üyesi bulunuyor, yani salt çoğunluğa sahipler…

Ancak bu üyelerden yalnızca 5'i şehir merkezinden (Odunpazarı ve Tepebaşı) seçilerek Büyükşehir'e gelmiş durumdalar…

Ahmet Yapıcı, Mustafa Birsen, Tuncer Köküer, Fecir Üçkaya ve Mustafa Önder…

Diğer 25 AKP meclis üyesi, ilçelerden gelen belediye başkanları ve ilçe meclis üyeleri…

Şimdi lütfen şuraya dikkat edin;

Geride kalan 5 aylık süre içinde yapılan Büyükşehir Meclislerinde, Büyükerşen'in birebir sorun-tartışma-polemik yaşadığı isimleri şöyle bir hatırlayın…

Mustafa Birsen, Ahmet Yapıcı ve kısmen Tuncer Köküer…

Yani şehir merkezinden seçilen meclis üyeleri…

Tepebaşı Belediyesi CHP'li, Odunpazarı Belediyesi CHP'li, Büyükşehir Belediyesi CHP'li…

Bu 5 üye meclislerinde bulundukları ilçe belediyelerinde zaten azınlık ve muhalif taraftalar…

Ama diğer AKP'li üyeler öyle mi?

10 ilçenin belediye başkanı…

Yani ilçelerine hizmet götürmekle birebir sorumlu ve görevli kişiler…

Diğerleri de yine bu ilçelerden gelen meclis üyeleri…

Yani onlar da ilçe halkıyla sürekli iç içeler…

İlçe belediye başkanları ve ilçe meclis üyelerinin Büyükşehir Belediyesi'nden tek bir istekleri var; 'lütfen ilçemize hizmet getirin…'

Bu da son derece doğal…

Hatta bunun için ısrarcı olmaları da son derece doğal…

Onlar yani ilçe belediye başkanları ve meclis üyeleri, ilçelerine hizmet gelebilmesi ve kendilerinin de hizmet yapabilmeleri için Büyükşehir Belediyesi ile uyum ve uzlaşı içinde çalışmaları gerektiğinin bilincindeler…

Örneğin, Büyükerşen'in 'hükümet nazarında destek olun' türündeki bir isteğine karşılık 'orası mazeret üretme makamı değil' demeyecek kadar olayın farkındalar…

***

Ancak şehir merkezinden gelen 5 meclis üyesinin böyle bir dertleri yok…

Onların bütün dertleri, önceki dönemlerden kalan alışkanlıkla Yılmaz Büyükerşen'e her koşul ve ortamda muhalefet ederek Büyükşehir Belediyesi'ni yıpratmak…

Aslında bunun ilk işaretleri ilk meclis oturumundan itibaren görülmüştü, ancak hep zaman içinde değişebilir umudu vardı…

Ancak görünen o ki, pek düzelmeyecek…

Baksanıza, ilçe belediye başkanlarının neredeyse ağlayacakları bir sıkıntıya, diğer 5 AKP'li meclis üyesi neredeyse bir 'müjde' duymuşçasına seviniyor ve 'bize ne…' edasıyla soruna yaklaşıyorlar…

Yarın devam edelim…