'İşgal altında bulunan bir ülkede Cuma namazı kılınmaz. İşgal altındaki topraklarda ve Fransız bayrağının asıldığı kalede, Cuma namazı kılınmaz.' (Kahramanmaraş Ulu Cami'i İmamı Rıdvan Hoca) (1919).
Tealî İslam Cemiyeti
Birçok araştırmaya göre; Cemiyetin ana amacı dinsel öğretileri öne çıkarıp geniş halk kitlelerine ulaşarak insanları Kuvay-ı Milliye'ye karşı cephe almaya ikna etmek olarak görülmekte. Yeni kurulan Teali İslam Cemiyetinin kuruluş nizamnamesi de şöyledir;
a) Vesail-i adîde ile hakayık-ı dînîyeyi Müslümanların ruhlarına ifaza, terbiye ve adab-ı İslamiyeyi ta'lîm,
b) Ulûm-ı şer'iyyeye bi hakkın vakıf ve fünûn-ı saireden zamanın ihtiyacatıyla mütenasib malûmatı haiz ve ahlak-ı Nebeviye ile mütehallık alîm-i dînî yetiştirmeğe ve herkes içün bilinmesi zarûrî olan ulûm-ı dîniye ve ma'lûmat-ı saire ile ahlak-ı fazıla-i İslamiyeyi efrad-ı müslimîn meyanında neşr ve ta'mîme sarf-ı mesa'î eylemek,
c) Beyne'l-müslimîn revabıt-ı uhuvvetin takviyesiyle tesanüd ve tekafül-ı ictimaiyenin inkişafına çalışmak,
d) Efrad-ı müslimîn arasında ferdî ve ictimaî teşebbüsat-ı iktisadiyenin inkişafına sa'y-u gayret etmek,
e) Efrad-ı Müslimînden işsiz olanlara kabiliyetlerine göre iş bulmağa çalışmak ve düçar-ı zarûret olanlara, mümkün mertebe yardım etmek,
f) Küûl, kumar, fuhuş gibi efradı sefalete, heyet-i ictimaiyeyi tereddî ve inhitata sevk eyleyen muzır şeylerin men'i esbabına tevessül etmektir.
Cemiyetin Nizamnamesindeki temel argümanlar; İslamı güzelleştirmek, yoksullara düşkünlere yardım etmek, insanları ilim irfan sahibi yapmak, kötü alışkanlıklara karşı mücadele edip insanları doğru yola sevk etmektir. Görünüşte bir sosyal yardım ve ilim cemiyetidir. İskilipli Atıf bu çabanın içindeyken memleketin bir çok yerinde birçok din önderi milli kurtuluş çareleri aramaktadır ;
6 Haziran 1919'da Atatürk'ün isteğiyle Havza'da Cuma namazı sonrası İzmir'in işgalinde şehit olanlar için mevlidler okunmakta ve mitingler düzenlenmektedir. Mitingde bölgenin tanınmış hocalarından Sıtkı Hoca halka şöyle seslenmektedir;
'Ey cemaat düşmana karşı koymak için elde sopa lazımdır. En gücü yetmeyen en hakir Müslüman Türk bile bugünden tezi yok birer sopa edinmelidir. Buna da imkanım yok diyebilen kimse var mı? Varsa o da evinde kazmayı, keseri, bıçağı, o da yoksa yumruğunu hazırlasın. Artık zamanı gelmiştir. Hz. Allah da, Peygamber Efendimiz de böyle emrediyor.'
Amasya'da 13 Haziran 1919'da, Abdurrahman Kamil Efendi, Sultan Bayezid Camii'ndeki vaazında halka şöyle seslenir;
'Muhterem evlatlarım! Türk milletinin, Türk hakimiyetinin artık kıymeti mevcudiyeti kalmamıştır. Madem ki milletimizin, şerefi, haysiyeti, istiklali tehlikeye düşmüştür. Artık bu hükümetten iyilik ummak bence abestir. Şu andan itibaren padişah olsun, isim ve unvanı ne olursa olsun, hiçbir şahsın ve makamın hikmet-i mevcudiyeti kalmamıştır. Yegane çare-i halas (kurtuluş yolu) halkımızın doğrudan doğruya hakimiyetini ele alması ve iradesini kullanmasıdır..'
Kahramanmaraş Ulu Cami'inde Rıdvan Hoca da Cuma namazında halka şöyle seslenir;
'İşgal altında bulunan bir ülkede Cuma namazı kılınmaz. İşgal altındaki topraklarda ve Fransız bayrağının asıldığı kalede, bu olduğu müddetçe Cuma namazı kılınmaz.'
Bu söz üzerine cemaat minberdeki sancağı alarak dışarı çıkar. Bu sancağın altında toplanan insan seli kaleye doğru akarken, kalede bulunan Fransız jandarmaları, silahlı bir çatışmayı göze alamayarak arka kapıdan kaçarlar.
Bütün bunlar olurken İskilipli Atıf, cemiyetin başkanı olur. Birçok yayın, Cumhuriyet düşmanlarının 'İskilipli hoca o beyannameleri kabul etmedi tekzip etti' savunmasının hiçbir delili olmadığında birleşmektedir. İskilipli, Teali İslam Cemiyetini kurduktan sonra İstanbul'daki İşgal kuvvetlerine bir bildiri yazar. 15 Şubat 1920'de Alemdar Gazetesi'nde 'mühim bir muhtıra' başlığıyla verilen bildiri özetle şöyledir;
'Asaletmeab, Mümessili bulunduğunuz Devlet-i Muazzama tarafından İstanbul'un Müslümanların ellerinden alınması yahud Hilafet-i İslamiye'nin saltanatdan tefrîki mevzu-ı bahs edilmekte olduğu haberi alem-i İslamı dağıdar-ı teessüf etmiştir.'
İstanbul'un işgalinden 1 ay önce yayınlanan bu bildiride tek endişe hilafet ve İstanbul'un kaybedilme endişesidir. Yani işgalle ilgili tek bir kelime ve şikayet yoktur. Tek korku hilafetin kaybedilmesidir. Aslolan 'Aman hilafete ve İstanbul'a dokunmayın'. Bu muhtıradan 1 hafta sonra bu kez Bolşevizm karşıtı bir beyanname yayınlanır. Bildirinin ana fikri Bolşevizmin İslama aykırı olduğudur. Yani yine sıkıntı, halifelik ve dindir;
'Bolşevikliğin dîn-i İslamın ahkam-ı ulviyesine münafi olduğuna dair Teali-i İslam Cemiyeti tarafından gazetelerde intişar eden beyanname muvafık-ı hak vehakikattir. Dîn-i İslamın ahkam-ı hakimanesi bolşeviklikle ve ağra edilen fukaraya zekat ve sadaka hisseleri ayırmak sûretiyle dest-i muavenetini uzatmış ve onların ihtiyacatını temin için bir tarîk-i meşru' sûrette tatmini ihtiyac etmelerine ne hacet ne de mesağ bırakılmıştır.' (Zavallı Türk Milleti! Daha dün Rusya ezeli düşmanımızdır, diyerek seni Almanlarla beraber harbe sokanlar, bugün de Bolşeviklik adı altında Moskoflarla birleşmeye davet ederek, her gün hakir bir tarzda hayat ve huzurunla en adi bir oyuncak gibi oyanayacaklar mı? Ve sen bu yan kesicilere sonuna kadar aldanmak ve alet olmak mezelletine katlanacak mısın?) (Alemdar, 21 Şubat 1336, nu: 431-2731.)'
Özetlersek cemiyetin siyasi faaliyetleri ; Hürriyet ve İtilaf Fırkasını desteklemek ve Anadolu hareketine karşı cephe almaktır. Bu cemiyet, bilhassa Konya bölgesinde şubeler açmıştır. Hatta Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın taraftarı olan gazeteler tarafından da desteklenmiştir. Teali İslam Cemiyeti Milli Mücadele'ye ve Mustafa Kemal'e kesin olarak karşıdır. İslamcılığı, Batı ile sentezleyen bakış açılarına göre, İngilizler ve Yunanlılar iyidir. Çünkü onların galibiyetlerinin arkasında Kuvay-ı Milliye gibi 'cahilce bir cesaret' değil uygarlık zekası vardır. En önemli ihtiyaçları ise İslamiyetle o 'dehayı' birleştirmektir, hatta bu bir ödevdir (Devam Edecek).