13 ay önce (22 Nisan 2018) Orhan Veli'nin
'Soluk benizli insanlarıyla/Siyah akar Zonguldağın deresi/ Yüz karası değil, kömür karası/ Böyle kazanılır ekmek parası?' dizesiyle anlattığı Zonguldak'taydım.
İÇİMİZİ KARARTTI
Odunpazarı Belediyesi kömürlü termik santrallerin zararlarını yerinde görmek amacıyla Zonguldak Çatalağzı'na gezi düzenlemişti. Bende bu gezide yer almıştım. Zonguldak'a Bolu Mengen üzerinden gittik. Bir doğa harikası olan Mengen bizleri büyüledi. Zonguldak'a ulaştığımızda
'kent çarpık yapılaşma ve kasvetli havasıyla' içimizi kararttı. Karadeniz'deki kentler hep mavi ve yeşilin birlikteliğiyle anılır. Karadeniz kentlerinin aksine Zonguldak artık
'tamamen kömür dumanından bir kara şehre' dönmüş durumdaydı. Türkiye'nin en verimli taş kömür madenlerinin yer aldığı Zonguldak'ın hayatı
'kömür ekmektir' sloganı üzerine kurulu. Çatalağzı ilçesine
'ilk kez 1946'da devlet eliyle' termik santral (ÇATES) kurulmuş. Küçük çapta elektrik üreten bu santral kullanım ömrünü bitirince 1991'de kapandı. Ardından yine devlet eliyle aynı yere yenisi yapıldı. Onu da Elsan firması satın aldı. Daha sonra özel sektör tarafından ard arda kurulan üç termik santral yüzünden kent nefes alamaz hale geldi.
YAŞAMI YOK EDİYOR
Bu termik santrallerde taşkömürü kullanılamıyor. Zonguldak'tan çıkarılan taşkömürleri Ereğli ve Karabük'teki demir çelik fabrikalarında kullanılıyor. Çatalağzı'ndaki termik santraller, yurtdışından kömür ithal ediyor. Bu kömürler yakılarak elektrik üretimi yapıyor. Kömürler gemilerle limana geliyor. Buradan kamyonlarla termik santrallere taşınıyor. Getirilen kömürler üstü açık şekilde termik santrallerin yanına dökülüyor. Termik santral bacalarından ve açık havada depolanan kömürlerden çıkan tozlar Çalatağzı'nı
'karaya boyuyor.' Çatılardaki
'kırmızı kiremitler siyaha dönüşmüş' durumda. Çatalağzı'ndaki Saat Kulesi'nin de kömür karasıyla bulanmış görüntüsü birilerine mesaj veriyor. Ama ne yazık ki anlayan yok. Termik santralin tam karşısında bir okul var. Çocuklar santral çalışırken,
'zehir solumamak için' teneffüse çıkamıyor. Halk kapılarını, pencerelerini açamıyor. Yıkadıkları balkonların yarım saat sonra yine karardığını söylüyorlar. Arap çöllerindeki tozlar çamur olup, şehirlerimize yağmıyor mu? Çatalağzı'ndaki
'termik santrallerden çıkan toz bulutları sadece Türkiye'ye değil, Romanya'ya bile' zarar veriyor. Bitkisel yaşamı yok ederek, insanların sağlığını bozuyor. Termik santrallerde deniz suyu kullanılıyor. Kullanılan sular daha sonra yine denize dökülüyor. Denize de
büyük zararı oluyor.
BÜYÜK ZARAR VERECEK
Eskişehir termik santralinde Zonguldak'taki gibi ithal kömürü kullanılmayacak. Bölgeden çıkan linyit kömürleri yakılacak. Zonguldak çok yağış alıyor. Denizi de var. Buna rağmen kent kömür karası içerisinde. Bizde yapılması planlanan alanda yağış az. Gökçekaya barajından çekilen su
'termik santralde soğutma işinde kullanıldıktan sonra' nereye boşaltılacak? Bu santral yapılırsa, Yeraltı sularımıza büyük zarar verecek. Santrale takılacak
'filtre çözüm' olacak diyorlar. Çözüm olacaksa neden Çatalağzı'nda
'yeni kurulan termik santraller etrafa zehir' saçıyor? Zonguldak'ta ve Çatalağzı'nda sohbet ettiğimiz herkes,
'Biz yandık, sizler yanmayın. Termik santralin kurulmasına asla izin vermeyin' diye uyarıda bulunmuştu. Termik santralin yapılacağı Alpu Bakanlık Kurulu kararıyla
'Büyük Ova' ilan edilerek, koruma altına alınmıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan son Eskişehir konuşmasında bu alanın koruma altına alındığını söylemişti. Ancak Cumhurbaşkanınının sözlerine rağmen Alpu'da sondaj çalışmaları başladı. Demek ki birileri bunu kurmakta kararlı. Eskişehirli bu zehir santralini istemiyor.
HALKA RAĞMEN YAPAMAZSIN
Bu santrali eski Alpu Belediye Başkanı Rafet Demirtaş dışında
'hiçbir AK Partili' savunmuyor. Kentte
'siyasi görüş ayrımı yapmadan termik santraline karşı güçlü bir platform' oluşturulmalı. Herkes Eskişehir'e, Alpu Ovası'na,
'toprağına sahip çıkmak adına' bu platform çatısı altında birleşmeli. Eskişehir'i
'Kara Şehir yapmak isteyenlere karşı' tüm Türkiye'deki en iyi hukukçuları ayağa kaldırmalıyız. Hatta yurt dışında doğa dostu kuruluşlarla diyaloğa geçip, sesimizi tüm dünyaya duyurmalıyız. Bu konuda ne kadar kararlı olduğumuzu iktidara ve buraya santral kurup rant elde etmek isteyenlere göstermeliyiz. AK Parti Yönetimi Eskişehir halkına rağmen, bu kentte hiçbir şey yapılamayacağını bilmeli. Anadolu bozkırında bir yeşil vaha olan Eskişehir'in
'Kara Şehir haline dönmemesi' için bu termik santral sevdasından vazgeçmeli...
***
ODUNPAZARI KÜLTÜR'ÜN YENİ MÜDÜRÜ DEDEOĞLU
Eskişehir eğitim camiasının en başarılı yöneticilerinden olan Ebru Dedeoğlu Odunpazarı Belediyesi Kültür Müdürü olacak. Başarılı kadın yönetici yeni görevine bu hafta içerisinde başlayacağı belirtiliyor
HAKSIZLIK KARŞISINDA
KİMSEYE BOYUN EĞMEZ
Görev yaptığı Şehit Hasan Önal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde hayata geçirdiği projelerle son yıllarda hep öne çıkan Dedeoğlu'nu Atatürk Güzel Sanatlar Lisesi Müdürlüğünden beri tanırım. Son derece dürüst, adil, çalışkan ve
'tuttuğunu koparan' bir yöneticidir. Haksızlık karşısında
'kimseye boyun eğecek bir karakteri' yoktur. Dedeoğlu ODTÜ mezunu olup, iki alanda yüksek lisans sahibi. Branşi İngilizce Öğretmenliği olan Ebru Hanım, Milli Eğitim'in her kademesinde görev aldı. Sendika yönetimlerinde de yer aldı. İlimizdeki Türk Sanat Müziği korolarında yıllardır koristlik ve solistlik yapan Dedeoğlu bu yönüyle de öne çıkıyor. Atatürk Güzel Sanatlar Lisesinde Müzik ve Resim branşlarında ses getiren çalışmaların yanı sıra
'Gönüller Yapmaya Geldik' projesiyle ilçe ve köylerde canlı konser ve resim performansları sergiletti. Bu projeyle yetenekli çocukların Güzel Sanatlar Lisesine kazandırılmasını sağladı.
TÜRKİYE ŞAMPİYONU
Emek Mahallesi'nde bulunan Şehit Hasan Önal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürlüğü döneminde
'Meslek Lisesi Öğrencileri Ailelerle Buluşuyor' Projesini hayata geçirdi. Türkiyede bir ilke imza atarak ihtiyaç sahibi iki çiftin tüm düğün organizasyonunun okul tarafından gerçekleştirilmesini sağladı. Gülben Ergen'in öncülüğünde
'Çocuklar Gülsün Diye Derneği' tarafindan yaptırılan uygulama anaokulunun kendi lisesinde açılmasını sagladrı. Anadolu üniversitesi işbirliğiyle bir ilk olan panel ve defile organizasyonlarını gerçekleştirdi. Okulda öncülük ettiği Avrupa Birliği projesi TRT tarafindan
'örnek proje' olarak yayınlandı. Atlas Dergisi bu projeyi derginin kapağı yaptı. O'nun Müdür olmasından sonra meslek lisesinde eğitim gören kız öğrenciler sportif başarılarıyla adlarından söz ettirdi. Okul Kız Kros takımı bu yıl tarih yazarak, Türkiye Şampiyonu oldu. Bilek Güreşinde, Gülle Atmada, Karate, Tekvando, Kick Boks dallarında Türkiye ve il şampiyonlukları kazandılar. Satrançta ve zeka oyunlarında da başarılı çalışmalar yaptılar.
KURT DOĞRU SEÇİM YAPTI
Oscar Wilde
'Kimi gittiği yeri mutlu eder, kimi de terkettiği yeri' demiş Ebru Dedeoğlu eğitim yöneticisi olarak gittiği her yeri mutlu etti. Sıra Odunpazarı Belediyesi Kültür Müdürlüğüne geldi. Başkan Kazım Kurt, Dedeoğlu'nu bu göreve getirerek, bu konuda doğru bir seçim yaptı. Sanatçı ve lider kişiliğiyle öne çıkan Dedeoğlu sayesinde Odunpazarı Belediyesi Kültür Müdürlüğü yapacağı proje ve çalışmalarla fark yaratacaktır. Ebru Hanıma yeni görevinde başarılar diliyorum. Başarılı olacağına da inanıyorum...
***
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Ahmet Bey, verdiğiniz bu hediye ile beni çok mutlu ettin. dile benden ne dilersen.
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç: Yerel seçimler öncesinde olsaydı, dilerdim. Şimdi dileyeceğim bir şey yok ki!
CHP PM Üyesi Gaye Usluer:Ahmet Abi, o zaman benim için dile. Mesala Genel Başkan Yardımcılığı bana yakışmaz mı?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Milletvekilliğine ol, Parti Meclisi Üyesi ol. O da yetmedi Grup Başkanvekilliğine aday ol. Gaye Hanım şimdi de sıra Genel Başkan Yardımcılığına geldi
***
DÜNYA TARİHİ
NAZİ POP
Yıl 1935. Alman Nazi Kültürünün çocuklarda yerleşmesini sağlamak için o dönemde çıkartılan NAZİ POP. Alman çocukları için tatlı olsa da, Yahudiler için çok farklı anlamları olduğu kesin.
***
KESİNLİKLE
80 yaşında bir adam doktora gider. Doktor adamın sağlığını sorduğunda adam 'Harika, 18 yaşında bir karım var ve benden hamile'der. Doktor bir kaç dakika düşündükten sonra adama döner ve 'sana bir hikaye anlatacağım' der.
'Avlanmaktan çok hoşlanan bir adam varmış. Her gün tüfeğini alarak ava gidermiş. Fakat bir gün dalgınlıkla yanına tüfek yerine şemsiyesini almış. Ormana gitmiş. Ağaçların arasında yürürken karşıda bir geyik görmüş. Hemen şemsiyeyi çıkartmış nişan almış ve ... pat ... geyik yere yığılmış.' Adam şaşırmış ve doktora dönerek 'Olamaz ... Başka birisi vurmuş olmalı' demiş. Doktor 'KESiNLiKLE!'