Başlığa göre yazı yazmam ama ben önce bir CHP'li olarak CHP'li bir vekilimizin eylemine değinmek istiyorum.
Şuanda yaşantımızı sürdürmeye çalıştığımız Olağanüstü Hal (OHAL) tepki göstermek için sakal bırakmış ve OHAL bitinceye kadar sakalını kesmeyecekmiş.
Bu tepkiyi gösteren kim?
CHP Mersin Milletvekili AYTUĞ ATICI.
Helal olsun diyorum. İşte benim istediğim bu. Benin oy verdiğim partimin vekili benim hakkımı, hukukumu berberleri küstürme pahasına da olsa korumalı, kollamalı. Bundan daha büyük bir hizmet, hatta fedakarlık düşünemiyorum.
Keşke 3 ay daha uzatılmadan bıraksaydı şu sakalını.
OHAL uzatma kararını alanlar:
'Yahu Aytuğ Bey sakal bırakmış. Ama sakalını göbeğine kadar uzatmadan normal yaşama dönelim…' diyebilirlerdi.
Neyse, en azından belki de bundan sonra ki uzatmaları engeller sakalı.
Sakal deyince aklıma geldi.
Benim gibi sakalsız, bıyıksız garibanın biri bir lokantaya gitmiş. Tam kasanın yanındaki masaya oturmuş. Cebinde sadece çorba içecek parası var. Çorbasına kaşık sallarken, yemeğini yiyen sakallı biri kasaya gelmiş.
'Benim bir çorba, bir tas kebabı, bir kuru, bir pilav, bir de baklava var' dedikten sonra sakalını sıvazlayıp;
'Teşkilattan' demiş.
Kasadaki saygıyla ayağa kalkmış 'Afiyet olsun efendim' diyerek devam etmiş 'Para istemez, yine bekleriz'
bizim gariban çorbasını bitirinceye kadar 3-5 kişi daha gelmiş ve hepsi de sakallı.
Sakal sıvazlama ve 'Teşkilattan' aldığı cevap 'Afiyet olsun, para istemez'
Garibanın adı da İsmail. İçinden 'Ulan İsmail sen de tıkın, aynı lafı söyle çık git' diyerek…
Seslenmiş Nalkopan lakaplı Ahmet garsona;
'Bir buçuk yoğurtlu döner, pilav üstü kuru, ekmek kadayıfı…'
Tıkınmış da tıkınmış ve geçmiş kasaya;
'Teşkilattan' diyerek
Kasadaki garip garip bakmış bizim garibana,
'Beyefendi hesabı rica edeyim. Nasıl teşkilattan olursun? Ne sakalın var ne de bıyığın' deyince…
Bizimki kemerini çözüp altındaki giysilerini indirmiş dizlerine kadar;
'Gizli teşkilattan kardeşim'
Yani demek istediğim şu kıllardan oluşan sakalın çok faydası var. Yoksa koskoca milletvekili ne diye sakal bıraksın!
***
'Şeyini şey ettiğimin şeyi…' vecizesinin patent sahibi Bülent Arınç, bir zamanlar bir laf daha şey etmişti;
'İyi ki savaş falan yok, yoksa bu komutanlarla…' falan gibi.
O zaman kızmıştık bu şeye. Meğerse adamcağız TSK'nın ruhunu biliyormuş. Hep beraber yaşadık, gördük 15 Temmuz kabusunu.
Vatanını seven, görevini doğru dürüst yapan subay, yedek subay ve eratı bu satırlarımdan tenzih ediyorum. Fakat ne çok hain varmış içimizde. Kuyruklarını kıstırıp pusuda bekleyen vatan hainleri. Allah korusun haçlı ordusu ile savaşa girsek, onların tarafını tutacak çakal sürüsü beslemişiz yıllarca.
Bu çakalların rütbesine, makamına saygı gösterip ceketimizin düğmesini iliklemişiz.
Meğerse;
Canımızı, malımızı, ırzımızı, namusumuzu, çoluğumuzu, çocuğumuzu, vatanımızı emanet ettiğimiz bu akbabalar…
Salya sümük saçarak Müslümanlık taslayan takkeli bir şarlatanın uşağıymışlar da haberimi yokmuş.
Bülent Arınç herhalde bu sürüngenler için etmişti o lafı.
***
Yazılarımı takip eden okurlarım hatırlar. Bazı olayların aydınlığa kavuşması için bir yazı yazmıştım okyanus ötesinde ki takkeli şarlatana.
Demiştim ki;
'Sana günahımı bile vermem, seni sevmiyorum.'
Verip, veriştirip şöyle bağlamıştım yazımı.
'Deniz'e düşen yılana sarılır derler. Hiç de öyle değil. Bataklığa düşen timsaha sarılır' diye
Yanlış mı söylüyorum?
Sümüklü takkelinin akıttıkları timsah gözyaşı değil mi?
Pislik!
***
Şimdi siz sorun bana;
'Neden çakma Müslümanların darbe kalkışmasına seviniyorsun?' diye
Şöyle bir düşünsenize
Salya sümük takkeli ordumuzdan emniyetimize… Sporumuzdan eğitimimize… Aklımıza ne gelirse damarlarımıza kadar girmiş.
Resmi olsun sivil olsun hayatlarını kaybedenler oldu. Elbette ki bunlara üzülüyorum. Hayatlarını kaybedenlere Allah'tan rahmet, geride bıraktıklarını sabır diliyorum.
Beni arayın lütfen.
Sadece şu yüzden seviniyorum.
Takkeli soytarı damarlarımıza girmiş diyorum. Ya bir de kılcal damarlarımıza girmiş olsaydı…
Bu dangalak bir 10 sene daha sabretseydi.
Az kalmış zaten.
Emin olun 10 sene sonra ne ben bu yazıyı yazabilirdim.
Ne de siz okuyabilirdiniz.
Biraz daha sabretseydi ordumuz polisimiz, aklınıza ne gelirse sümüklü, ağlak takkelinin elinde olacaktı.
Darbeye karşı çıkıp general denilen o herifi alnından vuran (nur içinde yatsın) kahraman bir astsubay olacak mıydı? Veya tankın paletleri altına yatan Çılgın Türkler olacak mıydı?
Uzatmayalım sonuç şu.
Bu sümüklü takkeli kadayıfın altı kızardı diye fırından çıkardı. Üstünün kızarmasını bekleyemedi.
Allah bizi korudu.
Ucuz kurtulduk diye seviniyorum.
Yoksa…
Sümüklü şarlatan ve uşaklarının Allah belasını versin…