Doç Dr. Mesut ERŞAN'ın yazdığı ve Odunpazarı Belediyesi tarafından yayımlanan 'ESKİŞEHİR HALKEVİ (1932- 1951)' isimli kitap geçen hafta yerel basınımıza dağıtıldı.
Eskişehir'in kültürel tarihi açısından çok önemli olan bu kitap bende 'Kazım KURT'un Eskişehir Halkevi ilişkileriyle ilgili' bazı anılar canlandırdı. Bu anıları, Halkevleri'nin demokrasi tarihimizdeki yeri ve önemiyle kaynaştırarak tarihe not düşmek istedim.
Bir başka deyişle, 'şiddet sarmalı' ve 'hükümet belirsizliği' gibi sorunların hepimizi bunalttığı günümüz koşullarında, tarihin ve kültürün ılık sularında yapacağım gezintiyi sizlerle paylaşmak istedim.
Halkevleri'nin Kısa Tarihçesi
Halkevleri, Cumhuriyetin kurucuları tarafından 'Cumhuriyet değerlerinin geniş halk kitlelerine ulaştırılması…' amacıyla oluşturulmuş kurumlardır.
Yeni Türk Alfabesi'nin kabulünden sonra, Mustafa Necati'nin bakanlığı sırasında halka okuma yazma öğretmek için 1928 yılında 'Millet Mektepleri', 1930'da köylerde Halk Okuma Odaları açıldı.
Daha sonra 19 Şubat 1932 tarihinde de halk eğitimine yönelik olarak 'Halkevleri' kuruldu.
O yılların tek partili rejim yapısı doğrultusunda CHP örgütleri ve hükümet kuruluşlarıyla iç içe çalışan Halkevleri'nde kültür ve sanatın çeşitli dallarında çok çeşitli ve kaliteli etkinlikler yapılıyordu. 1950'de ülkemiz çapında 478 Halkevi, 4322 Halk Odası bulunuyordu.
Ancak 1950 yılında DP'nin iktidara gelmesinden sonra, toplumsal yaşamımıza mal olan birçok çağdaş güzellik gibi Halkevleri'nin de 'çanına ot tıkandı…'
11 Ağustos 1951 tarihli ve 5830 sayılı yasayla Türkiye genelindeki tüm Halkevleri kapatılarak malları hazineye devredildi.
Halkevleri, 27 Mayıs'tan sonra 'bir dernek statüsünde ve bağımsız bir demokratik kitle örgütü olarak' 21 Nisan 1963 tarihinde yeniden kuruldu. 1963-1980 yılları arasında (Özellikle Ahmet YILDIZ'ın genel başkanlığı döneminde) Halkevleri 'toplumsal muhalefetin önemli merkezlerinden birisi' oldu. 1980 yılında ülkemizde bini aşkın Halkevi şubesi vardı.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra, tüm demokratik kitle örgütleri gibi Halkevleri de kapatıldı ve tüm varlıklarına el konuldu.
1987 yılında beraatla sonuçlanan davadan sonra Halkevleri tekrar açılarak üçüncü dönemine başladı. Bugün ülkemiz çapında 25 ilde 73 Halkevi, 'halkın sağlık, eğitim, ulaşım, barınma, güvenli çalışma yaşamı' gibi alanlardaki sorunlarını çözmek için mücadelesini sürdürüyor.
1932'de ilk açılan 14 Halkevinden birisi olan Eskişehir Halkevi ise 1951 yılında kapatılasıya kadar, (Mesut ERŞAN hocamızın da kitapta belirttiği gibi): 'Eskişehir'in yaklaşık 20 yıllık tarihinde çok önemli rol oynamış…' ve 'Modern ve çağdaş Eskişehir'in kurulmasında ve kentin kültürel varlıklarının gelecek nesillere aktarılmasında çok önemli görev…' üstlenmiştir.
1980 öncesindeki Eskişehir Halkevi'nin ikinci döneminde, o dönemlerin efsane örgütleri TÖB-DER ve DİSK şubeleriyle birlikte çok etkin bir örgüt olduğu gerçeği, belleklerimizdeki sıcaklığını korumaktadır.
Kazım KURT'un Halkevi Süreci
Eskişehir Halkevi'nin üçüncü kuruluş dönemi süreci, benim Kazım KURT'u ilk tanıdığım süreçtir.
1988 yılının sonları (ya da 1989'un başları) idi… 12 Eylül sonrasında Eskişehir'de yeniden toparlanmaya başlayan 'demokrasi güçlerini' bir araya getirmeye çalışan toplantılardan birisiydi… Eskişehir Harb-İş Sendikası salonunda, dönemin yarı illegal koşullarında yapılan o toplantıda, rahmetli Selami VARDAR'ın divan başkanlığında ben, rahmetli Kenan ŞANLIER ve o gün kendisini ilk kez gördüğüm Kazım KURT divan üyesiydik.
O toplantının iki gündem maddesi vardı. Birincisi, '26 Mart 1989 tarihinde yapılacak yerel seçimlerde Selami VARDAR'ın desteklenmesi…' İkincisi de 'Eskişehir'de EĞİT-DER, Halkevleri ve Barış Derneği şubelerinin açılması…'
EĞİT-DER'in kuruluş sorumluluğunu eski TÖB-DER'li öğretmenler olarak bizler almıştık. Eskişehir Halkevi'nin kurucu başkanlığını ise o zamanlar çiçeği burnunda genç bir avukat olan Kazım KURT yüklenmişti.
1989 yılının zorlu koşullarında, Eskişehir'de EĞİT-DER ve Halkevi şubeleri aynı günlerde kuruldular ve uzun süre aynı mekanları kullandılar. Bu iki kardeş örgüt, 'Eskişehir'de 12 Eylül döneminin karanlıklarını ilk yırtan demokratik kitle örgütleri oldular…'
Kazım KURT başkanlığında kurulan Halkevi Eskişehir Şubesi, kurucu yönetimde görev alan deneyimli eğitimciler ve Harb-İş'li sendikacıların da desteğiyle nitelikli ve katılımlı etkinlikler yaptı.
1991'den sonra Kazım KURT'un aktif siyasette yoğunlaşması üzerine Halkevi başkanlığı görevini Av. Sinan ÖZKAR kardeşimiz yüklendi ve 1999'a kadar bu görevi başarıyla sürdürdü.
'Eskişehir Halkevi (1932- 1951)' Kitabı
Bizi anılar denizine sürükleyip götüren böyle bir kitabın kültür dünyamıza kazandırılması çok iyi olmuştur.
Geçmişinde halkevciliğin önemli izleri olan Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım KURT'un, bir vefa borcu olarak bu kitaba destek olması ise çok anlamlıdır.
Kitabın yazarı Doç. Dr. Mesut ERŞAN, ESOGÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi ve Dekan Yardımcısıdır. Sayın ERŞAN'ın bir tarih bilimcisi olarak titizlikle hazırladığı 433 sayfalık kitapta; 90 ek belge ve yüzlerce isim yer alıyor.
Bu kitabın okunması ve gelecekteki araştırmalarda kaynak olarak kullanılması dileklerimle emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum.
Tıpkı Tepebaşı'nı saran 'Beldeevleri' gibi, Odunpazarı'nın da 'Cumhuriyet Halkevleri' ile donatılmasını diliyorum…
Sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla.