2020 yılının mart ayında Türkiye'de de baş gösteren Covid-19 salgını nedeniyle büyük-küçük esnaf, sanayici, tüccar, çalışan, emekli, işveren maddi ve manevi anlamda son derece olumsuz etkilendi.
2020'ye veda etmeye sayılı günler kaldı.
9 ayı küçük esnaf ve sanatkarlar ile buralarda çalışanlar yarı aç-yarı tok geçirdi.
5 gün sonra birçok felaketleri yaşadığımız 2020'ye veda edeceğiz.
Keşke 2020 yılı giderken çekilen tüm sıkıntıları da alıp götürse!
Götürse de bütün yaşadığımız sıkıntılar sona erse.
2021 keşke ülkemin ufuklarında yeni umutlarla güneş gibi doğsa.
* * *
Pandemi'den dolayı aylarca işyerleri kapanan lokanta, kantin işletmecisi, kahvehane, kafeterya, sinema, tiyatro salonu işletmecileri, servis işletmecileri verilen desteklere rağmen ayakta durmakta zorlanıyor.
Dükkan kirası, elektrik, doğalgaz gibi sabit giderlerini ve çalıştırdıkları işçi ücretlerini işyerini kapatmamak adına ödemek zorunda…
9 aydır cebine giren paraları sabit giderleri ödemek için kullandılar.
Yetmedi elde avuçtaki birikimleri ile takviye ettiler.
O da yetmedi bankalardan kredi aldılar.
* * *
Kredi derken küçük esnaf, Esnaf Kredi Kefalet Kooperatiflerinden veya bankalardan pandemi öncesi ya işini biraz genişletmek ya da tezgahının yanına bir tezgah daha koymak ve geçmişten kaynaklanan borçlarını kapatmak için ya kredi çektiler ya da çek senet verdiler.
Bu kredileri veya çek-senetlerini öderken pandemi baş gösterdi.
İşyerleri aylarca kapandı.
Gelir olmayınca bankalara kredi borcunu veya özel sektöre verdikleri çek senetlerini vadelerinde ödeyemedikleri için icraya verildiler.
İcra tarafından borçlarına karşılık makine ekipmanları veya tezgahlarına e-haciz konuldu.
* * *
Esnafın sıkıntılarını gündeme getiren Lokantacılar Odası Başkanı Bahar Bilen, esnafın mart ayından bu yana hep borcunu borçla kapattığı için zor günler geçirdiğine dikkat çekti.
Esnafa birçok konuda borç veya cezalar nedeniyle icra geldiğini belirten Bilen, 'Pandemi sürecinde binlerce esnafımız icra memurlarıyla karşılaştı' diyerek önemli bir konuya dikkat çekti:
'Köprü, otoyol geçiş ücretleri, mal alınan şirkete olan borçlar, #kira #borçları, #kredi borçları, şahıs borçları gibi tüm konularda gelebilen icra işlemleri esnafımızın bu dönemde tamamen batmasına neden olacaktır. Özellikle genelge ile iş yeri kapatılan esnafın bu dönemde zaten bir kazancı yokken, çektiği kredileri ödeyemezken icraya verilen borcunu da ödeyecek gücü yok. Üstelik bu icralar esnafımızın kara listeye düşmesine sebep oluyor.'
* * *
Zaten en önemlisi de 'kara listeye' girmemek.
Bankalar kara listeye aldılar mı hapı yuttun!
O kara listeden çıkmak çok ama çok zor.
Bunu yaşayan esnaf arkadaşların bizzat kendilerinden duydum.
* * *
Hükümet hacizli ve icraya verilmiş ve de pandemi döneminde kara listeye giren esnafların uğramış oldukları bu sıkıntıların çözümü konusunda da bir hamle yapmalı.
Yoksa verilen 500 ile 750 TL kira yardımı, elektrik, doğalgaz, su faturalarının mart ayına kadar ötelenmesi dertlerine derman olmaz.
* * *
Hükümet bazı esnaflara küçükte olsa destek verdi.
Yeterli mi?
Değil elbette.
Ama küçük de olsa yara sarma.
Destek alamayanlar da var.
Kantin işletmecileri, servisçiler.
Onlar da dertlerini dinleyecek bir yetkili arıyorlar.
* * *
Servisçiler deyince aklıma geldi.
Ankara Büyükşehir Belediyesi salgın döneminde gelir kaybına uğrayan servisçilere destek olmak amacıyla Ankara'daki 28 servis aracını günlük 450 TL karşılığında kiraladı. Kiralanan araçlarla ihtiyaç sahiplerine malzeme taşınacağı belirtildi.
* * *
Covid-19 nedeniyle alınan önlemler kapsamında işletmeleri kapatılan esnaf odaları ve sektör temsilcileriyle 29 Kasım 2020 tarihinde bir araya gelen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, 'Kimsenin aç ve açıkta kalmasına gönlümüz razı değil. Yakınınızda değil yanınızdayız. Çare olacağız' ifadelerini kullanmıştı.
Servis aracı işletmecileri bu sıkıntılı günlerinde imdatlarına Hızır gibi yetişen Mansur Yavaş'a teşekkür ettiler.
* * *
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen de bu tür kiralama yapabilir.
Yapabilir derken belediyenin de ihtiyacı olması gerekir.
Yoksa 'Kiralayalım ama yatsınlar. Yattıkları yerde kira ödeyelim' demezler.
*-**
Mehmet Çiçek bunu nasıl savunacak?
Koronavirüse (Covid-19) karşı alınan tedbir kapsamında market, pazar ve manavlarda sebze-meyvelerin seçilerek alınmasını yasaklandığı duyurulmuştu. Dolayısıyla ülke genelinde vatandaşlar artık pazarlarda kendi istedikleri gibi ürünlerini seçemiyorlar. Alıcının yerine ürünlerini seçen satıcılardan bazıları ise bunu fırsat bilerek, kalitesiz ve çürük ürünleri poşetlere dolduruyorlar.
Evine gelen vatandaş, çürük ürünleri görünce şaşırarak ne yapacağı bilemiyor.
* * *
Şu pandemi döneminde pazara gitmeyi hiç istemiyorum.
Giderken de yaptığım ihtiyaç listesindekileri 10-15 dakika gibi kısa süre içerisinde alıp, pazar yerinden uzaklaşıyorum.
Eve gelip pazar çantasını boşalttığımda tezgahlarda ürünle aynı olmadıklarını görüyorum.
* * *
Pazarcı esnafı vitrin yapıyor.
Vitrine ürünlerinin albenisi olanları koyuyor.
Arkasına da ezik ve vitrindeki üründen kalitesi daha düşük olanları döküyor.
Vitrine koydukları ile arka tarafında döktükleri farklı.
* * *
Birçok ilde seçme serbest.
Bir tek Eskişehir'de yasak.
Zaten pandemiden dolayı seçmek yasaklandı.
Ama pazarcı esnafı seçmeye göz yumuyor.
Vatandaş da mıncıklıya mıncıklıya meyve veya sebzeyi alıyor.
Akşama kadar bilmem kaç kişinin eli değiyor.
* * *
Seçmek deyince Tüketiciyi Destekleme Derneği (TÜKDES) Genel Başkanı Süleyman Bakal'ın göndermiş olduğu maili hatırladım.
Bakal, yaptığı açıklama da bu konuya dikkat çekmiş:
'Covid-19 sebebiyle getirilen pazarlar ile ilgili aldığı yasaklar vatandaşların lehinedir. Sağlık içindir. Ancak bunu fırsata çevirenler de aramızda vardır. Buna bir çözüm bulmamız gerekiyor. Çünkü pazarda seçmek yasak diye tüketicimiz kalitesiz ürün almak zorunda değiller. Pazara gelen vatandaşların aldıkları ürün kalitesiz ve çürük çıkarsa buna tepki koyması gerekiyor. Diğer tüketicilerin da mağdur olmaması için ilgili kurumlara bildirmesi ve bir çözüme ulaşması gerekiyor. İlgili kurumlar kimler olabilir? Vatandaş aldıkları hakkında şikayetçi ise önce alıcıya bildirerek yerine iyi ürünleri isteyebilir. Eğer alıcı buna karşı çıkıp yardımcı olmuyorsa, vatandaş pazarın bulunduğu bölgedeki zabıta ekibine bildirebilir. Eğer o da mümkün olmuyorsa direkt belediyenin destek hattına arayarak şikayet edebilir. Hatta bildirmesi gerekiyor. Çünkü bir kişi susuyorsa, bu susmanın sonucunda 5 kişi daha mağdur olabilir. Dolaysıyla tüketicinin hakkını araması lazımdır. Ayrıca her zaman bildiği bir pazarcıdan alış-veriş yapıyorsa mağdur olmak gibi durumlar azalacaktır.'
* * *
Bir de sözde pazar yerlerinde zabıtalar var.
Ben iki pazaryerinden ihtiyaçlarımı gideriyorum.
Cumartesi veya pazar günleri çıktığım iki pazarda da dolaşan zabıta memuru görmedim.
Zabıta memurları pazaryerlerindeki kapalı mekanlarda oturup sözde pazar denetliyor!
Niçin pazardalar?
Esnaf ve vatandaşı denetlemek için.
Esnafın maske takıp takmadığını, tezgahta sigara içip içmediğini, ürünlere fiyat etiketi koyup koymadığını denetleyecek.
Dedim ya.
Denetim görmedim.
Ya pazarcı esnafına duyuru yapmak ya da pazarın yanına park eden araçlar nedeniyle yaşanan sıkıntıyı gidermek adına anons yapıldığını duydum.
* * *
Gelelim Pazarcılar Odası Başkanı Mehmet Çiçek'e.
Çiçek, Türkiye'nin en düzgün ve en ucuz pazarlarının Eskişehir'de kurulduğunu söylüyor.
Geçtiğimiz günlerde yazdım.
Ne pazaryerimiz düzgün ne de pazarcıların sattıkları ürünler ucuz.
Düzgün pazaryerlerimiz var elbette.
Onların da sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
Pazarlardaki fiyat etiketlerindeki rakamlar Mehmet Çiçek'in verdiği rakamları tutmuyor.
Pazarcılar Odası Başkanın açıkladığı fiyatlarda pazarda ürün bulmak zor.
İkincisi ben en az 10 ilin pazarını gezdim.
Eskişehir'deki pazarcılar gibi vitrin yapmıyorlar.
Yapanlar tek tük.
Ama onların vitrindeki ürün ile arkasına döktüğü ürün aynı.
Yani gözümüzün içine baka baka üç sağlamın yanında iki de çürük veya ezilmiş ürün koymuyorlar poşete.
* * *
Memur-Sen 3+3'e 'Evet' mi dedi?
2021 yılında uygulanacak olan yeni asgari ücret bugün belirlenecek.
Şimdiden söyleyeyim çalışanlar 3 bin ve üstü şeklinde telaffuz edilen rakamları beklemesin.
Bu rakamı bekleyenler hayal kırıklığı yaşar.
* * *
Geçtiğimiz hafta içerisinde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), bekar bir işçinin asgari geçim tutarının ağır işlerde çalışanlar için 2 bin 792 lira 10 kuruş, orta nitelikteki işlerde çalışanlar için 2 bin 507 lira 70 kuruş, hafif işlerde çalışanlar için 2 bin 339 lira 10 kuruş olarak hesaplandığını açıkladı.
Eğer yıl sonunda enflasyon beklenti anketindeki gibi yüzde 14,18 çıkarsa 6 aylık enflasyon da yüzde 7,96 olarak hesaplanacak. Bu da SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin zam oranının yüzde 7,96 olacağı anlamına geliyor. Yine memurların ve memur emeklilerinin zam oranının ise yüzde 3+3,96 olacağı ve enflasyon farkı ekleneceği de bu hesaptan ortaya çıkıyor.
* * *
Bugün hükümeti temsilen Asgari Ücret Belirleme Komisyonu'na başkanlık eden Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk yeni asgari ücret rakamını açıklayacak.
Mevcutta aylık 2 bin 324 lira olan asgari ücretle geçinilmediğini herkes gayet iyi biliyor.
Kulislerde dolaşan rakam TUİK'in önerdiği ya 2 bin 507 lira 70 kuruş ya da için 2 bin 792 lira 10 kuruş.
Hükümet ve işveren tarafı 2 bin 792 TL'ye 'evet' derse, ki ben sanmıyorum, hatta çok uzak bir ihtimal olarak görüyorum, artış 468 TL olacak.
* * *
İşverenler bu artışa sıcak bakmıyor.
Türkiye İşverenler Sendikası (TİSK) yüzde 12 zam oranını şartlı olarak verebileceklerini söylemişti.
TUİK'in şartlı kabul edebileceği yüzde 12 zam verilecek olursa asgari ücrete 278,88 TL zam yapılmış olacak.
* * *
Gelelim 'Neden zor' dediğime.
Asgari ücret artışı pazarlık masasında belirlense de son 10 yıllık artışlara baktığımızda enflasyonun 3 ya da 5 puan üzerinde yapıldığı görülüyor.
Hali hazırda açıklanan resmi enflasyonun yüzde 14'leri aştığı 2020 yılında, memur maaşları yalnızca enflasyon farkı dahil yalnızca yüzde 9,8 arttı.
Türkiye Kamu-Sen Eskişehir Temsilcisi Haydar Urfalı, yaşadığımız pandeminin de etkisi ile gıda fiyatlarındaki artışın yüzde 21'i bulduğunu, ailenin zorunlu harcamalarının aynı oranda yükseldiğini söyledi.
Buna bağlı olarak kamu çalışanlarının ve emeklilerin alım gücünün son bir yılda yüzde 11 düştüğüne de dikkat çeken Urfalı, TCMB'nin faizleri arttırmasıyla, önümüzdeki dönemde enflasyonun daha da yükseleceğinin işareti olduğunu da vurguladı.
Kamu-Sen Eskişehir Temsilcisi Haydar Urfalı, bu dönemde memur maaşları altın, gümüş, döviz, gayrimenkul gibi tüm yatırım araçları karşısında da yüzde 50'ye varan oranlarda değer kaybı yaşandığını belirtti.
'Hal böyle iken yetkili olduğu halde etkisini ortaya koyamayan sözde yetkili sendikalar ve konfederasyonun basiretsizliği nedeni ile 2021 yılında da memur maaşlarına yalnızca yüzde 3+3 zam yapılması kararlaştırılmıştır' diyerek sözünü tamamladı.
* * *
Urfalı yaptığı yazılı açıklama da şunlara da dikkat çekti:
'Toplu sözleşme sürecinin kamu görevlileri lehine bir sonuç doğurmadığı ve yetkili konfederasyonun sorunlara çözüm üretme noktasındaki yetersizliği memur ve emeklilerin acil çözüm bekleyen sorunlarının bir an önce sonuca kavuşturulmasını zorunlu hale getirmiştir. Kamu görevlilerinin acil çözüm bekleyen sorunlarının hazırlanacak bir 'Memur Paketi' İçinde TBMM'de yasalaşarak çözüme kavuşturulmasını istiyoruz. Vergi adaletsizliği çözülmeli. Söz verilen '3600 ek gösterge' uygulamasının tüm memurları kapsayacak şekilde genişletilerek hayata geçirilmeli. Bütün ek ödemelerin emekli maaşı hesabına esas alınmalı, kamuda liyakatin geçerli olması, mülakat uygulamasına son verilmeli, bütün güvencesiz sözleşmeli personelin kadroya geçirilmeli. Yardımcı Hizmetler Sınıfı personelinin Genel İdare Hizmetleri sınıfına geçirilmesi, memurlara ek zam yapılması konularındaki taleplerimizde ısrarcıyız.'
* * *
Haydar Hocam inşallah sesinizi duyan bir hükümet yetkilisi olur da bu taleplerinizi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a iletir.
* * *
Memur-Sen Eskişehir Temsilcisine soruyorum;
1- Toplu Sözleşme de yetkili konfederasyon Memur-Sen, 2021 yılında memur maaşlarına yüzde 3+3 zam yapılmasına nasıl razı oldu?
2- İğneden ipliğe, yiyecekten-içeceğe, sebzeden-meyveye gelen zamdan Memur-Sen Konfederasyonuna üye olan memurlar etkilenmediler mi?
3- En az 4 bin TL maaş alan bir memurun maaşına gelecek aylık 120 TL sizce yeterli mi?
4- Yoksa Memur-Sen, yüzde 3+3'e razı olduğu için memurların kayıplarını kasasından mı verecek?
5- Memur-Sen Genel Merkez yöneticileri bırakın üniversiteye veya liseye gideni, ortaokula hatta ilkokul öğrencisi olan çocuklarına 'Al bu 120 TL'yi bir ay benden harçlık isteme' desinler.
Bakalım çocukları nasıl tepki gösterecekler?