Kısa adı “BAL” olan Bölgesel Amatör Lig 2010 yılında kurulan Türkiye'nin 5. seviyedeki futbol ligidir...

Yani; Süper Lig, 1. Lig, 2. Lig ve 3. Lig gibi profesyonel liglerden sonra gelen ve adından da anlaşıldığı gibi amatör bir ligdir...

* * *

Bir zamanlar bırakın Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ı yenmeyi 6 kere UEFA Avrupa Ligi şampiyonluğu ve 1 kez de UEFA Süper Kupası şampiyonluğu kazanan İspanyol devi Sevilla’yı bile kupada saf dışı bırakmış, bütün Anadolu’nun umudu, sevdası, gururu olan bir takımın Bölgesel Amatör Ligde oynayacağı kimin aklına gelirdi...

Üç büyükler hegemonyasına son vermiş 3 kez şampiyonluğu çeşitli lobilerce engellenmiş buna rağmen 1 Türkiye Kupası 1 Cumhurbaşkanlığı Kupasını (Süper Kupa) müzesine götürmüş, oynadığı futbolla taraflı tarafsız Türkiye’nin 7 bölgesinde sporseverlerin hayranlığını kazanmış “Anadolu Yıldızı’nın” 5. Ligde oynayacağını kim iddia edebilir kim öngörebilirdi?

Ama kuruluşundan tam 58 yıl sonra tarihinde ilk kez 2023-2024 sezonunda BAL’da mücadele ediyor...

Neyse; bu konuya ileri haftalarda detaylı olarak değinebilirim ama beni asıl rahatsız eden konuya döneyim...

* * *

Bilindiği gibi BAL’da iki kulübümüz daha var. Demirspor ve Yunusemrespor...

O Demirspor ki; 1930 yılında kurulmuş 7 yıllık genç Cumhuriyet’in küçük bir kentinde bütün sporların lokomotifi olmuş...

O Demirspor ki; kuruluşundan tam 10 yıl sonra bugünün Süper Lig karşılığı olan olan ligde 1940 Eylül ayında Ankara 19 Mayıs Stadı’nda Fenerbahçe’yi 3-1 yenerek Türkiye şampiyonluğunu Eskişehir’e getirmiş...

O Demirspor ki; Ahmet Bilek, Nasuh Akar, Ali Özdemir gibi güreşçileriyle Avrupa, Dünya ve Olimpiyat gibi en büyük spor organizasyonlarında dünyanın sırtını yere getirmiş...

Atletizm, Halter, Bisiklet, Eskrim, Boks, Basketbol vb. gibi birçok branşta kazandığı kupalar müzesine sığmaz olmuş 94 yıllık bir tarih, bir ekol, bir kültür...                                                    

* * *

Gelelim Yunusemrespor’a...

1240 yılında Mihalıççık’a 18 km. uzaklıkta Sarıköy’de doğan ulular ulusu, arı Türkçe şiirin bayraktarı büyük bir ozan bir bilgedir Yunus Emre...

Yani sözcüklerle ifade edilemeyecek kadar çok değerli bir isimdir Yunus Emre...

* * *

Şimdi amatör ligde mücadele eden bu üç kulübümüzün diğer ikisi Demirspor ve Yunusemrespor BAL 6. Grubun dibine demir atmış durumda...

Yalnızca dipte olsalar pek sorun değil...

Öyle yenilgiler alıyorlar ki her maçta 4-5-6 gol yemeyi alışkanlık haline getirdiler...

Her ikisi de oynadığı 14 karşılaşmanın 12’sinde yenilmiş Yunusemrespor 39, Demirspor ise 38 gol yemiş...

Özellikle son haftalarda gol yemeye de adeta doyamıyorlar...

Oysa bu iki takımımız önceki yıllarda BAL’da oynamışlardı. Yani bu lige yabancı sayılmazlar...

Ne var ki aldıkları farklı yenilgiler artık Eskişehirli sporseverleri isyan ettirmeye başladı...

Ve herkesin kafasında aynı soru: bu iki kulübümüz rakiplerinin averajlarını düzeltmek için mi maçlara çıkıyor?

Giydikleri formanın ne kadar değerli ne kadar anlamlı olduğunun farkında bile değiller mi?

* * *

Demem o ki; bu kulüplerimizin varsa yöneticileri, hocaları mutlaka acil bir durum değerlendirmesi yaparak en radikal kararları ivedilikle almalı...

Kimsenin sportif anlamda bir spor kenti olan bu şehrin onuruyla oynamaya ve prestij kaybettirmeye hakkı yoktur...

Sporseverlerin tahammülü kalmamıştır...

En azından “Kozlu Belediyespor” kadar basiretli bir kararla ligden çekilmeleri hem kendileri hem de futbolun beşiği olan Eskişehir için son derece hayırlı olacaktır...

* * *

"45 bin vatandaşımızın çoluk

çocuğu ile hayatı tehlikede"

Seçim takvimi yaklaştıkça belediye başkan adaylarından vaatler peş peşe gelmeye başladı…

Daha doğrusu CHP Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ayşe Ünlüce’nin dışında...

Ayşe Ünlüce, yaptığı ziyaretlerde ev sahiplerinin konuşmalarını not alıyor…

Öyle tahmin ediyorum, herhalde seçimlere bir ay kala vaatlerini de açıklayacaktır…

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ve Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın yaptıkları hizmetleri ve tekrar seçildikleri taktirde yapacakları hizmetleri anlatıyorlar…

Ayşe Hanım’ında bir şeylerin sözünü vermesi gerekir…

Yanlış anlaşılmasın, mecazi anlamda yazıyorum.

“Olmayacak duaya âmin” demesini beklemiyorum tabi…

5 yıllık Genel Sekreterliği döneminde Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile baş başa vererek hayata geçirmeyi düşündükleri önemli projeleri mutlaka vardır…

Bunlar maddi imkansızlıktan ya da zaman açısından gerçekleşmemiş olabilir…

Var ise bu projelerden bahsetmeli…

* * *

Geçtiğimiz günlerde de yazdım…

Gazeteci arkadaşlarla birlikte yaptığımız sohbette “Sporla ilgili bir projeniz var mı?” diye sormuştuk.

Eski belediye otobüs garajının olduğu yere büyük bir spor köyü yapmaya başladıklarından bahsetmişti…

Hemen hemen bütün spor branşlarını içine alan proje…

Bu projeden hiç bahsetmiyor…

Kendisinin kulağına geliyor mu bilmiyorum…

Ben yazayım…

Bazı çevrelerde “Ayşe Ünlüce’nin hiç mi projesi yok? Bunlardan neden bahsetmiyor?” diye konuşuluyor…

“5 yılda en az 25 bin konutu yenileyeceğiz”

Cumhur İttifakı Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nebi Hatipoğlu, yaklaşık bir ayı aşkın süredir gezdiği, ziyaret ettiği yerlerde durmadan vaatler veriyor…

Örneğin;

-Tramvay bazı bölgelerde yer altına alınacak.

-Evlerdeki musluklardan içebilecek su akacak.

-Su da yüzde 40 indirim yapılacak.

-5 yılda 25 bin konut kentsel dönüşüm ile yenilecek…

-Eskişehirspor tekrar süper lige çıkacak.

-Bazı bölgelerde kat artırımı yapılacak.

-Şehir içindeki trafik sorununu çözeceğiz.

* * *

Bunlar 5 yılda gerçekleşir mi gerçekleşmez mi bilemem…

Bu vaatler bazılarının hoşuna gidiyor…

Sağda solda Nebi Hatipoğlu’nun bu vaatleri konuşuluyor…

Ben hiçbir adayın sözcüsü değilim...

“Doğru Söyleyeni Dokuz Köyden Kovarlar” diye güzel bir atasözü var.

Anlamı, “doğru olmakla birlikte başkalarının işine gelmeyen sözleri söyleyenlerin sevilmediğini anlatan bir söz”.

Bugüne kadar gördüğüm bana göre doğru olduğuna inandığım düşüncelerimi yazdım…

Bu nedenle yazdıklarımın bir eleştiri veya birisini ön plana çıkarmak anlamına gelmediğini özellikle belirtmek isterim…

* * *

Cumhur İttifakı Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nebi Hatipoğlu, “kentsel dönüşüm ve yapılacak imar planlarıyla 5 yılda en az 25 bin konutu yenileyeceğiz. Bu yatırımın Eskişehir'de yaratacağı ekonomiyi, istihdamı varın siz düşünün. Kenti ranta teslim etmeyeceğiz. Size bu işin aslını basit şekilde anlatmak istiyorum. Öncelikle ilk söyleyeceğim, bir karış bile verimli tarım arazisini imara açmak gibi bir planımız yok. Hele hele mevcut yönetimin yaptığı, Kızılyer gibi kentimizin içinde kalmış son yeşil alanı yapılaşmaya açmak gibi bir ihanetimiz Eskişehir'e asla olamaz. Kenti büyütmek demek, imar sınırlarını genişletmek anlamında değil. 1999 yılı öncesi yapılmış sağlıksız, dayanıksız konut stokunu yenilemeyi amaçlıyoruz. Bunun en önemli nedeni, deprem bölgesinde bulunan ve içinden fay hattı geçen kentimizin risk içermesidir. Allah korusun 6-6,5 şiddetinde bir depremde bile zemin sıvılaşması nedeniyle yıkım etkisinin aynı Hatay'daki gibi çok yüksek olacağı tahmin edilmektedir. En az 45 bin vatandaşımızın çoluk çocuğu ile hayatı açıkça tehlikededir. Bu olası tehdidin dışında 200 binin üzerinde vatandaşımızın yaşadığı alanlarda ise konut stoku çağ dışı, çok eski ve de yine çok risklidir” diyor…

Özellikle deprem konusunda söyledikleri doğru…

Adı üzerinde Eskişehir “eski şehir...”

Yapıların çoğunluğu 1999 depreminden önce yapılmış…

Kullanılan demir, çimento eski yönetmeliğe uygun…

Ancak 1999 Marmara Depreminden sonra yönetmelik değişti…

1999 depreminden sonra çıkartılan yeni yönetmeliğe göre konut ve işyerleri inşa ediliyor…

31 Mart’ta yapılacak seçimde sandıktan kim çıkarsa çıksın önceliği “Kentsel Dönüşüm” ile 1999 öncesi inşa edilen konut ve işyerlerinin yenilenmesi olmalı…

* * *

Şimdi diyeceksiniz ki; “Bu yaşadığımız ekonomik sıkıntı ve konut maliyetlerinin karşılanamayacak duruma gelmişken evlerimizi nasıl yenileyeceğiz?”.

Haklısınız…

Bunun da çareleri var…

Belediyeler mevzuatlar çerçevesinde yeni imar planları yaparak kat artırımı izni verirse müteahhitler kimsenin cebinden para çıkmadan bu maliyetleri mülk sahiplerine yüklemeden kendileri karşılayabilir…

* * *

BİRİ AĞABEYİM DİĞERİ DE KARDEŞİMDİ

Perşembe günü üst üste iki üzücü ölüm haberi aldım…

Birisi mesleğe ilk başladığım yıllarda tanıdığım, yıllarca aynı parti çatısı altında siyaset yaptığım, “Baba” diye hitap ettiğim Lokantacılar ve Kasaplar Esnaf Odası’nın yaklaşık 40 yıllık eski duayen Başkanı Abdullah Karakuş, diğeri ise birlikte Odunpazarı Belediyesinin kurucu Meclis Üyeliği yaptığım kardeşim Eskişehir’in sevilen esnaflarından Mustafa Önder…

Kadere bak…

İki sevdiğim insan aynı gün vefat ettiler…

Abdullah Karakuş, tam olarak bilmiyorum ama sanırım 80 yaşın üzerinde idi…

Geçtiğimiz günlerde rahatsızlanmıştı...

Bir süre Şehir Hastanesinde yoğun bakımda yattıktan sonra tedavisi serviste sürüyordu…

Başkanlık görevini kendisinden devir alan Lokantacılar ve Kasaplar Esnaf Odası Başkanı sevgili kardeşim Bahar Bilen’in sosyal medya paylaşımdan öğrendim “Baba” diye hitap ettiğim kendisine ayrı değer verdiğim Abdullah Karakuş’un vefat haberini…

Abdullah ağabeyimin vefat haberiyle üzüntü yaşarken ardından yine sosyal medyada kardeşim kadar sevdiğim Mustafa Önder’in vefatı üzerine tuz biber oldu…

* * *

Mustafa Önder kardeşim geçtiğimiz günlerde beyin kanaması nedeniyle ESOGÜ TIP Fakültesi’nde acil ameliyata alındı…

Ameliyat sonrası yoğum bakımda olduğu için ziyaretçi kabul edilmiyordu…

Ancak ailesinden “ameliyatın başarılı geçtiği, durumunun iyiye gittiği” haberini alınca üzüntüm hafiflemişti…

Ama perşembe günü bu hayattan koptuğunu öğrendiğimde çok yakınım vefat etmiş kadar üzüldüm…

CHP'li Eskişehir Büyükşehir ve Tepebaşı Belediyeleri Meclis Üyesi Mustafa Önder ardında güzel anılar bırakarak yaşama veda etti... 

* * *

Yine tesadüf iki sevdiğim Abdullah Karakuş ile Mustafa Önder’in cenazeleri Sami Ramazanoğlu Camiinden kaldırıldı…

Her iki sevdiğim insana Allah’tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve esnaf camiasına başsağlığı diliyorum…

Mekanları cennet olsun…

* * *