Basın özgürlüğü diye bir kavram var. Belki pek ciddiye alınmaz bazı ülkelerde ama basın siyasetten spora, bilimden kültür ve sanata her türlü bilgiyi halka ulaştıran olgudur. Bu kompozisyonun adı özgür basın ancak buna bir olgu dememin sebebi basının bir endüstri olmasından ziyade bir kural olmadı gerçeğidir. Bu gerçek, satılan kalem sorunsalını bize hatırlatarak bir farkındalık zorunluluğunu işaret ediyor.
Peki, gazeteci nasıl tanımlanır? Kimdir gazeteci, ne yapar? İşlevi nedir? Gazeteci, her konuda fikir ileri süren, her şeyi bilen insan demek midir? Hayır. Nereden bilecek gazeteci her şeyi?
Ben kendime göre bir tanım yapayım:
- Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına en çabuk ulaşan ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunan insan demektir.
Gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir. Bunun için de gazetecinin güvenilir kişi olması zorunludur. Sır saklayan, haber ve bilgi kaynağını gizlemesini bilen, gerektiğinde hükümetlere ve güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan insan, gazetecidir.
Günümüzde sarı basın kartlarının ardına gizlenip devlet kapılarında ve belediyelerde 'ihale takip eden', bankalardan aldıkları kredilerle milyarlar vuran, düzmece belgelerle gazetelerini ve devleti dolandıranlar da var.
Hem bunlar var, hem Osmanlı İmparatorluğu'ndaki 'mabeyn katipleri' gibi, gazetecilik adına hükümetlere, konutlara ve köşklere tutanak katiplikleri yapanlar da!
Türkiye'de gazete okuru sayısı da pek parlak bir grafik çizmiyor. Okur sayısını dünya ölçeklerine vurduğunuz zaman, iç karartıcı tablolar ile karşılaşıyorsunuz. UNESCO, bir ülkenin gelişmiş sayılabilmesi için her 1000 kişiden 100 kişinin gazete okuru olması ölçüsünü getiriyor. Bizde bu sayı, binde 58'dir.
Bu oran İngiltere'de binde 373, Danimarka'da 360, Alman¬ya'da 342. Fransa'da 179, İtalya'da 146 ve komşumuz Yunanistan'da da binde 133'tür.
Üstüne üstlük, Türk basını 'tekelcilik' tehlikesi ile karşı karşı¬yadır. İngiltere'de, sahip değiştirecek bir gazetenin tirajı 500 bi¬ni geçiyorsa, satış işlemleri 'Monopolies and Mergers Commission' adlı komisyonca onanmadan kesinleşmez. Almanya'da 'Federal Kartel Dairesi', yıllık 25 milyonluk iş yapan bütün şirketleri olduğu gibi, devredilecek bu gazete işletmelerini de denetler.
Fransa'da 1986 yılında çıkarılan 'Basının Yasal Rejiminde Reform' adlı yasa, bir yıl içinde toplam tirajın yüzde 30'unu geçen gazetelerin satış işlemleri ile ilgili kayıtlayıcı kurallar getirmiştir. ABD'de 'Federal Communications Commission', bir büyük yayın organının, aynı alandaki bir yayın kuruluşunu almasını yasaklamıştır. Türkiye'de bu konuda hiçbir kural yok; gazete dergi ve televizyon kanalları ile tam bir tekelleşme sürecine giriyoruz.
Hikmet'in en çok sevdiğim şiirlerinden biri
'Ve kavga bittiği zaman / Ne çiftlik sahibi oldu ne apartman / Kavgadan önce Kartal'da bahçıvandı / Kavgadan sonra Kartal'da bah¬çı¬van' diye biter.