13 Temmuz'da 2017 tarihinde yapılan Eskişehirspor'un olağanüstü kongresinde başkan seçilen Sinan Özeçoğlu, 6 Kasım da düzenlediği basın toplantısıyla yönetim kurulu ile birlikte görevden ayrılma kararı aldıklarını açıklamıştı.
Özeçoğlu, 4 ay başkanlık yaptıktan sonra yönetim olarak istifa ettiklerini açıkladığı basın toplantısında şunları söylemişti:
'Bir yandan takım kurmaya çalışırken, bir yandan da kulübün kronikleşmiş sorunlarıyla uğraştık. 3 puan silme cezasıyla karşı karşıya kaldık. Bütün sorunlar için siyasi liderlerle görüşme yapıldı, görevde olduğumuz süre boyunca kasaya giren miktar 1 milyon TL. Ben ve arkadaşlarımın katkısı 17 milyon TL'dir. Görevi kabul ederken de birikmiş sorunları çözmeye çalışırken da amacımız Eskişehirspor'un daha fazla zarar görmemesini sağlamaktı. Siyasilerle görüştük, kaynak bulmak yaratmak için çaba harcadık. Sorunlar birkaç insanın çözebileceği boyutu çoktan aşmıştır. Koltuğa yapışıp hiçbir şey olmamış gibi davranamayız.'
BAŞKAN KURT AKGÖREN İLE ÖZEÇOĞLU'NU BULUŞTURDU
25 Aralık 2020 tarihinde Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, makamında Mustafa Akgören ile Sinan Özeçoğlu'nu buluşturdu.
O buluşmadan önce Sinan Özeçoğlu'nun, 'siyah-kırmızılı kulübe tekrar başkanlığı düşündüğü' haberleri gazetelerde yer aldı.
Ancak Özeçoğlu, 'adayım veya değilim' diye bir açıklama yapmamıştı.
Eskişehirspor Kulübü Başkanı Mustafa Akgören ve yönetimi bir taraftan kulübün içinde bulunduğu mali sorunları çözmek için kaynak ararken, FİFA'da dosyaları bulunan yabancı futbolcuların alacaklarını ödemek için kendileriyle yapılandırma çalışması içerisine girdi.
Başkan Kurt'un makamında bir araya gelen Akgören ve Özeçoğlu görüşmesinden sonuç çıkmadı.
Görüşme de Özeçoğlu, 'Eskişehirspor'un içerisinde bulunduğu mali sorunu çözmek kulübün borçlarını ödemek istiyoruz. Bu kulübü kurtarmak istiyoruz. 50 milyon TL bütçe ayırdık' demiş.
Akgören ise,'Sinan başkan memnuniyetle kulübü verelim ama bu kulüpten benim, yönetici arkadaşlarımın ve bize güvenerek mal veren esnafın yaklaşık 3 Milyon 500 Bin TL alacakları var. Ben senden bunu isterim' demişti.
4 ay başkanlık yapan Sinan Özeçoğlu ise, kendi cebinden Eskişehirspor Kulübüne 13 Milyon TL para vermişti.
Sinan Özeçoğlu, alacağının ödenmesi konusunda kulübe bir baskı yapmazken, Başkan Akgören'in kendisinden 3 milyon 500 bin TL talep etmesi görüşmenin olumsuz sonuçlanmasına neden olmuştu.
KULÜP ÜST ÜSTE 2 KEZ 1. LİGDEN DÜŞTÜ
Mustafa Akgören'in başkanlığı döneminde iki kez üst üste TFF 1. Lig'den düştü.
Bu Eskişehirspor'un tarihinde ilk kez yaşanan bir gelişme idi.
Akgören ve arkadaşlarının başkan seçildiğinde siyah-kırmızılı takımda çok önemli futbolcular vardı.
O futbolcuların alacakları ödenemeyince tek tek gemiyi terk ettiler.
Bugünkü mevcut kadro önümüzdeki sezonda ikinci ligde bırakın şampiyon olmasını ligde bile kalması çok ama çok zor.
ÖZEÇOĞLU, BAŞKAN ADAYI MI?
Eskişehirspor yönetimi yapılan tüm eleştirilere rağmen istifayı düşünmüyor.
Başkan Akgören,'Görevimizin başındayız. Kongreye kadar buradayız' diyor.
Her ne kadar başkan Akgören,'olağan üstü kongre kararı almayacağız' dese de ben aynı düşünce de değilim.
Sezon sonunda kulüpte kalan futbolcuların ödemeleri yapılacak.
Bunun için para lazım.
O para da kendilerinde olmadığına göre daha fazla direnmeyerek olağan üstü kongre kararı alacaklarını düşünüyorum.
O kongre de Sinan Özeçoğlu'nun liste çıkaracağı konuşuluyor.
Keşke çıkartsa.
Şu anda Eskişehirspor'a bir Halaskar yani bir kurtarıcı lazım.
O da Sinan Özeçoğlu ve ekibi olabilir.
Bu takımı ancak Sinan Özeçoğlu ve ekibi ayağa kaldırabilir.
Bunun için en az iki sezon beklemek şart.
Ellerinde sihirli değnek yok ki sorunları anında çözsünler.
Sayın Akgören kabul etmelisiniz ki; beceremediniz.
Tarihinde yaşamadığı korkunç istatistikleri yaşattınız bu takıma.
Kulübü daha fazla sıkıntıya düşürmeden bir an evvel kongre kararı alın.
Yarın çok geç olabilir.
Vakit bu vakit.
* * *
9 GÜN İDİ 17 GÜN OLDU
Mart ayının başından itibaren vaka sayıları ciddi oranda tırmanışa geçti.
Vaka ve vefat sayıları arttı.
Yaklaşık iki hafta önce alınan bazı kısıtlama kararları kısmi de olsa vaka sayısının az da olsa düşmesine neden oldu.
Yapılan uyarılara rağmen insanların sokaklardaki dolaşmasının önüne geçilemedi.
Vaka sayısının düşmesi için yapılan tüm uyarıları dikkate almayarak sokaklarda gelişi güzel dolaşmaya devam etmeleri üzerine cumhurbaşkanlığı külliyesinden, 'Ramazan Bayramı öncesi 9 günlük sokak kısıtlaması kararı çıkacak' iddiaları dolaşmaya başlamış dı.
Doğrusu ben de 9 günlük tam kapanma olacağına kesin gözüyle bakıyordum.
Pazartesi günü öğleden sonra yapılan cumhurbaşkanlığı kabinesi toplantısının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, açıklama yaptı.
Alınan yeni önemlere rağmen vaka ve vefat sayıların da beklenen düşüşün olmaması göz önünde bulundurularak 9 gün düşünülen 'tam kapanma' 17 gün olarak açıklandı.
29 Nisan Perşembe günü saat: 19.00'de başlayacak 'tam kapanma' Ramazan Bayramı sonunda 17 mayıs saat: 05.00 de sona erecek.
* * *
Son günlerde sağlık uzmanları, doktorlar bulaşın azalması, vaka sayılarının düşmesi için 15 günlük tam kapanma önerisinde bulunuyorlardı.
Demek ki cumhurbaşkanı ve bakanlar bu uyarılara kulak vermiş.
15 günlük 'tam kapanma' önerisi 17 gün olarak açıklandı.
Pazartesi günü akşam televizyonlardaki yorumlarını izledim.
Günlerdir, '15 günlük tam kapanma kararı alınmalı' önerisinde bulunan ünlü profesörler memnunlar.
Hatta içlerinde, '17 gün olarak açıklanan tam kapanma keşke 20 gün olarak açıklansaydı' diyenlerde vardı.
Adı her ne kadar 'tam kapanma' olsa da, 'nereleri açık nereleri kapalı olacak' diye İç İşleri Bakanlığının genelgesine göz attım.
Marketler, bakkallar, kasaplar, kuruyemişçiler, bayiler, fırınlar gibi zorunlu ihtiyaçlarımızı gidereceğimiz işyerleri yine açık olacak.
İnsanlar evlerinin yakınındaki bu işyerlerine yaya olarak gidip ihtiyaçlarını karşılayabilecekler.
PAZAR GÜNLERİ SADECE BAKKALLAR AÇIK
Hafta sonları uygulanan sokak kısıtlamasında marketler ve bakkallar açık olmasına rağmen, insanlar ihtiyaçlarını kapısının dibindeki bakkaldan değil de marketlerden karşılıyordu.
Bu da haksız rekabete neden oluyordu.
Cumhurbaşkanı açıkladı.
Artık 17 günlük 'tam kapanma' günlerinde pazar günleri marketler kapalı, bakkallar açık olacak.
Zorunlu ihtiyaçlarımızı artık pazar günleri sadece bakkallardan gidereceğiz.
Doğru bir adım olmuş.
Böylelikle bakkalların sesine de kulak verilmiş.
* * *
90 YAŞINDAKİ NİNE ASKERLERE ÇORAP ÖRDÜ
Televizyonlarda boyu bir metreyi bulan karla kaplı dağlarda terör örgütüne karşı yapılan operasyonlarda askerleri gören 90 yaşındaki Arife Demirci, Mehmetçiklere dağıtılmak için 100 çift çorap örmüş.
Afyon'un Emirdağ İlçesi nüfusuna kayıtlı ancak yaşamını Fransa'nın Vienne kentinde sürdüren Arife Nine, yünleri eğirip ip haline getirerek bir yılda boyu 50 santimi bulan 100 çorap ördü.
Ördüğü çorapları Genel Merkezi Eskişehir de olan Avrupa Türkleri Kültür ve Dayanışma Platformu'na gönderdi.
Avrupa Türkleri Kültür ve Dayanışma Platformu Başkanı Sebahattin Tetik, Arife Demirci adındaki ninenin doğu ve güneydoğudaki askerlere gönderilmek için kendi elleriyle ördüğü yün çorapları Eskişehir İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Ercan Atasoy'a teslim edeceklerini söyledi.
* * *
90 yaşındaki Arife Nine'yi kutluyorum.
İlerleyen yaşına rağmen yünü eğirip ip haline getirerek çorap örmesi, o çorapları da 'Mehmetçiklerin ayakları üşümesin' diye askerlere armağan edilmesini istemesi çok anlamlı.
* * *
NOT: Dünkü 'DİĞER VEKİLLER NEREDE?' başlıklı yazımın içerisinde, 'sadece iki milletvekilinden kınama geldi' diye yazmıştım.
Yazımın CHP Milletvekili Utku Çakıröze ile ilgili bölümü şöyle idi:
'Dün maillerime baktım.
'Bana gelmemiş olabilir' diyerek birkaç arkadaşıma telefon ederek sordum.
Onlara da gelmemiş.
AK Parti Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Emine Nur Günay ile MHP Eskişehir Milletvekili Metin Nurullah Sazak, Biden'ın 1915 olayları için 'soykırım' ifadesine tepki göstermişler.
Özellikle gazeteci kökenli CHP milletvekili Utku Çakırözer, gerek Eskişehir'in gerekse ülke gündemiyle olan gelişmelere hiç sessiz kalmazdı.
Bu kez 'Ermeni Soykırımı' iddialarına neden sessiz kalmayı tercih etti?'.
* * *
Dün öğleden sonra maillerime tekrar baktığımda Utku Çakırözer'in mailini gördüm.
Yazımın bulunduğu sayfa baskıya erken gittiği için öğleden sonra en geç 14.30'a kadar yazımı göndermek zorundayım.
Çakırözer'in maili 14.15 de gelmiş.
O saatten önce yazımı göndermiş olduğum için CHP Eskişehir Milletvekili ve TBMM Dış İşleri Komisyonu üyesi Utku Çakırözer'in 'Ermeni Soykırımı' ile ilgili açıklamasını görmediğim için kendisini eleştirmiştim.
Mailini okudum. Çakırözer, Biden'in 1915 olayları için 'soykırım' ifadesinin 'hukuki ve tarihi gerçeklerle örtüşmediğini' belirterek, bu rencide edici açıklamaya karşı en etkili adımların atılması gerektiğine dikkat çekmiş.
Kendisinden af diliyorum.
* * *
Sevgili oyuncak bebeğin hayali
Hikayeye göre günün birinde Franz Kafka rutin yürüyüşlerini yaptığı parkta küçük bir kıza rastlamış. Kız ağlıyormuş. Oyuncak bebeğini kaybetmiş ve bu onu oldukça üzmüş.
Kafka, bebeği onun yerine aramayı önermiş ve ertesi gün aynı noktada buluşmak üzere sözleşmişler.
Bebeği bulamaması üzerine Kafka, küçük kıza bebeğin ağzından bir mektup yazmış ve buluştuklarında kendisine okumuş:
'Lütfen benim için kederlenme, dünyayı görmek için uzun bir yolculuğa çıktım. Sana başımdan geçenleri anlatacağım.'
Bu birçok mektubun ilkiymiş. Kafka küçük kızla her buluştuğunda, 'sevgili oyuncak bebeğin hayali' maceralarını özenle yazdığı mektuplardan ona okurmuş. Küçük kız da bu şekilde avunurmuş.
Derken gün gelmiş, görüşmelerin artık sonu gelmiş. Kafka son görüşmede küçük kıza bir oyuncak bebek getirmiş. Küçük kız, aslından oldukça farklı olan oyuncak bebeğe şaşkınlıkla bakakalmış. Bebeğe iliştirilmiş bir not küçük kızın şaşkınlığını gidermiş:
'Yolculuğum beni çok değiştirdi.'
Uzun yıllar sonra, artık bir yetişkin olmuş olan küçük kızımız, gözü gibi baktığı bebeğinin, gözünden kaçırdığı bir çatlağının içine sıkıştırılmış bir mektup bulur.
Kısaca şöyle yazmaktadır:
'Sevdiğin her şeyi er ya da geç kaybedeceksin, ama sonunda sevgi başka bir surette geri dönecek.'
(alıntı)
* * *