Sanayide kullanılan elektrik fiyatları 1 yıl gibi kısa bir süre zarfında sekize katladı. Doğalgaz ise 12 aylık süreçte santrallerde yüzde 638, sanayide yüzde 549 ve konutlarda yüzde 93 arttı. Geçen yıl Ocak ayında 100 bin TL doğalgaz faturası ödeyen bir sanayicinin Nisan 2022'de ödeyeceği fatura 800 bin TL'yi aşacak.
Elektrik ve doğalgaz fiyatlarının sürekli artmasıyla birlikte, Türkiye'deki sanayicinin de Avrupa'daki sanayicilerle rekabet etme gücü de giderek zayıflıyor.
Yılbaşından bu yana enerji fiyatları 8 kat arttı. Maliyetlerde neden olacağı artışla fiyatlara yansıması da bu yönde olacak. İster istemez üretimi de etkileyecek ve üretim kapasitelerinde doğal olarak düşüşler yaşanacak. Alım gücü de düşecek.
Son bir yıl içerisinde enerji fiyatlarına gelen astronomik zam oranları üretici firmaları; kapasite kullanımı, fiyatlama, enflasyon, rekabet ve alım gücü gibi birçok alanda etkilemeye devam ediyor.
'REKABET GÜCÜMÜZÜ KAYBETME
RİSKİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ'
Sanayi Odası'ndan gelen Başkan Celalettin Kesikbaş'ın basın açıklaması metnini okuduğumda sanayicilerin zor durumda üretim yapmaya çalıştıklarını öğrendim. Öğrendim derken geçmişte yaptığı açıklamalarından bugünün yaşanacağını tahmin edebiliyordum. Hammadde, son doğalgaz zammı ve yaşanan finans sıkıntısı, Rusya-Ukrayna savaşı sanayicilerin yükünü her geçen gün ağırlaştırıyor.
Kesikbaş, açıklamasında ihracatçıların rekabet gücünü kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldıklarına da vurgu yapmış.
Rekabet gücümüz azalıyor
Enerji fiyatlarının küresel düzeyde artıyor olmasıyla Türk sanayicisinin uluslararası pazarlarda rekabet gücünü kaybetmesinin ötesinde, asıl sorunun iç piyasaya yönelik üretimde yaşandığına değinen ESO Başkanı Kesikbaş, şöyle devam etmiş:
'Satın alma gücünün düşmesiyle iç piyasaya yönelik üretimde fiyatlama açısından ciddi sıkıntılar bulunmaktadır. Maliyetlerin ürün fiyatlarına yansıyacak olması enflasyon riskini daha da arttırmaktadır. Elektrik fiyatlarının 1 yıl gibi kısa bir süre zarfında sekize katlanmış olması özellikle sözleşmeye bağlı çalışan sanayicilerimizi çok zor durumda bırakmaktadır. Girdi maliyetlerinde yaşanan bu artışın nihai tüketicinin fiyatlarına da yansıyacağı ve ne yazık ki enflasyona sebep olacağı da kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızdadır.'
Üreticinin enflasyonu
yüzde 115'e dayanmış durumda
Pandemi dönemine bir de Rusya-Ukrayna savaşının eklenmesiyle birlikte 2022 yılında emtia fiyatlarındaki küresel artış ve Türk Lirasında yaşanan değer kaybı devam ediyor. Üretici fiyat endeksi, yani üretim üzerindeki enflasyon baskısı yüzde 115'e dayandı. Burada özellikle ÜFE ve TÜFE arasındaki makasın oldukça açılması ve geldiğimiz noktada makasın yüzde 54'e ulaşmış olması sanayicinin bu yükü taşıyacak gücünü azaltmaktadır.'
* * *
Celalettin Kesikbaş'ın açıklamasında dikkat çektiği güneş ve rüzgar gibi yenilebilir enerji yatırımlarına daha çok teşvik ve destek verilmeli. Dünyada şebeke bağlantılı başka bir ifadeyle on-grid sistemlerin ülkelere dağılımına bakıldığında, Güneş Enerjisi kullanımında Çin 78 GW'yi aşan kurulu gücü ile lider konumda. Çin Halk Cumhuriyeti'ni sırasıyla Japonya, Almanya, ABD, İtalya, Birleşik Krallık (İngiltere ile Krallığa bağlı diğer ülkeler) ve Hindistan takip etmekte. Türkiye ise 15. Sırada yer alıyor.
Dünyada rüzgar enerjisi ile elektrik üretimi yapan 100'den fazla ülke var. En fazla rüzgar enerjisi kurulu gücüne sahip olan ülkeler arasında Çin, Amerika Birleşik Devletleri ve Almanya uzun süredir ilk 3 sırada yer alıyor. Türkiye, rüzgar enerji santrali kurulu gücü olarak Avrupa'da 7'inci, Dünyada ise 13'üncü sırada.
Türkiye güneş enerjisi santrali kurulu gücünde rüzgar enerjisi ile elektrik üretimine göre gerilerde.
Oysa Türkiye Avrupa'da güneşi bol olan ülkelerin ilk sıralarında yer alıyor. O zaman güneş enerji yatırımına biraz daha ağırlık vermemiz gerekir.
Maliyeti doğalgaza göre çok çok düşük olan rüzgar ve güneş enerji santrallerinin sayısını artırarak sanayicilerin yenilebilir enerji kaynaklarını kullanmalarının önünü açarak üretim maliyeti düşürülmeli.
Bu sayede Türk sanayicisi düşük maliyetle ürettikleriyle Avrupa'daki sanayicilerle rekabet edecek güce kavuşur.
* * *
Mevcut yapıda avukatların sorunları çözülemez
'Avukatlar Günü' sadece Avukatlar için değil aynı zamanda adil bir dünya hayal eden herkes için önemlidir. Bu kutsal meslek sadece mensubu olanların mesleği faaliyetlerini değil aynı zamanda adil toplumun güvencesini işaret eder. Herkesi ve her şeyi ayakta tutan adalet ve adalete olan inançtır. Mülkü de insan gibi ayakta tutan, insanın da mülkün de temeli olan adaleti güçlü kılan savunma yani avukatlık ve avukatlardır.
Avukatlar, halkın adalet arayışının birincil ve en kolay ulaşılabilir olan yerindedirler. Hukuk ve adalet arayan ilk önce avukata ulaşır. Bu nedenle Avukat, hak ve adalet arayışını kendisi için değil, kendisine başvuran halk için yapmakta.
* * *
Türkiye'de avukat sayısı bir önceki yıla göre %12 artarak 160 bin 651 olmuş. 5 yıl sonra avukat sayısının 250 bine ulaşacağı tahmin ediliyor.
Barolara kayıtlı avukatların yüzde 45,86'sını kadın avukatlar oluştururken, yüzde 54,14'ünü ise erkek avukatlar oluşturuyor.
TBB'nin güncel verilerine göre, avukatlar arasındaki kadın temsiliyetini de ortaya koymuş. Buna göre Türkiye'de faaliyet gösteren 160 bin 651 avukattan 85 bin 262'sini erkekler, 73 bin 687'sini ise kadınlar oluşturuyor.
* * *
Türkiye'de 86 hukuk fakültesinden, her yıl ortalama 10 binin üzerinde mezun oluyor.
Yıllardır hukuk fakültesi açılırken belirli bir planlama ve program dahilinde olması gerektiği savunulurken maalesef Türkiye Barolar Birliğinin uyarıları dikkate alınmadığı için gelinen noktada çok büyük oranda avukat sayısı arttı. Meslek alanlarının gittikçe daraltılması politikası nedeniyle de sisteme yeni giren genç avukatlar ekonomik olarak derin sıkıntılar içine girdi.
Çözüm; artık hukuk fakültesi açılmamalı ve niteliksiz olan hukuk fakültelerinin kapatılması.
'Adalet toplumun oksijenidir'
5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla Adliye önünde gerçekleşen törende Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz, meslektaşlarının sorunlarını paylaşmış ve şöyle konuşmuş:
'Hukuksuzlukların giderek arttığı, hukukun istisna olduğu bir dönemden geçiyoruz. Adaletsizliği toplumun her katmanında sonuna kadar hissediyoruz. Oysaki adalet toplumun oksijenidir; adalet olmazsa toplum nefes alamaz, gelişemez. Devleti yönetenlerin, yasa yapanların, yasaları uygulayanların, yargı mensuplarının adil olmaları gerekir. Toplumsal barış için adalet şarttır. Adaletsizlikler insanların devlete olan güvenlerini sarsar ve devlete karşı bir yabancılaşmaya neden olur. Toplumsal düzeninin işleyişinde en temel unsur, bağımsız ve tarafsız bir adalet sistemidir. Hangi gerekçe ile olursa olsun, hukuk adaletsizliği korumamalıdır'.
SORUNLAR ARTARAK DEVAM EDİYOR
Sistemsel sorunlar nedeniyle ortaya çıkan ekonomik sorunlar ve daha onca sorunun mesleğin önündeki en büyük engel olarak duruyor. Bu sorunlar, avukatlık mesleğinin olması gerektiği şekilde icrasına engel olmaktadır. Avukata çıkartılan engel özünde yurttaşın hak arama özgürlüğüne çıkartılan engeldir. Bu sorunlar maalesef her yıl 5 Nisan Avukatlar Günü'nde bizlerce dile getirilmesine rağmen sorunlar çözülmediği gibi her geçen gün artarak da devam etmektedir. Mevcut yapı ve anlayışla bu sorunların çözülmesini beklemek de beyhude bir çabadan öte bir şey değildir.
5 Nisan Avukatlar Günü'nün gerçekten büyük bir coşku ile kutlanacağı günleri hep birlikte görmeyidiliyorum.'
* * *
Savunma hakkının temsilcisi olarak yargının üç sacayağından biri olan avukatlığın, bugün diğer meslek gruplarının olduğu gibi, birçok sorunu vardır ve bu sorunların önemli bir kısmı da yapısaldır. Dolayısıyla, bu sorunların çözümleri palyatif olmayan köklü reformları gerektirmektedir.
* * *
SEÇİM KANUNU HUKUKİ DEĞİL SİYASİ
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilleri seçimleri 2023'ün haziran ayında yapılacak. Yüksek Seçim Kurulu seçim hazırlıklarına başladı.
AK Parti ve MHP'nin üzerinde uzlaştıkları 'Seçim ve Siyasi Partiler Yasası yapılan kısmi değişiklerle' TBMM Genel Kurulundan geçti.
Düzenleme siyasette tartışılıyor.Kimilerine göre AK Parti bu düzenlemeyi kendi için yaptı, kimilerine göre küçük partilere zarar vermek için.
Yeni yasayla seçim barajı yüzde 10'dan yüzde 7'ye düştü. İl, ilçe seçim kurullarının yapısı ve ittifaka katılan siyasi partilerin milletvekili hesaplama sistemi değişti.
İttifakın aldığı oy toplamı ülke barajını geçtiği takdirde, seçim çevrelerinde milletvekili hesabı ve dağılımı, ittifak içinde yer alan her bir partinin o seçim çevresinde almış olduğu oy sayısı dikkate alınarak yapılacak.
İttifakı oluşturan siyasi partilerin her birinin çıkaracağı milletvekili sayısı, her seçim bölgesinde ittifak içinde elde ettiği oy sayısı esas alınarak genel D'Hondt uygulaması ile belirlenecek.
* * *
Seçim ve Siyasi Partiler Yasası yapılan kısmi değişiklere muhalefet partilerinden tepkiler gelmeye devam ediyor.
Memleket Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Gaye Usluer, Türkiye gündemini değerlendirdiği bir basın açıklamasında 31 Mart 2022'de kabul edilen Seçim Kanunu'nun hukuki değil siyasi olduğunu söylemiş ve şöyle devam etmiş:
'Bu yasayla yüzde 10 olan seçim barajı yüzde 7'ye indirildi. İttifakı oluşturan siyasi partilerin her birinin çıkaracağı milletvekili sayısı her seçim bölgesinde elde ettiği oy esas alınarak Genel D'Hondt uygulamasıyla hesaplanacak. Siyasi partilerin seçime girebilmesi için grup kurma şartı kaldırıldı. İl ve ilçe seçim kurulu başkanları 1.sınıf hakimler arasından kura ile belirlenecek. Öncelikle şunu söyleyelim; bu kanun değişikliği hukuki değerlerden ziyade siyasi emellerle yapılan bir düzenlemedir. Kimse bir kamusal yarardan bahsetmesin.'
SEÇİM GÜVENLİĞİ
Bu seçimde 'seçim güvenliği' Türkiye'nin ana gündemi olacak. Esasında Türkiye'de seçim güvenliği her dönem farklı tartışmalarla gündem olmuştur. Bugüne kadar çöpte yakılmış halde bulunan oylar, mühürsüz oy pusulalarının kabulü, oy sayımında usulsüzlük gibi birçok iddianın nasıl tartışma yarattığını hatırlayalım. İşte tüm bu tartışmalar, AK Parti ve MHP'nin hazırladığı yeni seçim yasasının TBMM'de kabul edilmesiyle daha da büyüyecek. Özellikle seçim kurulu başkan ve üyelerinin 'en kıdemli hakimler' yerine birinci sınıf hakimler arasından 'kura' ile belirlenecek olması, 'partili hakimlerin kurullara başkanlık edeceği' yorumları önemlidir. Önemsenmelidir.
CUMHURBAŞKANININ YASAKLARDAN
MUAF OLMASI KABUL EDİLEMEZ
Yeni yasayla beraber cumhurbaşkanının seçim yasaklarından muaf olması ne demek? Cumhurbaşkanı, aynı zamanda bir siyasî partinin genel başkanı olmasına rağmen propaganda süreci boyunca gezilerinde makam araçlarını kullanabilecek, resmi törenlere ve açılışlara katılabilecek, devlet olanaklarıyla ziyafetler verebilecek. Eşitlik ilkesine aykırıdır, kabul edilemez.
AKP VE MHP SEÇİMLERİ SANDIKTA DEĞİL
MASADA KAZANMAYA ÇALIŞIYOR
Bakınız seçim kanunları, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenir. Kanunun amacı, anayasada belirtilen amaçlara uygun olup, kısaca 'Kamu Yararı' olmalıdır. Yasama organındaki çoğunluk, bir kanunu sadece kendi politik çıkarlarını korumak amacıyla yapmamalıdır. Ana ilkeler bunlar olmalıyken bu yasayla AKP ve MHP seçimleri sandıkta değil de masada kazanmalarını sağlayacak Anayasaya aykırı bir mühendislik çalışması yapmışlardır.'
CHP seçim kurullarını acil AYM'ye taşıyacak
CHP seçim kanunu teklifinde seçim kurullarının kura yöntemi ile oluşturulması ve mevcut kurulların lağvedilmesini içeren 3 maddeyi ivedi bir şekilde Anayasa Mahkemesi'ne götürecek.
Cumhur İttifakı partilerinin getirdiği teklifin kamu yararı veya seçim güvenliğini sağlamak bir yana, seçim hukukunun genel ilkelerine, demokratik hukuk devletinin gereklerine, Anayasa'nın amir hükümlerine çok yönlü olarak aykırılık oluşturduğu iddia ediliyor.
* * *
(HİKÂYE)
SENİ SEVİYORUM BABA!
Adam yeni aldığı arabasını yıkarken 5 yaşındaki oğlu yerden bir taş alır ve arabaya bir şeyler yazar.
Çok öfkelenen baba çocuğun yazdıklarına bile bakmadan, oğlunun elini tutar, vurur da vurur.
Hastanede, elindeki sayısız kırık yüzünden çocuğun parmaklarının hepsi alınır.
Ameliyattan sonra çocuk, oldukça üzgün olan babasını gördüğünde:
-'Baba parmaklarım ne zaman çıkacak?' diye sorar.
Adam soru karşısında biter, sesi çıkmaz. Arabasına döner, kafasını arabaya vurur da vurur. Sonra gelir motor kaputuna oturur ve işte o zaman oğlunun yazdıklarını görür:
'Seni seviyorum baba!'.
* * *
Öfke ve sevgide hiçbir sınır yoktur.
Her zaman güzel bir yaşama sahip olmak için siz ikinciyi seçin.
Nesneler, kullanılmak üzere yapılmıştır, insanlar ise, sevilmek için yaratılmıştır…
* * *