Kısa adı TÜRK-İŞ olan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun 2024 yılı şubat ayına ilişkin açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasına göre mutfak enflasyonu aylık yüzde 8,03, 12 aylık yüzde 72,49 ve yıllık ortalama 77,20 olarak hesaplandı.
Veri son beş ayın en yüksek seviyesi olarak kaydedildi. Rapora göre açlık sınırı 16 bin 257 lira olurken yoksulluk sınırı da 53 bin liraya yükseldi.
Gıda ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarına denk gelen ‘yoksulluk sınırı’ ise 49 bin 19 liradan 52 bin 955 liraya yükseldi. Bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ni ise aylık 21 bin 189 lira olarak açıkladı.
Türk-İş’in raporuna göre “mutfak enflasyonu” verilerindeki değişim Şubat 2024’te Ankara’da yaşayan dört kişilik bir aile için aylık yüzde 8,03, 12 aylık yüzde 72,49 ve yıllık ortalama 77,20 artış olarak hesaplandı.
Araştırmaya göre aralık ayında 4 kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden ‘açlık sınırı’ 16 bin 257 liraya yükseldi. Açlık sınırı geçen ay 15 bin 48 lira olmuştu.
* * *
DİSK Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) tarafından yapılan hesaplamaya göre ise dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için aylık gereken harcama tutarı Ocak 2024 için 15 bin 033 liradır. Yoksulluk sınırı ise 51 bin 998 lira olarak gerçekleşmiş…
* * *
Büro Emekçileri Sendikası Araştırma Merkezi BES-AR: 4 Kişilik Bir Memur Ailesinin 2024 Şubat ayı açlık sınırı 22 Bin 834, yoksulluk sınırı ise 60 bin 757 olarak açıkladı…
NÜFUSUN YÜZDE 98’İ AÇLIK
VE YOKSULLUK SINIRINDA
Tüketici Hakları Derneği Başkanı Turhan Çakar, "Nüfusun yüzde 98'i yani 83 milyon 750 bin kişi açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır" dedi.
Tüketici Hakları Derneği gıda enflasyonuna dair yaptığı araştırmaya göre, son bir yıldaki 40 temel gıdada fiyatlar yüzde 190 arttı.
"Cumhuriyet tarihinde böyle yüksek oranda pahalılık görülmemiştir"
Sözcü'deki habere göre Turhan Çakar, yaşanan gıda enflasyonuyla ilgili, “Türkiye'de, günümüzde, son yüzyılın en yüksek gıda pahalılığı yaşanmaktadır. 40 temel gıdanın son bir yıllık ortalama fiyat artışı yüzde 190 olmuştur. Son yüzyıldaki Cumhuriyet tarihi sürecinde temel gıdalarda böyle yüksek oranda yıllık ortalama fiyat artışı ve pahalılığı görülmemiştir" değerlendirmesini yaptı.
* * *
Gelelim yazımın başlığına…
Perşembe günü iftara yakın saatte fırından iki pide aldım…
Eski otogarın karşısındaki otobüs durağında mahalleme gidecek otobüsü beklerken yanında 4-5 yaşlarındaki çocuğu ile bir kadın yanıma yaklaştı…
Kısık bir sesle, “Abi buralarda iftar çadırı veya ücretsiz iftar yemeği veren yer var mı?” diye sordu…
Ardından, “İki çocuğum var. Büyüğünü komşuya bıraktım. Evim kira. Eşim de işsiz. Günlük nerede iş buluyorsa orada çalışıyor. İşten çıktıktan sonra o da iftar vaktinde nerede iftar sofrası kuruluyorsa oralara gidip karnını doyuruyor. Ben de iki çocuğumla iftar saatinde nerelerde iftar çadırı varsa oralara gidiyoruz” dedi…
“En yakın Odunpazarı Belediyesi’nin hemen yanında iftar çadırı var. İsterseniz oraya gidin” dedim…
Teşekkür etti ve “ama otobüs param yok” deyince bayiden iki Es-Kart aldım. Elimdeki iki pideden birisini de “Oruç tutuyorsanız sahurda veya sabah kahvaltısında yersiniz” diyerek verdim…
* * *
Bir örnek daha vereyim…
Kendilerini yakinen tanıdığım iki emekli var…
Aylık 10 bin TL emekli maaşı alıyorlar…
İkisinin de eşi yok…
Çocukları başka şehirlerde…
Evleri de kira…
Her yıl Ramazan ayını dört gözle bekliyorlar…
Onlarda iftar vaktinde nerede “iftar çadırı” varsa veya “ücretsiz iftar yemeği” veriliyorsa oralara giderek karınlarını doyuruyorlar…
İftar çadırından veya ücretsiz iftar yemeği verilen yerlerde karınlarını doyurduktan sonra masadan en son kalkıyorlar…
Nedeni de artan yemek kaldıysa yanlarında getirdikleri sefertaslarını doldurup onu da sahurda yiyorlar…
Yoksa tek başlarına da olsalar aldıkları 10 bin TL emekli maaşı ile ay sonunu getirmek mümkün değil…
* * *
Ben bu Ramazan’a kadar “İftar çadırı kurulan yer var mı?” diye sorana rastlamadım…
Her gün nerede “iftar çadırı” veya “ücretsiz iftar yemeği verilen yer var mı?” diye araştırıp gidenlere de…
Yaşanan ekonomik sıkıntı her kesimi ciddi etkiledi…
İnsanlar nerede iftar çadırı varsa hiç olmazsa bir öğünde olsa ücretsiz karnını doyurmanın arayışı içerisinde…
* * *
DEMOKRASİ VE SANDIK
Bugüne kadar yaklaşık 2-3 aylık süreçte siyasi partilerin genel başkanları ve belediye başkan adayları konuştu…
Seçildikleri taktirde ne yapacaklarını neyi değiştireceklerini seçmene anlattı…
Dönüp baktığımda özellikle belediye başkan adaylarının verdikleri vaatlere inananlarda inanmayanlarda var...
Yarın sandık başına giderek demokratik hakkımızı kullanıp tercihimizi yapacağız…
Sandıktan çıkacak sonuca birileri sevinecek birileri de üzülecek…
Kim ne ektiyse meyvesini sandıkta alacak…
Ben şimdiden sandıktan çıkacak belediye başkanlarına hayırlı olsun dileklerimi iletiyorum…
* * *
Sandık 5 yıldır şehrimizi yönetenlerin sorgulamasının yapıldığı, demokrasinin önemli bir aracı…
Seçmenler 5 yıldır belediye başkanı olarak şehrine, ilçesine hizmet eden ve yeniden aday olanların icraatlarına bakacak, irdeleyecek…
Sonra dönüp bir de belediye başkanı adayı olan isimlere bakacak…
5 yıldır hizmet koltuğunda oturanlardan memnunsa, beklentileri yüzde yüz olmasa da en azından önemli olanlar karşılandıysa “yola devam” diyecek…
Beklentiler karşılanmamış ve hizmette geri kalmışlarsa değiştirecek…
Vicdanlarının sesini dinleyerek tercihini yapacak…
* * *
Oy verirken “Akıl, vicdan” ve “nasıl bir Eskişehir” sorusunun yanıtları oyumuzu belirlemelidir…
Sandık, bu soruların yanıtlarını kafasında bulan özgür bireylerin oylarının buluşma noktası ve aynı zamanda ilinin geleceğinin belirlendiği önemli bir unsurdur…
31 Mart seçimi Türkiye ve ilimiz için mutlu, huzurlu ve her şeyin çok daha güzel olacağı bir 5 yıla yelken açsın...
* * *
Son olarak da genci-yaşlısı, kadını-erkeği herkesi ilimizin geleceği adına sandığa gitmelerini ve demokratik haklarını mutlaka kullanmalarını rica ediyorum…
* * *