İYİ Parti’den istifa ederek AK Parti’ye katılan Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu, istifasının ardından yapılan eleştirilere, “Maddi manevi hiçbir beklenti olmadan, Türkiye Yüzyılına inandığım için, Sayın Cumhurbaşkanımızın yurt içi, yurt dışı politikalarına inandığım için AK Parti'ye geçtim. Milli duruştan, yüzde yüz millilikten dolayı geçtim" diye yanıt vermiş.
Daha önce de yazdım.
Nebi Hatipoğlu, milletvekili seçildikten sonra partisinden istifa ederek başka bir partiye katılan ilk milletvekili değil.
İYİ Parti’den geçtiğimiz günlerde istifa eden başka milletvekilleri de oldu.
Belki de önümüzdeki günlerde onların içerisinden AK Parti’ye geçenlerde olabilir. Veya CHP, MHP’ye de katılabilirler.
Geçmişte de seçildikleri partilerden istifa ederek bağımsız kalan da parti değiştiren de birçok milletvekili oldu.
Milletvekili seçildikten sonra fikir ayrılığı veya doku uyuşmazlığı yaşadıysa bu nedenle o parti de kaldığı sürece hizmet anlamında yetersiz kalacağına inandıysa istifa etmesi gayet doğal.
Kimse kimseyi istemediği bir yerde zorla tutamaz.
Geçtiğimiz yıllarda AK Parti’den milletvekili seçildikten sonra istifa ederek CHP’ye geçen milletvekilleri de oldu.
Bu nedenle ben Nebi Hatipoğlu’nun seçildiği İYİ Parti’den istifa ederek AK Parti’ye katılmasından dolayı yapılan eleştirileri doğru bulmuyorum…
* * *
Gelelim yazımın başlığına…
AK Parti’nin çiçeği burnunda Milletvekili Nebi Hatipoğlu, pazartesi günü AK Parti il binasında MKYK Üyesi Ali Demirel Eskişehir, milletvekilleri Ayşen Gürcan, Fatih Dönmez ve İl Başkanı Süleyman Reyhan’ın katıldığı toplantıda istifa gerekçesini, yaklaşan yerel seçimler öncesi Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olup olmayacağı konular hakkında açıklama yaptı.
4 gündür yaşadığım mevsimsel hastalık nedeniyle evden çıkmıyorum.
Hatipoğlu’nun basın toplantısına gitmeye niyetlendim.
Ancak kendimi tam iyi hissetmediğim için vazgeçtim.
İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu’nun basın toplantısında neler söylediğini gerek dünkü yerel gazetelerden gerekse internet haber sitelerinden göz gezdirdim.
Bir sözü dikkatimi çekti…
2014 de yapılan yerel seçimlerde AK Parti’nin Odunpazarı Belediye Başkan adayı Nevzat Önder’di.
Kendisiyle seçim öncesi ES TV’de yaptığım programda söylemiş olduğu şu söz hala hafızamdan çıkmıyor…
“AK Parti’den Odunpazarı Belediye Başkanı seçilen Burhan Sakallı 100 bin oy almıştı. Ben bu seçimde Burhan Sakallı’nın aldığı 100 bin oyu artırmak için çalışacağım.”
Nevzat Önder, Burhan Sakallı’nın aldığı 100 bin oyu cepte görüyordu.
Seçimde 82 bin 968 oy aldı.
Sakallı’nın aldığı oyun bile gerisinde kaldı.
40 BİN ŞAHSİ OYUM VAR
Pazartesi günkü basın toplantısında AK Parti Milletvekili Nebi Hatipoğlu’da, Nevzat Önder’in söylemine benzer söz ifade etmiş.
“14 Mayıs milletvekili seçiminde 90 bin oy aldım. Bu 90 bin oyun Eskişehir'in içindekiler bilmez, bir kısmı da herhalde Nebi Hatipoğlu'nun kendi oyudur. AK Parti'den, MHP'den ve diğer partilerden bizi sevdikleri, saydıkları için oy veren insanlar da var. Bunların sayısının 40 binin üzerinde olduğunu düşünüyoruz."
* * *
Doğru olabilir de olmayabilir de.
Nebi Bey 40 binin üzerinde şahsi oyunun olduğunu acaba nasıl tespit etti?
40 bin kişiyle tek tek görüşerek “kime oy verdiniz?” diye mi sordu.
2018 SEÇİMİNDE İYİ PARTİ 76 BİN OY ALDI
Bir gerçek var. O da İYİ Parti’nin 2018’de yapılan milletvekili genel seçimlerinde aldığı oy.
2018’deki milletvekili genel seçiminde İYİ Parti Eskişehir’de 76 bin 535 oy alarak bir milletvekili çıkarmıştı.
14 Mayıs 2023 seçimlerinde ise 87 bin oy aldı.
Bu oyların 40 bini Nebi Hatipoğlu’nun şahsi oyu ise 2018’de İYİ Parti’ye oy verenlerin yarısının oyu hangi partiye gitti?
Nebi Bey’i seven AK Parti, MHP ve diğer partilere gönül vermiş 40 bin kişi kendisinin hatırına oy verdiyse o zaman İYİ Parti’nin oyu 100 binin üzerinde olmalıydı…
14 Mayıs seçiminde seçmen sayısının beş yıl önceki seçimden fazla olduğunu düşünürsek İYİ Parti’nin oyu 10 bin civarında artmış…
Hadi ilk defa oy kullanan seçmenlerden bir kişi dahi İYİ Parti’ye oy vermedi diyelim.
O zaman Nebi Hatipoğlu’nun şahsi oyu 40 binin üzerinde değil 10 bin civarında olmaz mı?...
* * *
DİĞERLERİNİ BİLMEM AMA YAŞAR BİLDİRİCİ’YE HAKSIZLIK YAPMIŞ
Demokrat Parti İl Başkanı Hüseyin Özcan, Adalet Partisi döneminden beri gelen geleneği yaşatmaya çalışıyor.
Her ne kadar partisi kan kaybetse de hala davasından vaz geçmeyen Demokratlar pazar günleri partiye giderek hep konuşmacıları dinliyor hem de bu vesile ile partilerine destek veriyorlar…
Pazar toplantılarında İl Başkanı Özcan’ın, zaman zaman ülke gündemiyle ilgili yaptığı konuşmalar dikkat çekiyor. Bazen ulusal basında bile yer buluyor.
Geçtiğimiz pazar günü de kamuda boşalan üst düzey yöneticiliklerine yapılan atamaları eleştirmiş…
İşte o sözleri:
“İl Sağlık Müdürü değişti. Uğur Bilge o gitti onun yerine MHP’ye yakın bir isim geldi. İşkur Müdürü yanı şekilde değişti. Yeni milletvekillerine yakın isimler atandı. Bu da atananların, göreve getirilenlerin liyakat sahibi olmadığı sadece milletvekillerini yakın olduklarını ortaya çıkarıyor. Bu da son derece yanlış. Bunları da AK Parti Eskişehir Milletvekili Ayşen Gürcan yapıyor. Ayşen Gürcan teşkilata daha yakın bir isim gibi görünüyor. Bakan Bey (Fatih Dönmez) biraz daha Ankara siyasetinde görünüyor. Getirdikleri isimler gerçekten liyakate uygun değildir. Eskişehir’deki bürokratların atamasının arkasında AK Parti Eskişehir Milletvekili Ayşen Gürcan vardır ama kendisinden liyakatli atamalar bekliyoruz. Kendisine yakından öte bu işi yapabilecek atamaları mutlaka bekliyoruz. Buna dikkat ederlerse şehirde tam bir uyum içinde ciddi bir çalışmayı ancak öyle görebilirler...”.
* * *
Kendisine şunu hatırlatmak isterim.
Doğruyol ve Anavatan Partilerinin iktidarları döneminde de Eskişehir Milletvekilleri kamudaki üst düzey yönetici atamaları yaptırmıyorlardı?
DYP’nin iktidar olduğu dönemlerde Eskişehir Milletvekili İbrahim Yaşar Dedelek, Fevzi Yalçın. TBMM Başkanlığı yapan Hüsamettin Cindoruk kendi istedikleri isimleri daire müdürü yaptırmadılar mı?
Özellikle Anavatan Partisi döneminde Dedelek, Genel Başkan Yardımcılığı hem de Devlet Bakanlığı yaptı.
O dönem de hiç mi bürokrat değişikliği olmadı.
Her iktidar kendisine yakın isimleri müdür olarak atar.
Bu yıllardır değişmeyen uygulama.
Yarın Demokrat Parti iktidara gelse onlarda kendilerine yakın gördükleri isimleri atayamayacaklar mı?
İş-Kur’un yeni müdürü Fatih Acar’ı tanımıyorum.
Eskişehir dışından geldi.
Ama İl Sağlık Müdürlüğüne atanan Öğr. Gör. Uz. Dr. Yaşar Bildirici Eskişehirli.
Yıllardır Eskişehir’de hekimlik yapıyor.
Kendisini 40 yıldır tanırım.
Yıllardır Devlet Hastanesi Başhekimliğini yaptı.
Şehir Hastanesi’nin de kurucu başhekimi idi.
Cumartesi-Pazar günü olmak üzere bir hafta sonunda Devlet Hastanesini sorunsuz bir şekilde Şehir Hastanesi’ne taşıdı.
Türkiye’nin sayılı Şehir Hastanesi’nin 2018 yılından beri de Başhekimliği görevini yaptı.
Yaşar Bildirici gerek Devlet gerekse Şehir Hastanesi Başhekimi iken yaptığı hizmetler Sağlık Bakanlığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından takdir görmüş olmalı ki İl Sağlık Müdürü olarak atandığını düşünüyorum.
Bildirici için, “Liyakat uygun değil” demiş Demokrat Parti İl Başkanı.
Dr. Yaşar Bildirici, 40 yılı aşkın süredir hekimlik yapıyor. 1997-2000 yılları arasında Eskişehir Devlet Hastanesi Başhekim yardımcısı olarak çalıştı.
17 Aralık 2017 yılında Eskişehir Devlet Hastanesi Başhekimi oldu.
5 yıldır başhekimlik yapan bir ismin İl Sağlık Müdürü olarak atanmasını eleştirenler, büyük ihtimalle kendisini tanımıyor.
DP İl Başkanı Hüseyin Özcan, özel kaleminden randevu alıp Yaşar Bildirici’ye “hayırlı olsun” ziyaretine gitsin.
O zaman “liyakatli” olup olmadığını kendisini tanıdıktan sonra daha iyi anlayacaklarını düşünüyorum.
* * *
DÜŞÜNDÜREN HİKÂYE:
ÖNEMLİ OLAN
Hazır olun ya da olmayın, bir gün sona geleceksiniz.
O gün geldiğinde zenginliğiniz, hıncınız, kininiz, öfkeleriniz, hayal kırıklıklarınız, umutlarınız, tutkularınız, planlarınız ve yapmak istediklerinizin hiçbir önemi kalmayacak.
Öyleyse önemli olan nedir?
Yaşadığımız günlerin değeri neyle ölçülür?
Önemli olan ne aldığınız değil ne verdiğinizdir.
Önemli olan, öğrendikleriniz değil, öğrettiklerinizdir…
Önemli olan, doğruluk, dürüstlük, merhamet, fedakârlık ve cesaretle atmış olduğunuz her adımla, başka yaşamları zenginleştirmiş olmanızdır…
Önemli olan, yetenekleriniz değil, karakterinizdir.
Önemli olan, diğer insanları yüreklendiren, onların sizi takip etmesini sağlayan örnek bir insan olmaktır.
Önemli olan, kaç kişi tanıdığınız değil, siz gittiğinizde ebedi bir yoksunluk hissedecek olan insanların sayısıdır.
Önemli olan, hatıralarınız değil, sizi sevenlerin kalbinde yaşayacak olan hatıralarınızdır.
Önemli olan, ne kadar uzun süre hatırlanacağınız değil, kimler tarafından ne şekilde hatırlanacağınızdır.
Önemli bir hayat yaşamak rastlantıyla olmaz.
Önemli olan, koşullar değil, seçimlerinizdir…
Michael Josephson
* * *
FIKRA:
Bir Gram Bal İçin Birkaç Kilo Odun Yiyemem
Bir dostu Nasreddin Hoca’ya birkaç kilo keçi boynuzunu hediye getirir ve;
“Hocam, çam sakızı çoban armağanı, bizim oralarda olanlardan sana hediye getirdim” der.
Hoca Efendi, keçi boynuzlarını ve dişlerini şöyle bir kontrol ettikten sonra;
“Sağ ol komşu, bir gram bal için bir birkaç kilo odun yiyemem” der.
* * *