14 Mayıs seçimlerine 20 gün kaldı. Araya Ramazan Bayramının girmesi seçimin ateşini düşürdü. Bayram bitti. Bugünden itibaren milletvekili adaylarını sahada daha sık göreceğiz.
Şu bir gerçek ki şehir de eski seçim heyecanı yok. Geçmişte adeta şölen havasında geçerdi. Şehir siyasi partilerin bayrakları donanır, seçim bürolarının içi ve önü dolar taşardı.
Ancak yaşanan ekonomik sıkıntılar ve geçim derdi insanları siyasi partilerden soğuttu.
Bayramın birinci günü bayram namazından çıkarken 5-6 kişinin sohbetine kulak misafiri oldum.
İçlerinden orta yaşlısı olan, 'Bu bayram ilk kez çocuklara kıyafet, ayakkabı almadım. Hanım baklava istedi. Tatlıcı dükkanın önünden geçerken fiyatlara baktım. 1 kilo baklava 150 TL olmuş. Onun yerine fiyatı daha ekonomik olan tulumba tatlısı aldım. Bayram şekerinin en ucuzunu alabildim. Pazara gittim. Sebze meyve fiyatları katlamış. Eşim kıyma istedi. Kasaba gittim bir kilo kıyma 300 lirayı aşmış. 250 gram alabildim. Aldığım 8 bin 500 lira ile bunları alabilmek mümkün değildi. Çocuklar bayram kıyafeti alamadığım için biraz buruktular. Çünkü aldığım maaşla ancak evin zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabiliyorum' diye yakındı.
Cami önünde sohbet edenler, 'Bizde alamadık' diye dert yanan arkadaşlarını teselli ettiler.
Sohbet edenlerin içlerinden birisi ise, 'Sayın Cumhurbaşkanı müjde verdi. Evlerde sıcak su için kullanılan doğalgazdan bir yıl ücret alınmayacak. Bu ayda ısıtmada kullandığımız doğalgaza ücret ödemeyeceğiz' deyince şunu söyledi:
'Arkadaş ben mutfak ve banyoda kullandığım sıcak su için ayda ortalama 100 TL doğalgaz parası ödüyorum. Bu parayı ödemesem benim geçim sıkıntımı hafifletecek mi? Esas ısınmada kullandığım doğalgaz bedeli düşürülmeli. Ocak-Şubat ve Mart aylarında bin lira yakıt için doğalgaz parası ödedim. Geçen yıl en yüksek ödediğim fatura bedeli 600 TL idi. Cumhurbaşkanı bir ay ısınmada kullanılan doğalgazın parası alınmayacak dedi. O da nisan ayının 20'sinden itaberen geçerlimiymiş. Zaten yaz geldi. Havalar ısınmaya başladı. Fatura bedelleri 3'de bire düştü. Madem doğalgaz bulduk. Yerli gaz kullanacağız. O zaman özellikle de ısınmada kullandığımız doğalgaz bedeli yarıya düşürülsün. Ben işte o zaman aile bütçesine destek yapılmış olduğunu anlarım'.
* * *
Bayram da eş dost ziyaretleri yaptım. İkinci günü Afyon'a gittik. Afyon'da da seçim heyecanı göremedim.
Eşimin yeğenininAfyon'da kadın giyim mağazası var.
'Ahmet bayram öncesi satışlar nasıldı?' diye sordum.
'Enişte geçen sene ki satışlar olmadı. Dükkana giren müşteriler beğendikleri kıyafetlerin ücretini öğrendikten sonra almadan çıktılar. Ben biraz daha ekonomik fiyatlı kıyafetler satıyorum. Buna rağmen umduğum satışı yapamadım. İnsanların alım gücü kalmamış. Yaklaşık bir yıldır para kazanmıyorum desem inanmazsın. Eleman çalıştırmıyorum. Eşimle birlikte mağaza da duruyoruz. Bir de eleman çalıştırmış olsam altından kalkamam. Dükkan kirası, elektrik, yakıt giderlerini ancak karşılıyorum. Dükkanı kapatırken kasaya bakıyorum. 150-200 TL kar kalmış. İnan bazı aylar kazancım asgari ücretin bile altında kalıyor' dedi.
* * *
İnsanlar aldıkları asgari ücretle artık geçinemiyor. Esnaf bırakın normal günlerde dini bayramlar öncesi bile umduğu satışı yapamıyor. Çünkü insanlar bırakın giyim-kuşam almayı evini bile geçindirmekte zorlanıyor.
Bir baba ilk kez bir bayram öncesi çocuklarına bayramlık kıyafet alamayacak duruma gelmiş.
İlk kez bayramda misafirlerine baklava ikram edemeyecek kadar geçim sıkıntısına düşmüş.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Enflasyon önümüzdeki aylarda ciddi düşecek' diyor.
Düşer mi düşmez mi bilemem.
Bunu zaman gösterecek.
Ancak şu bir gerçek.
İnsanları yaşadıkları ekonomik sıkıntı adeta boğar hale getirmiş.
Özellikle emekli ve dar gelirlilerden kime dokunsanız dert yanıyor.
14 Mayıs'ta kim cumhurbaşkanı olursa olsun, TBMM'de çoğunluğu hangi ittifak kazanırsa kazansın önceliği dar gelirlerin yaşadıkları ekonomik sıkıntıyı gidermek olmalı.
Her gün artan fiyatları durdurabilmenin çaresini bulmalı.
Yoksa her kesimin maaşlarına 2-3 bin lira zam yapılsa da belki birkaç ay biraz rahat nefes almalarını sağlar. Sonra yine aynı sıkıntılar yaşanmaya devam eder.
* * *
BİZ KİRLETİYORUZ ONLAR TEMİZLİYOR
Zaman zaman kendi kendime şunu soruyorum.
'Avrupa Birliğine Türkiye'yi neden almıyorlar?'.
Almamalarının altında birçok neden var.
Türkiye'nin nüfus çoğunluğu ve nüfusunun yüzde 99'unun Müslüman olması gibi nedenler başta geliyor.
Daha sonra da siyasi etkenler…
Türkiye'yi sevmiyorlar.
Ama çuvaldızı biraz da kendimize batıralım.
Türkiye'nin daha doğrusu Türk insanının hiç mi suçu yok?
* * *
'Müslüman ülkeyiz'diyoruz.
Müslümanlıkla övünüyoruz.
Müslümanlığın emrettiği şartlardan birisi de temizlik…
Kendimizi, evimizi, yaşadığımız çevreyi temiz tutmak.
Peki, bunu yapabiliyor muyuz?
Hayır.
Sokaklarımızda çöp konteynırları var.
Ama bazılarımız hala çöpü içine değil dışına atıyoruz.
Elimizi yüzümüzü sildiğimiz kağıt mendilleri, sigara paketlerini, meyve sularının kutularını, sokakta gezerken alıp içtiğimiz plastik su şişelerini hatta maskeleri yere atıyoruz.
Piknik yapma yerlerimiz, ormanlık alanlarımız var.
Piknik yaptıktan sonra atıklarımızı konteynırlar yerine oturduğumuz yerde bırakıp gidiyoruz.
Bu mu Müslümanlık!
* * *
Piknik alanında piknik yapanların çevreye gelişi güzel bıraktıkları atıklarını ya belediyeler ya da Orman Bölge Müdürlüğü temizlettiriyor.
Aradan geçen bir ay sonunda Belediyelerin veya Orman Bölge Müdürlüğü ve gönüllü STK'ların iş birliği ile temizlenen ormanlık alan kısa sürede yine çöplerle dolmuş. Sanki hiç temizlenmemiş görüntüsünde.
Havalar biraz düzelsin insanlar yine gidip piknik yapacaklar. Bir ay sonra tekrar gidip bakalım yine pislik içerisinde.
* * *
Şehrimizin nadide güzelliklerinden biri olan Porsuk Çayı'nın kent içinden geçen kısımları çoğu zaman gençlerin çöplerinden ve çekirdek kabuklarından geçilmiyor. Geleceğimizin teminatı olan eğitimli dediğimiz gençler böyle yaparsa diğer vatandaşlarımız neler yapmaz.
* * *
'Çevremizi Temiz Tutalım' afişleri olmasına rağmen koca koca insanlar hala piknik yaptıkları yerleri kirletiyorsa, piknikten sonra atıklarını konteynırlara atmıyorlarsa onlara bazıları bir hayvan adıyla hitap ediyorlar.
Aslında haksızlık ediyorlar.
Bazı hayvanlar tuvalet ihtiyacını giderdikten sonra üzerini kapatıyorlar.
O bilinçle olmasa bile çevreyi kirletmiyorlar.
Bakalım yaşadığımız çevremizi, şehrimizi ne zaman kirletmemeyi öğreneceğiz.
* * *
KILIÇDAROĞLU VE YAVAŞ YARIN ESKİŞEHİR'DE
Millet İttifakının cmhurbaşkanı adayı ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yarın Eskişehir'e gelecek.
Kılıçdaroğlu 25 Nisan Salı günü saat 14.30'da Sıhhıye Meydanı'nda Eskişehirlilere seslenecek. Düznelenecek mitinge Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Mansur Yavaş da katılacak.
* * *
KISSADAN HİSSE:
Önemli olan, koşullar değil, seçimlerinizdir…
Hazır olun ya da olmayın, bir gün sona geleceksiniz.
O gün geldiğinde zenginliğiniz, hıncınız, kininiz, öfkeleriniz, hayal kırıklarınız, umutlarınız, tutkularınız, planlarınız ve yapmak istediklerinizin hiçbir önemi kalmayacak.
Öyleyse önemli olan nedir?
Yaşadığımız günlerin değeri neyle ölçülür?
Önemli olan, ne aldığınız değil, ne verdiğinizdir.
Önemli olan, öğrendikleriniz değil, öğrettiklerinizdir…
Önemli olan, doğruluk, dürüstlük, merhamet, fedakarlık ve cesaretle atmış olduğumuz her adımla, başka yaşamları zenginleştirmiş olmanızdır…
Önemli olan, yetenekleriniz değil, karakterinizdir.
Önemli olan, diğer insanları yüreklendiren, onların sizi takip etmesini sağlayan örnek bir insan olmaktır.
Önemli olan, kaç kişi tanıdığınız değil, siz gittiğinizde ebedi bir yoksunluk hissedecek olan insanların sayısıdır.
Önemli olan, hatıralarınız değil, sizi sevenlerin kalbinde yaşayacak olan hatıralarınızdır.
Önemli olan, ne kadar uzun süre hatırlanacağınız değil, kimler tarafından ne şekilde hatırlanacağınızdır.
Önemli bir hayat yaşamak rastlantıyla olmaz.
Önemli olan, koşullar değil, seçimlerinizdir…
(Michael Josephson)
* * *