17 Ağustos'ta yaşanan Marmara Depremi sonrasında alınması gereken dersler alınmadığını ve yapılması gerekenlerin yapılmadığını 6 Şubat'ta Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde meydana gelen 7.7 ve Elbistan ilçesinde meydana gelen 7.6 büyüklüğündeki deprem 10 ilde büyük yıkıma neden olan depremde bir kez daha gördük.
Oysa 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinin ardından 23 Ekim 2011'de 7,2 büyüklüğünde 'Van' depremleri oldu.1 Mayıs 2003'te 6,4 büyüklüğünde 'Bingöl', 24 Ocak 2020'de 6,8 büyüklüğünde 'Elazığ' ve 30 Ekim 2020'de 6,6 büyüklüğünde 'İzmir' depremleri de 6 ve üzeri büyüklüklerdeki depremler olarak kaydedildi.
1999'dan sonra meydana gelen depremlerde çok sayıda bina yıkıldı çok sayıda can kaybı yaşandı.
Erzincan depremi, dünyada meydana
gelen büyük depremlerden biri sayılıyor
Erzincan'da 27 Aralık 1939'daki 7,9 büyüklüğünde meydana gelen büyük depremde, yaklaşık 33 bin kişi hayatını kaybetti, 100 bin kişi yaralandı ve 116 bin civarında bina yıkıldı. Erzincan depremi, dünyada meydana gelen büyük depremlerden biri sayılıyor.
Düzce'de 12 Kasım 1999'da 7,2 büyüklüğündeki deprem 30 saniye sürdü. Birçok ilde etkili olan deprem, Ukrayna'dan bile hissedildi. Söz konusu depremde 894 kişi hayatını kaybetti, 2 bin 679 kişi yaralandı ve binlerce kişi evsiz kaldı.
Van, Elazığ ve İzmir depremleri
Van'ın Tabanlı Köyü merkezli 23 Ekim 2011'de 7,2 büyüklüğündeki deprem 25 saniye sürdü ve 601 kişi öldü.
Son yıllarda meydana gelen sarsıntılar arasında yer alan 2020'deki Elazığ depreminde 44 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi yaralandı. 30 Ekim 2020'de İzmir'in Seferihisar ilçesi açıklarında 6,6 büyüklüğündeki depremde 117 kişi yaşamını yitirdi, 1034 kişi yaralandı.
6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli 10 ilde meydana gelen depremlerde ise 41 bini aşkın kişi hayatını kaybetti 300 bine yakın binalar ağır ve orta hasar gördü.
Deprem uzmanları, Jeoloji Mühendisleri ve İnşaat Mühendisleri Kahramanmaraş ve Hatay'da büyük depremler yaşabileceğine yıllar öncesi uyarıp dikkat çekmişlerdi. Ancak bu uyarılara maalesef kulak verilmedi.
Yapılan uyarılar önemsenip alüvyonlu ve fay hattının geçtiği topraklar üzerindeki depreme dayanıksız yapı stoku kötü konutlar boşaltılıp yıkılsaydı bugünkü kadar can kaybı söz konusu olmayabilirdi.
Gerek geçmişte gerekse 6 Şubat'ta yaşanan deprem sonrası uzmanlar Eskişehir için de yaşanacak olumsuzluklar konusunda uyarılar yaparak hemen önlemler alınmasını konusunda dikkat çekiyorlar.
ESKİŞEHİR'İN ÖNEMLİ CADDELERİNDEKİ BİNALAR TEHLİKELİ
Hemen hemen hergün önünden geçtiğimiz şehrin en önemli caddelerinin üzerindeki çok katlı binalara baktığımızda hem zemininin hem de üst yapısının kötü olduğu hiç aklımızdan bile geçmemiştir!
Çoğu 1999 Marmara depreminden önce yapılmış o koca koca apartmanlarda binlerce insan ikamet ediyor.
İkamet edenlerin iddia ediyorum yüzde 90'ı apartmanın zemininin alüvyonlu yani zeminin kötü olduğundan haberi bile yoktur.
Çünkü o çok katlı binaların temelleri atılırken zemin etütlerinin yapıldığını sanmıyorum.
Demir ve çimento eksiksiz yani belirtilen ölçülerde kullanılmıştır. Binayı taşımakta problem çıkarmamış olabilir. Ama üst yapı kadar zeminde önemli.
yüksek katlı, altında dükkan olan yapılar yüksek riskli
Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Yüksek Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Can Ayday 1999 yılında yaşanan Marmara ve Düzce depremlerinden sonra Eskişehir'in özellikle merkezinin alüvyonlu topraklardan oluştuğunu bu nedenle üzerindeki yapıların büyük risk taşıdıklarını uyarmışlardı.
Ama o uyarılar maalesef dikkate alınmadı. 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremden sonra da aynı uyarıları tekrarladı.
Can Aydan'dan sonra bu kez Eskişehir İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Orkun Kılıç'ta Kahramanmaraş Merkezli depremin ardından yaptığı açıklamada,Eskişehir'in merkezinin alüvyon yani kötü zemin olduğuna dikkat çekti.
En tehlikeli binaların hem üst yapının hem zeminin kötü olduğu binalar olduğunu da kaydeden Kılıç, şu uyarılarda bulundu:
'Eskişehir için bu şekil bir göz gezdirdiğimiz zaman merkezi alüvyon yani kötü zemin. Üst yapılarda 1999 öncesi yapılar daha riskli ve aynı zamanda yüksek katlı, altında dükkan olan yapılar bizim için en yüksek riskli yapılar. Şehir merkezimizde özellikle ana caddemizde bulunan; Yunus Emre, Sivrihisar, Doktorlar, Kızılcıklı, Sakarya, İki Eylül, Atatürk Caddelerinde bulanan binalar, biz yapı stokunu denetleyemeden Eskişehir'de beklenen büyük deprem olursa bu caddelerde büyük yıkımlar öngörüyoruz maalesef. Bu yıkımlar olduğu takdirde de Eskişehir'de çok büyük sorunlar yaşaması hatta bu caddelere yardım ekiplerinin girememesi bile maalesef olasılık dahilinde olan durumlar. Bizim bugünden sonra yapacağımız bu binaları dönüştürmeye yönelik her bir çalışma çok önemli. Biz buradan bir kez daha çağrı yapmış olalım; Eskişehir'de şu an tüm siyasilerin, tüm belediye başkanlarının ve bu konu ile alakalı tüm paydaşların bir masa etrafında toplanıp önümüzdeki dönemde 'biz riskli yapı stokumuzu nasıl yenileriz? olacak olan depreme nasıl en az yıkımla gireriz?' diye oturup konuşması, planlaması ve çok hızlı bir şekilde de eyleme geçmesi gerekiyor.
BELEDİYE BAŞKANLARI İLE SİYASİLERE ÖNEMLİ ÇAĞRI
Siyasiler, belediye başkanları ve tüm paydaşlar bir masa etrafında toplanmalı.
Bir şehirde deprem afetinin riskini azaltmak istiyorsanız birinci bilmeniz gereken şey şehirdeki binalar yaklaşık olarak ne durumdadır, bir deprem olduğu zaman hasar alma ihtimalleri ne kadardır gibi soruların cevaplarını masaya yatırmanız lazım. Şimdi İRAP kapsamında yapı stokunun çıkartılması lazım. Bu yapı stoku hızlı yöntemler dediğimiz Çevre Şehircilik Bakanlığı'nın yayınladığı riskli yapıların tespit edilmesine ilişkin esaslar yönetmeliğinde belirtilen hızlı yöntemlerle bu yapı stoku incelenip, genel ölçekte bir hangi bölgedeki yapıların daha fazla riskli olabileceğine dair veriler veren bir çalışmadır. Aynı şekilde kentsel dönüşüm yapmak isteyen belediyelerin de bir kentsel dönüşüm strateji planı oluşturup bununla bakanlığa müracaat etmeleri gerekiyor. Kentsel dönüşüm strateji planı oluşturmak için de belediyelerin en başta ihtiyacı olan veri dönüşüm alanını öncelendirebilmek için hangi alandaki yapıların öncelikli dönüştürülmesine karar vermektir. Bu da ancak yapı stokunun tespitiyle mümkün olabiliyor.'
Eskişehir'de depreme karşı
hemen çalışmalar başlamalı
Saadet Partisi Odunpazarı ilçe tanıtma başkanı Osman Çalışkan da, Kahramanmaraş Merkezli depremin Eskişehir'de olma olasılığının bulunduğuna uzmanların dikkat çektiklerini hatırlatarak, '6 Şubat'ta meydana gelen depremde benzer acıların şehrimizde de yaşanmamasını istiyoruz. Bunun için yapılması gerekenler ortada. İvedilikle çalışmalar başlatılmalıdır. Şehrimizde bulunan çürük, hasarlı veya dayanıksız yapılar tespit edilmelidir. Vatandaşlarımız olası bir depreme karşı eğitilerek hazırlanmalıdır. Deprem toplanma merkezleri, yardım toplanma merkezi gibi alanlar belirlenerek vatandaşlarımıza bildirilmelidir. Yaşamış olduğumuz deprem süresince en çok eleştiri konusu olan çalışmalardaki koordinasyonsuzluktu. Bu konu asla ihmal edilmemelidir. Valilik, Belediyeler ve sivil organizasyonlar ile işbirliği halinde olunmalıdır. Lütfen bu kez unutmayalım' dedi.
* * *
İMO ile Büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyelerinin imzalamış oldukları protokol çok önemli.
İMO'nun işi kolay değil. Yapılacak çalışmaların bugünden yarına tamamlamasını beklemek de doğru olmaz.
Ne kadar kısa süre de tamamlanırsa Eskişehir için alınacak önlemler için yol gösterecek.
Belediyelerin de atacakları adımlarda hızlı olmalı.
Bu çalışmayla yaşanacak can kaybının belki de tam olarak önüne geçilemeyecek ama hiç olmazsa ne kadar can kurtarılabilirse o kadar ocağa ateş düşmemiş olur.
* * *

FITRELERİMİZİ DEPREM MAĞDURLARINA VERELİM
11 ili kapsayan Kahramanmaraş merkezli depremden sağ kurtulanların iğneden ipliğe herşeyi enkaz altında kaldı. Şimdi yardımsever insanların ve devletin yaptığı yardımlarla yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar.
Depremde yaşadıkları travmayı atlatmak için yaşadıkları şehirlerden bir süreliğine ayrıldılar. Yerleştikleri şehirlerde kimisi kendi imkanları kimisi de hayırsever vatandaşlar, STK'lar tarafından evlere yerleştiler.
Yerleştikleri evlerin ihtiyaçları yine bu kesimler tarafından yardımsever vatandaşların destekleriyle karşılandı.
Ancak deprem bölgesinden giderek farklı illere yerleşen depremzedelerin her ne kadar ihtiyaçları yine yrdımsever insanlar, STK'lar ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından karşılansa da nakit paraya ihtiyaçları var.
Önümüz Ramazan.
Müslümanların hayatında önemli bir yere sahip olan 11 ayın sultanı Ramazan, aynı zamanda sosyal yardımlaşma, dayanışma ayırdır.
Birlik ve beraberliğin temsili olan bu mübarek günlerde, ekmeğimizi, aşımızı paylaşmakta önemli. İnsanın sahip olduğu para, enerji, güç, entelektüel birikim gibi imkanları başkalarıyla paylaşması demek.
'Veren el alan elden üstündür' atasözünü hatırlatmak istiyorum. Osmanlı'da zimem defterleri vardır, bakkal hesap defteri. Zengin kimse gider bir bakkal dükkanına ve o zimem defterinde borcu kayıtlı bir yoksulun borcunu öder, kimliği gizlidir; ne yoksul kimin ödediğini bilir ne de varlıklı kimse kime yardım ettiğini görür. Bu tür paylaşım ortamlarını anlatmak ve paylaşmak lazım diye düşünüyorum.
Yani, Allah'ın verdiği imkanları başkalarıyla paylaşın. Eviniz genişse çağırın misafir edin onları.
'BELİRLENEN MEBLAĞ GÜNLÜK ORUÇ FİDYESİ BEDELİDİR'
Din İşleri Yüksek Kurulu, Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı başkanlığında yaptığı toplantı sonrasında aldığı kararla, 2023 yılı fitre miktarının 70 TL olarak belirlendiğini ve vatandaşların fitrelerini deprem mağdurları için Ramazan ayı öncesinde de verebileceğini açıkladı.Bu meblağ, nakdi olarak verilebileceği gibi gıda vb. maddelerden aynî olarak da verilebilir. Belirlenen bu meblağ, aynı zamanda günlük oruç fidyesi bedelidir. Her bir mükellef, kendi ekonomik durumunu ve günlük gıda harcamalarını göz önünde bulundurarak belirleyeceği bir meblağı fitre olarak verebilir.'
RAMAZAN AYINDAN ÖNCE VERİLMESİ CAİZ MİDİR?
Bunun yanında Din İşleri Yüksek Kurulu, içerisinden geçmekte olduğumuz olağanüstü şartlar nedeniyle, vatandaşlarımız tarafından yoğun bir şekilde yöneltilen 'Fıtır sadakasının Ramazan ayından önce verilmesi caiz midir?' sorusuna, 'Fıtır sadakasının Ramazan ayı içerisinde verilmesi müstehap olmakla birlikte Hanefi mezhebine göre Ramazan ayından önce verilmesi de caizdir. Dolayısıyla fitre vermesi gereken kimseler, doğal afet gibi hallerde fitrelerini Ramazan ayından önce de verebilirler' cevabını verdi.
* * *
Din İşleri Yüksek Kurulu fitrelerin Ramazan ayından önce verilmesinin caiz olduğunu açıkladı. Fitrelerimizi bu yıla mahsus olmak üzere Kahramanmaraş merkezli meydana gelen deprem sonunda ilimize yerleşen depremzedelere onları incitmeden verelim.
* * *