Önce, meclis üzerinde baskı oluşturacak şekilde Cumhurbaşkanı dile getirdi:

'HDP milletvekilleri için gereğini yapın.'

Konu terörle yakın temas içinde olan 5 milletvekili içindi.

HDP'liler karşı bir söylemle ' tüm dokunulmazlıklar kaldırılsın' fikrini gündeme taşıdı.

Emrin, nasıl kitabına uydurulacağı arayışındaki iktidardan ses geldi. Başbakan Davutoğlu davul eşliğinde peşrev çeken pehlivan misali:

'Hodri meydan!' dedi.

Kılıçdaroğlu durur mu? Attı peşrevini, yükseltti sesini:

'Hodri meydanına hodri meydan!'

MHP'nin önceliği '5 HDP'linin atılması'ndaydı.

Demirtaş da katıldı peşreve:

'Atsan ne olur, atmasan ne olur!'

***

Karadeniz fıkrasına döndü dokunulmazlık tartışması.

'Teydu mi, teymedu mi?'

Fıkranın sonunu bilemem. Siyaset arenasındaki tilkilerin, dar alanda 'kuyruklarını birbirine değdirmeden manevra' yaptıkları kesin.

Dokunulmazlıklar için söylemlere bir bakalım:

AKP, 'anayasaya geçici bir madde ekleme, sadece 'mevcut 506 fezleke için' milletvekilliği dokunulmazlığını kaldırma' iddiasında.

CHP, 'anayasanın 83. maddesini 'kalıcı olarak' değiştirip dokunulmazlığın kürsü ile sınırlandırılması' talebinde.

MHP, 'önce 5 HDP'liyi kovma, sonra 83. maddeyi görüşme' düşüncesinde.

HDP, 'dokunulmazlıklara güvenip siyaset yapmadıkları' efelenmesinde.

Fıkraya döndü dedim ya!

'Dokunulsun mu, dokunulmasın mı?'

***

Bu kadar yaygaraya gerek var mı? Milletvekili dokunulmazlığı 276 oyla kalkabilir. AKP'nin 316 milletvekili var. Komisyon, yasa gereği fezlekesi olanı 'tek tek ve sıralı olarak' çağırıp savunmalarını alabilir. Kanun çıkarırken muhalefete gitmeyenler, neden dokunulmazlık konusunda bu kadar demokrat acaba?

AKP, HDP milletvekillerinin dokunulmazlığını tek başına kaldırmak istemiyor. Sürece diğer partileri de katma derdinde. Yanaşmazlarsa tek başına bir 'kahramanlık kararlılığı' gösterisine hazırlanıyor.

'Ey millet! Bakın kendi dosyalarından kaçıyorlar!' diyecek.

***

AKP'nin teklifi, bu konuda mevcut anayasayı devre dışı bırakıp 'geçici maddeye anayasa elbisesi' giydiriyor.

Mevcut yasa gereği, 114 milletvekiline ait 506 fezleke 5-6 ay sürebilecek 'suçlama ve savunma süreci yaşanmadan', hiç adil gözükmeyen bir yolla 'toptan oylanacak ve karara bağlanacak.' Fezlekesi olan milletvekillerinin yargı önüne çıkma yolu açılacak.

Yasadan sonra suç işleyenler ise yine aynı zırh içinde kalacak.

İsnat edilen suçlar farklı illerde gerçekleşmişse, milletvekili asli görevini bırakacak, il il gezip zamanını adliye koridorlarında harcayacak.

Savunmayı mahkemede yapsınlar yaklaşımıyla 'Suç sabit, savunmaya gerek yok!' despotizmi…

Üstelik de demokrasinin beşiği TBMM'de!

***

'Dokunulmazlık ve sorumsuzluk' ilkesi, -iktidar ve sistem baskısı hissetmeden- 'muhalif fikirlerin rahatça söylenebilmesi' için milletvekillerine verilmiş bir haktır. Bu maddenin külliyen yok sayılması, iktidarın bırakın boru öttürmesini, 'çok sesli senfonik konserler vermesi'ni sağlar.

Diğer taraftan, bu hakkın 'adi ve adli suç'lara karşı 'zırh' olarak kullanılması da rahatsız edicidir.

Öyleyse 83. madde yeniden düzenlenmeli, 'kürsü dokunulmazlığı' ile sınırlandırılmalıdır. Kürsü, milletvekilinin hayatın her alanında konuşabilmesidir.

***

İçimizdeki 'dokunma dürtüsü' hareket halinde.

Dokunalım beyler!

Yasayı delenlere, yüzsüzlere, yolsuzlara, rüşvetçilere, iş takipçilerine, terörle dost olanlara, ülkeye düşmanlık edip geleceğini karartmaya çalışanlara (ama hepsine) dokunalım.

Kürsü hakkına, özgür düşünceye değil!

Tilkiliğe gerek yok!