Sevgili Okurlar:

Türk milletinin adetindendir, çoğu işyerlerinde Arapça yazı ile yazılmış (ERRIZKU ALELLAH) yani rızkın kefili Allah'tır yazısını görürüz.

Diğer uluslara bakarak Türk milleti ne yazık ki biraz daha tembeldir. Örneğin bir Alman gecenin geç saatlerine kadar meyhanede demlenir. Ama sabah erkenden işinin başına koşar, Türklere gelince o gün akşam eğer bir etkinliğe (Düğün, nişan toplantı) katılmışsa ertesi sabah işine geç kalır. Bu hemen hemen yüzde 60-70 civarında böyle.

Şimdi esas konuya gelelim. Peki, madem rızkın kefili Allah, o zaman hiç çalışmayalım. Yan gelip yatalım. Allah bizim rızkımızı göndersin. İşte burada yanılgı başlıyor. Yüce Allah ayetinde rızkın kefili benim diyor. Ama bunu vaazında anlatan hoca efendi, Kur'an'ın birçok yerinde; Ey insanlar, sebebe tabi olun (uyun) diyor. Bunu neden söylemiyorsun: Bakın bir ayet meallini beraber okuyalım: 'İnsanoğlu için ancak koştuğu (kazandığı kadar) var diyor. Allah bu Müslüman olsun veya hangi dine sahip olursa olsun Allah'ın kuralı bu, ne kadar çalışırsak o kadar karşılığını verecektir.

Eskiden tekkelerde; zaviyelerde aslan gibi delikanlılar sarık cübbe giyer, halktan gelerek yardım beklermiş. Bu bazı zaman 20-30 yılı bulurmuş. Ve bu zaman zarfında vatandaşların verdiği sadak ile geçinirlermiş. Ondan sonra da kürsüye çıkar' Veren el alan elden hayırlıdır diye vaaz ederlermiş.

Allah Teala bir insanın rızkını kesince onun canını alır. Ben görev gereği binlerce cenaze kaldırdım. Bana haber ettiklerinde gider zekarette olan (ölüm hali) kimseye bakardım. Ve eğer zem-zem suyu varsa onu isterdim. Yatağında, yatmakta olan hastaya pamuk ile ıslatıp su vermeye çalışırdım. Eğer ıslatılan pamuktan bir damla su dahi o hastanın boğazından geçerse bunu hemen hastaneye kaldırın derdim. Yok, eğer o pamuktan bir yudum su dahi geçmiyor ve dışarı dökülüyorsa o zaman oradakileri; buna yapılacak bir şey yok, bekleyeceğiz diyordum. Bunu da bana hocam tecrübesine dayanarak söylemişti.

Bir de Arapça bir söz vardır.

(TALEBENA VECEDENA) yani çalış, iste ki elde edesin. Bütün bunlardan hareketle Yüce peygamberimiz AS. da 'kıyamet günü o dehşetli günde tüm kafileler (şehitler alimler)vs. insanların önünden geçerlerken öyle bir topluluk geçecek ki peygamberler ve insanlar o kafileye gıpta ile bakacaklar. Ve meleklere soracak 'kim bu insanlar, zira o kadar güzel kokacak ki bütün insanlar onun kokusundan istifade edecekler. İşte bu kaim (topluluk) yeryüzünde helalinden rızık kazanmak için terleyen kişilerin ter kokusu.'

Alın teri ile kazancın dünyadaki faydasından ziyade ahirette yüce yaradan onlara böyle miski-amber kokan bir mükafat ve derece verecek. Bu müjdeyi de peygamberimiz böyle müjdelemiştir.

Allah Teala helalinden kazanarak alın teriyle miski-amber kokusu ile huzuruna gelenlerden eylesin.