Evinde yenil, deplasmanda yenil…

Artık yenilgilere alıştık.

26 maçtır kazanamıyor.

Nerede ise 10 aydır galibiyet sevinci yaşamadık.

Karşılaşmalar öncesi skor tahmini soranlara;

'Yeniliriz ama kaç gol yeriz bilemem' diye cevap veriyorum.

Artık yenilgiler normal gelmeye başladı.

* * *

Sadece ben değil.

Maçı birlikte izlediğimiz spor muhabiri arkadaşlar da aynı düşüncede.

Kazanma umudumuzu iyice yitirdik.

Kazanması halinde;

'Bir yanlışlık olmasın' diyecek hale geldik.

* * *

Salı günü evinde Tuzlaspor'a 2-0 yenilen Eskişehirspor'un ligde kalma umudu da büyük olasılıkla kalmadı.

Çok büyük mucizeler yaşanmaz ise gelecek sezon, yani bir yıl gecikmeli olarak TFF 2. Ligde mücadele edecek siyah-kırmızılı kulüp.

Ligde 26 maçtır galibiyet yüzü görmeyen bir kulübün kapısını kim çalar?

Kim destek verir?

* * *

Artık yönetim kurulu üyelerinden bazıları da bu gidişattan memnun olmadıklarını söylüyorlarmış.

'İstifa edeceğim ama başkana ayıp olacak. Birlikte yola çıktık. İyi niyetle taşın altına elimizi koyduk. Ama beklediğimiz sportif başarıyı bir türlü yakalayamadık. Eşim-dostumun yüzüne bakacak halimiz kalmadı. Ligde ilk yarı bitinceye kadar sabır ediyoruz. İlk yarı sonunda oturup durum değerlendirmesi yapacağız'.

* * *

Tuzla maçından sonra Eskişehirspor Teknik Direktörü İlhan Var, 'İçeride (soyunma odasını kastediyor) hüngür hüngür ağlayan bir oyuncu topluluğum var' dedi.

Sevgili Hocam bence bunlar timsah gözyaşları.

Ağlayacaklarına saha içerisinde daha istekli bir futbol sergileseler…

'Bu maçı mutlaka kazanmalıyız' diyerek, ayağındaki topu rakibe kaptırmak yerine rakip kaleye gitmeyi becerseler belki olacak.

* * *

Uzatmalarla 95 dakika oynanan maçın video kaydını oturup izlesinler.

Nasıl hatalar yaptıklarını görecekler.

2,5 sezondur birlikte oynayan Eskişehirspor forması giyen futbolcular, doğru dürüst iki pas bile yapamıyorlar.

Ayağına gelen topu rakibe kaptırmaktan korktukları için ya yan pas yapıyorlar.

Ya da geri pasla kaleci Ekrem'e gönderiyorlar.

* * *

İlhan Hoca, 'kendi hatalarımızdan 2 gol yedik. Futbolun meyvesi gol, gol atamadık' diyor.

Futbol hata oyunudur.

Hata yaparsan gol de yersin, yenilirsin de.

Önemli olan hata yapmamak veya az hata yapmak.

* * *

Tuzla maçına geri dönecek olursak.

İstatistiklere bakalım.

'İyi oynadık' dediğiniz maçta Eskişehirspor'un topla oynama yüzdesi 36

Tuzlaspor'un ise 64

Sizin takımınız 281, rakip ise 528 pas yapmış.

Eskişehirspor takımı 181, Tuzlaspor 427 isabetli pas yapmış.

Bu istatistikler sizin maçı kazanma şansınızın ne kadar düşük olduğunu açıkça gösteriyor.

* * *

Yazımın başlığını neden 'kapatın dükkanı' attığıma gelince.

Antalya'da ikamet eden hasta Eskişehirsporlu arkadaşım maçtan sonra telefon etti.

Ağlamaklı bir sesle, 'Sadi her maç öncesi 'bu hafta yüzümüz gülecek' diye TV'nin karşısına geçip maçı izliyorum. Maçın sonunda kahroluyorum. Sanki 70'lik içmiş de sarhoş olmuşum gibi oturduğum yerden kalkamıyorum. Kapatın şu dükkanı da siz de biz de kahrolmaktan kurtulalım. Tüm Türkiye'ye rezil olduk. Eskişehirspor tarihinde hiç bu kadar eleştirilmemiş, alay konusu olmamıştı' dedi.

* * *

Artık ligde kalma umudumuzun tükendiğine herkes inanıyor.

Ama İlhan Hoca, 'Pes etmeyeceğiz biz sonuna kadar mücadele edeceğiz' diyor.

İnşallah, maşallahla olmasa da, bizde 'inşallah hocam, sen haklı çıkarsın!' diyelim.

* * * *

4 futbolcu satıldı mı?

Eskişehirspor'un Eskişehir'de oynadığı karşılaşmalar da 15-20 dakika arayla veya gol olduğunda Facebook sayfamda skor paylaşıyorum.

TV izleme imkanı olmayan siyah-kırmızılı kulübün taraftarlarını bilgilendirmek adına.

Tuzlaspor maçında da dakika ve skor paylaştım.

Eskişehirspor'un evinde 2-0 kaybettiği paylaşımın altına bir arkadaşım yorum yapmış.

Yorum şöyle:

'Bilal Ceylan Gaziantep, Mehmet Özcan Adana Demirspor, Mevlüt Çelik Malatya, Ekrem Kılıçarslan adını öğrenemediğim takımlara satıldılar.'

* * *

Doğruluk derecesini bilmiyorum.

Ama inşallah doğrudur diyorum.

Dün genç ve gelecekte yıldız olacak Bilal Ceylan ve Buğra Çağlayan ile Konyaspor'un ilgilendiğini yazmıştım.

* * *

Eskişehirspor'un 1. Ligde kalması çok çok zora girdi.

Bir umut var elbette.

O da devre arasında transfer tahtasını açabilir ve transfer yaparsa.

Ama kulübün kasası tam takır.

Eğer bu transfer söylentileri doğru çıkar, Eskişehirspor bu futbolcuları hak ettikleri değerlerinde satabilirse kulübün kasasına ciddi bir para girişi olabilir.

İşte parayla problemli dosyaları kapatabilirse, transfer tahtası da açılır.

Transfer tahtası açılırsa belki Eskişehirli ağababaları da ellerini cebine atar, transfer edilecek futbolcuların bedellerini üstlenirler!

* * * *

Sendika diğer şirket çalışanlarını da düşünmeli

Büyükşehir Belediyesi ile Demiryol-İş Sendikası arasında ESTRAM ve Otobüs İşletmesi'nde çalışanlar için toplu sözleşme görüşmeleri sürüyor.

Sendika'nın istediği zam oranına Büyükşehir, Büyükşehir'in verdiği teklife sendika sıcak bakmıyor.

* * *

Çalışanlar elbette ki hak ettiğini almalı.

Yaşam koşulları bırakın yılı, ayı her geçen gün zorlaşıyor.

Giyimi geçtim.

Zorunlu ihtiyaçlarımız olan gıda maddelerine gelen zamların önüne geçilemiyor.

Marketlerde fiyatlar haftada bir değişiyor.

Bir hafta önce aldığınız ürünü, bir hafta sonra üzerine zam yapılmış olarak alıyoruz.

Sabit gelirlilerin maaşları değişmezken, değişen etiket rakamlarına ayak uyduramaz hale geldik.

* * *

İşte Demiryol-İş Sendikası da artan hayat pahalığından Büyükşehir Belediyesinin şirketlerinde görev yapan üyelerinin daha az etkilenmeleri için istediği zam oranın verilmesini istiyor.

Büyükşehir Belediyesi de, 'Yakın zamanda ESPARK şirketimizde istihdam edilen 3 bine yakın çalışanımız için önemli bir sözleşmeye imza attık. Tüm sosyal haklar dahil %32'ye yakın zam verdiğimiz bu önemli sözleşmede personelimiz geriye dönük tüm haklarını alacak ve bu ay itibariyle maaşları farklı yatmaya başlayacak.

İşverenle çalışanlar arasında uyum, saygı ve güven ortamının sağlanabilmesi için tüm şirketlerimizde ESPARK ile yapılan bu sözleşmeyi uygulamak istiyoruz' diyor.

* * *

Eğer Büyükşehir Belediyesi, ESTRAM ve otobüs işletmesinde çalışanlara sendikanın talep ettiği zammı verir ise şirketler arasında çalışanlar arasında ücret adaletsizliğinin oluşacağını savunuyor.

Haklı.

Sendikalara üye olanlara yüksek zam verilecek olur ise, sendika üyesi olmayan diğer şirketlerde çalışanlara daha düşük bir ücret artışı verilecek olursa adaletsizlik yaratılmış olunmaz mı?

Çalışanlar arasında ayrımcılık yapılmış olmaz mı?

* * *

Büyükşehir'den yapılan açıklama şöyle:

'Bir şirketimizle yaptığımız iyileştirmeleri, diğer şirketimize sağlayamazsak bu bizleri birçok personelimize karşı zor duruma düşürür. Adaletli bir işleyiş sağlanabilmesi için tüm şirket personelimize de aynı haklarla iyileştirme yapmak istiyoruz. Bu sebeple Demiryol-İş Sendikası yetkililerinin diğer şirket çalışanlarımızı da düşünerek sağlıklı bir karar vermesini bekliyoruz.'

* * *

Demiryol-İş Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Ramazan Uysal ise şunları söylüyor:

'Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Yılmaz Büyükerşen'in vicdanının sesiyle hareket etmesini bekliyoruz. Bu dönemde yüzlerce emekçinin ve onların binlerce ailelerinin hak ettikleri koşullarda ücretlerini ve haklarına kavuşmalarını ve ailelerinin insani koşullarda bir nebze yaşamını sağlamak, ızdırabı bitirerek adaletin yerine getireceği umudunu çalışanlar ve sendika olarak beklentisindeyiz.'

* * *

Demiryol-İş Sendikası Büyükşehir Belediyesi'nin vermiş olduğu teklifi bir kez daha incelesin.

Şirketler de çalışanların tümü aynı oranda zam almalı.

'Birilerine az, diğeri daha fazla' zam uygulanırsa çalışanlar arasında ayrımcılık yapılmış olunur.

Bu da şirketlerde çalışanlar arasında adaletsizlik ve eşitsizliğe neden olur.

Üyelerinin hak ve hukukunu arayan bir sendika başkanın ayrımcılığa 'evet' der mi?

'Benim üyem çok zam alsın, üye olmayanlarda düşük zamma razı olsunlar' diyebilir mi?

* * *


Akıllı İnsanlar

Einstein konferanslarına hep özel şoförü ile gidermiş. Yine konferansa gitmek üzere yola çıktıkları bir gün, şoförü Einstein'a;

'Uzun zamandır siz konuşmanızı yaparken ben de arka sıralarda oturup sizi dinliyorum ve neredeyse söyleyeceğiniz her şeyi kelimesi kelimesine biliyorum' demiş.

Einstein gülümseyerek ona bir teklifte bulunmuş:

'Peki, şimdi gideceğimiz yerde beni hiç tanımıyorlar. O halde bugün palto ve şapkalarımızı değiştirelim, benim yerime sen konuş, ben de arka sırada seni dinlerim.'

Şoför, gerçekten çok şahane ve başarılı bir konuşma yapmış, sorulan bütün soruları doğru cevaplamış. Tam yerine oturacağı sırada bir kişi, o güne kadar konferansta bahsi hiç geçmemiş ağır bir fizik sorusu sormuş.

Şoför, hiç duraksamadan soruyu soran kişiye dönüp:

'Böylesine basit bir soruyu sormanız gerçekten çok garip' cevabını vermiş. Sonra da salonun arkasında oturan Einstein'ı işaret ederek şöyle devam etmiş:

'Şimdi size arka sırada oturan şoförümü çağıracağım ve sorduğunuz soruyu, göreceksiniz, o bile cevaplayacak.'

Kıssadan Hisse;

Akıllı insanlar, akıllı insanlarla çalışır. Zekanın yanında uyanık ve hazır cevap olmak da insana çok şeyler kazandırır.