Dışarıda yemek yemek, giderek lüks bir aktivite haline geliyor... Bir porsiyon et dönerin fiyatı mekanlarda 600 lirayı aşarken, hatta tost dahi yemek cep yakıyor…
Vatandaşlar, gıda fiyatlarındaki bu aşırı artışa isyan ediyor…
Haklılar mı?
Evet hem de yüzde yüz…
Peki artan gıda fiyatları, yani gıda enflasyonu ile baş edilemezken bunun faturasını lokanta ve restoranlara kesmek ne kadar doğru?
* * *
Özellikle son günlerde sosyal medyada başlayan "20-21 Nisan’da lokanta kafeterya, pastane gibi yerlere boykot” çağrıları, hızla yayılıyor…
Sosyal medyada yayılan tepkiler, bir boykot hareketine dönüştü…
Türkiye'de giderek artan gıda fiyatları ve yüksek restoran hesaplarına karşı vatandaşlar sosyal medyada boykot çağrıları yapılırken, lokanta ve restoranlar ise personel, artan kira, gıda, et maliyetleriyle başa çıkmaya çalışıyor…
Yüksek enflasyon ile baş gösteren gıda fiyatlarındaki artış durdurulamazken fatura özellikle dar gelirlilerin gittikleri lokantalara mı kesilmek isteniyor?
Son bir yılda yüzde yüze yakın, kimi ürünlerde yüzde yüzü geçen zamları lokantalar, restoranlar, pideciler, hazır yemek hizmeti veren işletmeler artan maliyet fiyatlarını ürünlerine yansıtmayacaklar mı?
Vatandaş Haklı, Ama Lokantalar da Zor Durumda
Vatandaşların şikayetleri haklı ancak lokantalar da kendi zorluklarıyla başa çıkmaya çalışıyor…
Türkiye diğer ülkelerden farklı, işletmelerin personel maliyetleri oldukça yüksek. Özellikle personel giderleri, işletmelerin büyük bir bölümünün gelirlerinin önemli bir kısmını oluşturuyor…
İyi hoş da dükkan kiraları, personel maaşları, SGK’lar, personel yemeği, kredi kartı komisyonları, faturalar, vergiler bu kadar çokken tek suçlu esnaf mı?
Bu adamlar yemeği yaparken kullandığı malzemeleri pahalıya aldıklarında ne yapsınlar, kâr etmeden mi satsınlar?
TEDARİKÇİ MUTLAKA DENETLENMELİ
İşletme sahipleri ise bu artışa gerekçe olarak asgari ücretle çalışan bir işçinin maliyetinin aylık 25 bin lirayı geçmesini, artan kira fiyatlarını, giderleri ve vergi ücretlerini gösteriyor…
Tüketici Konfederasyonu Başkanı Aydın Ağaoğlu da bu konuya dikkat çekerek Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu’nun lokantalardan önce gıda ürünlerini temin eden tedarikçileri denetlenmesi gerektiğini söylüyor…
Türkiye Lokantacılar Pastacılar Federasyonu Genel Başkan Vekili Eskişehir Lokantacılar be Kasaplar Esnaf Odası Başkanı Bahar Bilen ise, sosyal medyadan yayılan boykot çağrısı ile ilgili yaptığı açıklamada, “Sosyal medyada başlatılan 20 -21 Nisan günleri kafe ve restoranlara gitmeyerek fahiş yemek fiyatlarını boykot kampanyasını doğru bulmuyoruz” dedi.
“Meselenin üstesinden esnafımızı
hedef göstererek gelemeyiz”
Bilen şöyle devam etti: “Serbest piyasa ekonomi modeli piyasada arz ve talep oluşturur. Mevkisine ve hizmetin kalitesine göre değişen İşletme giderlerine maliyet hesabı yaparak tabi ki fiyat farklılıkları oluşacaktır. Dünyanın en pahalı enerjisini kullanıyoruz, en pahalı emtia ve en pahalı etini kullanıyoruz. Yetişmiş kalifiye eleman arayışı içinde dolgun maaş vermekten bunalmış, ayakta kalma mücadelesi vermekteyiz. Vergi dairelerine bir göz atalım, esnafımızın yarısından fazlası borç batağında, yapılandırma üstüne yapılandırma yapmaktadır. Tabi ki vatandaşın alım gücünü gözetmekteyiz, oluşan enflasyon işlerimize olumsuz yansımaktadır ama yine de elimizden gelen fedakarlığı ziyadesi ile yapmaktayız, kimse bizi günah keçisi göstermeye kalkmamalıdır”.
* * *
Zaman zaman “kelle-paça çorbası” içmeye gittiğim lokantaya dün yine uğradım. İşletme sahibi ile abi-kardeş gibi olduk. Kendisine “sosyal medya üzerinden başlatılan boykot çağrısını ve yükselen fiyatlar yüzünden müşteri kaybı yaşayıp yaşamadıkları” sordum…
“Müşterime ‘bu fiyattan veremem’ diye düşünüp mönüden çıkardığımız yemekler var. Son 4 ayda sadece ete yüzde 60 zam geldi. Menüye aynı çarpanla yansıtırsan o ürün ulaşılamaz bir noktaya geliyor. İskender kebap özel bir yemek değil, kutlama yemeği değildir ama porsiyon fiyatı 500 liraya yaklaştı, iş özel gün yemeği noktasına geldi. İskenderci porsiyonunu da küçültemez, koyduğu et miktarı bellidir, daha düşüğü olmaz, adaptır bu. Aksi, müşteriye saygısızlıktır. Bazı ürünleri o fiyattan satamayacağımız için menüden çıkarıyoruz. Maliyetlerin arttı ancak kârlılığın azaldığı bu dönemde ayakta kalmak giderek zorlaştı. Bazı meslektaşlarımız işyerlerini kapatmak zorunda kaldılar” dedi…
* * *
Hayat pahalılığı Türkiye'nin en temel sorunlarının başında geliyor…
Dünyada düşme eğilimindeki gıda fiyatlarının aksine Türkiye'deki artışına yetişilmiyor…
Kısacası fiyatlar cep yakıyor, pahalılık halka nefes aldırmıyor…
Bu gerçek ortada iken lokanta, restoran gibi işletmelerin “yüksek karla satıyorlar” suçlaması yapmak onlara haksızlık yapmak olur…
Zaten lokanta ve restoranların kapılarına, içine, hatta masalara “fiyat listesi konma” zorunluğu getirildi…
Fiyat tarifesine uymayan, fahiş fiyat uygulayan işletmeler denetlensin…
Veya asılan fiyat tarifelerine uymayanlar varsa biz vatandaşlar olarak duyarlılık göstererek gereken yerlere şikâyet etmeliyiz…
Ve son bir not; lokanta, restoran, kafeterya pastane gibi mekanları boykot etmekle sorun çözülmez, fiyatlarda düşmez…
* * *
ODUNPAZARLILAR ODUN YÜKLÜ AT ARABASINI İSTİYOR
Hafızam beni yanıltmıyor ise tarihi Odunpazarı Bölgesine, Hicri Sezen Parkının arkasına Odunpazarı Belediyesi eski Başkanı Burhan Sakallı döneminde “Odun yüklü at arabası” konulmuştu…
Odun yüklü at arabası adeta Odunpazarı’nın simgesi olmuştu…
Büyük küçük herkesin ilgisini çekiyordu…
Zaman zaman at arabasına binerek fotoğraf çektirenlerde oluyordu...
* * *
Önceki gün Tarihi Odunpazarı bölgesinde ikamet eden bir arkadaşım mail göndermiş…
Odunpazarı’ndaki at arabasının kaldırıldığını yazmış…
Bölge halkının kaldırılan “Odun yüklü at arabasının” yerine konulmasını istediğini belirtmiş…
* * *
Yakın zamana kadar o odun yüklü at arabası duruyordu…
Ne zaman kaldırıldığını bilmiyorum…
Gerekçesini de…
Birilerini mi rahatsız etti?
Ya da yukarılardan birileri rahatsız mı oldu?
Yukarıda da yazdım…
Tarihi Odunpazarı Bölgesinin simgesi olan “Odun yüklü at arabası” özellikle kente gelen yerli ve yabancı turistlerin oldukça ilgisini çeken bir figürdü...
Eğer çok büyük bir engel teşkil etmiyorsa at arabası tekrar aynı yerine konulmalı…