4 Şubat'tan bu yana Rus bombardıman uçakları Halep'i bombalıyor, rejime bağlı güçler de muhaliflere ait bölgeyi ele geçiriyor.
Türkiye-Halep 'insani yardım koridoru' kapanıyor ve bu yoldan 60-70 bin Suriyeli, yollara dökülmüş durumda.
15 bin mülteci sınırdan alınıp kamplara yerleştirildi. Nizip karşısında 30 bin kişi daha bekliyor.
Türkiye'ye şu ana kadar '2,7 milyon mülteci' girdi.
Türkiye'de yaşayan her bin kişiye 21 mülteci düşüyor.
Bizim site 290 hane. Bin kişi yaşıyordur herhalde. Sitemizde 21 Suriyeli var demek ki!
Mültecilerin % 11'i kamplarda kalıyor. % 89'u değişik kentlerde, kendi başına ayakta kalmaya çalışıyor.
***
Mülteci yükünü Türkiye, Ürdün ve Lübnan çekiyor.
Bazı mülteciler ülkemize yerleşiyor, iş buluyor, entegre olmaya çalışıyor.
Suriyeli mültecilerin bir kısmıyla, başka ülkelerden kaçak yolla gelen sığınmacılar Türkiye'yi 'transit geçiş' için kullanıyor.
Transit mülteciler, Yunanistan ve Bulgaristan'ın kara sınırlarındaki Frontex (AB sınır muhafız alayı) uygulaması, rahat geçişlerini engellediğinden 'en tehlikeli ve en uç yolları deniyorlar.' Bunlardan yakalananlar ve geri dönenler, tekrar kaçak yolları deniyor.
Avrupa'ya kaçak yollardan geçme isteğine; sosyal hayat, iş olanakları, insan hakları önemli motivasyon sağlıyor.
Büyük çoğunluğunun Avrupa'da çalışan -sıkı bir iletişim halinde oldukları- tanıdıkları var. Almanya'nın '800 bin kişiyi alırım' demesi de bu grupları harekete geçirdi.
***
Ege Denizi'nde büyük felaketler, büyük dramlar yaşanıyor.
Her gün yoğun bir çabayla AB üyesi Yunanistan'ın toprağına kapak atmaya çalışan mültecilerin 'Ege'de sönen hayatları'nı duyuyoruz.
Transit mültecilerin başarı oranının % 99 olduğu söyleniyor.
2 bin ile 15 bin dolar arası para ödüyorlarmış kaçakçılara.
Merdiven altı üretimi, bot ve can yeleği pazarı türedi sahil kentlerinde, kasabalarında.
Rant oldukça büyük. Böyle olunca her gün yeni insan tacirleri devreye giriyor. Sahil Güvenlik 25 tane yakalıyor, aynı gün 35 tane yeni tacir türüyor. Yasadışı örgütlerin, hatta PKK'nin de el attığı söyleniyor insan kaçakçılığına. Amaç Yunanistan değil, hedef Almanya!
'Göçmen sorunu, bir Almanya sorunudur.'
***
Kriz Avrupa'da şok etkisi yarattı. AB ülkeleri, yeni üyelerden göç beklerken, Ortadoğu batağından kaçan mültecilerle karşılaştılar. Kaçak yollarla yaklaşık 'bir milyon mülteci' geçti Avrupa'ya.
Avrupa'nın sorunu sadece Türkiye üzerinden gelenler değil. Cezayir, Tunus, Fas, Libya üzerinden de yoğun göç dalgaları alıyorlar.
AB, 'mültecilerin durdurulması ve geri kabulü' karşılığında Türkiye'ye başlangıç için 3 milyar Euro vermeyi kararlaştırdı. Yunanistan'ın kuzey sınırına da tel örgüler çekmeyi planlıyor.
Almanya Şansölyesi Merkel, siyasi kariyerini ortaya koydu bu konuda.
Komşu kızı gibi oldu, her hafta bizde!..
Almanya, büyük şoka rağmen ne yapacağını saptıyor. Yıllara dağıtarak alacağı 800 bin göçmenle ilgili 'çalışacakları işler, oturacakları konutlar' konusunda planlar yapıyor.
İnsan haklarına dayalı hareket ederken; yaşlanan ülke nüfusuyla birlikte, eksilen ekonomik iş gücünün de hesabını yapıyor.
***
Biz ise, günlük yaşayan bir milletiz. Yumurta kapının ağzına gelmeden hareket etmeyi sevmeyiz.
Bulunduğumuz coğrafyanın sürekli, sürpriz olaylara açık olduğunu da göz önünde bulundurarak, iktidarın hatalı dış politikasına rağmen 'kendimizi suçlamak da doğru değil.'
Ortadoğu'nun bize bulaşan çamuru ve tozu, başımızdaki terör belası planlı hareket etmemizi engelliyor.
350 bin kişilik Bulgaristan Türkleri, 500 bin kişilik Peşmerge göçlerinden edindiğimiz tecrübe şimdilik işimize yarıyor.
Ancak bu kez sayı da, sorunlar da çok fazla. Üstelik savaşa girme olasılığı da yan cebimizde duruyor.
***
Almanya'da 2015'te kayıtlı mülteci sayısı 915 bin.
Türkiye'deki mülteciler arasında yapılan araştırmaya göre; % 20'si Almanya'ya, % 10'u İsveç'e, % 3'ü Avusturya'ya, % 3'ü Hollanda'ya vb. gitmek istiyor.
Kimse Yunanistan, Portekiz, İspanya gibi Güney Avrupa ülkelerinde kalmak istemiyor.
Hele, Müslüman Arap ülkelerini hiç isteyen yok!
Hoş! Onların da mülteci kabul etmek gibi bir istekleri yok!
Mültecilerin motivasyon kaynağı 'din' değil demek ki; 'insan haklarına saygı' duyan ülkeleri seçiyorlar.
***
Notlarımı oldukça özetleyerek yazdım. Yazılacak o kadar çok yönü var ki sorunun.
Daha çok konuşacağız mültecileri!