Salı günü bu köşede yayınlanan 'CHP'de bir dönem sona mı eriyor?' adlı yazıyla ilgili (çok sayıda telefon ve telgraf aldım demeyeceğim elbette…) gördüm ki, birçok köşe yazarı da çeşitli değerlendirmelerde bulundular…

Elbette herkesin doğrusu-yanlışı kendisine göredir…

Değerlendirmeleri de öyle…

Bazen objektif, bazen sübjektif oluruz…

Bazen olanı, bazen olmasını istediğimizi yazarız…

***

Öyle sanıyorum ki,

Geçtiğimiz Pazar günü Vişnelik delege seçimindeki beyaz listede yer alan isimler, kolay kolay bir daha yan yana gelmeyecekler…

Fikir ayrılığı düzleminden söz etmiyorum, koşulların yarattığı ortamdan söz ediyorum…

Bu isimlerin birçoğunun, çok uzun zamandır CHP Eskişehir Örgütünün vitrininde olduğunu biliyoruz…

Elde ettikleri başarıları,

Partiye yaptıkları katkıları…

Bir şekilde birbirinden intikam ya da rövanşı alma mücadelesinden öteye geçmeyen süreçleri de iyi hatırlıyoruz…

Partiye dışarıdan destek kazandırmaktansa, partiyi büyütmeye çalışmaktansa, partinin iç dinamiklerinin nasıl tüketildiği, nasıl darmadağın edildiği süreçleri yaşadı bu parti…

***

2010 yılında,

Yılmaz Büyükerşen ve ekibi partiye katılırken, birilerinin nasıl panik yaptıkları, kafalarını nasıl iki elleri arasına alıp, kukumav kuşu gibi düşündüklerini de herkes iyi biliyor…

Dengelerin değişmesi kaçınılmazdı;

Ve değişti de…

CHP Eskişehir Örgütü içinde inisiyatifi ellerinde tutanlar ya da tuttuklarını sananlar, daha katılım töreninde başlattılar oyunlarını…

O gün bugün sürüp gidiyor bu oyunlar…

Her sıra dışı süreçte, yeniden ve yeniden kurgulanarak…

Ancak tüm bunlara karşın,

2014 yerel ve 2015 genel seçimlerinde;

CHP Eskişehir'de ilk kez birinci parti olmanın sınırından dönüyor…

Hatta 5 aylığına yakalıyor bile…

Büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyelerini de kazanıyor…

Çok geriye gitmemek gerek;

Dönüp, 2009 yerel seçimlerinde CHP'nin aldığı oy oranlarına bakarsak; hiçbir değerlendirmeye mahal bırakmayacak bu gerçeği görebiliriz…

***

İşte fotoğrafa biraz daha geniş açıdan bakmayı denediğimizde, Vişnelik'teki beyaz listenin yenilgisinin rastlantısal olmadığını görmek mümkün olacak…

AYBABA TERCİHİ…

Eskişehirspor, kısa ama sancılı bir sürecin sonunda 3'üncü teknik direktörünü buldu…

Samet Aybaba…

Feyyaz Uçar da yardımcısı…

Bu tercih,

Son dönemde kulüp yönetiminin en doğru kararlarından biridir bence…

Zira Samet Aybaba,

Futbolculuk ve sonrasındaki teknik direktörlük kariyerine bakıldığında, hem camianın hem de futbolcuların kabul edeceği bir isim…

Feyyaz Uçar'ın da yardımcılığını kabul etmiş olması; en azından henüz her şeyin bitmediğini gösteriyor…

Bu iki ismin,

Ligdeki durumu son derece riskli olan Eskişehirspor'un sorumluluğunu almış olmaları, taraftarın gönlüne biraz olsun su serpmeye yetecektir…