Yurttaşlar yakında sandığa gidip oylarını kullanacak.
İçlerinde kiremit tozundan kırmızıbiber yapan da olacak, peynire kireç katıp parlatan da.
Ağır gelmesi için sebze-meyveye su zerk eden de olacak, patates katkılı tereyağı satan da.
Seçimlerde yıllarca görev alanlar, insanımızın hile ile kazanmayı ne kadar sevdiğini de, demokrasiden ne anlamadığını da iyi bilir.

***

İşin teknolojik boyutunu, trafo kedilerini, mühürsüz zaferleri yazmayacağım.
Mükerrer listeleri, açık ve toplu oy kullanma matinelerini, torba transferlerini, tutanakta kayan kalemleri de bir kenara koyalım.
Nostaljik bir turla, insanımızın ürettiği geçmiş seçim hilelerinden birkaçına göz atalım istedim.
Hilesever insanımızın marifetlerine…

***

İlk olarak 'gıda kumanyası'nın rüşvet olarak kullanılması,
Sonra 'yedirme-içirme yöntemi' gelir aklımıza.
Propaganda döneminin bu yıl Ramazan ayına denk gelmesi adaylar için büyük lütuf oldu. 'Hayır' yapanın adının bile söylenmesinin ayıp olduğu bu toplumda, iftar çadırları gümbür gümbür reklamlarla oy devşirme alanları olacak gibi. Bu seçimde;
İftar sofraları 'hayır'dan ziyade, oy almak için kurulacak.

***

Bir başka yöntem 'Kuran'a el basıp yemin ettirme'dir.
Dindar seçmenin 'çarpılma korkusu'ndan beslenir.
Lafazanlıkla seçmende 'Müslüman-gavur' algısı oluşturulur, oy vereceğine dair Kuran üzerine yemin ettirilir. Çarpılmaya karşı kullanılacağından bu oylara ancak,
'Destur oyu' denebilir.

***

'Yarım para yöntemi'nde ise,
Seçmenin eline yırtılmış bir paranın yarısı tutuşturulur. Diğer yarısının sandıklar açılıp da istenilen sonuç alınınca verileceği söylenir.
Paranın diğer yarısını almak için cansiperane gayret sarf eden bu seçmenin oyuna da,
'Paragöz oy' denir.

***

'Aktarma yöntemi' ilginç.
Sandığa giden ilk seçmen mühürlediği pusulayı cebine koyar, boş zarfı sandığa atıp çıkar. Mühürlü pusula dışarıda kontrol edildikten sonra başkasının cebine aktarılır. İkinci seçmen sandık kurulunun verdiği oy pusulasını aynı parti hizasında, -denetlenebilmesi için- farklı bir yerinden mühürler; aktarılmak üzere cebine koyar. Cebindeki aktarılan oyu zarfa koyar ve sandığa atar.
Bir öncekinden aktarılan oyların bir sonraki tarafından kullanılması işlemi, denetimli bir özgürlükle (!) son seçmen oy kullanıncaya kadar sürer.
Buna da 'denetimli oy' diyelim.

***

'Kombinasyon yöntemi'
Muhtarlık seçiminin ihtiyar heyeti pusulasının elle yazıldığı dönemlerinin değme matematikçilere taş çıkartan yöntemidir. Her pusulanın aday isimleri yerleri değiştirilerek çeşitli kombinasyonlarla yazılır, 'kişiye özel oy' hazırlanır. Oy vereni/vermeyeni ayırabilen bellek gücüne ise hayran olmamak elde değildir.
Bu yöntemler artık yok. Ancak teknoloji gelişir de hileseverler boş durur mu? Akıllı telefonlar sayesinde hile literatürüne yeni yöntemler katmakta gecikmezler evelallah.
'Fotoğrafını çek' yönteminde, kullanılan oyun fotoğrafı çekilir; dışarıda bekleyen parti görevlisine gösterilir ve büyük ödül kapılır.
'Ödüllü şipşak oyu' anlayacağınız!

***

Çağ çok değişti. Artık böylesi zahmetlere gerek yok. Suyun kaynağına inip akışı toptan değiştirme şansı var. Son yıllarda yapılan tüm seçimlerde, sonuçlar hep 'acaba' ile karşılanıyor zaten.
Seçimlerde kullanılan SEÇSİS programı da, bu güvensizliğin müsebbibi.
Yakında baskın bir seçime gidiyoruz. Bu nedenle bazı partiler propaganda sürecinde hatalı yol izleyebilir. Hata kabul görebilir. Eğer hata değil de yine hile düşünülüyorsa, -züğürt tesellisi de olsa- şu sözü hatırlatmak isterim:
'Hata yapmak, hile yapmaktan daha onurlu bir eylemdir.'