İYİ Parti İl Başkanı Mehmet Ektaş, Tepebaşı İlçe Başkanı İsmail Türk ile birlikte Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç'ı makamında ziyaret etmiş.
Sayın Ektaş ile oturup yüz yüze muhabbetim yok.
Parti Ticaret İş Merkezindeyken bir veya iki defa ziyaret etmiştim.
Ziyarette yanımızda il yönetimde olan eskiden tanıdığım iki-üç dostum da vardı.
Ülkenin içerisinde bulunduğu meseleleri konuşmuştuk.
EN ÇOK ZİYARET YAPAN İL BAŞKANI
Eski adı TÜLOMSAŞ olan daha üç kuruluşun birleştirilmesiyle TÜRASAŞ adını alan kurum hakkında iki-üç kez yazı yazmıştık.
TÜLOMSAŞ'ın başarılarından söz etmiş, Yüksek Hızlı Trenlerin setlerinin üretileceği sözü verilen Eskişehir'in ve Türkiye'nin bu önemli kuruluşunun üç kuruluşun birleştirilmesiyle çok ciddi güç kaybına uğratıldığından bahsetmiştim.
Birde Alpu İlçesinde yapımı devam eden, bugünlerde Eskişehir'in en önemli gündem maddesi haline gelen URAYSİM ve Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş tarafından gündeme getirilen Raylı Sistemler Organize Sanayi Bölgesi hakkında da kaleme aldığım yazılar hakkında telefonla konuştuk.
Son bir yıldan beri de kendisinin partisi ile yaptığı icraatlarını yakından takip ediyorum.
Birçok sivil toplum kuruluşunu Odunpazarı ve Tepebaşı İlçe Başkanlarıyla birlikte ziyaret ediyor.
Şehrin ve ziyaret ettiği sivil toplum kuruluşlarının üyelerinin yaşadıkları sorunlar hakkında bilgi alışverişinde bulunuyor.
Şu bir gerçek ki siyasi parti il başkanları içerisinde en çok ziyaret gerçekleştiren ve gerek ilimizin gerekse ülke sorunları hakkında yaptığı basın açıklamalarıyla partisinin adını her gün gündemde tutmaya çalışıyor.
Yaptığı basın açıklamaları da şehirde ses getiriyor.
'UZLAŞTIRICI VE YAKINLAŞTIRICI BİR BELEDİYE BAŞKANI'
Önceki gün İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Mehmet Ektaş ve Tepebaşı İlçe Başkanı İsmail Türk, Başkan Ataç'ı makamında ziyaret etmiş.
Ziyarette Başkan Ataç ve konukları, kent ve ülke gündemine ilişkin sohbet ederek görüş alışverişinde bulunmuş.
Ektaş, partisinin faaliyetleri hakkında Başkan Ataç'a bilgi vermiş. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in kenti ziyaretinde gösterdiği alaka için de Başkan Ataç'a teşekkür etmiş.
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener,
Eskişehir ziyaretinde Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'i makamında ziyaret etmişti.
Bu ziyarete Ataç da katılmış ve ilçesi hakkında bilgilendirme yaparak kısa bir sohbet gerçekleştirmişlerdi.
Buraya kadar yazdıklarımı okuyunca 'normal bir ziyareti amma abartmışsın' diyebilirsiniz.
Yazımın bundan sonraki bölümünü okuduktan sonra 'normal bir ziyaret' olmadığına hak vereceksiniz.
İYİ PARTİ ATAÇ'A MI DESTEK VERECEK?
Cumhurbaşkanlığı, genel ve yerel seçimler eğer olası bir erken seçim gündeme gelmezse 2023'de yapılacak.
Daha iki yıl var.
Siyasette çok uzun bir süre değil.
Partiler 'yarın seçim olacakmış gibi' hazırlıklı olmalılar.
Eskişehir'deki siyasi partilere baktığımda bugün için seçime en hazırlıklı AK Parti, İYİ Parti ve Saadet Partisini görüyorum.
Her an seçim olacakmış gibi çalışıyorlar.
İYİ Parti İl Başkanı, Başkan Ataç'a ziyaretinde 'uzlaştırıcı ve yakınlaştırıcı bir belediye başkanı' diyerek övmüş.
Mehmet Ektaş, Ahmet Ataç'ın yüzüne karşı şunları söylemiş:
'Ahmet Ataç Başkanımız çok nazik ve zarif bir davranış göstererek Genel Başkanımız Meral Akşener'i karşıladı ve esnaf ziyaretlerinde kendisine refakat etti. Biz de bunun karşılığında kendisine teşekkür etmek istedik. Zaten Ahmet Başkan tutumları ve hizmetleri ile topluma örnek olan, barıştırıcı, uzlaştırıcı ve yakınlaştırıcı bir belediye başkanı. Kendilerini Sayın Genel Başkanımız Akşener'in ziyaretinde de görmek bizleri memnun etti, teşekkür ediyoruz.'
İYİ Parti Eskişehir'de 31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimlerde Büyükşehir ve Tepebaşı İlçesinde belediye başkan adayı çıkarmamıştı.
Büyükşehir'de Yılmaz Büyükerşen'i, Tepebaşı'nda ise Ahmet Ataç'ı desteklemişlerdi.
Sadece Odunpazarı İlçesinde seçime katılmıştı.
Başkan Ahmet Ataç'ın İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i Eskişehir'e gelişinde karşılaması, Büyükşehir Belediyesi ziyaretine katılması, Akşener'in esnaflara yaptığı gezide yanında bulunması çeşitli yorumlara yol açtı.
Bunlardan en dikkat çeken şu oldu:
'2023 yılında yapılacak yerel seçimlerde Ahmet Ataç'a yine destek verecek. Ahmet Başkan İYİ Partililerin kalbine girdi.'
İYİ Parti'nin Ahmet Başkan'a destek verip vermeyeceğini bilemem.
İYİ Parti Genel Başkanı ile genel merkez yöneticilerinin bileceği bir şey.
Son günlerde birileri Ahmet Başkan'a göndermelerde bulunuyor, partisi eğer kendisini Tepebaşı Belediye Başkan adayı gösterirse 'sandıkta hesaplaşacağız' diyor ya.
Mehmet Ektaş'ın, eğer 'uzlaştırıcı ve yakınlaştırıcı bir belediye başkanı' sözlerini okuduysa herhalde kıskanmış olabilirler.
* * *
TRAFİKTE YAYA ÖNCELİĞİ!
Bir sürücü olarak değil eleştirim, bizatihi yaya olarak kendimizi eleştiriyorum. Yayaları koruyup kollamak adına trafikte yaya önceliği yürürlüğe koyulduğundan beri, Yunus Emre ve Atatürk ve Atatürk Bulvarı caddelerinde arapsaçına dönen trafik sorunumuz, iyice düğümlendi.
İnsan sağlığı ve yaşam hakkı önceliği üzerine olumsuz bir kelam etmek haddimize değil. Yayalara öncelik bir yaya olarak da işime gelir ayrıca ve fakat.
Asıl mevzu, insan sağlığını, kuralları hiçe sayarak biz yayaları da tehlikeye atıyoruz, bu konuya dikkat çekmek amaç.
İnsanca yaşamak, insan gibi yaşatmak her platformda ve her koşulda elbette öncelik olmalı…
* * *
İyi de Sayın yetkililer; yayaların akıllarına estikleri gibi caddenin ortasından, kıyısından köşesinden trafiğin içine atlamaları, hiç hoş değil yani.
Sonuç itibarıyla insan sağlığı ise söz konusu olan, araç kullanan insanlarda düşünülmeli bir parça.
Araç sürücüsü önündeki yayaya yol verirken, trafik akışını takip ederken vatandaş bir bakmışsın aracın sağından solundan yolun içine dalıyor.
Yayalara öncelik uygulaması başladığından beri, yaya geçitleri aksesuar gibi kalakaldı yolun ortasında.
Enine geçilmesi gereken yol uygulamadan sonra dikine kullanılmaya başlandı. Yaya aklına estiği gibi kullanıyor caddeyi. Sürücüler kadar, yayalarda trafik kurallarından sorumlu ve uymak zorundalar öyle değil mi?
Işıklardaki boş vermişliğimiz zaten dillere destan, kırmızı ışıkta alıp başını gidiyor insanlar, sanki Adalarda veya Hamamyolunda gezi sefasında vatandaş.
Trafik kurallarında ve işleyişinde sürücülerin denetlendiği kadar, yayalarında denetlenmesi gerekiyor. Eskişehir gibi yol ve cadde olanakları çok kısıtlı kentlerde, bir cadde üzerinden işleyen trafik akışının daha sağlıklı olabilmesi için karşılıklı uyum şart.
Kurallara uyum denetlenirken, yayalarında bu uyuma katkı sağlamaları adına gereği yapılmalıdır diye düşünüyorum. Yaya geçitleri ve ışıklar konusunda yayalara eğitim şart, gerekirse ceza da gündeme gelmeli…
Sorunlar, karşılıklı muhataplarınca gereği yapıldığında, çözümlenir.
* * *
YOLCU SAYISI KISITLAMASININ KALDIRILMASI KORKUTUYOR
1 Mart'tan itibaren 'kontrollü normalleşmeye' geçilmesiyle kapalı olan işletmelerin de yeniden faaliyetlerine izin verildi.
Okullarda yüz yüze eğitim başladı, sınavlarda yüz yüze yapılıyor.
Ekim ayında vaka sayılarının yeniden hızla artması nedeniyle şehirlerarası ve şehir içinde hizmet veren toplu ulaşım araçlarında HES Kodu ile birlikte yolcu taşıma sınırlaması getirilmişti.
Okullarda kapalı olduğundan öğrenci servisleri de yapılamıyordu.
* * *
İç İşleri Bakanlığı üç gün önce valiliklere genelge gönderdi.
Genelge de 'şehirlerarası yolcu otobüsleri ile şehir içerisinde toplu taşıma araçlarında kısıtlı yolcu taşıma uygulamasının sonlandırıldığı normale dönüldüğü, okul servislerinin de salgın öncesi gibi koltuk sayısına göre öğrenci alabilecekleri' belirtiliyordu.
* * *
Gerek şehirlerarası hizmet veren otobüsler gerekse şehir içerisindeki toplu taşıma araçlarında yolcu kısıtlaması kaldırılınca insanlar yeniden sıkış tepiş yolculuk yapmaya başladılar.
Sosyal mesafe diye bir şey kalmadı.
İnsanlar adeta bir birlerinin sırtında yolculuk yapıyorlar!
Bir birlerinin nefeslerini solumak zorunda kalıyorlar.
Otobüse, minibüse, tramvaya virüs taşıyan birkaç yolcu binmiş olsa toplu taşıma araçlarındaki tüm insanlara virüsü bulaştırma ihtimali yüksek.
Zaten bugünlerde yeniden tırmanışa geçen hasta olan sayısı daha da artabilir.
Hastaneler yeniden dolarsa bir daha salgınla mücadelede aynı başarıyı göstermek mümkün olmayabilir.
Çünkü dünde yazdım.
Salgının baş gösterdiği ilk günden beri canla başla mücadele veren, günlerce çoluk çocuğunun yüzünü görmeden insanlara şifa dağıtmaya çalışan sağlık çalışanları artık çok ama çok yoruldular.
Aynı özveriyi gösteremeye bilirler.
İnsanlar çoğunlukla virüse aldırmadan hareket ediyorlar.
Salgında bugün yakaladığımız başarıyı bir daha başaramaya biliriz.
O nedenle gerek şehirlerarası otobüslerde gerekse şehir içi toplu ulaşım araçlarında kısıtlamaların kaldırılması kanımca doğru değil.
Bu musibetten en kısa zamanda kurtulabilmek adına kısıtlamalar toplum sağlığı ve salgının önüne geçmek için devam ettirilmeli.
* * *
MİNE ÇİÇEĞİNİ SULAMAK
Hakim yetmişlerine merdiven dayadıkları halde boşanmak için başvurmuş çifte sormuş:
'Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz?'.
Yaşlı kadın cevaplamış:
'Hakim bey bir ay öncesine kadar aklımda böle bir şey yoktu. Eşim bana mine çiçeği getirdi, ben de çiçekleri çok severim çiçek çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve kocam düzenli aralıklarla sulanmadığında öleceğini söyledi. Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde bir gün fark ettim ki kocam bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp da çiçeği sulamadı. Bunun üzerine ben de bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam
gerektiğine karar verdim.'
Hakim kadına hak vermiş ama adettendir diye bir de adama sormuş:
'Senin söyleyecek bir şeyin var mı?'
Yaşlı adam cevaplamış:
'Eşimin anlattığı her şey doğru, tek bir şey dışında. Mine çiçeği çok sulandığında ölür. Karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir ama eşim bunu yapmadığı için ben bu yalanı buldum. Çiçeği ölmesin diye her gece kalkmak zorunda kaldı. O her uyanığında ben de uyanık olurdum. İşini bitirip uyuduğunda gidip çiçeğin suyunu boşaltır, peçetelerle toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip, bana hayatı bahşeden canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya severdim...'
O anda gazeteciler dahil, mahkeme salonundaki herkes ağlıyordu…
- - - - - - - - -
Siz de, hayallerinizi gerçekleştiremeyeceğinizi söyleyen söz ve kişilere karşı hep sağır kalın. Olumsuz düşünen insanları duymayın…
(alıntı)
* * * *