xSaadet Partisi İl Başkanı Fesih Bingöl, Eskişehir'de beğendiğim ve takip ettiğim siyasetçilerden birisi.

Eskişehir'in sorunlarını yakından takip ediyor, sorunları gündeme taşırken çözümü konusunda da yaptıkları çalışmaları da kamuoyu ile paylaşıyor.

'Öyle laf olsun, torba dolsun!' diye konuşmuyor.

Yani bir sorunu gündeme taşıyayım, çözümü konusunda birileri uğraşsın dursunlar demiyor.

İnşaat Mühendisi olduğu için özellikle 'imar ve kentsel dönüşüm' konularında uzman.

Sadece 'İmar ve Kentsel Dönüşüm' değil, kendisi zaman zaman ifade eder.

'Ben aynı zamanda Su Mühendisiyim, Ekonomistim' diye.

Anlayacağınız bu konularda dersine iyi çalışan gerçek bir uzman.

* * *

Saadet Partisi İl Başkanı ama öyle kuru kuru da siyaset yapmıyor.

Kent merkezindeki üç belediye başkanı CHP'li olmasına rağmen, şehrin gelişimi ve dönüşümü konusunda yaptıkları imar planlarının 'doğru' olarak gördüklerine destek veriyor.

İnşaat Mühendisi gözüyle baktığında yanlış olarak gördüklerine de 'yanlış' demekten çekinmiyor.

* * *

Geçtiğimiz hafta ES TV'de yayınlanan Açıkça programına konuk oldu. Gazeteciler Ali Baş ve Meltem Karakaş Kaya'nın sorularını yanıtladı.

Bingöl'ün programda konuştuklarını Sonhaber Gazetesi haberleştirip manşetine taşımış.

Haberin içerisinde Fesih Bingöl'ün söylemiş olduğu ifadeler dikkatimi çekti.

Hani son günlerde bazıları, 'Saadet Partisi de Cumhur İttifakına katılacak' diyerek insanları inandırmaya çalışıyorlar ya.

Bingöl'ün şu sözleri bile 'Cumhur İttifakı' içerisinde olmayacaklarının ispatı:

'Bugün maalesef merkezi hükümet özellikle CHP'li belediyelerin bu elini kolunu bağlıyor. Belediyelerin kentsel dönüşüm yapmasını engelliyor. Burada o zaman kim kaybediyor? Eskişehir kaybediyor. Dolayısıyla hiçbir siyasi partinin farklı münazaralara Eskişehir halkına zarar verecek, Eskişehir'in kaybına neden olabilecek bir tasarrufta bulunmaması lazım. Bize soruluyor. Siz bu konuda ne önerirsiniz? Ben diyorum ki burada yerel belediyeler Eskişehir'de toplumun belirli bir kesimini harekete geçirilmeli, Eskişehir'in öncelikli problemleri arasında hükümet edenlerin problem çıkartanı engel çıkartanı kamuoyuna anlatsınlar ve Eskişehir kamuoyunun bunu birinci elden öğrenmesi gerekiyor.'

* * *
Herhalde Saadet Partisi İl Başkanı ve Genel İdare Kurulu Üyesi Fesih Bingöl'ün yukarıda okuduğunuz ifadeleri partisinin 'Cumhur İttifakı' içerisinde yer almalarının mümkün olmadığını açıkça gösteriyor.

Zaten Saadet Partisi'nin Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da, zaman zaman sivri sözlerle Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a eleştiri yağmuruna tutuyor.

* * *

'KENTSEL DÖNÜŞÜM PARASIZ DA YAPILABİLİR'

Son yıllarda illerde 'Kentsel Dönüşüm' sıkça konuşuluyor.

Nedeni ise en son İzmir'de yaşadık.

Depreme dayanıksız ve özellikle deprem yönetmenliğine göre inşa edilmemiş binalar yıkıldı. Yüzlerce insan yaşamını yitirdi.

Eskişehir'de de özellikle 1999 Marmara ve Düzce Depremleri öncesinde yapılmış depreme dayanıksız çok sayıda bina var.

Bu binaların olası Eskişehir merkezli bir depremde ayakta kalması mümkün değil.

Mutlaka yıkılıp yenilenmeli.

Yani 'Kentsel Dönüşüm' hayata geçirilmeli.

Yapılamasına yapılmalı da nasıl olacak?

Zar zor başını sokacak bir ev alan dar gelirli vatandaş evini yenileyecek parayı nereden bulacak?

* * *

Diyecekler ki: 'Bankalar Kentsel Dönüşüm Kredisi veriyor'.

İyi de dar gelirli vatandaşın krediyi geri ödeyecek gücü var mı?

Yok.

Nasıl olacak o zaman?

İşte Fesih Bingöl'ün çözüm önerisi:

'Şu an Türkiye'de 30 büyükşehirde yaklaşık 6 buçuk milyon konut kentsel dönüşüm bekliyor. Bu kanun çıktığı zaman 2013'te 20 yılda olacak bu dönüşüm diye planlandı. Buna yönelik Cumhurbaşkanına da yazdım. Bu kentsel dönüşümle ilgili anlayış farklılığına ihtiyaç var. Ne olmalı? Biz vatandaşın cebinden hiçbir kuruş çıkmadan ada bazında emsal ve kat artışıyla yapacağımız imar değişimiyle bu dönüşüm olabilir. Öbür türlü devlet kaynaklarından böyle bir kaynak bulup kentsel dönüşümü yapamazsınız. 20 yılda da 50 yılda da yapılamaz. Bu süreç böyle devam ederse olası depremlerde can kayıplarımız olabilir. Yönetenlerin bu konuda ciddi manevi sorumlulukları var. Meslek odalarımızın ve üniversitelerimizi de mutlaka kabuğunu yırtıp görüş beyan etmesi lazım. STK'lar, partiler bu konuda bir araya gelerek Eskişehir'in ihtiyacı olan projelerin hayata geçirilmesiyle ilgili mutlaka kolektif anlayışı ortaya koyması lazım. Biz buna öncülük edebileceğimizi söylüyoruz.'

* * *

Herkes evini yenilemek istiyor ancak parası yok.

Olmadığı içinde depremde başına yıkılacağını bile bile çaresiz oturmak zorunda.

Fesih Bingöl'ün vatandaşın cebinden beş kuruş dahi çıkmadan dönüşümün olabileceği önerisini okudunuz.

Çok mu zor?

Bu öneri dikkate alınıp uygulanırsa gerek Eskişehir de gerekse ülke genelinde eski ve depreme dayanıksız yapı kalmaz.

* * *

NOT: Fesih Bingöl'ün URAYSİM konusundaki düşüncelerini de yarın yazacağım. Çünkü Eskişehir'in en önemli gündem maddesi hakkında bakalım neler söylemiş?

* * *

709 şube müdürü ataması usulsüz bulundu

Geçmişte okullara atanacak idareci adayları yazılı ve sözlü sınava tabi tutuluyorlardı.

Yazılıyı kazananlar, sözlüye tabi tutulur. Her iki sınavda alınan puanlara göre en yüksek puan alanlar aldıkları puanlara göre sıralamaya tabi tutularak atamaları gerçekleştirilirdi.

Bu sistem bile eleştiriliyordu.

12 Ekim 2013 tarihli Resmi Gazete 'de yayımlanan MEB Personelinin Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Suretiyle Atanması Hakkında Yönetmeliğin 21. maddesinin 1. fıkrasında yer alan, 'şube müdürü, tesis müdürü ve basımevi müdürleri bakımından sözlü sınav; diğer görevler bakımından yazılı sınav sonuçları esas alınarak oluşturulan başarı listesi üzerinden, tercihlerde dikkate alınarak puan üstünlüğüne göre atama yapılır' şeklinde yönetmelikte değişiklik yapılmıştı.

Yapılan yönetmelik değişikliğine göre de, 'Sözlü sınav yani mülakat puanına göre' atamalar yapılmaya başlandı.

Bu şekilde atamaların yanlış olduğunu 'torpille atamalar yapıldığı' yönünde eğitim sendikaların eleştirileri dikkate alınmadı.

Türk Eğitim Sen yönetmeliğin iptali için yargıya taşımıştı. Danıştay 2. Dairesi de, Milli Eğitim Bakanlığı Personelinin Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Suretiyle Atanması Hakkında Yönetmeliğin sadece sözlü sınav puanları esas alınarak yapılacak atamalara ilişkin düzenlemesinin yürütmesini durdurmuştu. Ancak, MEB yargı kararını uygulamayarak 1709 kişinin atamasını iptal etmemişti.

YÜRÜTME DURDURULDU

Türk Eğitim Sen, 3 Kasım 2020 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığına başvurarak, mahkeme kararları doğrultusunda 1709 şube müdürü atamasının iptal edilmesini talep etti. Ancak, MEB sendikanın talebini görmezden geldi.
Türk Eğitim Sen'de süreci yargıya taşıdı. Ankara 6. İdare Mahkemesi, 1709 şube müdürü atamasının yürütmesini durdurdu.

Sözlü sınavla yapılan tüm atamalar iptal edildi. Yazılıda yüksek alıp, sözlüde elenme süreci mahkemede son buldu.

Ankara 6. İdare Mahkemesi örnek bir karara imza attı. Sözlü sınav yani mülakat puanına göre MEB'in yaptığı bin 709 şube müdürü atamasını usulsüz bularak iptal etti. Koltukta, 7 yıldır oturan 'müdürler' mahkeme kararıyla koltuktan kalkacak.

Milli Eğitim Bakanlığı, mahkeme kararlarına rağmen ısrarla 1709 şube müdürü atamasını iptal etmemiş ve sözlü sınav puanıyla hukuka aykırı olarak atanan şube müdürleri görevlerine devam etmişti.

'YANDAŞ-CANDAŞ VEBALİ'

Ankara 6. İdare Mahkemesinin 'sözlü sınav yani mülakat puanına göre MEB'in yaptığı bin 709 şube müdürü atamasını usulsüz' bularak iptal etmesini Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan şöyle değerlendirdi:

'Yıllardır, 1709 şube müdürü atamasıyla ilgili yoğun bir mücadele sürdürüyoruz. Yazılı puanı es geçerek sadece sözlü sınav puanı dikkate alınarak yapılan atamalar hak gaspıdır, hukuka aykırıdır, etik değildir. Milli Eğitim Bakanlığı'nın kul hakkı yiyen tavrının yanı sıra mahkeme kararlarını ısrarla uygulamayan tavrı da 'güvenirliliğine' gölge düşürmektedir. Emek ve alın teri dökerek yazılı sınavdan yüksek puan almasına rağmen sadece 'birilerinin adamı' ya da 'Yandaşı', 'Candaş'ı' olmadığı için şube müdürü yapılmayanların vebali bu ahlak dışı uygulamayı yapanların üzerindedir'.

'TEK BİR KİŞİNİN HAKKI YENEMEZ'

'MEB'den beklentimiz, inadından vazgeçmesi, yargı kararı uyarınca 1709 şube müdürünün atamasını iptal etmesi ve yargı kararları doğrultusunda yazılı ve sözlü sınav puanlarının aritmetik ortalamasını almak sureti ile yeniden değerlendirme yapmasıdır. Yargı kararları uygulanmadığı takdirde Türk Eğitim-Sen olarak her türlü yasal başvuruda bulunacağız. Tek bir kişinin hakkının yenmesine dahi tahammülümüz yoktur' diyerek Milli Eğitim Bakanını yargı kararlarını uymaya davet etti.

* * *

TOKEN VE FİDAN KAMPANYASI DURDU MU?

Eskişehirspor Kulübü, siyah-kırmızılı kulübün içerisinde bulunduğu mali sorunları aşmak ve gelir sağlamak amacıyla başlattığı 'Fidan ve Es Es Token' projelerinin son durumları hakkında bir bilgilendirme yapılmadı.

Fidan Kampanyası'na Anadolu Üniversitesi bin fidan ile katılmıştı.

Ardından kısa adı ÜniEsEs olan üniversiteli gençlerden oluşan taraftar gurubu da 583 fidan alarak kampanyaya destek verdi…

Arkasının geleceği söyleniyordu.

Ancak kampanyanın başlamasının üzerinden nerede ise üç hafta geçti.

İlgi görüp görmediği konusunda veya 'şu kadar fidan satışı gerçekleşti' diye bu iki katkının haricinde kamuoyunu bilgilendiren açıklama yapılmadı.

KAÇ TOKEN VE FİDAN SATILDI?

Eskişehirspor Kulübü ile Bitci.com arasında imzalanan Es Es Token projesinin de imzalanarak 8 Mart'tan itibaren satışa çıkarılmıştı.

Birkaç gün sonra 5 Milyon civarında satış olduğu duyurulmuştu.

O duyurudan sonra ikinci bir açıklama gelmedi.

Yoksa fidan kampanyası gibi Es Es Token kampanyası da mı ilgi görmüyor?

SATILAN TOKEN'LERİN PARASI KULÜBÜN KASASINA GİRDİ Mİ?

Salı günkü Anadolu Gazetesinde okudum.

Es Es Token Projesi hakkında kamuoyu bazı soruların cevaplanmasını istiyor.

Taraftarlar kulübün nasıl bir anlaşma yaptığını ayrıntılı bir şekilde cevaplanmasını bekliyor.

Özellikle bu projeden Eskişehirspor'un ne kadar para kazanacağını, ayrıca daha önce kulübün kasasına paranın girip girmediğini merak ediliyor.

* * *

Bu konular hakkında Eskişehirspor Başkanı Mustafa Akgören veya bir yönetici bilgi verecek olursa hem biz gazeteciler hem de kamuoyu bilgi sahibi olur.

Yoksa kafalarda her gün yeni yeni soru işaretleri oluşmaya devam edecek.

* * *

Rüyamın yorumu ne?

Adam yürürken arkasından bir aslanın koştuğunu görür. Hızla kaçarken tam önünde bir kuyu görür ve hızla kuyuya girer. Kuyudaki su çekmek için kullanılan kovanın ipiyle aşağıya sallanırken alt tarafta büyük bir yılan görür.
Yılan hızla yukarıya doğru yükselirken, adam 'ne yapacağım' der.
Üstte aslan altta yılan…
O sırada iki tane fare, biri beyaz diğeri siyah ipi kemirmeye başlar.
Her yerden başı belada iken bir anda bir yüzünde ıslak bir şey hisseder.

Bir arı bir damla bal yüzüne bırakır ve balın tadı damağında iken uyanır.
'OH BE RÜYAMIŞ' der.

Rüyasını bir Seyide anlatır.

'Rüyamın yorumu ne diye?' sorar.

Seyid 'Anlamadın mı?' de gülerek.

- - - - -
Peşinden koşan aslan ölüm meleğidir. İçinde yılan bulunan kuyu senin mezarındır.
Sarıldığın ip senin hayatındır. Beyaz ve siyah fare gece ile gündüzdür ömrünü kemirirler. Peki ya o bal nedir dersen?
Dünyanın geçici lezzetidir. Ölümün arkasında bir hesap olduğunu sana unutturur...

(alıntı)* * *