Kulağa hoş geliyor!
Basından okuyoruz. Ergenekon. Balyoz gibi 'kumpas davaları'nın savcıları, hakimleri yargılanıyormuş.
Hazırladıkları büyük komplo ile TSK'yı tarumar eden, yetenekli subayların iftiralarla görevlerinden alınmasını, yerlerine cemaat mensubu subayların kaydırılmasını sağlayan, hukuku katleden bu hakim ve savcıların yargılanmasıyla,
'Adalet yerini bulur inşallah' demekle kalıyoruz.
Ve anlayamadan seyrediyoruz gelişmeleri.
Bomboş gözlerle…

***

Yargılanıyorlar,
Ama canlarını yaktıkları insanların, ailelerin diyeti olarak değil; hazırladıkları kumpaslardan değil,
FETÖ/PDY denilen dinci bir cemaate/örgüte mensup olmaktan yargılanıyorlar.
Açtıkları davaların kumpas olduğu herkes tarafından kabul edildi, ama iftira kurbanı subaylar halen yargılanıyor.
Sonunda beraatla sonuçlanacağını düşünsek bile,
Davalar sürüyor.

***

Kumpas Balyoz Davasının Hakimi Ömer Diken'in savunması bu garip durumu özetler nitelikte.
Başbakanın bir süre önce kullandığı cümleyle savunuyor kendini.
Bir gün önce söylediklerinin yönünü değiştiren cümleler kurmalarına alışık olsak da, bakalım ne demişti başbakan?
'Balyoz da, Ergenekon'da sapına kadar var.'
FETÖ'cü bir sanık da, 'başbakan bile…' diye başlayan savunmasında kanıt olarak bu sözleri kullanabiliyor.
Acaba başbakan, ağzından çıkan bu cümlenin nereye ulaşacağını düşünemiyor mu?
Böylesi açıklamalarla; kime, neye hizmet ediliyor?
Yoksa var olan subliminal bir düşüncenin tezahürü mü?

***

Çünkü 2002-2013 arasında FETÖ'cü vatan hainleri TSK'yı, yargıyı, üniversiteleri, basını, devlet kurumlarını darmadağın edip ele geçirirken; hak, hukuk ve adalet dışında uygulamalara cüret ederken, arkalarında duran iktidar gücüne güveniyorlardı.
Unutmayalım ki, birileri kendisini kumpas davalarının savcısı ilan etmişti. (!)
Şimdi FETÖ'den en çok zarar gören parti oldukları gerçek. Her ne kadar tabanı konsolide etmek için yarattıkları yapay gündemle dikkati başka tarafa yönlendirmeye, çamuru muhalefete atmaya çalışsalar da,
Temizlik, kendi seçmenini ürkütmeden, sessizce, seçim listeleri hazırlanırken yapılacak gibi geliyor bana. Tabii ki, o güne kadar itirafçı-iftiracı ayrımında uzlaşma sağlamazlarsa!

***

Kanlı darbe girişimine aktif katılanların dışında kalanlar için; okul, dershane, Bylock, Bankasya ekseninde; kumpas dönemi hatalarını FETÖ'cülere atıp sorumluluktan sıyrılma gayreti içerisinde seyrediyor FETÖ davaları.
FETÖ'nün miladı hep tartışma konusu.
Birlikte muhabbet fotoğraflarının çekildiği 90'lı yılların; beraber yürünen yollarda, yağan yağmurda ıslanmanın verdiği 2000'li yılların haz günleri yok sayılıyor.
Ya taaaa 60'lı yıllara götürülüyor; ya da mümkün olan en yakın tarihe çekilmeye çalışılıyor. Arası yok! Bunun anlamı ne?
'Kumpas' döneminin aktif hakim ve savcılarının, suç torbasına kendilerini de koymaya hazır olduklarını iyi biliyorlar da ondan…
Öyleyse, böylesi aymazlık dolu açıklamalar neyin nesi?
FETÖ'cülerin her sözü kanıt/talimat olarak mahkemede kullanabileceklerini bilmiyorlar mı? Kullanıyorlar da…
Unutmayın ki 'onları en iyi tanıyan sizlersiniz; onlar da sizleri…'

***

Ucu açık soruların cevabı tek değildir; kişiye, zamana göre değişir.
Önemli olan cevabın mantığının tekliğidir.
İnsanın aklına ister istemez şu soru geliyor:
Acaba AKP, kendini temizlemeden FETÖ ile gerçekten hesaplaşabilir mi?
Alın size ucu açık bir soru…