Çanakkale Savaşı'nda verdiğimiz şehit sayısı toplam 55-60 bin civarındadır. 10-11 bin de kayıp askerimiz var. Ancak bu 10-11 bin kayıp içinde firariler (kaçaklar), esir düşenler de bulunmakta. Buna göre kesin olmamakla birlikte toplam kaybımız 65-70 bin civarındadır. Kabaca bir istatistik yaparsak; Ankara: 1771 kişi, Balıkesir: 2779 kişi, Bursa: 3737, Çanakkale: 1788 kişi, Denizli: 2195 kişi, Diyarbakır: 49 kişi, Edirne: 858 kişi, İstanbul: 1648 kişi, Kars: 1 kişi, Kastamonu: 2425 kişi, Konya: 2683 kişi, Samsun: 44 kişi, Suriye-Filistin: 787 kişi karşımıza çıkar ki Suriye-Filistin'den katılanların çoğunluğu Türkmenlerdir.
Özellikle burada hemen şunu hatırlatmak gerekmektedir. Bu dönemde Suriye diye adlandırılan bölgenin bir Osmanlı coğrafi ve siyasi alanı olduğunu, ayrıca buradaki inanç ve etnik yapılanmaların son derece iç içe geçmiş ancak Millet Sistemi içinde 'İnanç' temelli bir ayrım olduğunu unutmamak gerekmektedir. Yani Suriye ve Suriyeli dendiğinde Suriyeli Türkmeni mi, Suriyeli Arabı mı, Suriyeli Protestanı mı, Süryaniyi mi, Ezidiyi mi, Ermeniyi mi, Rum'u mu vb. anlatıyoruz iyi tahlil etmemiz gerekmektedir. Burada bir karartma yapılmaktadır. Suriyeliler dendiğinde bu gün akla hemen Suriyeli Araplar gelmektedir ki bu doğru değildir. Bilimsel tahlil yaptığını iddia edenlerde bile bu perspektif eksikliği ve karartma var. 'Suriyeliler Çanakkale'de şehid oldular' sözü son derece manipülasyona açık ve son derece yanıltıcı bir sözdür. Ben söyleyeyim Çanakkale'de Suriyeli Araplar değil Osmanlı tebası olan insanlar şehid oldu. Bunların çoğu da Türkmendi. Özellikle Halep'in bir Türk şehri olduğunu bilmeyenler, unutanlar, Çanakkale şehitliklerinde 'Halep' yazılı levhaları gördüklerinde bu Suriyeli mültecilerin atalarının gelip burada şehit düştüğünü zannediyorlar. Yanlış.
Çanakkale Savaşı'nda görev almış 4 adet '`Halep Türkmen Taburu`' bulunmakta. Bunun yanında Çanakkale Savaşı'nda görev almış Arap taburları da var elbette. Ancak Çanakkale Savaşı'nda firar eden 70 bin de asker de var ve bu firarilerin tamamı Kürtler ve Araplardan oluşuyor.
1914 yılı itibariyle Osmanlı'nın Halep Vilayeti'nin nüfusu 1.100.000'dir. Bu tarihte Halep vilayetine bağlı sancakları şöyle sıralayabiliriz ;
1- Halep Sancağı (Halep, Antakya, İskenderun, İdlip gibi şehirler Halep Sancağı'nın kazalarıdır)
2- Antep Sancağı (Antep, Kilis vb)
3- Maraş Sancağı
4- Urfa Sancağı
5- Zor Sancağı
6- Cebel-i Sema'an Sancağı.
Halep vilayeti 6 sancak merkezinden oluşmakta. Bu 6 sancak merkezinin de 3 tanesinin tamamı bugün Türkiye sınırları içinde olup, Halep Sancağı'nın da pek çok kazası ülkemiz sınırları içindedir.1914 yılı Halep Sancağı'nın 1 milyon 100 bin nüfusunun 700 bini bugünkü Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilindeki merkezlerdedir. Yani, 1914 yılında Halep vilayetinden Çanakkale Savaşı'na katılabilecek toplam nüfus 400 bin civarındadır, bu nüfus içinde Araplar, Kürtler, Süryaniler, Ezidiler, Ermeniler, Rumlar ve Türkmenler bulunmaktadır. Ayrıca bu veriler ışığında savaşa katılmış kaç Arap olduğunu da çok net olarak göremiyoruz. Bunun yanında, demografik bilgiler ışığında Halep vilayetinden Çanakkale'ye geldiği iddia edilen Araplardan 8000 ya da 6000 şehit verme olasılıkları çok düşük olup, verilen bu rakamlar gerçekçi değildir. Ayrıca firar eden 70.000 askeri de hesaba katmak gerekmektedir.
En çok şehit verdiği iddia edilen bir başka merkez olan Şam (Suriye) vilayetinin 1914 itibariyle nüfusu 950.000 civarındadır. Nüfusunun %60'tan fazlası Arap olan bu vilayetimiz, Çanakkale cephesine asker vermek bir yana, bizzat içinde bulunduğu Filistin cephesine dahi asker göndermemiş, Filistin ve Sina cephelerinde Türk askerleri çarpışıp şehit düşerken bunlar Lawrence'in başlattığı Arap isyanına dahil olmuş ve Osmanlı'yı arkadan vurmayı tercih etmişlerdir. 'Megiddo Muharebesi'nde, Osmanlı'ya karşı savaşan 50.000 Suriyeli hain, Osmanlı tarih kayıtları içindedir. Bu cümleden olarak, hemen yanı başında Suriye-Filistin-Sina cepheleri varken, Suriye (Şam) vilayetinden gelip Çanakkale'de savaşmak mantık dışıdır.
Kendi cephelerinde bile savaşmamış Şam Arapları'nın Çanakkale'de 70 bin şehit verdiğini söylemek akıl ve mantık dışıdır. Bu siyasi bir algı operasyonudur.
İlla Çanakkaledeki Araplardan bahsetmek istiyorsanız evet konuya uygun birkaç Suriyeli Arap var. Kurmay Binbaşı Şamlı Lütfi. Önemli bir İngiliz ajanı hain. Yanındaki Suriyeli subaylar ile birlikte Anafartalar Muharebelerinde İngilizler ile işbirliği içinde bulunmuş, Mustafa Kemal tarafından cepheden uzaklaştırılmış, daha sonra döndüğü memleketinde yine İngilizler ile işbirliği içinde olduğundan dolayı vatana ihanetten yargılanıp idam edilmiştir. Yine Suriyeli Lütfi gibi Binbaşı Mustafa da Şamlı bir vatan hainidir, o da vatana ihanetten dolayı idam edilmiş bir Suriyelidir.
Bunların yanında Alman istihbarat raporlarına göre, Çanakkale cephesinde silah altına alınan Kürt unsur 12.000 iken, Arap unsur (Şii-Sünni) toplam 10.000'dir. Osmanlı Ordusu'nun yönetimini elinde tutan Almanlar Çanakkale cephesi için 10.000 Arap asker alıyor ki bunların içinde Filistinli, Ürdünlü olanlar da var. Ancak bazı Suriye sevicileri Çanakkale'de 14-15000 Suriyeli'nin şehit düştüğünü ilan ediyorlar. Akıl dışı.
Sonuç olarak ülkemizdeki 'Suriyeliler' rezaletine bir tarihsel zemin hazırlamak adına yaratılan, ancak anakronik ve gayr-ı ilmi verilerle ortaya çıkan bu iddialar anlamsızdır. Türk insanı kendi kültürel kodlarının içine, bu hala millet olma bilincinden yoksun güruhu kabul etmemektedir. Bunun için uydurma tarihi arka planlarla uğraşmak yerine bu güruhu ülkelerine göndermenin yolları aranmalıdır. Hele hele bu 'Kardeşlik' edebiyatına da acilen son verilmelidir. Bu edebiyata son vermezseniz adama sorarlar o zaman ;
Bulgaristan Silistre, Yunanistan Siroz, Irak Süleymaniye, Bulgaristan Şumnu, İran Tebriz, Irak Kerkük vb. gelen ve Çanakkale'de şehid olanları hangi kardeşlik bağı içinde değerlendireceksiniz?
Çanakkale'de Osmanlı Devleti toprakları içinde bulunan bütün milletlerden insanlar savaştı ve bu topraklar için şehid oldular. Bu şehadetin kutlu yoluna korkmadan ürkmeden cesaretle atılanların başında Türk ve Türkmenler gelir. Eğer tartışılan Arap ve Kürtler ise, bu mücadelede en az payı olan onlardır. Yalanlar ve manipülasyonlar üzerinde bir tarih bina edilemez ve edilemeyecektir de.
Ne Mutlu Türküm Diyene.