6 Şubat'ta merkez üssü Kahramanmaraş meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüklerindeki depremlerde Hatay'da çok sayıda bina çökerken birçok binada ağır hasar alıp kullanılmaz hale geldi. Bölgede incelenen 500 binada yapılan 8 kritik hata bilirkişi raporuna yansıdı.
Depremin yaşandığı Hatay'da 500 dolayında binayı inceleyen inşaat mühendislerinden Suat Torun, yıkıma sebep olan hataların 'zayıf kolon', 'düz demir kullanımı', 'taşıyıcı elemanlara verilen zararlar', 'kesit yetersizliği', 'uygunsuz etriye aralıkları', 'yumuşak kat etkisi', 'zemin sıvılaşması' ve 'çerçeve süreksizliği' gibi başlıklarda toplandığını belirtti.
'SAHADAKİ NUMUNELERİ YETKİLİLERE TESLİM ETTİK'
Depremin yaşandığı Hatay'da 500 dolayında binayı inceleyen inşaat mühendislerinden Suat Torun, Hatay'da depremin hemen ardından hasar tespit çalışmalarına katkı vermek ve İnşaat Mühendisleri Odası üyesi olarak gönüllü bilirkişilik yapmak üzere sahaya gittiğini ve 10 gün bölgede kaldığını anlattı. Meslek odası olarak hasar tespiti yaparken ayrıca bilirkişi olarak savcılık adına gerekli verileri topladığını dile getiren Torun, mimarlar, jeoloji mühendisleri ve inşaat mühendisleri olarak birlikte hareket ettiklerini, araziyi, yapıyı ve tasarımı incelediklerini aktardı.
Mühendis Torun, bölgede savcılık adına 200'e yakın, İnşaat Mühendisleri Odası adına ise 300 olmak üzere toplam 500 binayı incelediğini söyledi. Bu çalışmaları yaparken bir inşaat mühendisi olarak yaptığı çalışmaları paylaşan Torun, delillerin karartılmaması için binaların fotoğraflarını ve videolarını çektiklerini, binanın ne sebeple yıkıldığını tespit etmek için çeşitli çalışmalar yürüttüklerini kaydetti. Torun, 'Binaların kolon ve kirişlerinden örnekler aldık. Yapının bütünlüğü bozulmuşsa bile her bir donatının ölçümlerini yaptık. Sahadaki numuneleri de yetkililere teslim ettik.' dedi.
Hatay'da yapıların çok büyük hasar gördüğünü vurgulayan Torun, sahada gördükleri binaların büyük çoğunluğunun eski yapılar olduğunu ifade etti.
'ÖNCELİKLİ SEBEP YAPIM HATALARI'
Torun, depremde yıkıma neden olan hatalar konusunda şu değerlendirmelerde bulundu:'Sahada en çok rastladığımız sorun beton kalitesizliği yani istenen dayanıma sahip olmayışıydı. Bunun dışında demir gibi donatıların istenen çapta ve yapıda olmadıklarını tespit ettik. Proje ve uygulama hatalarını da gördük. Bir de zemin etütlerinin iyi yapılmaması ve zemin sıvılaşmasından kaynaklı büyük problemlerle karşılaştık. Genelde öncelikli sebep yapım hataları kaynaklı olarak ortaya çıkıyor. Genel başlıkları ise zayıf kolon, düz demir kullanımı, taşıyıcı elemanlara verilen zararlar, kesit yetersizliği, uygunsuz etriye aralıkları, yumuşak kat etkisi ve çerçeve süreksizliği olarak sıralayabiliriz. Proje hataları da gördük. Tasarım yapılırken binanın x ve y düzleminde deprem kuvvetlerini alması için perdeler tasarlanır. Bunların tüm kolonlarının kirişlerle bağlanması gerekir. Yapılmaması halinde yapı hasarları oluşur.'
ESKİŞEHİR'DEKİ YAPI KONTROLLERİNE HEMEN BAŞLANMALI
Yukarıdaki yazının 'Eskişehirle ne alakası var?' diyebilirsiniz.
Hem de çok alakası var.
Eskişehir'deki binaların 4'de 3'ü 1999 öncesi inşa edilmiş.
1999'da meydana gelen Marmara depreminde Eskişehir'de de binalar yıkıldı. Enkaz kaldırma çalışmalarında gördük ki binalarda kullanılan kum, demir ve atılan beton kalitesiz.
Hatta o depremden sonra çatlayan, zarar gören binalar da sözde güçlendirme yapıldı. O binalarda da kullanılan malzemelerin kalitesiz olduğuna şahit olduk.
Bırakın binalarda kullanılan kalitesiz malzemeleri, alüvyonlu toprakların üzerine inşa edilmişler.
1999 da yaşanan Marmara depreminden sonra Mustafa Kemal Paşa, İhsaniye, Hacıalibey, Yeni Mahalle, Işıklar, Mamure, Deliklitaş ve Kurtuluş mahallelerinin bir bölümünün yer aldığı sekiz mahalle 'Riskli Alan' olarak ilan edilmişti.
Geçtiğimiz günlerde Eskişehir İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Orkun Kılıç, bırakın mahalleleri Eskişehir'in merkezindeki bir çok ana caddeler üzerindeki yüksek katlı binaların da riskli olduklarını açıklamıştı.
Kılıç,17 Ağustos 1999'dan beri şehirde depreme yönelik ciddi düzenlemelerin yapılmadığını, gerçekleşmesi muhtemel bir deprem sonrasında bazı caddelere ambulansların dahi giremeyeceğinin uyarısını yaptı.
İMO Başkanı Kılıç'ın şu sözleri önemli:'Eskişehir'in şöyle bir yapısı var, şehrin merkezi bir çanak şeklinde alüvyon bir zemine oturuyor. Bu alüvyon zeminler depremi daha fazla hissettiren, depremi büyüten zeminler. İzmir'deki gibi, örneğin Seferihisar'da deprem oldu ama Bayraklı'da daha fazla yıkım oldu. Fay hattı Seferihisar'da ama orada fazla yıkım olmadı çünkü Bayraklı'daki zemin daha zayıf olduğu için deprem dalgaları oradan geçerken büyüyor ve binaya daha fazla deprem kuvveti getiriyor. Deprem binaya fazladan gelen bir kuvvettir. Bu kuvveti bir bina kaldıramadığı zaman da yıkılır.Şu an Eskişehir'deki binaların hepsi kendi hallerinde duruyor. Sakarya'da da 17 Ağustos'tan önce hepsi duruyordu ama sonra hepsi yıkıldı.'
'ÇOK CİDDİ KAYIPLAR OLUŞTURACAK'
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Eskişehir İl Müdürü Hikmet Çelik'de Maraş merkezli depremden sonra yaptığı açıklamada şunları söylemişti:'Eskişehir kent merkezi, alüvyon zemin üzerinde, sıvılaşma riski taşıyan alanlarda 1970'li yıllardan bu yana sağlıklı bir gelişme göstermemiştir. Merkezde yoğunlaşan konut dokusu ekonomik yetersizlik, uygun olmayan malzeme kullanımı (Eskişehir Kumu gibi), mimarlık ve mühendislik hizmeti alınmaması gibi nedenlerle niteliksiz, estetikten yoksun ve afet riski altındadır. 1956 yılında 6.4 büyüklüğünde oluşan depremden sonra Eskişehir merkezli bu büyüklüğe yakın bir depremle karşılaşılmamıştır. Bu yıllarda konut dokusu 3 katlıdan fazla değildir. Dolayısıyla 70'li yıllardan sonra oluşan yapı stokunun performansı hakkında yorumda bulunmak çok güçtür. Bu durum muhtemel bir depremde ilimiz için çok ciddi kayıplar oluşturacak bir felaket anlamına gelebilir.'
İYİKİ HASTANELERİMİZ YENİLENDİ
Kimileri Şehir Hastanesi'nin yapımı eleştiriyor. Şimdi anladık ki gerekliymiş. İyiki de yapılmış. Bakın İstanbul'da depreme dayanıksız olan hastaneler tek tek boşaltılıyor. Devlet Hastanesi de Yunus Emre Devlet Hastanesi de deprem riski taşıyordu.
Eğer yenilenmemiş olsalardı bugünler de en çok ihtiyaç duyduğumuz iki hastane de büyük risk taşıyor olacaklardı.
Özellikle iki hastanenin de yapımı konusunda büyük emekleri geçen AK Parti Milletvekili Nabi Avcı'ya teşekkür ederiz.
* * *
Sonuç olarak belediyeler ile İMO arasında imzalanan protokolle Eskişehir'de yapı stokunun tespiti ve afet risklerine karşı değerlendirilmesi çalışmasına bir evvel başlanarak sonuçlandırılmalı.
Bir an evvel Eskişehir'de depreme dayanıksız binalar belirlenerek çok ciddi can ve mal kaybı yaşanmadan Eskişehir depreme hazırlıklı hale getirilmeli.
* * *

VALİ BEY'E TEŞEKKÜRLER
Dünkü yazımda bir depremzedenin yaşadığı kira sorununu gündeme getirmiştim. Kamramanmaraş merkezli depremden sonra depremde evleri yıkılan veya büyük hasar görenler yıllarca yaşadıkları bölgeleri terk ederek farklı illere yerleşmeye başladılar.
Bu depremzedelerin karşılaştıkları en büyük sorun başlarını sokacakları kiralık ev bulmakta zorlanmalarıydı. Bir de buldukları evlere yüksek kira bedelleleri istenmesiydi.
Bu konuda Valimiz Erol Ayyıldız'ın devreye girmesini rica etmiştim.
Dün sosyal medyada okudum. Kahramanmaraş'tan gelen bir aile iki katlı olan kendilerine uygun bir ev bulmuşlar.
Ev sahibi ile görüşmüşler kirası 3 binlira olan evi kendilerine uygun olduğunu söylemişler, lakin ev sahibi 'bunlar depremzede, kirayı ödeyemezler' diye evi vermek istememiş.
'Biz depremzedeyiz ama kira ödeyecek paramız var. Hatta bir yıllığını da peşin verelim'demelerine rağmen ev sahibi 'bir yıl sonra belki ödeyemezler' diye evi yine vermemiş.
Aracı olanlar durumu Valimiz Erol Ayyıldız'a anlatmışlar. Vali Ayyıldız'da olağanüstü hal durumunu göz önüne alarak bu vicdansız ev sahibine, güzel bir ders vermiş.
Ne yapmış? Evi 2 yıllığına mühürletmiş. İki yıl kiraya vermesini yasaklamış ve depremzede aileye başka bir ev bulmuş.
* * *
Sayın Valimize bu ilgisinden dolayı teşekkür ederim.
Bu durum aç gözlülük yapıp yüksek kira isteyen ve evlerini depremzedelere vermek istemeyen diğer vicdansız ev sahiplerine de örnek olsun.
Bakalım bundan sonra geçmişte bin, bin beşyüz lira kira isteyen ev sahipleri özellikle açıkta kalan depremzedelerden yüksek kira bedeli isteyebilecekler mi?
* * *
Eskişehir Valisi Erol Ayyıldız, Doğan Aslan Bey KYK Yurdu'nda kalan depremzedeleri ziyaret etmiş.
Eskişehir'e gelen depremzedelerden de bazıları Doğan Aslan Bey KYK Yurdu'na yerleştirildi. Yurtta kalan yaklaşın bin 800 depremzedenin tüm ihtiyaçları karşılandı. Eskişehir Valisi Erol Ayyıldız da bugün depremzedeleri ziyarete gitti. Depremzedelerle sohbet eden ve ihtiyaçlarını soran Ayyıldız, sağlanan imkanlarla ilgili bilgi almış.
Vali Erol Ayyıldız'ın ziyaretlerine Eskişehir AK Parti Milletvekili Harun Karacan da eşlik etmiş.
* * *

KISSADAN HİSSE:

HAYAT BÖYLEDİR İŞTE
Bir adam, Afrika'da yürürken arkasından bir aslanın koştuğunu görür. Hızla kaçarken tam önünde bir kuyu görür ve hızla kuyuya iner. İpe sarılıp kuyuya inerken, alt tarafta büyük bir yılan görür. Yılan hızla buna doğru yükselirken 'Ne yapacağım' der.
Üstte aslan altta yılan…
O sırada iki tane fare biri beyaz diğeri siyah ipi kemirmeye başlar. Her yerden başı belada iken bir anda bir yüzünde ıslak bir şey hisseder. Bir arı bir damla balı yüzüne bırakır ve balın tadı damağında iken uyanır ve 'OH BE RÜYA İMİŞ' der.
Bir seyyide anlatır.
'Rüyamın yorumu ne diye?' diye sorar.
Seyyid gülerek, 'Anlamadın mı?'.
'Peşinden koşan aslan ölüm meleğidir. İçinde yılan bulunan kuyu senin mezarındır.
Sarıldığın ip senin hayatındır. Beyaz ve siyah fare gece ile gündüzdür ömrünü kemirirler. Peki ya o bal nedir dersen? Dünyanın geçici lezzetidir.'
(alıntı)
* * *