Bizim 68’li Devrimcilerin Şubat 1969’da İstanbul’a gelen ABD’nin Akdeniz Bekçisi 6. Filo askerlerini denize atmalarının üzerinden 56 yıl geçti. Emperyalizm, bu süreçte kendini oldukça yeniledi(!).

Toprak, insan ve emek sömürüsünden başka bir şey düşünmeyen emperyalizm, bugün başta Orta Doğu coğrafyası olmak üzere, küreselleşme kılıfı ile gözüne kestirdiği ülkeleri din/mezhep/etnik kimlik tabanlı bölünmelerle içeriden zayıflatıp daha sonra kendi tahakkümü altına alarak iliğini kemiğini kurutuyor.

   Küreselleşme, bu süreçte, üzeri neoliberal yapay tatlandırıcı ile kaplanan emperyalizmin küresel ölçekte yeniden örgütlenmesinin adı oldu.

Neyse ki, küreselleşme masalları ile unutturulan emperyalizmi Don.Trump’ın, Grönland, Panama pervasızlıkları ve en kötüsü Gazze acımasızlığı ile yeniden hatırladık. (!)

UNUTULAN EMPERYALİZM!..

   Türkiye’de emperyalizmin unutturulmaya çalışılmasının hatta bazılarının ABD’ye sempati ile yaklaşması aymazlığının ardında birçok gelişme yatar.

Bu gelişmelerin en sahtesi ve tuzaklarla dolu olanı; ABD’nin Orta Doğu’daki diktatörlükleri yıkan “Devrimci” bir güç olarak yutturulma senaryosudur.

   Orta Doğu’da başta Kürtler olmak üzere azınlıkta olan etnik ve mezhep gruplarının emperyalist işgallerden başlangıçta bazı kazanımlar elde etiklerini sanarak ABD’nin kuyruğuna yapışmaları tarihsel bir yanılsamadır.

Bu coğrafyada yaşayan Kürtlere, bağımsızlık kandırmacasıyla, Büyük İsrail Devleti’nin güvenliği başta olmak üzere emperyalist sömürü planlarının kontrol altında tutulan silahlı aparatı gibi bir rol biçilmiş gibi görünüyor.

Ancak, özellikle Suriye coğrafyasında bağımsız devlet hayali kuranların kısa bir süre sonra hem etnik hem mezhep kökenli kanlı kavgaların girdabında çırpınıp duracakları gün gibi ortadadır.

   Şimdilerde, Suriye’deki Alevilerin katliamına seyirci kalanlar bir süre sonra kendilerini de bu kanlı oyunun içinde bulabilirler. Üstelik, bölgedeki Kürt halkının Orta Doğu coğrafyasındaki diğer halklara düşman edilmesi de hiç şaşırtıcı olmayacaktır.

Unutanlar için bir kez daha anımsatalım ki; “Emperyalistler kesmeyeceği devenin önüne ot koymazlar…”

YENİ EMPERYALİZM!..

   Yeni Emperyalizm’in Irak ve Suriye’deki “çakma devrimci ve sahte özgürlükçü” ayak oyunlarının Türkiye için de geçerli olması o kadar kolay değil.      

   “Türkiye Cumhuriyeti kuran Türkiye halkının” en önemli unsurlarından biri olan Kürt kökenli yurttaşlarımızın tamamına yakın bölümünün Türkiye topraklarında ayrı bir devlet ya da özerk bir bölge gibi ayrılıkçı ve bölücü talepleri olmadığını yakından biliyorum. Çünkü Türkiye’nin demografik dağılımı ve sosyolojik özellikleri “yurt toprağı” bazında bir parçanın ayrılmasına uygun değildir. Geriye kalan; son günlerde hepimizin özlediği, hukuk devleti ilkeleri, yargı bağımsızlığı, insanca ve hakça paylaşım isteğimiz, üniter yapımız içindeki kültürel ve insani kimlik taleplerimiz, “Tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye” için mücadelemiz ise hep birlikte sürdürülecek ortak demokrasi kavgamızdır.

Deniz Gezmiş’in idam sehpasında son olarak söyledikleri de bundan başka bir şey değildir zaten…