CHP'nin '35. Olağan Kurultay Takvimi', 26 Haziran 2015 tarihinden beri işlemeye başladı. Bu takvimin önemli aşamaları şöyle:
1. 15 Ağustos – 6 Eylül 2015: Muhtarlık Bölgesi Delegeleri ve Parti içi Önseçmen Seçimleri.
2. 28 Eylül – 25 Ekim 2015: İlçe Kongreleri.
3. 11 Kasım – 29 Kasım 2015: İl Kongreleri.
4. 35. Olağan Kurultay tarihi: İl kongrelerinin bitirilme tarihine göre sonradan ilan edilecek.
Siyasal partilerde parti içi demokrasinin gelişmesi açısından 'kongreler sürecinin önemli olduğu' bilinir. Ama bu süreç CHP için 'çok önemlidir'.
Çünkü CHP'nin demokratikleşmesi, Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından çok önemlidir.
Türkiye'nin Yakıcı Sorunları En Çok CHP'yi Sıkıştırıyor
7 Haziran'dan sonra ülkemizde kısır bir biçimde sürdürülen 'koalisyon' ve 'erken/yeniden seçim' tartışmaları artık toplumsal gündemimizi boğmaya başladı.
Böylesi bulanık ortamları çok seven 'terör/savaş sarmalı', yakıcı sorunlarımızı katladı…
Bu yakıcı sorunlara ivedi olarak çözüm bulunması sorumluluğu öncelikle CHP'ye düşüyor. Çünkü:
· AKP/RTE, 13 yıldır tek başına elinde tuttuğu iktidarı kaybetmenin hazımsızlığıyla sorumsuzca davranıyor. Bir koalisyonla iktidarı paylaşmamak için kaosu ve şiddeti körükleyerek yeniden seçime zemin hazırlanıyor…
· MHP ve HDP, birbirlerine ve demokrasiye karşı öylesine sorumsuzca saldırıyorlar ki… Ne hükümetsizlik, ne de yeniden seçimin ülkemize yükleyeceği sosyoekonomik sorunlar sanki umurlarında değil.
Oysa CHP'nin onlar gibi sorumsuzca ve umursuzca davranma lüksü yok. Çünkü CHP, Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin temel direği…
Bu durumda CHP, ülkemizde ivedi olarak sürdürülebilir bir koalisyon oluşumu için sorumluluk yüklenmek zorunda. Kamuoyunun çoğunluğunda ve hatta diğer partilerde böyle bir beklenti var.
Ama diğer yanda, CHP'nin böyle bir sorumluluğun altına girmesi halinde ona saldırmak için ellerini ovuşturarak bekleyen bir kesim var…
İşte bu ikilem CHP'yi ciddi anlamda sıkıştırıyor.
CHP'yi sıkıştıran diğer bir ikilem de 'erken/yeniden seçim' tartışmaları… Çünkü CHP diğer partiler gibi sorumsuzca 'hodri seçim meydanı' diyemiyor… Ama gerekirse bir erken seçimden kaçmayacağını da ortaya koymak zorundadır.
Bu iki sıkışık durum yanında, içine girdiği 'kongreler süreci' de CHP'yi ciddi anlamda sıkıştırıyor.
CHP'de Öncelikle Yapılması Gerekenler
'Laik, demokratik, bağımsız ve barış içinde bir Türkiye' umut ve hedeflerinin partisi olan CHP'nin, bu kongreler sürecinde öncelikle kendi içindeki demokratikliği daha da güçlendirmesi ve kurumlaştırması gerekiyor.
Eğer aslolan parti içi demokrasinin daha iyi işletilmesi ise, öncelikle mevcut CHP tüzüğündeki demokratik hükümler işletilerek ve uygulamada daha da katılımcı yöntemler geliştirilerek, önümüzdeki Kongreler Süreci daha demokratik bir biçimde gerçekleştirilebilir.
CHP'nin nümüzdeki Kongreler Süreci'nde öncelikle yerine getirilmesi gereken görev ve sorumluluklar: 'Daha KALİTELİ, daha KATILIMLI ve daha KİTLESEL bir CHP için; birlikte güçlü ve uyumlu yönetimler oluşturmak…' olarak özetlenebilir.
Bunun da herkesçe bilinen iki yolu vardır:
1. Kongreler sürecinin tüm aşamalarında yapılacak parti içi seçimlerin 'çarşaf liste' yöntemiyle yapılmasını sağlamak.
Bu yöntemle üyelerin ve delegelerin özgürce oy kullanmaları sağlanarak, parti içi demokrasinin gelişmesine çok önemli katkılar sağlanabilir.
Ancak, Mahalle Seçimlerinde ve İlçe Kongrelerinde çarşaf liste uygulamadan, bir blok listenin kazandığı delegelerle yapılan İl Kongrelerinde çarşaf listeyle seçim yapmanın pek fazla anlamının kalmayacağı unutulmamalıdır…
Yine unutulmamalıdır ki 'Çarşaf Liste Yöntemi', siyaset biliminde 'en demokratik seçim yöntemi' olarak kabul edilir ve gelişmiş ülkelerin sosyal demokrat partilerinde bu yöntem uygulanır.
Blok Liste yönteminin 'daha pratik olduğu' ya da 'uyumlu yönetimler oluşturacağı' gibi ileri sürülen ve CHP'lilere hiç yakışmayan 'bahanelerin' ise gerçekte hiçbir haklılığı yoktur.
2. Parti içi seçimlerde demokratik uzlaşma kültürü işletilerek; delege seçimlerinde ve ilçe- il kongrelerinde aday listelerini 'ortak hazırlanmış tek blok liste' yöntemiyle oluşturmak…
Bu yöntemle kaliteli yönetimler oluşturulması yanında, partinin 'birlik' imajı da güçlendirilebilir.
Aksi halde, ideolojik temeli olmayan ve kişilere dayanan anlamsız grupların yaratacakları gergin ortamda ve çeşitli ayak oyunlarıyla yapılacak parti içi seçimlerden çıkacak sonuçların, ne partinin bütününe ne de o gruplardan siyasal getirim bekleyen kişilere hiçbir yararı olmaz.
XXXXX
ASKERİN DÜĞÜNÜ…
Geçtiğimiz Pazar akşamı katıldığımız düğün boyunca, Gazeteci- Yazar Önder BALOĞLU dostumuzun 'GÖRÜŞLER' kitabında 'En Büyük Asker' başlığı altında yazdıklarını düşündük…
'BALOĞLU ailesinin can dostları ÇAM ailesinin iki oğlu da aynı dönemde askere gidiyor… Analarının yüreği 'Şırnak'ta, gözü televizyonda ve onuru dilinden hiç eksik olmuyor: En büyük asker benim oğullarım!...'
O yazılanların üzerinden yıllar geçtikten sonra, işte o asker oğullardan 'Emrah'ın düğünündeydik geçen akşam…
Dostumuz Önder BALOĞLU ile Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Oğuzhan ÖZEN birlikte 'nikah tanıklığı' yaptılar.
Biz de GEREDE ve DAĞLI aileleri olarak aralarında bulunmaktan mutluluk duyduğumuz yüzlerce insanla birlikte; 'ülkemizi son günlerde yeniden saran şiddet sarmalına inat', dostluğun, kardeşliğin ve coşkunun yağmur gibi yağdığı bir düğüne tanıklık ettik…
Başta genç çiftler Cansu ve Emrah olmak üzere, İlknur- Arif ÇAM ile Emire-Mehmet ÇETİNKAYA ailelerine mutluluklar dileriz.
Sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla.